Ömer Kuş
Çok özel bir konser yazısından daha merhabalar efendim. Black metalin son yıllardaki en önemli gruplarından olan WATAIN, yeni albümü “The Wild Hunt”ı birkaç gün önce çıkarttı bildiğiniz gibi. Grup yeni albümden sonraki ilk konserini kuruldukları şehir olan Uppsala’da vermeyi seçti. Ben de sizler için (evet) düştüm Uppsala yollarına ve konseri yerinde izleme şansına eriştim. Konserin Facebook sayfasına baktığımda Avustralya’dan, Brezilya’dan, Almanya’dan kısacası birçok farklı ülkeden sırf bu konser için gelecek olan insanlar olduğunu gördüm. Konser sırasında sık sık İngilizce ve farklı diller konuşulmasından yola çıkarak Facebook’ta geleceğini söyleyenlerin sözünü tuttuğunu söyleyebiliriz sanırım. Aferin, delikanlıymışsınız.
Konsere geçmeden bir şeyin altını çizmekte fayda var: The Wild Hunt İsveç listelerine 1 numaradan giriş yaptı. Evet, 1. İkinci sırada MANDO DIAO falan var ve birinci sırada WATAIN. Grubun nasıl bir fan kitlesi yarattığını bir kez daha belirtelim hani. Konser sırasında da hem diğer ülkelerden gelenlerin, hem İsveçliler’in önemli bir kısmının gayet azılı WATAIN fanları olduğunu görmek kolaydı. Birçok kişide WATAIN tişörtü vardı. Konser mekanının oradan saat 13 gibi öylesine geçerken daha o saatte bile bekleyen insanların olduğunu görüp “vay amnkym” dedim. Gündüz Uppsala’da gezerken şehirdeki dev katedrale girdim ve içeride yine WATAIN tişörtlü, uzun saçlı sakallı tiplere rastladım. Büyük ihtimal katedrali nasıl yakabileceklerine dair planlar üstünde çalışıyorlardı.
Neyse efendim kapıların açılışından bir süre önce mekana gelip kuyrukta beklemeye başladım. İçeri girdikten sonra ilk güzellikle karşılaştım. Mekanda acayip bir atmosfer yaratmışlardı. Büyük oranda karanlık olan mekanda, belirli noktalarda hafif kırmızı ışıklar ve her yerde şuradaki çatal logosu vardı. Bunun üzerine bir de acayip rahatsız edici, sakin, piyanolu bir soundtrack ekleyin. Gerçekten içeri girdiğimde yüzüme büyük bir sırıtış yayıldı ve “Adamlar yapmış abi.” dedim.
İçeriye girer girmez birçok kişi direk merch standına yöneldi. Bütün gece boyunca merch standının orada en az 20 kişi falan vardı heralde sürekli sirkülasyon halinde olan. Çok fena merch satmışlardır diye düşünüyorum. İyisin hadi Erik, seni kerata seni. Dediğim gibi, grubun fanları hakikaten” hep destek tam destek” modunda.
Konserin ilk grubu Uppsala’dan DEGIAL idi.
Resimden de görebileceğiniz gibi WATAIN elemanlarını biraz andıran tiplere sahip bu arkadaşlar. Death metal grubu olmalarına karşın genel olarak havalarında bilekçilik sezilmiyordu değil. Corpsepaintleri falan da vardı zaten. İlk birkaç şarkı birbirine çok benzese de, ardından hafif orta tempolu bir şarkı çaldılar ve aha dedim MORBID ANGEL! Baya MORBID ANGEL etkili rifler ve uğursuz havaya sahip bir şarkıydı, beğendim. Grup konser boyunca şarkı aralarında hiç konuşmayıp evil takıldığından, ben de ilk grup hangisiydi hatırlamadığımdan, konser bittikten sonra yanımdaki birine sordum “birader grubun adını biliyor musun?” diye. Eleman da grubun DEGIAL olduğunu, yerel bir death metal grubu olduğunu ve MORBID ANGEL’a çok benzediklerini söyledi. Ha dedim ağzımdan aldın (yu tuk it fırom may maut).
DEGIAL’den sonra sahneye Yecüc Mecüc çıktı. Ehehe mehehe. Off… tutamadım valla kendimi. Tövbe tövbe. Neyse. IN SOLITUDE diye bir grup çıktı sonrasında.
Yine Uppsala’dan bir heavy metal grubu IN SOLITUDE. Ama şarkı sözleri okült temalar üzerine falanmış. Zaten iki grubun da WATAIN’den Erik tarafından direkt olarak davet edildiğini düşünüyorum ve bu iki grubun seçilmesinin sebebi de hem Uppsala’dan olmaları hem de duruş açısından WATAIN’e yakın olmaları. Erik’in diğer black metal gruplarıyla turlamayı pek sevmediğini okumuştum. Tür takıntısına girmeksizin kendi görüşlerine yakın duran gruplarla konser vermeyi tercih ediyorlar herhalde. Bu gruba çok da ısınamadım. Hem 2-3 saattir ayakta dikilmenin artı günün yorgunluğu, hem vokalistinin sesinin çok duyulmaması filan derken sıkıldığım bile söylenebilir. Çok da bir şey diyemeyeceğim performansları hakkında.
