Metal dünyasının en önemli isimlerinden biriyle yaptığımız bir röportajdan daha merhaba arkadaşlar. Kendisini nasıl tarif edebiliriz bilemiyoruz. Hem clean, hem brutal vokal yapıyor; gitar, davul, bas gitar, klavye, çello çalıyor; programlama, miksaj, mastering ve kayıt namına ne varsa yapıyor; İsveç piyasasından tanıdığımız sayısız insanla birlikte çalışmışlığı, sadece metal-archives listesinde görülen, kadrosunda bulunduğu 29 grup, konuk olarak yer aldığı ise 65 civarı grup var. NASUM’dan DISSECTION’a, KATATONIA’dan THERION’a, THEATRE OF TRAGEDY’den SWALLOW THE SUN’a, cidden akıl almaz sayıdaki projede yer almış ve hepsinde de projenin değerini yükseltmeyi başarmış. Tüm bunların üstüne 300′den fazla albümün kayıt işini üstlenmiş, onun birkaç katı kadar da single, ıvır zıvır miksi, mastering’i yapmış. ADAM GHOST’TA BİLE ÇALMIŞ DÜŞÜNÜN ARTIK!
Net şekilde müzikal bir deha olarak gördüğümüz DAN SWANÖ ile, şu anda onu en çok meşgul eden projesi WITHERSCAPE de dâhil olmak üzere pek çok projesinden konuştuk. Cevaplarından görüleceği üzere Swanö gayet mutlu, eğlenceli bir adam. O kadar soru sorduk, neredeyse her cevabının sonunu ya bir espriyle, ya da kahkahayla bitirdi.
Daha fazla uzatmadan, sizi DAN SWANÖ’nün renkli ve müzik dolu dünyasına alıyoruz.
Selam Dan, umarız o taraflarda her şey yolundadır. WITHERSCAPE ile başlayacağız ve sıkılmayacağını umarak sana geçmişten bugüne, birçok soru soracağız. Evet, WITHERSCAPE. “The Inheritance“a gelen tepkiler mükemmel. Ragnar ile çalışmaya başladığında aklınızda ne vardı? “Hadi progresif rock etkilenimleri olan harika bir progresif death metal albümü yapalım” tarzı bir şey miydi, yoksa yazdığınız müzik kendiliğinden mi böyle oldu?
Selamlar. Belli bir düşüncemiz yoktu. Genelde yeni bir projedeyken nelerin yapılabilip yapılamayacağı konularında gayet katı kurallarım olur. Fakat bu sefer farklıydı. Bir süre boyunca yapacağımız şeyin hızlı bölümlerin, düşük akort edilmiş gitarların falan olduğu, daha death metal bir şey olacağını düşünmüştüm, ama zaman geçtikçe kendi sound’umuzu bulduk ve bu, gruba, biri clean biri growl olmak üzere iki vokalli bir hard rock/heavy metal grubuymuş gibi yaklaşmamızı sağladı. Sonrasındaysa her şey yerli yerine oturdu.
Ragnar’dan bahsetmişken, o da bir müzik dükkanında çalışıyordu ve bir şekilde tanıştınız. Daha sonrasında neler olduğunu bize anlatabilir ve onun hakkında biraz bilgi verebilir misin?
