Bir röportajdan daha merhaba. Bugünkü konuğumuz, 2006′dan beri Türk metal sahnesinde yer alan İstanbullu grup INSISTENCE. Yeni albümü “Foreshadow”u kısa süre önce ortamlara salan grupla, INSISTENCE’ın her şeyini konuştuk.
Selam arkadaşlar. Umarız hepiniz iyisinizdir. Öncelikle sizi henüz dinlememiş arkadaşlar için geçmişte neler yaptığınızı ve INSISTENCE müziğini kısaca tarif eder misiniz?
Çağrı: Selam PA. :) Hayat mücadelesi içinde iyi olmaya çalışıyoruz. Bizi hiç duymamış arkadaşlar için INSISTENCE’ı özetlemek gerekirse, 2006 yılında kurulmuş bir metal grubuyuz. Bugüne kadar iki adet stüdyo albümü kaydettik. Bunlardan ilkinin adı “Coexistence Key”, ikincisi ise “Foreshadow”. Bu albümler dışında iki adet de bu albümlere hazırlık anlamında kaydettiğimiz demo albümümüz ve bir adet de video single’ımız mevcut. 7 yıla sığdırdığımız bu müzikal ısrarımız devam ediyor. :)
Yeni albümünüz “Foreshadow” nihayet görücüye çıktı. İlk yorumlar nasıl?
Aytuğ: Albümümüz 20 Mayıs 2013 tarihinde satışa çıktı. Bu tarihte biz de görüşlerine değer verdiğimiz bir topluluğa albümümüzü sunduğumuz bir toplantı düzenledik. Bu toplantıdaki tepkiler ilk kez ve bizim için değerli kişiler tarafından dile getirileceği için önemliydi. Yüksek oranda iyi geri dönüşlerle bu toplantı sonuçlandı. Ardından birkaç dergide incelemeler çıktı, onlardan da iyi şeyler duyduk. Bunun yanında bir video yayımlandı, bu video bizim tarzımız ve çapımızdaki grupların videolarının ilk defa gösterildiği bir YouTube kanalından yayımlandı. Bu videoyu Türkiye’deki takipçilerimize anons etmeden önce video hiç dislike almamıştı. :) Bu videoya birkaç olumsuz yorum oldu. Sözleri beğenmeyen arkadaşlar mesela. Biz böyle yorumlara çok önem veriyoruz. Sistematik bir biçimde yapıldığını görmediğimiz sürece olumlu eleştirilerden çok daha önemli olarak değerlendiriyoruz. Albüm çıkışı ile bilgiler verdiğimiz bu soruya bir de ek olarak bilgi sunalım. Albümümüz CD formatında tüm dünya üzerinde 15 Ağustos 2013 tarihinde çıkmış olacak.
“Foreshadow”u bir önceki albümünüz “Coexistence Key” ile nasıl kıyaslarsınız? Sizce en belirgin farklılıklar neler?
Murat: Öncelikle yeni albümdeki en belirgin farklılık yeni bir kadro ile çok daha kolektif bir çalışmanın ürünü olması. Bunun yanında ilk albümün daha melodik olduğunu düşünüyoruz. Yapım süreci açısından da çok farklılıklar gösteriyor iki albüm. İlk albüm tamamıyla içimizde sonuçlandırdığımız bir albümdü, ancak ikinci albümde farklı bir şehirde kayıt ve miks aşamasının gerçekleştirildiği bir süreç izlendi. Bu anlamda iki farklı yerde duran iki albüme sahip olduk.
Şarkı sözü videonuz gerçekten çok başarılı. mindRiotz’la nasıl tanıştınız ve projenin gelişimi nasıl oldu?
Barış: mindRiotz ile tanışma hikayemiz benim kişisel bir projemde yaptığım ortaklıktan geliyor. mindRiotz ekibi ile grubu tanıştırdığımda çok iyi bir sinerji yakaladık. Zaten işlerinde genç olmalarına rağmen mükemmeller diyebilirim. Bu soru vesilesiyle de Insistence’ın geleceği ile birkaç bilgi vermek istiyorum. Bundan böyle Insistence bu tip işini bilen genç ve dinamik ekiplerle profesyonel çalışmalar yapmayı hedefliyor.
Glasstone Records ile olan birlikteliğiniz konusunu da merak ediyoruz. Pek çok şirkete başvurdunuz mu, yoksa direkt Glasstone’u mu hedeflediniz? Şirket şu ana kadar sizin için neler yaptı, bundan sonrasında neler yapmasını bekliyorsunuz?
Deniz: Albümü kaydettikten sonra belli süreçleri de tamamlamak adına bir miktar zaman geçti. Bu sürenin ardından birçok plak firması ile kontağa geçtik. Bunların arasında her metal grubunun hayalini süsleyecek firmalar da mevcuttu. Ancak takdir edersiniz ki bu durum dünyanın her yerinden sayısını hesaplayamayacağınız grup için devam eden bir süreç ve her grup çok şanslı olamıyor. Bu da yapılan görüşmelerin bir noktadan sonra tıkanmasına sebep oluyor. Bu görüşmeler sonucunda tek teklif aldığımız firma Glasstone Records değildi, ancak en makul teklifi yapan firma kendileriydi. Glasstone Records şu ana kadar bizim albüm çıkışı öncesi ve sonrasında global mecralarda bir basın kampanyası yapmakta. Albümümüzün prestijli dağıtıcılar üzerinden satışını gerçekleştirmekte. Bundan sonraki isteğimiz ise onlardan bu albümü ne kadar uzağa yayabilirlerse bunu yapmaları.
