1985
Kadıköy-Karaköy vapurunda annemle oturuyoruz. 4 yaşındayım.
Annem bana ilerdeki bir martıyı gösteriyor. “Bak Ahmet martı geldi” diyor. Göremiyorum. “Bak oğlum yaklaşıyor hemen şurada” diyor. Göremiyorum.
1986
Rochester, Minnesota’daki hastanenin bekleme odasında oturuyorum. Olmam gereken göz ameliyatı Türkiye’de yapılamadığından Amerika’nın yolunu tutmuşuz. Normalde 50′li yaşlardan sonra görülen katarakt, bende doğuştan var. Birkaç gün önce doktor eline kocaman bir göz maketi almış ve bana yapılacak şeyleri güzelce tarif etmişti. Gözümün içindeki kataraktlı mercek alınacak ve yerine… Yerine hiçbir şey konmayacaktı. O yaştaki bir çocuk için mercek nakli, o sıralarda ABD’de bile yoktu. Gözümü açacaklar, kataraktlı merceklerimi alacaklar ve çıkarılan kısmı tutması için her bir göze 7′şer ufak vida yerleştirip hayatım boyunca gözlük takmak zorunda olacağım yolculuğumu başlatacaklardı.
Ameliyat çeliğiyle tanışmam ilk kez o zaman oldu.
2006
Ankara Numune Hastanesi’nin soğuk ameliyathanesinde, belki de şu an bu yazıyı yazabilmemi sağlayan dayımın yapacağı ameliyatı izlemek üzere bekliyorum. Ameliyat önlüğüm, ağız maskem, bonem, eldivenlerim, hepsi tamam. Normalde her isteyen ameliyathaneye giremez elbet, hatta hastane personeli dışında kimse giremez, ama dayımdan dolayı torpilliyim.
Masaya yüzükoyun yatırılan hastanın morfine doymuş çıplak bedeni, nefes alıp verişleri sırasında sırtının inip kalkması dışında tamamen hareketsiz. İçeride buz gibi bir sterillik var. Belirli aralıklarla öten çeşitli makineler, hazırlanan yeşil örtüler, paketi açılan çeşitli cihazlar ve nihayetinde, tertemiz ameliyat örtüsünün üstüne yan yana dizilen ameliyat aletleri…
Bu tür ameliyatları yüzlerce kez yapan dayım, bir yandan hemşireler yardımıyla önlüğünü ve eldivenlerini giyerken, bir yandan da bana ameliyat sırasında ne çalalım diye soruyor.
Bruce Dickinson’ın “You lead me on the path, keep showing me the way…” dizeleri, yandaki bilgisayarın ufak hoparlörlerinden çıkıp çok yüksek olmayan bir sesle ameliyathanede yankılanırken, uzman doktorlar arkada hastanın sırtını iyice sterilize ediyor ve hastayı dayıma hazırlıyorlar. Yeşil örtünün üstünden alınan ilk bıçak hastanın cildini yumuşak bir şekilde açtıktan sonra, hayatımda ilk kez gördüğüm bu olayın hiç de düşündüğüm, daha doğrusu bize filmlerde yansıtıldığı gibi olmadığını anlıyorum. Son derece keskin ameliyat bıçağıyla ortadan ayrılan cildin altındaki yağ tabakası da kolayca iki yana ayrıldıktan sonra, açılan cilt kancalarla iki yana gerilerek ameliyat edilecek bölüm için rahat bir çalışma ortamı sağlanıyor. Soğuk ameliyat çeliği, üzerindeki kanın gitmesi için hemşireler tarafından hemen sterilize edilirken, dayım da hastanın başına geçiyor ve ameliyata başlıyor.
Filmlerde gördüğümüz, karanlık, sadece hastanın belli bir kısmının aydınlatıldığı gergin ameliyat sahnelerinin aksine, ortam olabildiğince aydınlık. Beyaz florasanların üzerlerinde yansıdığı ameliyat aletleri, az sonra koparacakları, yırtacakları, deşecekleri etleri, kemikleri beklercesine sessizce duruyorlar.
Daha önce ameliyat izleyeniniz var mı bilmiyorum, ancak ameliyat her zaman sandığınız kadar kibar, hassas, narin ve ince işçilik içeren bir konu olmayabiliyor. Girdiğim ameliyatların bazılarında, hele ki bu ameliyat kemiklerle ilgiliyse, inanın hiç tahmin etmediğim haşinlikte, sertlikte şeyler görmüşlüğüm var. Havaya kalkıp kürek kemiğinin üstüne olanca gücüyle inen çekiçler, çıkan sesler namına ameliyattan ziyade bir inşaat çalışmasını andırabiliyorlar. Masanın altındaki ayak pedalıyla kontrol edilen ve kanayan damarları yakarak büzüştüren o elektrikli alet de devreye girince, yanık et kokusu sizi alıp çocukluğunuzdaki kurban bayramlarına dahi götürebiliyor…
29 Ocak 2009
Bana doğuştan kazık atan gözüm, yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de retina dekolmanı olarak işleri daha da zor hale getirmekte ısrarlıydı. İki yıl önce bir gün sinemada otururken, sol gözüme gelen görüntünün yavaş yavaş kapanmaya başlaması ve birkaç saat içinde tamamen kararmasıyla, retina tabakamın yırtıldığını ve çok acil şekilde ameliyat olmam gerektiğini anlamam uzun sürmemişti.