IN SOLITUDE’dan sonra sahnenin yarısını kaplayan örtüler kaldırıldı ve ardındaki kemikler, kafatasları ortaya çıktı. Sahnede iki tane kocaman tırpan, iki tane tavandan asılmış kocaman ters haç, kemikler, kafatasları ve mumlar vardı. Bu sırada Yunan bir elemanla tanıştım. Daha önce WATAIN konserine gitmiş kendisi. “WATAIN konseri” denildiğinde ilk bahsedilen şey olan iğrenç kokuyu sordum kendisine. Evet hakikaten iğrenç kokuyor ortalık, ama bir süre sonra alışıyorsun dedi. İyi dedik bakalım beklemeye başladık.
Zaman geldi çattı, Erik sahneye çıktı ve teatral bir havayla birer birer mumları yakmaya başladı. Ardından o iki tırpanı da aleve verdi atmosfer tamamlandı. Ama o bahsedilen kokudan eser yoktu. Ya benim burun direğim çoktan kırılmış ya da bildiğin koku moku yoktu yahu. Konserden önce grup konserin reklamını yaparken “işte kendi evimizde verdiğimiz bu konserde çok infernal makineler olacak off olm süper” falan diye gaza getiriyordu o yüzden inanılmaz yükselmişti beklentilerim ve hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur. Tamam yine süper bir şov vardı, şu ana kadar izlediğim black metal grupları arasında en iyi sahneye sahip olan gruptu kesinlikle ama, ama yani. WATAIN. Kendi evinde. Özel şov. Daha fazlasını bekledim. Sonuçta bundan birkaç yıl önce ilk headliner konseri için sahneye özel aparat kurdurup seyircinin üstüne domuz kanı fışkırtmış bir gruptan bahsediyoruz. Hayır öyle psikopat falan olduğumdan değil ama bütün konseri “Hmm… acaba şuradaki şeyden kan gelebilir mi?” “Tavanda mı yoksa?” “Aha ıslak bir şey geldi, kan mı lan, yok lan biraymış…” gibi düşüncelerle izledim. Sonuç olarak ne bir koku vardı ne de seyircileri etkileyen bir aksiyon. Benim tahminim mekan grubun bu tip şeyler yapmasına izin vermedi. Zira mekan gayet büyüktü, öyle bar mar değildi yani (ve evet ağzına kadar doluydu bildiğin).
Konser The Wild Hunt’ın açılış şarkısı “Night Vision” ile başlayıp “De Profundis” ile devam etti. Erik hakikaten çok sağlam performans gösterdi konser boyunca. Boğazını yırtarcasına yaptığı vokali ve seyircilere attığı psikopat bakışlarla tamamen olayın içinde olduğunu belli ediyordu. Elemanların her biri birbirinden evil gözüküyor bu arada. Kel kafası ve yüzündeki ilginç motiflerle, bir zamanlar DISSECTION’da da görev adamlığı yapmış olan Set Teitan, beni hafiften korkutan bir surata ve hareketlere sahip basçı Alvaro Lillo falan. Eve alınacak adamlar değiller valla.
Daha önce saydığım sahnedeki olaylara ek olarak belirli zamanlarda kullanılan alev şovları vardı bir de. Seyirciyi iyice coşturup ortamı daha da ısındırdılar. Grup genel olarak gayet iyi bir performans gösterdi. Ses sistemi yeterince iyiydi. Erik de şarkı aralarında konuşmayıp “Çok evil’ım dostum, sizinle muhatap olamam.” havalarında değildi. Gayet bir iki çift laf etti aralarda, hatta yurt dışından gelenlere ayrıca teşekkür etti falan.
Şikayet edebileceğim tek nokta bütün konser boyunca yer değiştirmeme rağmen bir türlü sahneyi doğru düzgün görememem oldu. Nereye gitsem önümde dikilen bir kazık. Oradan başka bir yere geliyorum bu sefer önümde 2 metreküp hacme ve 5 kilo ağırlığında kütük saça sahip birisi bitiyor. Ne kadar arkalara gitsem de hiç azalmayan insan sayısı falan. Resmen tamamen doluydu ya mekan.
