Crowkiller
Kısa bir süre önce bir sözlük sitesinde bir başlık görmüştüm, yanlış hatırlamıyorsam ” davayı satan metalci” gibi bir şeydi bu başlık. Başlığı açan yazar, metalcilerin çoğunun iş hayatına atıldıktan sonra “davayı” sattıklarını, uzun saçlarını kesip, sinek kaydı tıraş olup, takım elbiseleri çekip işe gittiklerinden yakınıyordu. Ona göre metalci adam yaz kış deri ceketle dolaşmalı, uzun saçlarını hiç kesmemeli ve “brutal” takılmalı, hayata karşı isyankâr tavrını korumalı, sert mizacından ödün vermemeliydi. Metalci adam her daim cool görünmeli ve maço bir karaktere sahip olmalıydı.
The Black Dahlia Murder’ın bu entry ile ilgisi ise şu, bu adamların müziğini dinlediğinizde gözünüzün önüne İsveç’in karlı ormanlarında baltayla poz veren, uzun saçlı, kaslı “sert” abiler geliyor. Fakat grubun 2009 çıkışlı “Majesty” DVD’sini izlerseniz (Editör Notu: Geçenlerde bu DVD’yi satın aldım, yakında sitede olacak. – Ahmet) adamların ne denli “rahat” tipler olduklarını göreceksiniz. The Black Dahlia Murder röportajlarda sert görünmeye çalışan, grup olarak çekildikleri fotoğraflarda kasıntı pozlar veren bir grup değil. Görünüşlerine baktığınızda hiç de “Ben sadece senden fışkıran kana taparım” diye bir şarkı yazacaklarına inanabileceğiniz tipler değiller. Onun yerine, sokakta dolaşan insanlara arabadan yüksek sesle şarkılarını dinletip “Bir bok anlamadım bu müzikten” cevabını almaktan zevk duyan, sahneye maskotları olan bir gorili çıkarıp seyircilerin üstüne atlatan, can sıkıntısını gidermek için ayak tırnaklarını kerpetenle söken, üzerinde gruplarının logosunun olduğu bongdan ot çekmekten hoşlanan, konser DVD’lerine kaykayla kayarken ya da hayranlarıyla huniden bir damacana dolusu birayı içip sağa sola kusarkenki görüntülerini koymaktan çekinmeyen bir grup.
Daha önce grubu dinlememiş olanlar buraya kadar anlattıklarımdan yola çıkarak grubun yaptığı işi ciddiye almadığını düşünebilir, ama durum bunun tam tersi. Bir kere The Black Dahlia Murder kesinlikle bir parodi grubu değil. Yani death metali ti ye alan, komikliklerle şakalarla müzik icra eden bir grup değiller. Bu grubun elemanları konser sonrası Jackass elemanları gibi manyaklıklar yapan tipler olabilirler, ama sahneye çıktıklarında kolunda çiviyle gezen tiplerden daha brutal gözüküyorlar.
Yazının bu noktasına kadar grubun müziğinden hiç bahsetmedim, bu yüzden biraz da grubun bizi asıl ilgilendiren kısmını yani müziğini anlatmak istiyorum. Öncelikle şunu açıkça söyleyebilirim ki The Black Dahlia Murder çok çok iyi sözler yazan bir grup.Abarttığımı düşüneceksiniz ama okuduğum en hayvani sözleri yazan gruplardan biri The Black Dahlia Murder (Cannibal Corpse’a selamlar bu arada). Brutal sözler yazmanın “Kanını içicem, ciğerini sökücem, bağırsaklarını odun motoruyla parçalıycam” tarzından daha öte olduğunu grubun 2003′te çıkan ve biraz daha eski tarz death metal sounduna sahip “Unhollowed” albümünde gördüm. Albümün introsu bir insanı koyun gibi kesip parçalayarak nasıl yenilebilir hale geleceğini ciddi bir şekilde adım adım anlatan “Butchering the Human Carcass for Human Consumption” isimli bir sayfada verilen talimatların ürkünç bir şekilde okunması ile başlıyordu. Diğer şarkılarda ise genel olarak gömülmekten sıkılan ve dışarı çıkma arzusuyla yanıp tutuşan ölüler ya da sevgilisini paramparça edip seyretmekten zevk alan hasta ruhlu amcalar anlatılıyordu. Bu albümde grup biraz daha epik olaylara el atmış, gölgelerde saklanıp insan avına çıkan iblisler, beyin açlığından çıldıran zombiler, vesaire. Tabii ismini çözümlenemeyen bir cinayete kurban giden Elizabet Short un (Black Dahlia) cinayetinden alan bir grubun cinayet temalı şarkı yapmayı bırakması da garip olurdu. Albümde bol bol psikopatların bakış açısından anlatılan cinayet anılarına rastlıyoruz.
