# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NEKROPSİ – Sayı 2: 10 Yılda Bir Çıkar
| 06.08.2013

Ritimler bebek kıçına şaplak misali.

Gökberk ERSES

“Dediğini anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum.”
Orijinallikten kulaklarım kanadı. Farklı olmak, bu yolda devam etmek için direnmek çok zordur bilirsiniz. Ana akım kitleleri sürüklerken, neredeyse akıntıya ters yüzmek herkesin başarabildiği bir şey değil. Alternatifliğin yalnızlık dolu dünyasında motive olabilmek ciddi irade istiyor.

Bu yalnızlık, alt kültüre gönül vermiş insanları birbirine sıkıca bağlıyor bir yandan da. Paylaşamamaktan oluşan birikmişlik duygusu, aynı alt müziği dinleyen insanlar bir araya gelince patlıyor. Mütevazı ortamlar oluşuyor. Akıntıda fazla çabalayamayıp yok olanların yanında, tek albümle kendine kemik bir hayran kitlesi oluşturan gruplara da aşinayız bu karanlık yer altı dünyasında.

2006′ya kadar Nekropsi de öyleydi. 92’deki thrash metal ağırlıklı ilk EP’yi saymazsak (Speed Lessons; ki Nekropsi’nin genel tarzından çok farklıydı) efsane “Mi Kubbesi” ile kendine bağlı uluslararası bir hayran kitlesi yaratmıştı. Türk müziği esintilerini, progresif ve saykodelik tarzlarla harmanlayarak, adeta dantel gibi örerek karanlık ve özgün bir albüm ortaya çıkarmışlardı.

Sanırım hâlâ bu albüme benzeyen bir başka albüm yoktur ortalarda. Ayrıca 1998’de Jimmy Page/Robert Plant konserinde ön grup olarak çalmış, Robert Plant’den büyük övgüler almış bir grup. Daha sonraki zamanlarda, “yoo olamaz dağıldı mı?” söylentileriyle beraber, uzun bir sessizliğe gömülmüştü.

Kurban basçısı Kerem Tüzün’ün de katılmasıyla başlayan hareketlenmenin sonucunda 2007’nin başında “Sayı 2″yi çıkarttı Nekropsi. Dinleyenler büyük bir değişimle karşılaştı tabii.

“Bu albümü yapan kör oldu.”
Hayran kitlesi şokta. Gelmekte olan devrim hayranlara yavaş yavaş sevdirilmediğinden olsa gerek, yüz yüze geldikleri post-Nekropsi karşısında birçok insanı hayal kırıklığına uğratan bir albüm. “Mi Kubbesi”ndeki ince işle inşa etmiş oldukları düzenli, oturaklı, mükemmel heykeli; ikinci albümde yapısökümcü bir çekiçle parçalamış, sonra belli kısımlarını alıp bantla yapıştırmış gibiler. Romantik güzele ulaştıktan sonra dünya sanat tarihinin, kendi eleştirisini yapıp, güzel kavramını sorgulayarak, yapısını bozarak deneysel, absürd, dadacı alanlara yönelmesi gibi. Sözlerde anlam bütünlüğü gözetmemesi, motorik, boğucu ritmler ile sonsuza giden tekrarlı melodi yapısı ile deneysel açık denize çıkmış oldular. İlk albümdeki yoğun progresif yapıdan çok, entelli elektronik, ilginçli krautrock, panzerli endüstriyel, Almanlı mekanik alanlara yönelmişler. Özellikle “Neu! – Neu!” ile bayağı benzeştirdim bazı kısımları.

“Kötüsü gider, iyisi gelir.”
İlk parçanın konusunun devrim olduğunu da göz önünde bulundurursak, biraz da kendi içindeki devrimin haberini veriyor Nekropsi. Kendinden bir önceki akıma muhalefet olarak çıkan sanat akımlarına benzer şekilde, önceki hallerinin analizini, eleştirisini yapmışlar. Sample şeklinde vokal kullanımı, robotik çalış biçimi göze çarpıyor. İlerlemeli/progresif yapıdan çok, tekrarlı, “kes-yapıştır” şeklinde bir yapıya bürünmüş parçalar var artık. Ayrıca ikinci bir Harf Devrimi bulunduruyor albüm, yeni albümle paralel olarak, 2005 versiyonu daha bir haşin, vurgulu, keskin bir hale bürünmüş. Sample konuşmaları çıkartmışlar. Absürd başlangıcına ise tek bir şey diyebilirim: Saygılar abi.

