Ozan Mustafa TUNCAL
Reenkarnasyona inanmam. İnandığını söyleyenlerin çoğu zaten önceki hayatında hiç kazan dairesinde çalışmamıştır nedense, ya lord olurlar, ya da dük. Ölüp de bu dünyada tekrar dirilmek de cazip gelmiyor açıkçası. Ölüp dirilen iki şeyi çok severim ama. Biri zombiler, öbürü de Anka Kuşu’dur (ve ne yazık ki hiçbiri de gerçek değildir, zalımsın dünya).
1985′te Ankara’da kurulmuş Presage, Türkiye’nin ilk progresif-thrash grubu etiketinin sahibi. 1989′da dağılıp 2010′da Alper Türek öncülüğünde daha genç elemanlarla İstanbul’da küllerinden doğan grup, bu sene “Planet Hatred” isimli ilk albümlerini çıkardı. Bu kadar uzun bir ayrılık sonrası böyle bir birleşme olması, imaj açısından grubun maça 1-0 yenik başlamasında sebep oluyor. Olan bitenden haberi olmayan biri, “Aa, 30 senede sadece 1 albüm mü yapmışlar, huhohaha.” diye grubu hor görebiliyor.
Prodüktör koltuklarında Tarkan Gözübüyük ve Cihan Kılıç oturmakta. Albümün sound’u Pentagram’ın son albümüne çok yakın, o kadar yakın ki sevmediğim davul tınısı aynen burada da var. Günümüz metal gruplarının, özellikle Saints ‘n’ Sinners’ın o harika sound’undan sonra bu albüm kuru geliyor. Benim gibi sound’a aşırı takan birisiyseniz, dinlerken bir yanınız biraz homurdanacaktır. Yine de güzel bir metal tınısı yakalanmış.
Albüm kapağı, satın alırken dikkatimi çeken ilk şey oldu. Sadece mavi ve siyah kullanılarak gayet sade bir kapak tasarlanmış. Sonradan kartonette Gottfried Helnwein tarafından yapıldığını öğrendiğimde ise bayağı şaşırdım (Bilmeyenler için, Gottfried Helnwein, “Sehnsucht” (Rammstein) ve “Blackout” (Scorpions) albümlerinin kapak tasarımlarından sorumlu kişidir). Paketleme ve kapak tasarımı çok uyumlu olmuş.
Kayıtlar, çoğu grubun aksine, tüm grup üyelerinin stüdyoya girip şarkıyı canlı canlı çalması şeklinde alınmış. Grubun canlı performansının albüme yakın olacağını tahmin edebiliyorum. Bunun hoş yanları olduğu gibi götürüleri de var tabi. Grupta tek gitarist olması sebebiyle kimi yerlerde gitarlar desteksiz ve kuru kalıyor. Kimi kısımlarda ek kayıtlar yapılmış olsa da, keşke bir gitarist daha olsaydı dedim.
Besteler, progresif etiketini taşımak için pek çaba sarf etmemiş. Bildiğimiz progresif grupların yanında “heavy metal” kalıyor albüm. Bestelerin kompleks yapılı olduğunu söyleyemeyiz. Neredeyse tamamen değişen kadrosu sebebiyle grubun tarzının değişikliğe kayması gayet doğal. Favorilerim “Children Of The Bomb”, “Abandon” ve “Knife” oldu.
Biraz vokallere de değinmek istiyorum. Solist Fatih Korkmaz, canlı olarak söylediğini göz önünde bulundurursak hoş bir iş çıkarmış. Fakat bazen “kirli vokal yapacağım” derken gargaraya varan sesler çıkarması yüzünden kendi gırtlağımın tıkanmış gibi yutkundum. Tamam, canlı kayıt iyi güzel fikir fakat keşke vokaller ayrı kaydedilseymiş. Temiz vokallere sözüm yok, rüzgarda uçuşan bir perde misali notadan notaya dalgalanırken mest oldum, ama rica ediyorum, kirli vokal olacaksa biraz daha titiz olunmalı.
Netice olarak, sonraki çalışmalarını beklediğim, fakat bu albümle biraz “keşke” dedirtmiş bir grup Presage. İstatistiklere göre, Türkiye içerisinde, Metallica’dan sonra en çok satılan heavy metal albümünün “Planet Hatred” olduğunu da belirtmek isterim. Saf heavy metal sevenler bir kulak versin. Küllerinden doğan Anka’nın ilk uçuşu gayet başarılı. İlerleyen zamanlarda yüksekten uçar mı, zaman gösterecek.
Gözüme çarpmıştı almıştım ben bu albümü. Pek bi olağanüstülük yok ama hiçte fena değil. 6,5/10
vayy be ne günlerdi..talip sineması..80′lerin ortaları..necatibey’deki sinema konseri özellikle..presage’ı o zaman gormelıydınız..davulda muti..ahh gençlik ahh .))
Pek bi’ Progresif-thrash’lık durumu göremedim. Vokaller konusunda kritiği yazan arkadaşa katılıyorum. Bateri başarılı, acilen bir gitar daha eklemeliler bence.
Grubun ismini ilk olarak Pentagram’ın en son istanbul’da yaptığı konserde duymuştum. Zaten ilk olarak da orada izledim. Grubun soundunu dinledikten sonra yanımdaki elemanla getirdiğimiz kanaat şu oldu: bunlar vallahi Pentagram’ın şuanki halinden daha kaliteliler…
Evet, biraz patavatsız bir kanaat olmuştu ama albümü de dinleyince açıkçası yeni Pentagram’dan daha iyi olduğunu alenen gördüm. Hoş, Pentagram’la neden mukayese ettiysek…
Sound olarak stüdyoda canlı kayıt şeklinde kaydedilmiş olması beni şaşırttı açıkçası; neden böyle bir yöntem tecrübe ettiler bilemem. Ama son tahlilde albümü teknik olarak beğendim. Prodüksiyon hataları mutlaka vardır lakin albümünü yeni piyasaya sürmüş bir grup için mazur görülemeyecek değil.
Grubu canlı dinlediğimizde bana soundu biraz thrash gibi gelmişti ama alakası yokmuş. Bildiğin Heavy Metal. İnşallah yeni albümleri de gelir. Teşekkürler kritik için…
Kritiğe puan yazmayı unutan kafamı da eşeklere emanet ederek notumu açıklıyorum: 67/100
09.08.2013
@OMustafar, ekledim :)
10.08.2013
@Batuhan Bekmen, Teşekkür ettim :)
elimden geldiğince yerli albümleri takip etmeye çalışan biri olarak son zamanlarda dinlediğim en iyi albümlerden biri ‘hatred planet’ .. ve ayrıca sound konusunda eksikleri olabilir albümün ve grubun ancak ben Saints ‘n’ Sinners albümünden daha çok beğendim Presage grubunun albümünü .. her şeyden önce yıllar sonra bir albüm çıkartmış olmaları bile büyük başarı böyle çok fazla tanınmayan bir grubun .. umarım devamı da gelir konser ve albüm olarak bu çalışmanın.
bu albümün orjinal cd sini yakın zamanda özerkliğini ilan eden Headbang dergisi 2. sayısında veriyor,ordan dinledim oldukça güzel, özellikle vokal hoşuma gitti,clean ve Brutal/screamimsi kısımların geçişleri falan çok iyi, ama yukarıda da bahsedildiği gibi gitar biraz sönük kalmış gibi geldi bana, yaratıcılık olarak değilde sound olarak tabi