Grubun bir diğer sevdiğim yönü ise şarkılara verdikleri isimler. Grubu klişe konumundan çok uzak bir yere yerleştiren yönlerden birisi de grubun her yönden yaratıcı olduğu gibi şarkı ismi bulma konusunda da aşmış olması bence. I Worship Only What You Bleed , What a Horrible Night to Have a Curse, Everything Went Black gibi isimler gerçekten çok cool duruyorlar ve daha dinlemeden merak içerisinde bırakıyorlar dinleyiciyi. Şarkılara bıkıp usanmadan “kill”, “hate”, “blood”, “murder” kelimelerinden en az birini (ya da tümünü) kullanarak şarkı sözü yazan grupları hiç anlamıyorum zaten.
The Black Dahlia Murder’ın müziğini türdeşlerinden ayırt eden en önemli özellik sound’un sürekli ilerlemekte olması ve yerinde saymaması (progresif metal tanımı gibi oldu ama değil). Demek istediğim şey, grup dinleyeni hemen saran ve gaza getiren bir müzik yapıyor ve bunu çok basit bir müzik yaparak değil cidden çok iyi beste düzenine sahip parçalarla başarıyor. Albüm baştan sona akıp giden melodilerden oluşuyor ve melodiden kastım tapping manyağı sololar da değil; daha çok, birden yükselen alçalan tempolar, Trevor Strnad’ın aniden scream’den brutal’e geçen vokalleri, Shannon Lucas’ın tam anlamıyla davulun üstünde tepinerek oluşturduğu davul ritimleri… 671.321.312 adet başka melodik death metal grupları gibi “ver breakdown’ı, soloyu, iki scream vokal, araya brutal sıkıştır, al sana müzik” demiyor adamlar.
Son olarak grubun enstrüman hakimiyeti hakkında bir şeyler karalayıp bitirmek istiyorum kritiği. Grubun şu an orijinal kadrodan geriye kalan 2 üyesi olan Trevor Strnad, Brian Eschbach ikilisi ve gruptan 2012′de ayrılan Shannon Lucas, bence death metal sahnesinin en önemli isimlerinden. Trevor Strnad’ın sayfalar kaplayan şarkı sözlerini neredeyse hiç durmadan tamamını çok hızlı bir tempoda scream ve brutal vokalle söylemesi, dahası sahnede adım atmadık yer bırakmadan hoplayıp zıplaması, Shannon Lucas’ın dayak manyağı yaptığı davul partisyonları, müthiş bir uyum içerisinde çift gitar sürüşleriyle melodik death metal dersi veren Brian Eschbach ve John Kempainen ikilisi ve bas gitarı çalmayıp, bildiğin tokatlayan matrak kaykaycı Bart Williams grubun kusursuz sound’unu oluşturuyorlar. (2009′da çıkan “Majesty” DVD’lerini bir kez daha şiddetle tavsiye ederim [Ben de. - Ahmet])
The Black Dahlia Murder metal müzik tarihinde görebileceğiniz hem en matrak, hem de en psikopat elemanları barındıran gruplardan biri (elemanların 3 tanesi gruptan ayrıldı ama yeni elemanlar da oldukça yetenekli müzisyenler). Metal müziğin kolda çivili telle dolaşmadan da brutal bir şekilde yapılabileceğinin en iyi kanıtı.
Albüme verdiğim +5 puan da kapağı içindi, gerçeken çok iyi bir kapak tasarımı kullanmışlar.
Ben bu grubu seviyorum ya, acayip sempatik geliyor ne kadar grubun adı Elizabeth Short’tan gelse de.
Bu albümleri fazla iyi değildi ama.
29.08.2013
@This is Anfield, Bu albümleri fazla iyi değil miydi? :\
29.08.2013
@owlboss, evet.
”Albüme verdiğim +5 puan da kapağı içindi” ciddi mi, şaka mı? :O
29.08.2013
@Cattle Bilmemne,neden şaka olsun ? :)
29.08.2013
@crowkiller, yapılan işe kapak üzerinde not vermek işitsel olarak algılanabilen bir sanat türü için abest değil mi sence?
