# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
MIKE TRAMP – 23 Nisan 2013, Garajistanbul
| 02.05.2013

“3 bildiğiniz şarkı, 1 bilmediğiniz şarkı.”

Sezin Karlı

Mike Tramp’le dostluğumuz 80’lerdeki grubu olan “White Lion”ı dağılmalarından (sadece) 8-10 sene sonra keşfetmemle başladı. Yalnız 4 albümden müteşekkil alçak gönüllü diskografilerinde sevmediğim parça sayısı da bir elin parmaklarını geçmezdi (a.k.a. yalarım).

Mike Tramp daha önce bir kaç kez “Mike Tramp’s White Lion” ismiyle (ve eski line-up’tan 0 kişiyle) sadece White Lion cover’lamaya gelip ülkemizi şereflendirmiş, White Lion seven Türk rok dinleyicisini ihya etmişti. Ancak görünen o ki şu ya da bu -duygusal- sebeplerden kendisi daha ufak konser salonlarında (barlarda?), daha kısıtlı kitlelere yalnız başına konserler vermeye başlamış. Akustik içerikli bu konserler ağırlıklı olarak power ballad zengini White Lion parçaları, bunlar yanında da birkaç “Freak of Nature” ve solo kariyer parçaları içeriyor.

GarajIstanbul’a giderken hafta içi olmasına rağmen mekanın büyük ölçüde dolacağına emindim. Daha önce gördüğüm Sebastian Bach konseri ve Mike Tramp’s White Lion konseri kitlesi de mantığımın dayanak noktasıydı; öyle ya da böyle (2000’li yıllar) Türk metalcisi bir 100 kişi bir araya getirir, rok eşliğinde zıplardı. OK, konser akustikti ve o zaman da 100 kişi bir araya gelir; çakmakla salınım hareketi yapar, alkol miktarı arttıkça da yeri gelir eski kız arkadaşına SMS falan atardı. Mekan küçük olduğuna göre de dolacaktı, dolmalıydı. Gittiğimde taş çatlasa 30 kişilik bir kitle görünce şaşkınlığımı tahmin edersiniz sanırım. “Wembley ayarı yerlerden, 30 kişilik barlara; bir meleğin düşüşü”. Herkes sandalyelerine yerleşmiş biçimde ön grubu izliyordu ve muhtemelen kitlenin yarısı da davetliydi. Bu bilgiler ışında para verip içeri giren sayısını hesaplayın.

23 gibi sahne alan Mike Tramp setlist formülünün “3 bildiğiniz şarkı, 1 bilmediğiniz şarkı” şeklinde olacağını belirtip konsere başladı ve hem bilindik White Lion parçalarıyla hem de solo kariyerinden parçalarla bizi mest etti. Eğer yamulmuyorsam setlistte hiç Freak of Nature parçası yoktu. Mike Tramp’in sesi seksenlerdeki toyluğa ve duygusallığa sahip değil, ama hala harika olduğunu itiraf etmek lazım. Dikkat edenler yorumunda bir grunge etkilenimi sezebilirler ki White Lion döneminde olmayan bu öykünme Freak of Nature döneminde söz konusudur. Setlist’teki “You’re all I Need”, “Broken Heart”, “Lady of the Valley” ve tabi ki “Broken Home” duygusallıklarıyla kaportamdan parça arttıran yorumlar oldular; teraziye tıkladım Mike.

Seyirci kitlesinin küçüklüğü ve mekanın ufak oluşunun Mike Tramp’in seyirciyle iletişimine fayda sağladığı ortadaydı. Parça aralarını sürekli geyik muhabbetleriyle süsledi. İngilizcesinin anlaşılırlığı da seyirciyle olan etkileşimin monologdan öteye geçmesini sağladı bence. Gittiğim hiç bir konserin bu kadar “parça aralarında stand-up” tandansında olduğunu hatırlamıyorum. Kitle de gayet ilgiliydi ve sivil polis gibi atmosferden kopuk takılan tipler yoktu. Sanırım Tramp’in akşamdaki tek ağlak muhabbeti vefasız dostu Vito Bratta’ya ettiği “aramıyor sormuyor” veryansınıydı. PasifAgresif’i takip ettiğini bildiğim için buradan Vito’ya seslenmek istiyorum; “Kontörün yoksa kontör atayım Vito; bu yaptığın insanlık değil”.

Konserin akustik olmasından mütevellit “Ah be abi nerede bunun güzelim solosu?” dediğimiz zamanlar ister istemez oldu. Bunun yanında “When the Children Cry”ın akustik düzenlemesi benim hoşuma gitmedi: Orada haksızsın Mike ve sana laflar hazırladım. Akustik olmamasından mütevellit 2006’da izlediğim Mike Tramp’s White Lion konserinden müzikal anlamda çok daha fazla verim almıştım. Diğer taraftan şöyle de bir gerçek var ki mekanın sıcaklığı ve tek kişinin sahnede oluşu ortamı çok daha “biz bize” bir formata soktu. Hatta Tramp konser sonunda bir “Yarısı beleşe girmiş hayran kitlemle ikişerli üçerli gruplar halinde fotoğraf çektireyim.” aktivitesi yaptı.

Tramp’in sesi önceden de belirttiğim gibi hala harika. Setliste de diyecek bir şey yoktu ve ses düzeni de, mekanın ferahlığı da nefisti bence. Seyirciyle etkileşimi de konserin artılarındandı. Özetle, toparlarsam fiyat/performans oranı gayet yerinde, güzel bir konser oldu.

Yazıyı giriş-gelişme-sonuç gibi edebiyat hocalarımın gurur duyacağı bir dizilimle bitirdikten sonra dip not ya da serbest çağrışım paragrafına –nasıl adlandırmak isterseniz ona- geçiyorum. Mike Tramp gibi eskinin bu kadar bilindik grubunun iki önemli elemanından biri olup, bu kadar ünlü ve büyük konser alanlarında çıkmış biriyken, şu anda 40-50 kişilik kitleler için Türkiye’de bile 6 şehre (ki bunlar arasında rock’ın Türkiye’deki başkenti Samsun da var) uğruyor olmak çok garip tabi. Mike Tramp’in psikolojisini ister istemez merak ediyorum. Söz sende Lacan.

(Hatırlayabildiğim kadarıyla ve karışık sırayla) setlist:

Better Off
Caught In The Storm
When the Children Cry
Wait
Broken Heart
Little Fighter
Lonely Nights
Cry For Freedom
El Salvador
Lady of the Valley
You’re All I Need

  Yorum alanı

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.