Tabii. Bir JUDAS PRIEST tribute grubunda gitarist olduğunu biliyordum ve bu, onunla birlikte bir şeyler yapmak adına harika bir başlangıçtı. Mükemmel bir insan. Rif ustası, çok yetenekli bir gitarist ve basçı. En başta bayağı konuştuk. Ama ben Ragz ile bir proje başlatmak konusunda son derece ciddiydim. O da, ben de işlerimizden ayrıldığımızda daha çok boş zamanımız oldu ve WITHERSCAPE de ciddi olarak ilk o zaman başladı. Ragnar hakkında bilgiyi ise Ragnar’ın kendisinden dinleyelim:
“Gitar çalmak konusunda tüm isteğimi yitirdiğim zamanlarda Stokholm’de bir grupta 6 senedir davul çalıyordum. Son sekiz dokuz senedir, yaşadığım yer olan Örebro’daki farklı insanlarla müzik yazıyor ve çalıyorum. JUDAS PRIEST tribute grubumuz SWEDISH STEEL bunlardan biriydi. Dan ile birlikteliğimizin yanı sıra, davulcu/prodüktör/şarkı yazarı Ronny Milianowicz ile power metal tadında bir şeyler de yazıyorum (DIONYSUS, SAINT DEAMON, DEAMON QUEST). İlk SAINT DEAMON albümünü prodüktör/şarkı yazarı Tobias Lundgren ile 2008′de yaptık. Ronny, benim ritim gitar ve kendisinin de davul çaldığı DAEMON QUEST isimli grubun da yeni albümünün kayıtlarını yeni bitirdi. Gruptaki diğer elemanlar da harika iş çıkardılar; Patrik Johansson (BLOODBOUND vokalisti), Jari Kainulainen (STRATOVARIUS basçısı), Kaspar Dahlqvist (DIONYSUS klavyecisi) ve Peter Huss (SINERGY gitaristi). WITCHCRAFT ile çıktığım turdan da yeni döndüm. Şu sıralar başka Örebrolu yeteneklerle farkı projeler yapıyorum. Yıl sonunda ya da gelecek yılın başında duyuracağız.”
“The Inheritance”ın sözleri için NOVEMBERS DOOM vokalisti Paul Kuhr ile çalışmaya nasıl karar verdin? Sadece dil ile ilgili endişelerden mi yoksa onun konseptin getirdiği genel atmosferi daha iyi yansıtacağını mı düşündün?
İyi söz yazabiliyorum, o konuda bir sorun yok. Ama şu sıralar çok az zamanım oluyor. Prodüksiyon, miks, yazım gibi şeyleri yaparken sözleri de yazabileceğimi sanmıyordum. Bu yüzden de Paul’u düşündüm. “Crimson II“da Clive Nolan’dan yardım almıştım. Maxus Vidar ve Tommy Elkhart da geçmişte NIGHTINGALE sözlerinde yardım etmişlerdi. Ve tabii ki gruptan Erik ve Tom’un da yardımları olmuştu. Böyle ortaklıklarda işler yolunda gittiği zaman çok harika oluyor.
Yeni WITHERSCAPE albümü için bir şeyler yazmaya başladınız bile. Yazım aşaması nasıl gidiyor? Şimdiden söylemesi mümkün değildir diye tahmin ediyorum, ancak ilk albümün sinematografik ve dramatik yapısından dolayı, gelecekteki WITHERSCAPE albümlerinin de konsept yapıda olacağı kanısına varıyorum. Bu konuda ne demek istersin?
Konsepte dair taslak halde fikirlerimiz var ve müzik olarak ilk albümde duyduğunuz tarzda bir şey olacak. Konsept namına aynen devam edeceğiz ve müzikal olarak da kıç tekmeleyeceğiz haha!!!
Ragnar geçtiğimiz günlerdeki bir röportajında WITHERSCAPE olarak konserler vermeyi de düşünebileceğinizden bahsetmişti. Bu konuda teklifler var mı? İmkân olsa turlar mısınız?
Henüz teklif yok, ancak böyle bir şey yapmak istersek bizle birlikte turlamak isteyen iki müzisyen arkadaşımız daha var. Bu çok harika olurdu!! Ben davulları çalıp clean vokalleri yaparım. Brutal vokal yapıp gitar çalan biri, bir tane de klavye ve ritim gitar çalan Ragnar. İşte sana taş gibi bir grup haha!
Yeni NIGHTINGALE albümü nasıl gidiyor? Beklediğimize değeceğini söylemiştin. “White Darkness“tan ne şekilde farklılıkları var?
“White Darkness”tan çok farklı. Daha ziyade “Nightfall Overture”un kız kardeşi diyebileceğim bir şey. Bugüne kadarki en piyasa şarkılarımız da, güçlü AOR tatlar da, bayağı sert, direkt kısımlar da, hatta bugüne dek yaptığımız en sert bölüm de bu albüm de. Değişken, çok güzel bir müzik barındıracak! “Alive Again” ve “Invisible” albümlerini seviyorsanız, zevkten infilak edeceksiniz haha!