Yaptığınız türden dolayı güçlü bir sound’unuzun olması gerekiyor. Bu elbet aşağı yukarı her tür için gerekli bir şey, ancak sizin gibi modern bir tınısı olan ve enerjik bir müzik yapan bir grupta daha da öne çıkıyor. Stüdyo süreci öncesinde nasıl bir sound istediğinizi biliyor muydunuz, yoksa stüdyoda farklı şeyler denediniz mi?
Murat: Biz ne istediğimizi çok iyi bilerek stüdyoya girdik. Ulaşmak istediğimiz bir dünya standardı vardı ve hep bunu hedefleyerek her aşamayı gerçekleştirdik. Zaten bu planlanmış bir şeydi; çünkü bu albümü evimizden uzakta başka bir şehirde kaydettik. Yeni maceralar ve arayışlar bunu ekonomik olarak altından kalkılamaz bir hale sokabilirdi. Bu yüzden her adımı planlanmış ve plana sadık devam ettirilen bir projeydi bu albüm kaydı bizim için. Sonucunda da mevcut şartlar altında optimum sonucu aldığımız bir albüm ortaya çıktı diye düşünüyoruz.
INSISTENCE 2006′dan bu yana Türk metal piyasasının içinde. Bu sürede pek çok tanıdığınız, bağlantınız olmuştur. Sizce Türkiye metal dünyasında bağlantılar ne derece önemli? Bu hep konuşulur ve yeni gruplar zaman zaman bu tanışıklıklar, eş dostluklar yüzünden hep eski grupların, tanıdık grupların konser şansı bulmasından yakınır. Siz yeterince uzun bir süredir piyasada olan bir grup olarak bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aytuğ: Biz bu tip ilişkilerin mümkün olduğunca dışında olmaya özen gösterdik. Grup olarak kendimize şiar edindiğimiz bir durum var: ne yaparsanız yapın bu işin merkezinde müzik var ve müziğin içi dolu olmazsa en nihayetinde bu işi kaybedersiniz. Insistence müziğinin içini doldurmak her şeyin önünde geldi bizim için. Elbette dediğiniz ilişkilerin içinde bulunmak zorunda kaldığımız anlar da oldu; ancak merkezimize koyduğumuz anlayışımızı hiçbir zaman yitirmeden bu tip olaylara dâhil olduk. Daha açık ve özetle belirtmek gerekirse, müzik olmadan iyi bağlantılarla gelinebilecek yerlerin zemini sağlam olmaz diye düşünüyoruz.
Konserler demişken, “Foreshadow”un tanıtım konserleri hakkında neler söylemek istersiniz? Haziran başından bu yana yaşanan olaylar sizin de takviminizde değişikliklere gitmenize neden oldu mu? Yurt dışı konser planı var mı?
Deniz: Yazın zaten metal adına fazla bir hareket olmuyor. Olanların çoğu da malûm olaylar yüzünden iptal oldu. Yaz süresince bir şeyler yapmayı planlamıyorduk, asıl düşüncemiz sonbahar ile birlikte bir şeyler yapmaktı. Yurt dışı için çalışmalarımız sürüyor, çok zorlu bir süreç ve biz de temkinli davranıyoruz. Müziğimizi olabildiği kadar uzaklara taşımaya çalışacağız.
Olaylar lafı geçtiğine göre sizin de bu konudaki görüşünüzü soralım. Sizce uzun vadede bu eylemler nasıl bir sonuç verebilir? Bu olayların öncesindeki ve sonrasındaki toplum bilinci sizce ne yönde değişecek?
Deniz: Grup olarak belli başlı noktalarda hemfikiriz ve bu da baskının yerine, her zaman diyalog ve hoşgörü konulması yönünde. Bu anlamda bu hareketi destekliyoruz. Bundan sonrasında bizce baskı rejiminin tutunamayacağı görülmüş oldu. Her istediğini yapmaya çalışan ve demokrasiyi hedefiyle yola çıkıp otokrasi yoluna sapmış bir anlayış çıkmaza girdi. Burada görünen en önemli şey ise devlet içinde, medyada, adalet sisteminde ağlarının ne kadar örüldüğü oldu. Çoğu insanın bunu bildiği gibi bilmeyenlerin de (en azından bir bölümü) bu konuda bilgi sahibi olması önemli bir durum olarak karşımıza çıktı. İnanıyoruz ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; çünkü bugüne kadar politik olarak yok sayılmış ya da kendini yok sayan bir topluluğun sesi ilk defa duyuldu ve bundan sonra da bu topluluk hiç susacağa benzemiyor.