Aradan iki yıl geçti ve bugün, o ilk ameliyatta gözümün içine konan silikon baloncuğunun, göz tansiyonunu tetiklememesi amacıyla çıkarılıp, yerine retina tabakasını bir daha yırtılmaması için göz tabanına bastıracak bir sünger parçasının konması gerekiyor. Evet, gözümün içindeki vidalar yalnız hissediyor olmalı ki, yanlarına bir de sünger konması uygun görülmüş. Vida var, sünger var, mercek yok.
Ameliyatı yapacak olan doktorum, bu konuda dünyanın sayılı isimlerinden biri. Bir hafta önceki muayene sırasında ameliyatın çok kısa süreceğini, yapacağı tek şeyin gözüme sokulacak bir şırıngayla silikonun göz sıvısından ayrıştırılarak çekilmesi ve ardından da yerine bir sünger yerleştirilmesi olduğunu söylemişti. Ameliyat birkaç dakika süreceği için tamamen uyutulmama gerek olmadığını, lokal anesteziyle halledileceğini de eklemişti.
Şu anda ameliyat masasında yatıyorum. Her ameliyatta olduğu gibi, doktor, cevaplarını hiç merak etmediği ancak beni oyalamak için sormak zorunda hissettiği birtakım sorularını soruyor. Bu arada direkt olarak gözüme giren iğneyle şöyle bir tadım kaçıyor. Yaklaşık bir dakika sonra, gözüm sanki üzerine uhu dökülmüş gibi kaskatı kesiliyor. Sağa sola bakıyorum, sağ gözüm dönüyor ama sol gözüm sabit kalıyor. Açık durması için göz kapaklarıma takılan kancalar da yerlerini alınca, doktorun ifadesiyle birkaç dakika sürecek olan bekleyişim başlıyor. “Ne garip bir tecrübe, hem lokal anestezi, hem de gözle ilgili bir ameliyat, bakalım neler olacak” diye düşünürken, doktor sakin olmamı, ameliyata başlayacağını söylüyor. Haydi bakalım deyip derin bir nefes alıyorum
Etrafımda dün geceki yerli dizinin geyiğini yapan hemşirelerin muhabbeti eşliğinde, ameliyat çeliğiyle bir kez daha karşılaşıyorum. Hem de olabilecek en ama en samimi şekilde: gözümün içinde.
Hani bazen göz sıvımızın içindeki ufak partikülleri görürüz ya, havada asılı kalan ufak zerrecikler, biz nereye bakarsak o tarafa gider, salınıp dururlar. Yani demem o ki, bir şeyi görmemiz için o şeyin gözümüzün dışında, karşımızda olması gerekmez. Gözümüzün içindeki şeyleri de görebiliriz.
O günden beri hiç unutmadığım ve sanırım ölene kadar da unutmayacağım o anı, o görüntüyü tasvir etmeye çalışayım. Tamamen açık olan sol gözümün ta tepesindeki kocaman ışık, etraftaki detayları görmemi engelliyordu. Sarımtırak, ancak çok parlak bir ışığa direkt olarak baktığınızı ve gözünüzü kısamadığınızı düşünün. İşte tam bu sırada bu yazıyı yazma konusunda bana ilham veren şey oldu. Ufak uçlu bir bıçak, gözümün içine girdi. Bıçağın yukarıdan gelişini, gözüme yaklaşmasını, gözümün beyaz kısmını keserek gözümün içine girişini aynen görüyordum. Gözümün içinde salınan bir bıçak vardı! Bu inanılmaz bir görüntüydü ve her ne kadar lokal olarak anestezi yapılmış olsa da, insanı geren, darlayan, çaresiz bırakan bir durumdu. Gözümde bir acı hissetmiyordum ancak başım ağrımaya başlamıştı. Sabırlı bir insan olduğumdan, içimden sevdiğim şarkıları söyleyerek bu birkaç dakikanın geçmesini bekledim. Bu sırada doktor, silikonun göz içine dağıldığından bahsetti ve duymak istemediğim o cümleyi söyledi: “Düşündüğümüzden uzun sürecek, biraz dayanman gerekiyor, sık dişini”.
“Haydaaa…” diye iç geçirdiğimi hatırlıyorum. Zaten sırf birkaç dakika sürecek diye genel anestezi yapılmadı ve şimdi tüm bu süreci canlı yayında izlemem mi gerekiyor?
Bir dakika geçti, gözümün içindeki bıçak çıkmış, yerine bir şırınga girmişti. İki dakika, üç dakika… Silikon bir türlü doktorun istediği gibi toparlanmıyor, ufak baloncuklar halinde göz içinde dolanıp duruyordu. İşin garibi ben bu silikon baloncuklarını da görebiliyordum ve adeta baloncukların yakalanmaya çalışıldığı bir platform oyununu, gözümün içinde yaşıyordum. Bu arada doktor da, daha önce sayısız kez yaptığı bu operasyonun bu denli uzun sürmesinden dolayı sıkılmış ve şikayet etmeye başlamıştı. Eğer gözünüzün içinde, hem de görebildiğiniz halde bir bıçak varsa ve tepenizdeki doktor “Ööööf, sıkıldım” diyorsa, emin olun ki tadınız kaçıyor. Baya kaçıyor.