Pek çok projen olmasına rağmen kendi adınla çıkardığın tek albüm “Moontower“. Bugüne dek hiç farklı projelerle devam etmek yerine direkt kendi isminle takılmayı düşündün mü? Gelecekte DAN SWANÖ olarak çıkaracağın başka albümler duyabilecek miyiz?
Göreceğiz. Sırada bir death metal projem var. Belki de şirket o projeyi yine başka bir proje olarak değil de, doğrudan benim adımla yayınlamayı daha uygun bulabilir. Göreceğiz!
Solak olmana rağmen gitarı sağ elinle ve standart tel dizilişi ile çalıyorsun. Neden bu şekilde çalmayı tercih ettin? Çalmayı ilk öğrendiğinde böyle çalmak sana doğal mı geldi, yoksa bunu üstesinden gelmesi zevkli bir farklılık olarak mı gördün?
Kendi kendime bu şekilde çalmaya başladım ve gitarın neresinin aşağı, neresinin yukarı olduğunu bilmeden İspanyol bir gitarı çalıp durdum. Kardeşimin gitarını gizlice ödünç aldığımdan, iş işten geçinceye kadar bana gitarı ters çaldığımı söyleyecek kimse yoktu haha. Bu şekilde çalmayı seviyorum. Sonunda tam istediğim gibi bana özel yapım bir gitarım da oldu (Warmoth gövde + True-temperament sap)
Bugüne kadar hiç, bir grubun için şarkı yazıp daha sonra o şarkının o gruba uygun olmadığını görüp başka bir projeye sakladığın oldu mu? Biz dinleyiciler olarak, aslında daha önce başka bir proje için yazılmış rif ve melodiler dinledik mi?
Hayır. Daha önce birkaç kez de olsa elimdeki fikirleri o anki projeye sıkıştırmaya çalıştığım oldu, ama işe yaramadı. WITHERSCAPE albümündeki bazı rifler NIGHTINGALE için ayrılmıştı, fakat olmadı işte. Kendi kendimden aşırma yaptığım bir sürü yer var, mesela EDGE OF SANITY – “Lost“un bitiş melodisi, “Han Vill Bli en Stjärna” (Bir Yıldız Olmak İstiyor) adlı bir GHOST şarkısına ait. NIGHTINGALE’in “Shadowman”inin başındaki melodi de “3002″ adındaki bir GHOST şarkısından alınma, buna benzer şeyler işte haha.
1985 civarında GHOST’un çaldığı “3002″:
2003′te çıkan NIGHTINGALE şarkısı “Shadowman”:
GHOST demişken, daha kimse bilmiyorken GHOST’ta çalıyordun, haha. YouTube’da GHOST adlı grubunla davul çaldığın ve yaşına rağmen çok rahat göründüğün bir video mevcut. O video kaç yıllık? O zamanlar bir davulcu olmayı mı planlıyordun, yoksa farklı enstrümanlar, prodüksiyon gibi işlere kayacağın belli miydi? “Her şeyi kendi başıma yapabilirim” cümlesi aklından ilk ne zaman geçti?
Sanırım o video 85-86 yılının yaz ayından kalma. Yani 12-13 yaşlarındaydım. Her şeyi yapmak istediğimi biliyordum. Davulları çalmak, şarkıları yazmak, kaydetmek ve mikslemeyi kendim yapmak istiyordum. Ama planlarım arasında bir vokalist olmak yoktu. İyi vokalist bulmak zor olduğu için onu da yapıverdim haha!
GHOST’tan söz açılmışken, kim olduklarını biliyor musun?
Vokalist ve şarkıları yazan kişi hakkında bir miktar bilgim var ancak geri kalanını hiç bilmiyorum. Benny Hill veya Kurabiye Canavarı bile olabilir, hiçbir fikrim yok haha.
Çalıştığın müzik dükkanına yalnızca merhaba demek veya seninle sohbet etmek için gelen hayranların var mı? Senin orada çalışman ile, dükkanın satışları arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyor musun? Dükkanına gelseydim, bana önerdiğin herhangi bir şeyi sorgulamadan satın alırdım mesela, haha.
Eskiden öyle yapanlar vardı ama o dükkandan yıllar önce ayrıldım. Yılda en az 2-3 kere hayranlarla karşılaşırdım orada. Hâlen hatırlandığını görmek insanı mutlu ediyor.
