Davayı sattığım bir başka kritiğe daha hoş geldiniz sevgili PA okurları.
DAFT PUNK deyince bendeniz gibi 20′li yaşların ortalarındaki okuyucuların aklına gelen ilk imge belki de mavi tenli uzaylılardır. Yanılmıyorsam ortaokul dönemlerimize denk gelen ve boşluktan çıldırmamak için okul sonrası saatlerce MTV, Number 1 TV vs. izlediğim zamanların en çok çalınan şarkılarından birkaçına sahipti DAFT PUNK. “One More Time”, “Harder, Better, Faster, Stronger” gibi şarkıların mavi tenli uzaylılarla süren hikayeli kliplerini anlamaya çalışırken farkında olmasam da grubu 2000′li yılların türündeki en başarılı grupları arasına sokan şarkılardı bunlar ve bunları içeren “Discovery” albümü de neredeyse hemen klasikler arasına girmişti. “Discovery”den dört yıl sonra çıkan “Human After All” ise grubun fazlasıyla geriye gittiği, kendini mütemadiyen tekrar eden şarkıların dinleyiciyi baygınlığa sürüklediği, devasa bir hayal kırıklığıydı açıkçası. Bu hayal kırıklığından sonra uzun bir sessizliğe gömülen grubun, tam sekiz yıl sonra yeni bir albüm yayınlayacağını duyurması yine de “Human After All” hiç olmamışçasına heyecanlandırmıştı benim de içine dahil olduğum bir kitleyi.
Albümden kulağımıza çalınan ilk parça, 40 yaşında olmasına rağmen Türkiye’de olsa yaş sınırından konserde bira içemeyecek bir görünüşe sahip olan Pharrell Williams’ın vokalleriyle renklendirdiği “Get Lucky” idi. Açıkçası DAFT PUNK’ın alışık olduğumuz vocoder’lı vokallerinin eksikliği, tahmin ettiğimden daha oturaklı ama aynı derecede enerjik bir parçayla karşılaşmak beklediğim şeyler değildi. Bunların hiçbiri şarkının köpeği olmama da engel değildi pek tabii. Farklıydı, beklediğim gibi değildi; ama bir şekilde yine DAFT PUNK idi şarkı, ve danstan en uzak insanın vücudunda bile bir kıpırtı yaratmayı başarıyordu.
Albümün tamamı ise bu farklılığın tek bir şarkıyla sınırlı kalmadığını apaçık ortaya koyuyor. Grubu zamanında zirveye çıkartan house ve techno elementleri geride bırakılmış, genel olarak nostaljik denilebilecek bir seksenler disko albümü çıkartılmış ortaya. Pharrell Williams’ın yanında THE STROKES vokalisti Julian Casablancas’ın ve kendi alanında başka bir efsane Giorgio Moroder’in de katılımlarıyla albüm, bir önceki albüm isminin iddia ettiği “insancıllık” elementini bu sefer iyice ön plana itiyor ve DAFT PUNK ikilisi bir nevi tek yönlü bir grup olmadığını başımıza vurmadan, sakin sakin kanıksatıyor bize.
Şarkılara kısa kısa bakacak olursak, “Contact”ın grubun eski haline en yakın şarkı olarak gözüktüğünü söyleyebiliriz. Farklı elementlerden söz etmek gerekirse hiç şüphesiz adı ilk başta anılacak, Giorgio Moroder’in uzunca bir konuşması ile açılan “Giorgio by Moroder” progresif öğelerin elektro-pop müziğe ne kadar güzel yedirilebileceğinin apaçık bir örneği. Bu şarkının sonlarındaki solo ve solonun arkasındaki partisyonlar bir ara Mikael Akerfeldt’in ağzından düşürmediği progresif rock grubu GOBLIN tarafından yapılsa sırıtmayacak kadar farklı, ve gerçekten de henüz ilk dinleyişte hisler beslemeye başladığım “Instant Crush” ile albümdeki en iyi şarkılar belki de. Toplamda 80 dakikaya yakın bir süresi olan “Random Access Memories”in uzun parçalarından biri olan “Touch” ise senfonik dokunuşları ve insanı sürükleyip götüren synthesizer’ları ile danstan, diskodan alabildiğine uzak bir dreampop parçası olmuş adeta. Biraz zayıf kaldığını düşündüğüm tek parça ise “Lose Yourself to Dance”; ama bu konuda benimle hemfikir olanların yanında, şarkıya hasta olduğunu belirten de çok yazı okudum, bu yüzden sanırım biraz zevk meselesine giriyor bu iş de.