Doktora ameliyatın daha ne kadar süreceğini, biraz daralmaya başladığımı söyledim ve “Biraz daha var” cevabını aldım. Bu sırada baş ağrım da iyice artmıştı ve ameliyat masasında tamamen çaresiz şekilde bir başkasının elinde olmak, gözünüzün içinde bir bıçağın dolaştığına tanık olmak, sanırım yaşamayan insanın tahmin edemeyeceği türde bir buhran yaratıyor insanın zihninde. Sıkılmak, acı çekmek, daralmaktan öte, adeta benliğinizin tehdit altında olduğunu hissediyor ve bunu asla ve asla yaşamak istemiyorsunuz.
Uyuşturucunun etkisinin azalmaya başlamasıyla gözümün de ufak ufak batmaları hissetmesi ve üstüne artık çatlayacak raddeye gelen baş ağrım da eklenince, doktora uyutulmak istediğimi söylemekten başka çarem kalmamıştı. O parlak ışığın üstünden gözüme yaklaşıp yaklaşıp giren aletleri göredururken, acı da bariz şekilde hissedilir hale geldi. Doktorun “Ahmet sakin ol, az kaldı” telkinlerinin hemen akabinde, işlerin tam istediği gibi gitmediğini belli edecek şekildeki tepkileriyle, ameliyatın o kadar da çabuk bitmeyeceğini anlamış oldum. Ellerim, ayaklarım, belim ve boynumdan masaya bağlı oluşumun verdiği hareket edememe de eklenince, hayatımın en büyük daralmasını yaşadım ve sakin olmaya çalışarak, ancak tahminen sinirli halimi de hissettirecek şekilde, “Murat Bey, lütfen beni uyutun, bağırıp ortalığı ayağa kaldırmak istemiyorum, uzun sürecek işte belli, rica ediyorum uyutun” diye çıkışmayla karışık bir tepki verdim.
Doktor da beni haklı bulmuş olacak ki, ağzımdaki solunum borusuna vermiş olması muhtemel bir ilaç sayesinde, sonraki hiçbir şeyi hatırlamıyorum.
Peki o gözümün içindeki bıçak? Bak o görüntüyü hayatım boyunca hatırlayacağım, bir onu biliyorum.
Ha bir de unutmadan; CARCASS SİKER.
Not: Bu yazıda anlatılan her şey tümüyle gerçektir.
Mükemmel bir yazı ya, geçmiş olsun abi. Dayın da tam bir George Costanza’ymış bu arada.
Ayrıca 10 eder mi etmez mi bilemem ama MÜTHİŞ albüm. Yılın en iyilerinden kesinlikle.
28.09.2013
@Jester, Yalnız aklıma bir şey takıldı. Şimdi bu albüm çıktığından beri, Carcass Facebook’ta “1. olduk” , “Top 10′da Eminem’i geçtik” , “Bize şu incelemede 10 vermişler” falan başlıklı linkler paylaşıyorlar, merak ettim acaba Chuck’ın geçmişte Death albümü için kaydettiği materyaller falan olsa ve yeni bir Death albümü çıksa bu kadar ses getirir miydi?
Bu soru haricinde bir şey yazarsam eğer albüm MÜK-KEMMEL. Kusur bulamadığım gibi bazı Carcass albümlerinden daha çok sevdim.
Ahmet, her geçen gün daha da korkunçlaşıyorsun.Haberin olsun…
Grupla pek alakam yok ama bu albüm yazısı bile tek başına grubu dinlememe yetebilir.
OF BE OF. Yazıyı ellerimle gözümü kapayarak, içim sıkılarak, arada kalkıp etrafta dolanarak, bazen elimle monitörü kapayarak parmaklarımın arasından okudum. Canım sıkıldı resmen sabah sabah. Hey allahım ter bastı.
Albüm için ise diyecek bir şey bulamıyorum. Birkaç hafta sonra Dillinger Escape Plan’in son albümüyle karşılaşmasaydım muhtemelen hala dinliyor olurdum. O derece kendine bağladı beni.
Bu arada ilginç bir not: Albümü ne zaman çalmaya başlasam aşırı yaramaz olan kedimin uykusu geliyor ve arkamda yatakta uyuklamaya başlıyor. Anlamadım olay nedir.
Yazı yine harika.Bir A.S.klasiği.Albümün de bu kadar güzel olacağını tahmin etmiyordum her dinleyişimde daha da seviyorum.
Hiç dinlemedim daha albümü, notuna bakayım derken kalpten gidiyordum. Görünüşe göre yine yarı yolda bırakmamış Carcass biz dinleyicileri.
Bence albüm notunda biraz duygusal davranılmış. Olmayabilir de ama yazıyı okuyunca öyle düşündüm. Bu arada böyle şeyler okuyunca düşüp bayılacak gibi oluyorum. Kanım çekiliyor resmen. Benim neyime gore müzikler dinlemek. Lanet olsun.
İlk dinlemeye oranla gitgide daha çok seviyorum ama Heartwork-2 bekleme aptallığına düştüğüm için albüme resmen konsantre olamıyorum.