Biraz geçmişe dönecek olursak; yaşadığın olaylı ayrılıktan sonra, mevcut BLOODBATH üyeleri ile aranızda hâlen devam eden bir kırgınlık var mı? Sen ayrıldıktan sonra yayınladıkları albümler ile ilgili ne düşünüyorsun?
Gruptan şutlandıktan sonra bir süre çok sinirliydim ancak şimdi aramız iyi. Yazımına katıldığım albümlerde, diğer elemanların yaptığı şarkıları zaten pek sevmezdim. Ben ayrıldıktan sonra yaptıkları şarkılarsa daha da “bana göre değil”. Ancak kötü bir death metal yaptıklarını söyleyemem, sadece bana hitap eden bir death metal çeşidi değil.
BLOODBATH’le alakalı bir başka kişiye geçelim o zaman. OPETH’ten Mikael’le arkadaşsınız ve ikiniz de progresif rock inekleri olarak biliniyorsunuz. Peki hanginiz daha büyük bir progresif rock hayranı?
Haha, konu kimin daha büyük progresif rock ineği olduğuna gelirse Mike %99 ben %1 gibiyim. Ben progresif müziğin daha ticari tarafını seviyorum, 85-95 arası MARILLION, Gabriel’sız GENESIS (Ama Gabriel ile de harika işler yaptılar), GENTLE GIANT gibi gruplar falan. Onların daha ticari ve “basit” şarkılarını, çılgın şarkılarından daha çok seviyorum.
Unisound’un, Türkiye’den BAHT grubunun son çalışması “In My Veins”i de kapsayan oldukça geniş bir death metal albümü portfolyosu var. “In My Veins” üzerinde çalışırken, albümün genel sound’u hakkında ne düşünmüştün? Türkiye metal piyasasından bildiğin başka gruplar da var mı?
Türkiye’den SOUL SACRIFICE ile de çalışmıştım. Gerçekten çok iyiler. Net hatırlayamıyorum, ama sanırım BAHT, ben ayrıldıktan sonraki BLOODBATH albümlerindeki gibi bir sound istemişti. Benim tarzımdan ziyade Jens Bogren’inki gibi bir şeyler, ama yine de hallettim.
Sürekli artan internet kullanımını düşünürsek, internetin, Unisound’un bu dev müşteri portföyüne hangi açılardan katkı sağladığını düşünüyorsun? Eğer tüm bu “online” işlerle bu kadar ilgili olmasaydın, sence durum farklı mı olurdu?
Kesinlikle farklı olurdu. İnternet benim miks kariyerimin yeniden doğmasındaki en temel rolü oynadı. Tüm dosya dağıtımlarımı ve iletişimimi internet aracılığıyla sağlıyorum, o yüzden evet, bana muhteşem bir katkı sağlıyor!
Seninle çalışmak isteyen gruplarla ilgili, Unisound’un belirli kriterleri var mı, yoksa “iş iştir” deyip seninle ilgilenen herkesle çalışıyor musun?
Yalnızca bir tane kriterim var: “Rap müzikle ilgili bir şeyde çalışmam”, haha. Bunun dışında, ücretimi ödeyebilecek herkesin miks ve master işlerini halledebilirim. Bu konuda çok seçici davranmıyorum. Elbette içinde muhteşem şarkılar barındıran kayıtlar üzerinde çalışması çok daha eğlenceli, ama müzikleri ve becerileri henüz “yapım aşamasında” olan grupların da harika sound’lar yakalama şansına sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum. O yüzden, makûl bir ücret karşılığında “kıç tekmeleyen” bir miks veya mastering (mixtering) istiyoranız, hiç çekinmeden www.unisound.se üzerinden benimle irtibat kurabilirsiniz.
Seninle 2005 yılında bir röportaj yapmıştım (Ahmet) ve sen “Diğer EDGE OF SANITY üyelerine EDGE OF SANITY adını gelecekte kullanmayacağıma dair söz verdim, ama yine de para veya birtakım önemli sebepler yüzünden başka bir EDGE OF SANITY albümü yapabilirim.” demiştin. 2000’li yıllardaki yeniden birleşme çılgınlığından haberin var, birçok eski grup bir araya gelip kariyerlerinde yeni bir döneme başlıyor. Sizin pek mutlu bir şekilde dağılmadığınızı da biliyoruz, ama yine de EDGE OF SANITY olarak tekrar birleşmeyi düşünür müsünüz?