Sayfalarca yazabilirim aslında “Random Access Memories” için; zira içinde soft-rock’tan disko müziğine, progresif poptan soul’a tonla tarzı ve tonla fikri içine doldurmuş, yapılmış olmak için yapılmadığı her tarafından, her şarkısından, her saniyesinden belli ve beni de içine katabileceğiniz bir kitle için gâvurun “Instant Classic” dediği mertebeye şimdiden erişmiş bir albüm. Önceki DAFT PUNK albümlerine neredeyse hiç benzemeyen; ama kesinlikle köküne kadar DAFT PUNK bir albüm. Önceden dinleyip beğenmediyseniz gruba yeni bir şans tanımak için, daha önce hiç dinlemediyseniz ise başlamak için harika bir fırsat. Grubu zaten seviyorduysanız daha ne duruyorsunuz ki zaten?
Kadro Thomas Bangalter: Her şey
Guy-Manuel de Homem-Christo: Diğer her şey
Şarkılar 1. "Give Life Back to Music”
2. “The Game of Love”
3. “Giorgio by Moroder”
4. “Within”
5. “Instant Crush”
6. “Lose Yourself to Dance”
7. “Touch”
8. “Get Lucky”
9. “Beyond”
10. “Motherboard”
11. “Fragments of Time”
12. “Doin’ It Right”
13. “Contact”
Çok iyi lan!! Bazen Metal dışına çıkmak istiyorum ama dinlediğim şeyin ömrü maximum 3-5 gün sürebiliyor. Ama Lana Del Rey, Daft Punk, Moby, Tame Impala ve kısmen Norah Jones’da farklı şeyler buluyorum. Sanırım bunların dışında pek bir şey dinleyemiyorum dava dışı.
Ben de kaç gündür Get Lucky’yi deliler gibi dinliyorum. Albümü şimdiye kadar 1 kere baştan sona dinledim onda da mest oldum. Daha hazmedemedim elbette ama çok akışkan, groove dolu bir albüm olduğu belli.
yine de söylemeden edemicem bazı şarkılarda mesela the game of love, within’deki vokaller inanılmaz kulak tırmalayıcı. midem bulanıyor dinlerken.
contact, motherboard, fragments of time, beyond bayılarak dinliyorum. kısacası albümün 2. yarısını çok daha fazla seviyorum.
açıkçası ben daha House tarzı bir albüm bekliyordum. ha ama yinede şahane albüm. albümü dinlerken kendimi 80lerin Miamisinde karı satan Kübalı pezevenkler gibi hissediyorum. Lose Yourself to Dance, Get Lucky, Beyond falan muhteşem.
normalde elektronik müzikle pek aram yoktur, daft punk’ı da en fazla radyo, mtv vh1′dan bilinen şarkılarını acaip bayılmadan dinlemişimdir. ama bu albüm elektronik öğelerle kanlı canlı enstrümanların şahane bestelerle pırlanta gibi bir uyumu olmuş. bir haftadır çevir çevir dinliyorum uzun zamandır bu kadar dolu dolu bir albüm dinlememiştim. iyi müzik ve kötü müzik vardır sözünü bir kez daha dibine kadar kanıtlamışlar.
normalde Daft Punk bilen dinleyen adama böyle tavsiye yapılmaz ama burası metal ağırlıklı tayfayı barındırdığı için bir tavsiye yapacağım. Daft Punk tarzı pezevenk müziklerini sevenler Jamiroquai sevebilirler. özellikle bu albümü sevenler hemde baya severler bence.