Şimdilik puanım 8/10
Efsane kritiklerinin arasında yerini alır abi bu. Şu hayatta en sevmediğim şey bu hastalık konuları. ” ‘Bak oğlum yaklaşıyor hemen şurada’ diyor. Göremiyorum.”, bunu okuyunca zaten başıma gelecekleri anladım. Hani böyle ne bileyim en basitinden testise gelen tekme muhabbetinde bi tuhaf olursun şekilden şekile girersin ya, ya da birşeyden dolayı tüylerin diken diken olur, oran buran ayrı oynar, iğrenirsin. Yazıyı okurken işte bunların göz versiyonunu yaşadım.(senin yaşadığının milyarda biri tabi bu, çok geçmiş olsun abi) Bir kaç sefer gözümü tuttum yani, baya bi tuhaf hissettim. Hatta geçen gözümdeki kanlanma nedeniyle hastaneye gitmiştim. Cihazda bakarken birşey yaptı doktor, görüntü bulanıklaştı ve bir anda bir sürü küçük damarımsı şey belirdi, hepsini görebiliyordum. Muhtemelen damar falandı onlar ve basit, olabilen birşeydir aslında ama ilk defa karşılaştığım için bi garip olmuştum. Okurken aklıma o geldi. Bunda bile garip olan ben, senin yaşadıklarında ne yapardım bilmiyorum, tekrar çok geçmiş olsun abi, umarım bir daha böyle sıkıntılar yaşamazsın. Ve evet, CARCASS SİKER.
İnanılmaz güzel bir kritik olmuş gerçekten. İşte bu yüzden metal!!! \m/
07.09.2013
@owlboss, Bu kritik bir metalli belgeselde yada röportajda rastladığım ve dibine kadar katıldığım ”İnsanların kendilerine bahsedilmesinden hoşlanmadığı konuları metal müzik kendine konu ediniyor, bu müziği farklı kılan en temel sebep de bu” tarzı bi cümle vardı onu hatırlattı bana bu kritik uzun bir aradan sonra. Neyse metali ne kadar sevdiğimi tekrar bi hatırlamış oldum. Teşekkürler Saraçoğlu, sıkı sıkı sarılın lan metale!!
07.09.2013
@owlboss, KENDİME NOT: Carcass kadar çok sevdiğin grupları dinlerke PA’da yorum yapma. Müziği kapat öyle yorumunu yap amınakoyim. Cümlelerinin Akp mitinginde mikrofon uzatılan halkın kurduğu cümlelerden farkı olmuyor. Ve unutma ki burada yazdığın 10′larca salak görünümlü yorum sonsuza kadar burada kara leken olarak kalıyor. Lütfen biraz daha dikkat. (Evet bu tarz aynı kelimeyi hem cümle başında hem cümle sonunda kurma saçmalığını ilk kez yapmadım :( )
20.02.2014
@owlboss, Hayatımda okuduğum en iyi kritik, net. Bunu ara ara okumak için açıyorum. Tekrar tekrar teşekkürler AAAAAA!hmet Saraçoğlu :)
Bu albümde Michael Amott un yerine geçen Ben Ash Amott u aratmıyor bence
yine süper riffler süper sololar var, bu senenin en iyi albümlerinden biri
07.09.2013
@crowkiller, çok bilmişlik yapıyor gibi gözükmek istemem ama albümde Ben Ash çalmıyor, tüm gitarlar Bill Steer’dan.
07.09.2013
@Berca B., Amottun yerine geçen gitarist Ben Ash
http://www.metal-archives.com/bands/Carcass/14
members kısmına bakarsan görürsün, ben sitenin yalancısıyım :)
07.09.2013
@crowkiller, yok haklısın Amott’un yerine geçen kişi o ama albümde çalmıyor demek istedim.
07.09.2013
@Berca B., albümde çalmıyorsa o zaman adamı niye almışar gruba onu anlamadım, hem 3 kişi nasıl çalıyor bu adamlar
07.09.2013
@crowkiller, ben de bu sorunun cevabını çok düşündüm bir çok tanıdığıma sordum. Hiçbirimiz ortak bir noktada birleşemedik, baya kavga ettik ve son olarak 3 kişilik grup fotoğrafı olmayacağından bu elemanı aldıklarına kanaat getirdik. “Konserlerde çalsın veya bir sonraki albümde kaydetsin diye alınmış olabilir” diyenler de oldu ama bize çok saçma geldi, o yüzden döverek uzaklaştırdık onları aramızdan.
07.09.2013
@Berca B., konserde çalıcaktır büyük ihtimal :)
Abi naptın sen ya? Ameliyatı yaşadım resmen ya. Sanki o bıçaklar, şırıngalar benim gözüme giriyormuş gibi hissettim. Abi sen bu kritik yazma olaylarını bırak bence. Roman, senaryo v.s. yaz. Bir sinema tv bölümü mezunu ve bu bölümde yüksek lisans yapmakta olan bir kişi olarak çok sağlam bir öyküleştirme yeteneğin olduğuna inanıyorum. Normal kritikler çok başarılı; ama iş konsept kritiklere geldiğinde ortaya sanat eseri çıkıyor.
08.09.2013
@MetaLchesH, sağ olasın. :)
Bu arada Cadaver Pouch Conveyor System’ın giriş melodisi (10. saniyede giren) bir tek bana mı bayık geliyor? :/
07.09.2013
@ihsanoird, bence baya Heartwork havasına sahip bi melodi o.
07.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, kesinlikle. öyle bir heartwork havası yakalanmış ki albümde kopya gibi durmuyor.
07.09.2013
@Lefthandpath, virgül olmayınca anlatım bozukluğu olmuş.
07.09.2013
Heartwork ile hiçbir alaka kuramadım o şarkıda. Hatta albümün en kötü anları olarak bahsettiğim melodiyi örnek verebilirim. Neyse canınız sağ olsun. :)
abiciğim rotten.com’da gezinsem bu kadar gerilmezdim herhalde bunda benim de gözümün kesilmesi ve yıllardır gözlük takmış olmam da etkili tabi, geçmiş olsun göz acayip önemli bir organ ve evet carcass!