29.08.2013
@Lefthandpath, değil
29.08.2013
@crowkiller, Hani 1 puan falan olur da anlarım ama +5 puan? Dead Heart In A Dead World 15 puanlık bir albüm o zaman. :)
29.08.2013
@Cattle Bilmemne, albüm kapağını puanlamaya dahil etme olayını bence büyütmemek gerek, bu albüm bana göre zaten 9 luk bir albüm ama 8,5 vermeyi de düşünmedim değil zira bir önceki albümleri miasma da çok çok iyi bir albüm ve bu albüme 9 verirsem bu albüm miasma gibi bana göre 9 luk bir albümle aynı seviye de olacaktı ama miasma nın daha iyi bir TBDM albümü olduğunu düşünüyordum(miasma nın aynı ismi taşıyan parçası buna etken, bana göre bir başyapıt bu parça).9 vermeye karar vermeme etken olan şey kapak oldu çünkü bu kapak olmasaydı bu gibi bir gruptan bihaber olacaktım. Nocturnal ı bir dergide görmüştüm ve hakkında yazılmış kritiği tam es geçecekken kapak dikkatimi çekmişti. Ayrıca adamların yaptığı müziği de çok iyi yansıtıyor bu kapak bence, çok karanlık bir müzik ama ayrıca renkli de,uzun süre internetteki sosyal medya ortamlarımda avatar olarak kullandığım bir görseldir bu arada…Demek istediğim şey şu ki görsellerin işitsel bir sanat eserinde gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.Dinlediğim müziğin kapağına, kitapçığına ,sözlerine çok önem gösteriyorum.Bu adamlar kapaklarına çizgi roman tarzı çizilmiş bir goril koysaydı mesela(maskotlarını yani) büyük ihtimal müzikleri dikkatimi çekmezdi ve saçma sapan ciddiyetsiz bir grup olduklarını düşünürdüm.Kritikte söylediğim gibi müzisyenleri tipleri ile yargılamam ama ürettikleri metaryallerdeki görsellere de önem gösteririm
29.08.2013
@crowkiller, Goril dedin de sahi bir Grindcore grubunun albümlerinin kapaklarından birinde takım elbise giymiş bir goril vardı hangi gruptu yahu o dilimin ucunda ama?
29.08.2013
@Cattle Bilmemne, http://www.metal-archives.com/albums/Brutal_Truth/Sounds_of_the_Animal_Kingdom/1735
30.08.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Bir Grindcore albümünde yedi dakikalık bir şarkı… Hmm. <3
Kapakta, Mayhem’in de mysteriis dom sathanas albümünden esinlenme var sanki. Hem renk tonlamaları hem de yazı karakteri açısından.
En sevdiğim albümleri.
Albüm kapağını profil resmi yapmışlığım vardır zamanında. Güzel albüm.
bence bu albümleri gayet iyiydi, her albümlerinde kendilerini biraz daha geliştirdiklerini düşünüyorum, bu arada crowkiller da çok özenti :p
05.09.2013
@öfe, dinlediği en ağır grup arctic monkeys olan ev arkadaşımdan the black dahlia murder yorumu geldi, bulaşıkları ben yıkıycam bundan sonra o derece şoktayım
en sevdiğim TBDM albümlerinden. belkide ikincisi. I Worship Only What You Bleed çok ayrı severim.
03.12.2013
@ismail vilehand, 1.si hangisi :)
03.12.2013
@crowkiller, bunu dinlerken gaza gelip bu diyorum, Everblack’i dinlerken de gaza gelip Everblack diyorum. yani bu konuda baya ortadayım. ama TBDM albümleri arasında sıralamam şöyle: Nocturnal = Everblack > Ritual > Miasma > Deflorate > Unhallowed.
03.12.2013
@ismail vilehand, ben Deflorate ten sonraki hiç bir albüme ısınamadım. Neden bilmem, çok değişti grup o yüzden olabilir
Bir Deflorate kritiği gelse çok güzel olur cidden. Bununla beraber en sevdiğim iki (arada seçim yapamıyorum) albümleri.
31.12.2013
@arda, onu da yazmayı planlıyorum bir ara
Ne zaman bir TDBM albümü dinlesem favori albümüm o oluyor. Gerçekten hastası olduğum bir grup.
çıkalı 9 sene oldu ama hala dinlerken aklım gidiyor. inanılmaz bir albüm.
Hastasıyım
Tapıyoruz.
WHAT A
HORRIBLE
NIGHT TO
HAVE A
CURSE.
https://www.youtube.com/watch?v=7tNQXwjAlI0
Köpeğiyim
Hayatımın albümlerinden
I Worship Only What You Bleed MDM tarihinin en mükemmel açılış rifflerinden birine sahip.