EDGE OF SANITY elemanlarının tekrar prova yaptıklarına dair bazı duyumlar aldım?! Yani belki de bensiz bir geri dönüş yapmayı planlıyor olabilirler! Benim için sorun değil gerçekten, iyi müzik yaptıkları sürece!
Aynı röportajda bana “Crimson II, 43 dakikalık bir intikamdır” demiştin. Diğer elemanların bir araya gelip, sırf sana inat “Crimson III”yi yapması yasal olarak mümkün mü haha?
Bu süper olurdu hahaha! 48 dakikalık, içinde hiç sürpriz barındırmayan dümdüz death metal… Yapın da görelim çocuklar haha!
Aynı röportajda oğlunun bir gün harika bir vokalist olacağını, çünkü doğru genlere, karizmaya ve sahne duruşuna sahip olduğunu söylediğini hatırlıyorum haha. Onun hâlâ iyi bir müzisyen olacağını düşünüyor musun?
Evet, John çok iyi bir müzisyen olmaya başladı. CONCUBINE ile bu “frontman” olayını denedi, ama pek onun istediği gibi bir şey olmadığını gördü, şimdi yeni grubunda gitar çalıyor.
Tamam Dan, sorularımız bu kadardı. Zaman ayırdığın için çok teşekkürler! Seni takip etmeye devam edeceğiz, kendine iyi bak!
Siz de kendinize dikkat edin. Rock on!!!
Sorular
Ahmet Saraçoğlu
Ömer Kuş
Dünyanın en iyi müzisyeninden(imho) harika bir röportaj. Teşekkürler pasifagresif.
Abi ne diyeceğimi bilemedim,istikrarlı bir saygı duruşu içerisinde okudum bütün röportajı,büyük isim deniyordu ama Swanö olduğunu tahmin edemezdim hiç. Bir insan nasıl bu kadar da müzisyen olur nasıl her şeyi bu kadar iyi yapar anlamak güç cidden. Crimson belki de müziğe bakış açımı değiştirdi,ve adam yıllar sonra Witherscape’i başlatıp yine ortalığı sikip attı ya. Buraya onlarca öven kelime yazılır,ama gerek yok. Swanö’nün metal müziğe değil,MÜZİĞİN başına gelmiş en iyi şeylerden biri olduğu çok açık çünkü. Onun röportajını da gördük ya,daha ne diyeyim.
Ayrıca,”dunyadaki gruplarin buyuk kismi” etiketi ahahahah.
Abi Marty Friedman’ın da çok garip gitar tuttuğunu görmüştüm ama tersten çalmak bayağı iyiymiş ahah. Müthiş bir röportaj, yaptıkları üstüne daha çok eğildiğim bir adamın röportajı ilaç gibi geldi gerçekten. TŞK PA.
Pasif agresifteki en iyi röportaj bence
oha, bu kadar büyük isim beklemiyodum ne yalan söyliyeyim, emeği geçen herkese çok teşekkürler lan
Röportajlar bu aralar çıtayı epey yükseltti, sıradaki röportajı acayip merak ediyorum. Müthiş!
Gerçekten dünyanın en yetenekli insanı sanırım. röportajı bir şeyler kapmaya çalışa çalışa okudum.
Güzel röportaj olmuş gerçekten. Dan Swanö zaten hiperaktif, yerinde duramıyor. Mikael Akerfeldt, Jonas Renkse gibi babalardan sonra iyi iş çıkaran başlıca adamlardan biri. Yalnız gitar olayıda epey enteresan gerçekten. Bütün akordları ters basıyor manyak :D Emek veren arkadaşlarada ayrıca teşekkürler.
02.09.2013
@rbarac, ayrıca adamdaki mütevaziliğe bakar mısın. Adamı gruptan şutladılar ama diyor ki mike %99 ben ise %1. biraz egon olsun biraz götün kalksın SEN DAN SWANÖ SÜN LAN !!