Ahmet abi Carcass kritiği yazmış okuyayım da keyifleneyim diye geldim içim sıkılmış bi şekilde gidiyorum, fena hararet bastı. Fena halde sünnetimi hatırlattı bana, çelik aletlerin vücudumdaki baskı hissi ve birbirlerine çarparak çıkardığı çınlamalı sesler. gidip esneyen tavşan videoları izleyeyim de kendime geleyim.
07.09.2013
@Burak Özmen, albüm hakkındaki düşüncelerimi eklemeyi unutmuşum sıkıntıdan, 10′luk albüm değil sanırım yaklaşık 10 kez dinledikten sonra, ama hazmedebilmek için az bir sayı bu tabi benim için.
Abi resmen tüylerim diken diken oldu her kısmında,cidden de kendim ameliyat olmuşum kadar oldu,o kadar iyi betimlemişsin ki. Bu kadar vurucu,bu kadar ”açık” bir kritik okuduğumu sanmıyorum hiç…all these feels diyorum.
Sondaki tespite de tamamıyla katılıyor ve 10′u basıyorum ben de.
Muhteşem bir yazı olmuş. Okurken gerim gerim gerildim. Şu an mecburiyetten taktığım numaralı lenslerimi bile çıkarıp atasım var. Albüm çıkalı da bayağı oldu ama henüz dinlemedim. Artık farz oldu. Anlaşılan Carcass bıraktığı yerden devam etmekte.
Kritik mükemmel olmuş, sanki Ahmet’in yaşadıklarını kendim yaşamışım hissine kapıldım fakat albüm için net bir şey söyleyemiyorum henüz.. Beğendim de diyemiyorum beğenmedim de.
08.09.2013
@Berker İlhan, Bu arada Master Butcher’s Apron parçasında 2:30 larda gelen ve üçüncü dakika içinde sık sık elektro gitardan çıkardıkları ses bana sürekli Anaal Nathrakh’ı anımsattı. Şarkı canavar bu arada. Albüme ısındım yavaştan.
Kan görünce bile içi tuhaf olan ben bu yazıyı okurken çok da kötü olmadım (çok değil diyorum yalnız, çünkü daha fena olduğum zamanları biliyorum)
Benim en çok dikkatimi çeken ve gülümsememe neden olan yer doktorun da “Offf sıkıldım yhaa” çıkışıydı.
Carcass ve ameliyatlar bir araya gelince hiç sıkmayan,PIÇAKlı,offlu,parlak ışıklı harika bi yazı olmuş =)
Bu arada müellifin fotoğrafındaki bakış Severed Survival açısından olmuş.
Yılın makalesi oyunu alır benden.
o değilde ameliyat maskeli resmini şuna benzettim haha
http://www.nuclearblast.de/static/articles/158/158776.jpg/1000×1000.jpg
07.09.2013
@crowkiller, aynı kadraj :))
bu grubun ismini görünce carcass tişörtünü giymiş witchtrap’in önünde headbang yaptığım zamanlar aklıma geliyor. eski hatıraları çoktur. öncekilerin hepsini biliyorum da bu yeni albüm ne kadar az beklentiyle dinlesemde o kadar tokat çarptı bana. tek kelimeyle müthiş bir kayıt. bu senenin en iyilerinden birisi. sanırım ilk 5′imde yer alacak.
Muhteşem bir kritik olmuş, adamı doktor yaptıracak düzeyde hatta. Ameliyatı senle beraber yaşadık valla abi, kelimelerle bu kadar hissettirilir sanırım en fazla. İhtiyaç karşıladı resmen, çok teşekkürler yazı için.
Albümde sevmediğim an falan zaten yok da müzikal olarak heartwork+eski kafalar yaptıkları için bir Necroticism hastası olarak albüme sevgim 5 katına çıktı. Senenin en iyisi galiba şu ana kadar ama duygusal kriterler bunlar. Mount of Execution resmen ağlattı ilk dinleyişte, yılların birikimini ne güzel boşaltmış adamlar ya. CARCASS SİKER!!!
Öncelikle çok geçmiş olsun. Okurken resmen buz gibi oldum. Hayatında gözüyle ilgili tek “tırstırıcı” deneyimi doktorun göz kapağımı zart diye ters çevirip iç kısımdaki arpacığa bakması olan biri olarak böylesi bir deneyimi yaşasaydım aklım çıkardı herhalde. Gerekirse gelsinler kalbimi, beynimi, böbreğimi delik deşik etsinler, ama gözüme dokunmasınlar. Göz lan bu, tam ortasına iğne sokmak ne :(
@Ahmet Saraçoğlu,
Merak ettiğim, birkaç dakika olarak planlanan ameliyat ne kadar sürdü siz uyutulduktan sonra?
“Hani bazen göz sıvımızın içindeki ufak partikülleri görürüz ya, havada asılı kalan ufak zerrecikler, biz nereye bakarsak o tarafa gider, salınıp dururlar.”
Ben bunların -özellikle gökyüzüne bakınca- havada hızla hareket eden moleküller olduğuna inandırmıştım kendimi halbuki, resmen hayallerim yıkıldı :)(eved, atomdu moleküldü görürüm ben)
Albüme gelince, yazı o kadar gaza getirdi ki bastım 10′u.