Gerçi bu Miami Beach ara sokakları pezevenkliğinden ziyade WoW otellerinin birinde, top VIP misafirlerden birine jest niyetine sunulan, gecelik ücreti 1000€’un altında olmayan eskort pezevenkliğine benziyor.
günümüzde pezevenklikte öldü zaten. bizim bi Mustafa abi var mesela, adamın bütün ayarladıkları türkmenistan, özbekistan civarından. sanki Fettullah Gülen’in hayali olan türki cumhuriyetler birilğini kuracağız. karılara domal diyorsun “çakıs var mı çiğneyeyim” diyorlar. o kadar kötü durumlar. o bakımdan düzenli ilişkiler yaşayın ve aile kurun diyoruz tüm bunu okuyan gençlere. psikolojilerini bozmuyoruz, iyi örnek oluyoruz.
@ismail vilehand, hahahah şimdi gördüm yorumunu aga. Mustafa abi fenaymış gerçekten. Ama eskilerin Rus-Moldov pazarı ölmeye başladı hakkaten. Mesela bizim Cevizlibağ’daki Tercüman sitesinde de meşhur Rus apartmanı vardı bir aralar. Geçen arkadaşa sordum hala oralarda oturan, piyasa bitmiş, dediğin gibi Kırgız/Türkmen pazarı dolmuş güzelim apartmana. Yurtdışına açılma merakı olan şirketler çoğaldıkça bu tip İngilizce bilen Rus tayfasını da kalifiye eleman olarak kapış kapış kaptılar tabi. 93 sonrası nesile de kala kala bıyıklılar kaldı. Yazık.
@Mert, ulan nebçim albümmüş bu yahu, bunun yüzünden adam gibi oturup Leprous’un yeni albümünü dinleyemedim (yok lan dinlemem mi, çogzel albüm yapmış adamlar).
@Ömer Kuş, Abi demeden geçemeyeceğim “Ne güzel bişimiş lan bu hakkaten.” cümlesi son 10 yılın en doğal cümlesi olabilir. Hahaha :D Niye bilmiyorum ama komiğime gitti bir anda. :D
son yıllarda metalcisinden popçusuna hardkorcusundan cazcısına herkesin ama HERKESİN böyle delicesine övdüğü başka bir albüm daha görmedim ben. BANA MÜZİĞİ HATIRLATTI, HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ gibi yorumlar filan görüyorum orda burda. dinlemeye korktum lan böyle vicdansızlık mi olur?
Tamam dinledik ettik, köpeği oldum bu albümün, ama bu benim elektronik müzik özürlüsü bir insan olduğumu değiştirmiyor. Çıkıp bana usta sen bunu sevdiysen şunu da seversin diyecek babayiğit var mı? Hatta bu albümün aynısı bile olur çeşitlilik değil daha fazla Random Access Memories arıyorum.
@Mustafa Sakallı, Jamiroquai direkt olarak bu albüme benziyor diyemeyeceğim ama hakikaten her müzik dinleyen adamın atlamaması gereken bir grup. Live’ları da çok sağlam. Örnek: http://www.youtube.com/watch?v=dlqGFXHbJPY
Albüm cidden güzel baya.Her ne kadar metalci olarak bilinsek ya da söylesek de kendimi aslında metalci olarak yaftalamayı pek sevmiyorum.Özellikle bu gibi albümleri dinleyince.Biri sorduğunda böyle demek daha doğru geliyor: “Genellikle rock ve metal müzik dinleyen bir müziksever.” Metalci vb. şeyler çok kesin isimlendirmeler gibi geliyor bana.
Albümü sevmiştim ama nihayet hayatımla özleşti.Artık tam anlamıyla diyebilirimki albüm benim için klasikleşti. Contact’i resmen ”Tarih yazdık gidiyoruz” diye çevirtiyor kulaklarım bana.Harikasınız lan! Diyecek söz bulamıyorum. Shuffle’a doldurabiliriz!
İntibalarıma ve edindiğim müşahedelere göre herkes, ekseri olarak, uzun bir aradan sonra piyasaya sunulmuş olan Random Access Memories albümündeki “Instant Crush” ve “Giorgio by Moroder” parçalarından etkilenmiş ve bu parçalara odaklanmak suretiyle methiyeler düzülmüş… Halbuki dikkatli bir kulak ile albümün hepiciği dinlenildiği vakit, tıpkı Giorgio by Moroder’da ağbimizin dediği gibi, notalarla sağlanan harmoninin aslında matematikle birlikte güzel bir şekilde evrene tecelli ettiği, evrenin sistematiğine uyum sağladığı ve iç içe olduğu görülecektir ve bu hususta Pisagor’a hak verilecektir. Nitekim bidayette dinlenildiği vakit introsuyla sonu uyumsuz gibi gözüken “Beyond”un bilenem esasında harikulade bi parça olduğunu ve insanda teshir edici bi etki bıraktığını aradan biraz zaman geçtikten sonra fark ediyorsun.