Az önce bahsettiğiniz üzere, yakın bir zamanda, yeni albüm için, bizi de davet ettiğiniz bir lansman gecesi düzenlediniz. Tekrardan teşekkür ederek soralım. Çok uzun süre uğraşıp, bin türlü detayıyla uğraşarak yarattığınız bir şeyi, insanların beğenisine ilk kez sunmak nasıl bir duygu? Bu sizin ikinci albümünüz, o yüzden zaten alışık olduğunuz bir his olsa gerek, ancak o ilk heyecanı nasıl tarif edersiniz?
Çağrı: Biz de teşekkür ederek cevabımıza başlayalım. O gün bizim için çok heyecan vericiydi. Öyle heyecan vericiydi ki Murat’ın özenle yapıp ikram etmeye çalıştığı kurabiyeleri kimse yemeyince stüdyo sahibine vermek zorunda kaldık. :) Albüm çıkış tarihi albümün kaydının ve yan işlerinin sona ermesinden 1,5 sene sonrasına denk geldi. Bu durum bir an önce yaptığımız şeyin insanlarla buluşmasını isteyip, bunun hakkında heyecan katsayımızın yükselmesine sebep oldu. İlk albümden farklı bir durum aldı çünkü işlerin çapının biraz büyüdüğünü düşünüyorduk. Bu heyecan ile sizin de bahsettiğiniz bu lansman gecesini düzenledik ve o gün bizim için daha özel bir gün haline dönüştü.
Size benzer türde müzik yapan hangi gruplardan ilham alıyor veya etkileniyorsunuz? Türün en iyileri olarak kimleri görüyorsunuz? Son zamanlarda dinleyip de sizi şaşırtmayı başaran yeni gruplar kimler?
Deniz: Tabii ki Killswitch Engage’i bunların en önde gideni olarak görüyoruz. August Burns Red, As I Lay Dying, In Flames gibi örnekler de bu listenin başına konabilir. Bunların dışında sürekli yeni şeyler deneyen gruplar bizi şaşırtabiliyor: Protest The Hero, Tesseract, Circle of Contempt ve Animals As Leaders gibi gruplar ilk akla gelenler.
Ülkemizdeki dinleyiciler konusundaki görüşleriniz nasıl? Sizce son yıllarda dinleyicilerde bir aydınlanma, vizyon genişlemesi durumu var mı?
Murat: Bilgi teknolojilerinin gelişmesi ile dinleyicilerin istediklerine kolay erişebilmesi durumu elbette aydınlanma ve vizyon genişlemesini beraberinde getiriyor. Ülkemizde de bu anlamda ne istediğini çok iyi bilen bir dinleyici kitlesi oluştuğu kesin. Ancak bu kolay erişebilme durumu bazen dinleyiciler cephesinde bir yanılsama oluşturuyor. Ülkemiz sınırlarında yapılan müzik ile bu işin bir endüstri şeklinde ilerlediği ülkeler karşılaştırılabiliyor. Yapım sürecindeki bu koşul farklılıkları değerlendirme ve beklentiler seviyesinde unutulmamalı. Korkmayın “Türkiye’de bu müziği yapmak çok zor” cümlesine bağlamayacağız. :)
Türk grupların son yıllardaki durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Piyasada bir canlanma var mı sizce? Yoksa, canlanması için yapılabilecek şeyler sizce neler? Sevdiğiniz yerli gruplar kimler?
Deniz: Gözle görülür bir canlanma var tabii ki. Uluslararası anlamda ilgi çeken gruplarımız mevcut. Daha da canlandırmak adına kaliteli ve dünya standartlarında işler üretmemiz gerekiyor. Severek takip etiğimiz gruplar arasında da kaliteli death metal için ders niteliğinde Baht, enstrüman hakimiyeti ve kompozisyon açısından Thrown to the Sun ve müziklerinin vizyonu ile çok beğendiğimiz Rain Planet yer alıyor. Bu listeye onlarca eklenmesi gereken isim olabilir ama aklımıza ilk gelenler bunlar.
Son sorumuza geldik. Geleneksel sorumuz olarak, röportajın manşetine koymamız için bize ilgi çekici bir manşet cümlesi söyler misiniz?
Ünlü bir Türk düşünürün sözünden hareketle: “ It’s the metal, that’s the metal. Something happened, everything is something happened.” :)
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Umarız her şey istediğiniz gibi gider. Son olarak söylemek istediklerinizi alalım.
Murat: Biz de değerli sorularınız için çok teşekkür ederiz. Yeni albümümüz konusunda çok heyecanlıyız. Bu heyecanımızı da konserler ile, album hakkında yapacağımız çalışmalar ile göstermekte kararlıyız. Yaptığımız işleri takip edip, konserlerimize gelip; direkt ya da dolaylı görüşlerinizi aktarırsanız çok mutlu oluruz.
Röportaj
Ahmet Saraçoğlu
Şarkı da, klip de süper lan! Hangisini daha çok beğendim bilmiyorum.
adamlara helal olsun. iyi iş çıkarmışlar…