08.09.2013
@Elvan, sağ ol. Ameliyat ben uyutulduktan sonra 15-20 dakika daha sürmüş. Uyutulmasaydım öyle bir şeye 20 dakika daha dayanabileceğimi sanmıyorum. Nedense gözümdeki silikon, olması gerektiği gibi bir seferde çekilememiş, o yüzden uzun sürmüş; ki şu an bile gözümün içinde 2 adet ufak silikon baloncuğu var. :) Yani tümü alınamamış. Özellikle kafamı öne eğince, göz sıvısından hafif yoğunlukta olduğu için silikon göz sıvısının üstüne çıkıyor, dolayısıyla da baloncukları görebiliyorum haha.
ya ben aşağı yukarı 3 sene hastanede çalıştım, hem devlet hem özel. bi sürü ameliyat izlemişliğim de vardır ama böylesine ne kendim tanık oldum ne de çevremden duydum. bi keresinde bi beyin ameliyatına girmiştim ama şu bahsettiğin daha tuhaf ve korkutucu dogrusu.
ayrıca bu fotoğrafını pasifagresif’i ilk keşfettiğim zamanlar başka bi kritiğin ya da haberin altında görüp seni sağlık sektöründe çalışıyo zannediyodum, hey gidi. bone dandikmiş ama :)
08.09.2013
@kryuu, evet, bu fotoğraftan dolayı beni doktor sanan bir sürü insan vardı zamanında. Hatta Facebook’ta sağlıkla ilgili sorular soranlar bile oluyordu. :)
Keyifle, bir solukta okudum. Carcass kritiğinin Ahmet üstattan geleceği belliydi, standart bir albüm kritiği yerine anılar içeren bir yazı olacağını az çok tahmin etmiştim. Süper olmuş. Zaten Carcass için ne yazılabilir ki, adamlar mükemmel bir geri dönüş yaptılar.
Dip not; Bizdeki de dayı mı anasını satayım, ne dayılar var.
Bill Steer, 70′s ispanyol paçasıyla da olsun, ameliyathane yetenekleriyle de olsun benim kalbimde hakikaten yer edinmiş bir adam.
Birşey yazmak istemiyorum ben, bunca senedir Reek of Putrefaction’ı, Symphonies of Sickness’ı, Necroticism’i, Heartwork’ü ve Swansong’u GRAM SIKILMADAN, aynı tüy ürpermesini yaşayarak dinliyorsam Surgical Steel’ı da öyle dinleyeceğim. Mount of Execution’ı ilk dinlediğimde öyle bir ağladım ki, And The World Returned’ü ilk dinlediğim seferdeki kadar bile değildi.
Ayriyetten merak ediyorum, mixing işi Andy Sneap’e devredildikten sonra DI gitar sinyallerini Kemper’dan geçirmiş olabilir mi acaba, gitar tonu zaten ELLİBİRELLİ diye bağırıyor Heartwork dönemindeki gibi.
Ahmet abi gibi samimi insanlarla dolu olsa bu dünya, ne de güzel olurdu. Morningrise kritiğinden sonra beni duygulandıran ikinci kritik. Ah nefret ediyorum kendimden. Bazen çok duygusal oluyorum. Albümü dinlemedim henüz. Bu kadar övgü aldığına göre tatmin olacam kesin. Bi Yaşasın Metal’de benden.
Ahmet’in deneysel yazilarina hasta olan biri olarak cok zevkle okudum kritigi. Yalniz soyle bir gercek var ki, albumun kritigi yalnizca “CARCASS SIKER” cumlesinden olussa o da yeterliymis. Ben Gorguts’in albumu ile beraber, son zamanlarda hic bu kadar “Bakin gencler bu is boyle yapilir” mesaji veren bi album gormedim lan. Adamlar resmen tecrubeleriyle ezmisler, herkese death metal dersi vermisler.
08.09.2013
@Kemal, evet o ders verme olayı çok bariz, bunda da, Gorguts’ta da. Yani “bi süredir albüm çıkarmıyoruz ama zamanında bu işin kitabını yazdık, haberiniz olsun” dercesine yaptıkları her şey tecrübe kokuyor.
Oha, o değilde Mount of Execution’un başlangıcı In My Darkest Hour’a ne kadar benziyor Ahmet abi?
08.09.2013
@Cattle Bilmemne, ben çok benzetemedim.
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Yada ben albümü gece yarısı uyku sersemiyken dinlemenin azizliğine uğradım, şimdi düşünüyorum da ben de pek benzetemedim. :/
Ahmet Saraçoğlu keşke dayım olsa.
08.09.2013
@Oblgoth, ahaha
Albüm cidden 10 üzerinden 10′u hak eden bir albüm mü acaba?
Yoksa efsanevi bir grubun uzun yıl aradan sonra ”iyi” bir albüm yapması neticesinde mi 10 aldı?
Not: Albümü daha hiç dinlemedim. Yazıyı da uykum açıldıktan sonra okuyacağım inşsathanas
11.09.2013
@Rotten Angel, bariz biçimde çatır çatır 10 üzerinden 10 bu albüm. duygusallıkmış, yılların birikimiymiş gibi durumlar hikaye yani.
11.09.2013
@Rotten Angel, Dinledin mi la nası olmuş sence? Sen seversin böyle gore işleri.
11.09.2013
@Nightwing, Yok olm gore işlere özel bir hayranlığım yok. Daha çok Behemoth tarzı işleri seviyorum :)
Albümü hala dinlemedim. 10 puanı subjektif bulduğumdan olabilir. Ama dinlediğim zaman acayip göt de olabilirim belli olmaz. Ama nedense indirip dinleyesim gelmedi. (Carcass: Çokta sikimizde)
Yorumlar için teşekkürler arkadaşlar, eksik olmayın.