Zamanında eski tüfek dadacı olan bir dedemizden alıntı yapayım: “Eğer bir dada şiiri yazmak istiyorsanız gazeteden rastgele kelimeler kesin, bir torbaya atın. Karıştırıp tek tek çekerek sıraya koyun. Nur topu gibi post-modern dadaist şiiriniz hazır.”

“Erciyes şokta: altı bebek öldü
Hurda eşyadan dört kalaşnikof
Devrim patenti müsrif oğulda
İki endeks de ‘eksi’ye düştü”

2005’teki dört ayrı haber başlığından alınarak hazırlanan bir kıta bu. Hazır deneysel açık denizde gezintiye çıkmışken buraya da selam çakmadan olmaz, diye düşünmüşler; çok iyi etmişler. Kaosa yatırım yapmak bu olsa gerek. Albümdeki en motorik, en krautrock parça bu. Sonsuza uzayan aksi ve kaba 4/4lük ritmler bir süre sonra transa geçiriyor adeta. Fazla tekrardan dolayı kaosa sürükleniyorsunuz. “Yapısal olarak parçalanmak” isteyenler için birebir. Esnek yapısı ve yeri gelince yarım saate kadar(rivayete göre cehennemde sonsuz loop’a almışlar) uzayabilen süresi epey etkili oluyor konserlerde. Sözlükte de denildiği gibi; “kahvaltıda tereyağlı iskender yemek gibi bir rahatsızlık veriyor.”

İlk albümdeki fakir ama onurlu “fok” artık eskisi gibi değil. Foklar, kes-yapıştır işinin en net görüldüğü parça. Yine absürd sözlerle birlikte. Baba’da ise korkuyor mu seviniyor mu karar veremeyen bir kafa sesi konuşuyor. Paranoyaklığın yansıması bu parça. Parçadaki zıtlığı, kararsızlığı net olarak gösteren klibi de çok hoş olmuş ayrıca.

“Çok iyi olur, çok kötü olur, baba!” derken albümün laubali parçası “Papa”ya geliyoruz. O kadar isim varken birbirine çok benzeyen iki parça ismi seçmeleri de ayrı bir ilginçlik. Almanlık ne güzel şey. Hele bi de bavyeralıysa… İyi bir konser parçası olmak üzere yazılmış sanki, muzip bir havası var. Elektronik ikiz kardeşi “Die Neue Papa” ile birlikte albümün gevşek tarafını oluşturuyor.

“.şümşüd mıray mineb, şümlöb nümüt nines, şümşüd nümüt nineS”
Yok Var ise albümdeki şizofren, paranoyak, zıt havayı çok başarılı bir şekilde yoğurmuş, bütün albümden bişeyler içeriyor. Müzikal olarak en progresif parça da diyebiliriz. Kadın vokal epey uymuş, ayrı bir ortadoğu esintisi de katmış parçaya. Zaten absürdlüğün sınırlarını zorlamakta olan sözlerle yetinmeyip, parçanın sonunda bu sözlerin tersten okunması, özgün vokal kullanımı, bir anda değişen sert kompozisyon gibi az denenen, başarmanın zor olduğu orijinal fikirler içeriyor. Birçok farklı öğeyi, kulağı tırmalamasına izin vermeden uyumlu bir şekilde birleştirmişler. Birçok insanın favorisi olmaya aday.

Ebo (bütün parçada e-bow kullanılıyor) ve Bağlama (evet, bağlama var tahmin edileceği üzere) ise genel olarak albümün aksi havasından uzak, “Mi Kubbesi”ne daha yakın, karanlık atmosferli parçalar. Papa ve elektronik ikizinin gevşek tavırlarını dengelemiş, albümün genel havasını ciddileştiriyor. Özellikle Bağlama “Mi Kubbesi”ne aitmiş gibi, sanırsam eski bir beste.

Kafamı kurcalayan bir ayrıntı olarak; parça sıralaması belli bir atmosferin yakalanamamasına sebep oluyor, gevşekten oturaklıya gitse daha yerinde olurdu sanki. Ama Nekropsi’nin bunu da bilerek yapmış olma ihtimali aklımda. Ayrıca bu aralar epey aktifler. “Aylık” adında her ay yeni bir parça kaydettikleri bir proje ile ilgileniyorlar. Aksilikten uzak, daha enstrüman ağırlıklı (dedikodu hariç) hâlâ deneysel ve oturaklı bir Nekropsi için oraya bakabilirsiniz. Değişimlerini kemik kitlesi beğenmemiş olsa da, kişisel olarak destekliyorum. “Davayı sattılar” klişesinden şiddetle kaçınarak, her albümün müziğe ayrı bir bakış açısı olduğunu, yeri geldiğinde kendileriyle de dalga geçtiğini belirteyim Nekropsi’nin. Türk alternatif rock aleminin başına gelmiş en güzel şeylerden biri.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.35/10, Toplam oy: 17)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2007
Şirket
Seyhan Müzik
Kadro
Cevdet Erek
Tolga Yenilmez
Cem Ömeroglu
Kerem Tüzün
Gökhan Goralı
Şarkılar
1. Harf Devrimi
2. Erciyes Şokta
3. Foklar
4. BABA
5. PAPA
6. Harf Devrimi 2005
7. Yok var
8. Ebo
9. Die Neue Papa
10. Bağlama
  Yorum alanı