Çalınan ve en çok coşturan şarkılar Sworn to the Dark, Malfeitor, Storm of the Antichrist, Stellarvore ve Legions of the Black Light oldu. Bunun dışında tam setlist aha şöyleydi:
1. Night Vision
2. De Profundis
3. Storm of the Antichrist
4. Rabid Death’s Curse
5. Puzzles ov Flesh
6. Malfeitor
7. All That May Bleed
8. Reaping Death
9. Sworn to the Dark
10. Wolves Curse
11. Legions of the Black Night
12. Black Flames March
13. Devil’s Blood
14. Stellarvore
15. On Horns Impaled
16. The Serpent’s Chalice
Yaklaşık iki saat süren gayet doyurucu bir performanstı. Konserin bitmesiyle birlikte tırpanlar ve mumlar da söndü ve yine tüyler ürpertici bir soundtrack eşliğinde mekanı terk ettik. Bir WATAIN konserinin tam bir ayin havasında geçtiğini söylesem pek de yanılmamış olurum diye düşünüyorum. Evet bu konser için çok daha fazla atraksiyon beklemiştim ama olsun. Atmosferiyle, müziğiyle her şeyiyle gayet özel bir gece yaşattı WATAIN. Şansınız olursa bir kez gidin görün diyorum bu adamları.
Ne diyeyim lan şimdi. Hani,bilemiyorum. WATAIN.
Tek bir noktada üzüldüm sadece,güzelim Waters of Ain’i setlist’ten çıkarmışlar. Bir daha da koymazlar belki. Gerçi sanki izleyebileceğim grubu da anasını satayım,neyse. En azından ”bizden biri” gitti konsere. Şu ana kadarki en değerli,en önemli konser yazılarından biri olsa gerek.
…ayrıca,en çok küfür alacaklardan biri.
Eline sağlık, çok eğlenceli bir yazı olmuş.. harbiden eve alınacak tipler değil :))
Ben de konserde fotoğraf çekmeyi sevmem ama senin bir misyonun var hakkını ver :)
Eline, diline sağlık…
27.08.2013
@BelGarah, aslında iki üç tane çektim de çok kötü çıktı bu sefer. Sonra yine uğraşmadım :) Hem mekan karanlıktı falan, hem de uzun uzun tipler her yerde. Fıtık ettiler.
Konser yazısını okurken Opus Diaboli dvdsini hayal ettim :(((
way aq yaa…watain konseri lan:(:(:(:( yazı güzel olmuş da okurken harbi moralim bozuldu…setlist ayrı bombaymış…şanslı adamsın yazar gardaş:(
Ben de işte 45 derece sıcakta pişerken son albümü dinleyip kritiğini yazdım falan. Hayat çok acımasız olum ya.
Eline sağlık abi, güzel bir yazı olmuş.
27.08.2013
@Korhan Tok, eyvallah Korhan :) Valla umarım bir gün oralara da uğrarlar diyelim abi :)
Yecüc mecücüyle(:Dsfsfsadsfa), esprileriyle, atmosfer betimlemeleriyle, herşeyiyle çok iyi bir yazı olmuş. Eline sağlık.
28.08.2013
@OnurOnur, tesekkurler yorumun icin :)
Düşünsene ön gruplar çıkmış, sıra Watain’e gelmiş. “Erik sahneye çıkmış ve teatral bir havayla birer birer mumları yakmaya başlamış, ardından o iki tırpanı da aleve verip atmosferi tamamlamış”. Night Vision’un ilk saniyeleri duyulunca seyirciler hafif silkiniyor, bir iki bağıran var. Alkışlar yükseliyor, birkaç saniye sonra introya odaklanıyor herkes. İkinci dakikaya gelindiğinde distortion’lı bölüm girince herkes elleri kaldıyor, bağıran çağıran mı istersin, kafa sallayan mı istersin, Watain geliyor ulannnn!!
Ya ben lan neyse bir şey demiyorum.
29.08.2013
@DrAQA, sen de mi ordaydin yoksa? Aynen oldugu gibi anlatmissin ahah. Senden de bi konser kritigi görmek lazim demek artik. :)
01.09.2013
@Ömer Kus, Bu haftanın tartışma konusunda da yazdım, şu sitede okur veya yazar kimsenin gitmediği bir konsere gidip kritik yazmak istiyorum. Gerekirse Papua Yeni Gine’ye gidicem anasını satayım! :D
Bayaa geç yazıyorum yorumu ama şaka maka biz watain’in albümünü çekme derdiyle uğraşırken canlı izleyen adamlar yaşıyo bu dünyada. Ve aralarında türkçe konuşanlar var amk. Bize de nasip olur umarım.
AMA
Lan o atmosferde insanlar “Legions of the Black Night”ı veya “Stellarvore”u duyunca nasıl birbirinin ırzına geçmedi, bıçaklar, çakılar havada uçuşmadı anlamıyorum. O gaza nasıl dayanıyosunuz be adamlar!? Belki de bu yüzden Türkiye’ye gelmiyodur bu tarz gruplar, onu da bilemem ama öeeh lan, adamı savaşa sokturur o epiklik. Yazarken terledim yeminle.
tüh be keşke live konserde outlaw,sleepless evil ı çalsalarmış son albümdekilerden iyi şarkı seçememişler