Velhasılı kelam: bu albüm müstesna olmuş canlarım, alışıldık-bilindik bir havadan ziyade kanıtlanması ve tanıtlanması beklenilen bir kuram edasıyla oluşturulmuş, parçaların hepiciği itina ile meydana getirilmiş ve işlenmiş vesselam.
Cok cok uzun zamandir metal-rock ve ambient muzik disinda bir turde albumun kopegi olmamistim. Tabi bunu derken maykil ceksin ve boney M. i ayri tutuyorum…artik maykil ceksin ve boney m. in yanina direk bu grubu ve ozelliklede bu albumu koyuyorum…hayvan gibi ders calistigim su donemde ders aralarinda butun albumu 3-4 kere dondurdum parca parca ve hakkaten mukemmel otesi oldugunu dusunuyorum…gercekten sarki secimi yapamadigim, her saniyesi efsane olmus bir album bu benim icin…10/10 … Ayrica yazar dostun da eline saglik…( baya gec oldu ama:):):) )
Çıktığından beri keyifle dinliyorum, özellikle bu ara müthiş akıyör. Albümde favorim Within ve Get Lucky arası, özellikle o kısımda kulağımın içinden dışına taşan LGBT renkli sıvılar beliriyor tövbest.
Bu albümün 8 sene evvel çıktığını kimse bana inandıramaz. Arkadaşlar bize büyü yaptılar. Zaman diye bir şey yok. Daha doğrusu “nedir” hiçbir zaman anlayamayacağız.
Get Lucky süper şarkı. Akıyor.
Yazıda bahsedilen MTV yıllarından beri ilk defa Daft Punk dinleyesim geldi bu kritik sayesinde. Bakalım o zaman ki etkileri yapabilecek mi yeniden.
Çok iyi lan!! Bazen Metal dışına çıkmak istiyorum ama dinlediğim şeyin ömrü maximum 3-5 gün sürebiliyor. Ama Lana Del Rey, Daft Punk, Moby, Tame Impala ve kısmen Norah Jones’da farklı şeyler buluyorum. Sanırım bunların dışında pek bir şey dinleyemiyorum dava dışı.
23.05.2013
@owlboss, Tame Impala <3
12.07.2013
@Ertuğrul Bircan Çopur, Abi ben şunları yeni keşfettim. İstersen bir dene http://www.youtube.com/watch?v=aK89eeHhXdM
12.07.2013
@owlboss, En kısa zamanda bakacağımdır. Dankeşön.
Ben de kaç gündür Get Lucky’yi deliler gibi dinliyorum. Albümü şimdiye kadar 1 kere baştan sona dinledim onda da mest oldum. Daha hazmedemedim elbette ama çok akışkan, groove dolu bir albüm olduğu belli.
Albümde çalıştıkları isimler de on numara olmuş.
çıktığı günden beri sürekli dinliyorum.
İçinde Akerfeldt geçen techno müzik yazısı.
Her gün dinliyorum galiba. Harika albüm.
yine de söylemeden edemicem bazı şarkılarda mesela the game of love, within’deki vokaller inanılmaz kulak tırmalayıcı. midem bulanıyor dinlerken.
contact, motherboard, fragments of time, beyond bayılarak dinliyorum. kısacası albümün 2. yarısını çok daha fazla seviyorum.