Ya bu adam için ne söylenebilir bilemiyorum, mükemmel bir herif ya mükemmel! Neredeyse dahil olduğu tüm projelere sahip olmak da ayrı güzel. :D Tekrar tekrar okuyorum resmen…
Basligi görunce koptum resmen ahah. Adama diyecek laf yok zaten, buyuksun SWANÖ reyiz.
Oha ben Witherscape’i tek albümlük bir proje sanıyordum yeni albümü yazmaya başlamaları mükemmel bir haber.Elinize sağlık yine mükemmel bir röportaj olmuş.
Bu arada bu Bloodbath’ten şutlanma olayını ayrıntılı bilenler info pls.
Son olarak da DED FOR A DEEYEYEY.
02.09.2013
@aaa, dan swanö, grubun old school’a daha yakın olmasını isterken anders ve jonas’ın daha brutal bir sound istemesinin sonucu ayrıldılar denebilir.
Heyecandan okuyamadım amk, sonraya saklıyorum. Crimson’a meze yapıcam röportajı. Swanö lan!
HAHA!
bir dan swano röportajına soru gönderememek… kıskandım.
Bu adamı görünce, hatta bile adını duyunca hayattan soğuyorum. Zamanını o kadar verimli kullanhmış / kullanıyor ki… Diğer tarafta on yıllardır (“decades” sözcüğünün karşılığı olarak şey ettim) bi baltaya sap olamamış ben…
Gitar çalan bir insan olarak, Dan’in gitarı o şekilde çalmasını aklım almıyo cidden. İşkence gibi bi şey resmen. En sert kısımları yüzük ve serçe parmaklarıyla basması gerekiyor falan, kafayı yer adam.
02.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Dick dale de o şekil çalıyor, adam solak ama solak gitarı yerine düz gitar çalıyor ve tel dizilimi ters
ellerinize sağlık,onu tanımlayacak çok kelime var.Metal müzik için çok önemli bir dönüm noktası.
Heh heh. Röportaj manşetine koyacak ilginç cümle sorusuna gerek kalmamış galiba. Benn Jordan diye bi adam var, o da böyle ters tutarak çalyor gitarı. O da Dan Swanö gibi müzikal bir deha bence.
‘Dan Swanö’ ismini görünce sevindim, röportaj kısmında olduğunu farkedince de bi hasiktir çektim.
Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler. Hemen okumaya başlıyorum.
Hakkaten Swano nun gitari bu sekilde calmasi akil almaz bir olay ya. Bu arada ben de solagim ama bas gitari normal sekilde caliyorum, sebebi de “solak gitar: diye birseyin varligini gitar llamaya basladiktan 2 sene sonra ogrenmis olmam :D
04.09.2013
@Kemal, Bazen diyorum ki, keşke ben de sağlak başlasaydım, solak başladık da ne oldu, almaya gitar bulamıyoruz.
İşe bak amk, röportajı daha yeni gördüm. Dan Swanö oğlum bu boru değil. Röportajda önemli atlımlar olacah deniliydi ama bu kadarını beklemiyordum.
Bu arada Joas Renkse, Aekerfeldt falan her ne kadar çok iyi müzisyenler olsalar da bu adamın rakibi bile olamazlar, bu adam öyle bir adam işte.
Sorular falan mükemmel olmuş. Sonraki röportajları merakla beklemeye başladım.
Sitedeki en güzel röoprtaj.
ticari tarafını seviyorum dediği, marillon öncülüğündeki basit şarkı yapılarıyla besleyen, içe dönük lirikleri olan sözlerle icra edilen neo-progressive rock oluyor…
aslında nightingale’de de bu tür bir müzik yapıyor kendisi…
neo-prog’un özelliği progressive’in çılgın yapılı parçalarından uzaklaşmayla karakterize edilir…symphonic prog’dan gelen klasik müzik elementleri kullanılması cabası… bu bakımdan en çok beslendiği tür kanımca camel oluyor…
20.09.2013
@osuruğu öksürük ile absorbe eden kişi, tür değil pardon grup…
Cevaplarından pek anlaşılmıyor,karakteristiği nasıl merak ettim ya.