08.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Puanı görünce beklentiyi yüksek tuttum. Hadi bakalım…
ya abicim bu neymiş ya. kanım dondu resmen. nasıl göze bişey, hatta iğne, neşter o bişeyler de haa, girerken durulabilir aklım almıyor resmen. acı falan kıstas değil, göz göre göre olan şeye bak (pan intendıd)…
bi çeçen videosu vardı, kafa kesmeli, yıllar önce ona böyle olmuştum bi de…
Birazdan dişçiye gideceğim. Haftalardır süren bir operasyon geçirmekteyim. Onun öncesinde böyle bir yazı okumamın ardından ne hissedeceğimi bilemiyorum. Ben de albüme sardım ve Carcass’ın hayvani müziği eşliğinde kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. Ahmet, çok geçmiş olsun. Senin çektiklerini okuduktan sonra, benimki devede kulak. Müthiş bir kritik olmuş. Albüm zaten süper. E hadi o zaman ben de hazırlanmaya başlayayım. Gerçi dün geceden beri hazırlanıyorum ya… Neyse. :)
Gecmis olsun ahmet. Gercekten cok zorvsaglikla ugrasmak belki kendi kendine dersin ulan savasa gideydimde boyle bi aci yada boyle bi operasyon germeseydim diye.yazilarin cok iyi hocam bence kitap filan biseyler yaz yazdiklarin bos safsata seyler deyil yazdiklarin karsindaki kisileride o yasadigin sahnelerde oynatiyorsun. Boyle kanli falan filan alisigim biraz.askerdeyke cok parcalanmis bedenler, kogusta g3 le beynini tavana yapistirip beyin ve kafatasi parcalarini toplamisligim var.carcass yine yeniden canavarliginin ve hayvanligin doruklarindalar albumu dinledim ve mukemmel buldum. Daha adamlar ne yapsinlar ya. İnan o baterideki zil sesleriyle yaptigi aktirasyonlarla cikan o sesleri album kapaginda bulunan ameliyat aletlerinin o şıkırdama seslerini resmen duydum ve hissettim adamlar yapmis.CARCASS SİKERTER VE ELİNE VERİR…
Bu arada the master butcher’s appron tam da tezgahta yarım kilo dana kuşbaşı kesmelik olmuş.
Adamlar yıllar sonra çok taşaklı bi albüm yapmışlar, biliyorum içine girmesi de zor bi albüm bunlar ayrı ama 10 da biraz abartı olmamış mı? Bana kalırsa 8.5, 9 alır gibi.
Bir de Death Metale öyle çok ayılıp bayılmadığım için albümdeki kanlı bıçaklı gore havasına çok da fazla giremiyorum. Okültik mistik şeyler daha çok geriyor beni.
Peşinen belirteyim albüme gayet taşaklı dedim hatta öyle gözüküyor ki bu seneki top 5 ime rahat girer. Girer girmesine de 10 biraz fazla olmuş bence.
11.09.2013
@Nightwing, “Death Metale öyle çok ayılıp bayılsaydın ve albümdeki kanlı bıçaklı gore havasına çok fazla girebilseydin” ve benim gibi 15 yıldır yeni bir albüm bekleseydin belki 10′u fazla görmezdin. :) İlk albümden bu yana Carcass’ın her şeyini iyice özümsemiş birilerinin 10/10′u bu albüme çok göreceklerini sanmıyorum çünkü.
Kısacası, yukarıda da sorulmuştu, notta en ufak bir duygusallık yok.
11.09.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Doğrudur abi kişisel zevk meselesi sana göre 10 dur bi şey diyemem. Albüm çok klas o ayrı da öyle 10 lukda değil bence. Ben kendi düşüncemi yazdım kişisel notlar, beğeniler değişir tabi :)
Mesela geçende bi arkadaş Sodom – Agent Orange’a 9.5 vermişti o da bence 10 luk. :)
Geçmiş olsun. 2009 yılında göz kapağı düşüklüğü sebebiyle lokal anesteziyle ameliyat geçirdim. Yapan da Türkiye’nin en iyisiydi DGH’den. Sanırım bu yaşamakta olduğun sorun normal ameliyatlar dışında spesifik olarak göz ameliyatları olunca ortaya çıkıyor ya da halen devam ediyor. Sonuçta başarı oranı %50 civarıydı benim. Çok çok önemli ve sorunlu bi’organımız göz. Geceleri yatarken hala sıkıntı çekmekteyim ameliyatın travmasından mıdır bilemem ışıklı ortamda uyuyamıyorum vesaire.
Abi yazı çok güzel olmuş harbiden ya, eline sağlık, geçmiş olsun aynı zamanda. O diil de bence doktor ameliyatı uzun tutarak senin ” progresif death metal ” yapmana gönderme yapmış. Eğer sadece death metal yapıyo olsaydın olayın içinde sadece gore olup, işlem kısa sürecekti. Enstrümental müzik yapsaydın doktor senle hiç konuşmayacaktı mesela.
12.09.2013
@Ufuk Sönmez, Porngrind yapsaydı dağılmıştı diyorsun.
30.10.2014
@Cattle Bilmemne, abi bi yıl olmuş hala kahkaha atıyom şu yorumu her gördüğümde
Arkadaşlar?
http://www.metal-archives.com/albums/Carcass/Zochrot/383634
Bu arada yılın death metal albümüdür bence bu albüm, tek kusur bulamıyorum.