“NEKROPSİ – Sayı 2: 10 Yılda Bir Çıkar” yazısına 5 yorum var

  1. Bu albüm çıktığında Sinefekt’te çalışıyordum ve A.R.O.G.’u yapıyorduk. Aylar boyunca geceleri çalıştım. İşlerin hiç durmadan ilerlemesi için bir kısım insan gündüz çalışıyor, benim de dâhil olduğum bir diğer ekip de geceleri gelip çalışıyor, böylece işler hiç durmamış oluyordu.

    O sene Ağustos başından Kasım sonuna dek akşam 19:00′da işe gidip sabah 11:00-12:00′ye kadar çalıştım ve bu albüm de o dönemki playlist’te hep vardı. Aynı odada çalışan birkaç arkadaş, albümü abartısız yüzlerce kez dinlemişizdir bu süreç boyunca. O yüzden bu albüme ait en ufak bir ses, bana geceyi, karanlığı ve o zamanları hatırlatıyor. O yüzden A.R.O.G. bir komedi filmi olsa da benim için fon müziği hep bu albüm olmuştur.

    Arkada Ebo çalıyor ve ben dinozordan kaçan Cem Yılmaz’a birtakım efektler yapıyorum. :)

    Teeeey tey…

  2. hiç says:

    Mi kubbesi öyle bir tepe noktasıydı ki,sırf onun hatrına Nekropsi arabesk yapsa saygı duyarım.mi kubbesinin kaset ve 2 adet cd’sine gözüm gibi bakarım.cd’nin biri yedektir,birine birşey olursa bu müzikal mirası gelecek nesiller bulsun diye.

  3. cannibal fetus says:

    Nekropsi benim için gerçekten özel bir grup. Mi Kubbesi kadar yoğun ve etkileyici bulduğum pek az albüm olduğunu söyleyebilirim. O yüzden vaktizamanında bu müziği daha fazla insan dinlemeli diyerek myspace de bir sayfa açmıştım Nekropsi adına. Bu albümün çıkacağı haberini de Kerem Tüzün’ün attığı mesajla öğrenip müthiş bir heyecanla iletmiştim myspace deki hayranlarına. Bu vesileyle bir konserleri öncesi grupla tanışma fırsatım da oldu. O konser öncesi muhabbetimizde desteğim için bana teşekkür etmeleri, ilk duyduğum parçalarını hangi şartlar altında dinleyip neler hissettiğimi kendileriyle paylaşmış olmam vs. hayranı olduğum bir müzik grubuyla kurduğum en özel bağdır. O zaman bu albümü nasıl bulduğumu sorduklarında değişik geldiğini ama dinledikçe mutlaka seveceğimi söylemiştim ve nitekim dediğim gibi de oldu. Artık yeni materyaller yayınlamak için hayranlarını 10 yıl gibi acımasız süreler boyunca bekletmiyor olmalarıysa ayrıca güzel. Kritiğin son cümlesini görüyor ve artırıyorum: Bence Nekropsi’nin kendisi Türk rock müziğinin başına gelmiş en güzel şey.

  4. Cattle Bilmemne says:

    Yok var ne lan? 0_o

  5. metalmonarch says:

    son birkac hafta once spotify sayesinde bu gurubu kesfettim.ogundur bugundur yemeden icmeden kesildim.kendimden nefret ettigim kadar kimseden nefret etmez oldum.Niyemi?ben ki muzik zevki olduguna inanan alcak adam nasil olurda onlarca yildir kah hayalet kah gercek olarak ortalikta dolasan vede turk muziginin tartismasiz en GUZEL albumunu (MI KUBBESI)yapanlari gormemde gavurun spotifyi alirda gozume sokar.eyvah eyvah.bu gunahi tanri tarafindan silinemeyecek turden bir gunah.cok uzuluorum cok.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.