Başka bir mükemmel bir yazı daha olmuş abi. Öncelikle bu yaşadıkların gerçekten inanılmaz, çok büyük geçmiş olsun diyorum. Bu kadar ağır sorunlar yaşamasam da ben de yaklaşık genetik sebeplerden ötürü 3 yaşımdan beri gözlük takan ve çok ağır olmasa da gözümden operasyon geçirmiş biri olarak çok iyi anlıyorum seni. O soğuk steril bıçağın vücut üzerinde verdiği hissiyat bundan daha iyi kelimelere dökülemezdi heralde.
Bu arada ben de hep merak etmişimdir o ameliyat kıyafetli fotoğrafın olayını :) Bir de dayının kral adam olduğunu biliyorduk zaten ama bir kez daha ne kadar kral olduğunu görmüş olduk.
Albümü çok fazla dinleyememiş, sindirememiş olsam da en azından her dinleyişimde daha da güzelleştiğini ve su gibi aktığını söyleyebilirim.
26.09.2013
@Cemre, sağ olasın.
Bu senenin en iyi albümlerinden biri. Ama hala 10 üzerinden 10 olduğunu düşünmüyorum. 10/10 efsane, kült, kusursuz ya da en azından kusursuza bir tık yakın falan demek. Bana göre o mertebede değil. Ama çok taşaklı bir albüm olduğuna laf ettirmem o ayrı. Notum 10 üzerinden 9.
Favorilerim: Thrasher’s Abattoir, Cadaver Pouch Conveyour System, The Master Butchers Apron, Nancomplience to ASTMF 899-12 Standart, Granulating Dark Satanic Mils, 316 L Grade Surgical Steel.
Bu arada Jeff Walker en sevdiğim Death Metalci amk.
http://www.mediaboom.org/uploads/posts/2012-02/1328113830_front1.jpg
The Master Butcher’s Apron’daki rifflerin pek şükela olması<3
O değil de ben kara kara düşünüyorum. Hayırlı bir insan Carcass’ı İstanbul’a getirir mi ya?
Carcass büyük ihtimalle yakında şöyle bir kadroyla turlayacakmış. Hoşt derler adama.
Edit: Foto link’i uçmuş.
19.04.2014
@Ahmet Saraçoğlu, senin en sevdigim album kritiklerin hayatla albumu birlestirdigin bunun gibi kritikler, daha once okumamis olmaktan dolayi utandim resmen. Muthis bir kritik olmus. Albume soylenecek laf yok zaten 2013 en iyilerindendi, ve bence yilin donus albumuydu bu album.
Bill Steer sololariyla resmen dumur etmisti beni, bu kadar soloyu hangi arada yazmis demistim. Albumun heryeri profosyonellik kokuyor, butun sarkilarda buyuk emek var ve hepsi cok basarili.
Hala acip zevkle dinledigim album, Metal Hammer’daki roportajlarinda bu album tutmasa bile bir album daha yapacaklarina soz vermisti Bill Steer (album inanilmaz tuttu ve buyuk bir basari elde edip Nuclear Blast’in 2013de en cok satan albumler listesine girdi) umarim sozunu unutmaz ve 2015de bu kalitede bir albumle donerler.
20.04.2014
@Eric E., teşekkürler.
albümden hiç bahsetmeyen kritikleri hiç sevmem. ama bu kritik bu düşüncemi tepetaklak etti gerçekten muhteşem bir yazı olmuş. klavyenize elinize sağlık, çokta geçmiş olsun.
Harika bir yazı,carcass ı falan boşver.Sen böyle anılarını yaz hep.
Öğleden sonra 2 civarı bu kritiğe denk geldim, Carcass dinlemem nasıl denk geldim onu bile unuttum.
Kritiği okurken çok değişik hisler yaşadım. Abartmıyorum, ameliyat kısmını okurken duvarlara vurmak, bağırmak falan istedim, zorla sıktım kendimi (bu sırada kafama vurmuş olabilirim biraz). Hayatımda hiç bu kadar yoğun yaşamadığım bir histi (ya da ben hatırlamıyorum), dönüp bir daha okumaya korkuyorum hatta :D
Yorumlara bakıyorum, tek böyle hisseden ben değilmişim, çok iyi kritik cidden.
16.12.2019
@Rust in Peace., sağ olasın.
Müthiş bir yazı. Ne zaman carcass’ın bu albümünü dinlesem aklıma geliyor ve refleks olarak açıp okuyorum. Bugün beyin cerrahisi stajı bitti okulda. Dalgın dalgın dönerken aklıma carcass geldi. Dinledim. Sonra bu yazıyı okudum tekrar şok oldum. Yıllardır hocalarımdan dinlediğim şeyleri bir ‘hastanın’ gözünden, yaşadıklarından okumak apayrı. Ve bu okuduklarım çok sevdiğim bir albümün yazısı ve tamamen gerçek.
Yıllardır bir okul olarak gördüğüm pasifagresife çok şey borçluyum. Burdan inanılmaz şeyler öğrendim. Mutlu olduğum huzursuz kızgın olduğum günler saatlerce okuduğum oldu. O kadar güzel anlamlı bir birikim ki bu. Keşke gün gelse de ben bir şekilde bu manevi borcu ödeyebilsem.
Bu sitenin kurucusu üstün müzik insanı
Ahmet abiye teşekkürler.
Bu arada, evet, carcass siker.