Give Life Back to Music enfes olmuş,albümün geri kalanı da öyle gibi. Adam akıllı dinleyelim hepsini bakalım.
açıkçası ben daha House tarzı bir albüm bekliyordum. ha ama yinede şahane albüm. albümü dinlerken kendimi 80lerin Miamisinde karı satan Kübalı pezevenkler gibi hissediyorum. Lose Yourself to Dance, Get Lucky, Beyond falan muhteşem.
normalde elektronik müzikle pek aram yoktur, daft punk’ı da en fazla radyo, mtv vh1′dan bilinen şarkılarını acaip bayılmadan dinlemişimdir. ama bu albüm elektronik öğelerle kanlı canlı enstrümanların şahane bestelerle pırlanta gibi bir uyumu olmuş. bir haftadır çevir çevir dinliyorum uzun zamandır bu kadar dolu dolu bir albüm dinlememiştim. iyi müzik ve kötü müzik vardır sözünü bir kez daha dibine kadar kanıtlamışlar.
normalde Daft Punk bilen dinleyen adama böyle tavsiye yapılmaz ama burası metal ağırlıklı tayfayı barındırdığı için bir tavsiye yapacağım. Daft Punk tarzı pezevenk müziklerini sevenler Jamiroquai sevebilirler. özellikle bu albümü sevenler hemde baya severler bence.
24.05.2013
@ismail vilehand, pezevenk mezevenk denince benim de aklıma şu geldi:
http://www.youtube.com/watch?v=eadrNrR8R64
Gerçi bu Miami Beach ara sokakları pezevenkliğinden ziyade WoW otellerinin birinde, top VIP misafirlerden birine jest niyetine sunulan, gecelik ücreti 1000€’un altında olmayan eskort pezevenkliğine benziyor.
26.05.2013
@Berca B., aynen müdür. benim bu tür müziklerde hayal ettiğim pezevenkler zaten SİVASLI NECMİ abi değil. şu tarz adamlar yani:
http://bit.ly/ZlOp15
günümüzde pezevenklikte öldü zaten. bizim bi Mustafa abi var mesela, adamın bütün ayarladıkları türkmenistan, özbekistan civarından. sanki Fettullah Gülen’in hayali olan türki cumhuriyetler birilğini kuracağız. karılara domal diyorsun “çakıs var mı çiğneyeyim” diyorlar. o kadar kötü durumlar. o bakımdan düzenli ilişkiler yaşayın ve aile kurun diyoruz tüm bunu okuyan gençlere. psikolojilerini bozmuyoruz, iyi örnek oluyoruz.
04.07.2013
@ismail vilehand, hahahah şimdi gördüm yorumunu aga. Mustafa abi fenaymış gerçekten. Ama eskilerin Rus-Moldov pazarı ölmeye başladı hakkaten. Mesela bizim Cevizlibağ’daki Tercüman sitesinde de meşhur Rus apartmanı vardı bir aralar. Geçen arkadaşa sordum hala oralarda oturan, piyasa bitmiş, dediğin gibi Kırgız/Türkmen pazarı dolmuş güzelim apartmana. Yurtdışına açılma merakı olan şirketler çoğaldıkça bu tip İngilizce bilen Rus tayfasını da kalifiye eleman olarak kapış kapış kaptılar tabi. 93 sonrası nesile de kala kala bıyıklılar kaldı. Yazık.
Dün kritiği okuyup girdim albüme, daha başka bir şey dinleyemedim.
29.05.2013
@Mert, ulan nebçim albümmüş bu yahu, bunun yüzünden adam gibi oturup Leprous’un yeni albümünü dinleyemedim (yok lan dinlemem mi, çogzel albüm yapmış adamlar).
Ne güzel bişimiş lan bu hakkaten. Eline sağlık Bircan, kritiği okumasam Daft Punk maft punk dinlemezdim.
Instant Crush dinleye dinleye bi hal oldum.
29.05.2013
@Ömer Kuş, Hahah eyvallah abi. Bir At the Gates değiller tabii ama…….
05.07.2013
@Ömer Kuş, Abi demeden geçemeyeceğim “Ne güzel bişimiş lan bu hakkaten.” cümlesi son 10 yılın en doğal cümlesi olabilir. Hahaha :D Niye bilmiyorum ama komiğime gitti bir anda. :D
son yıllarda metalcisinden popçusuna hardkorcusundan cazcısına herkesin ama HERKESİN böyle delicesine övdüğü başka bir albüm daha görmedim ben. BANA MÜZİĞİ HATIRLATTI, HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ gibi yorumlar filan görüyorum orda burda. dinlemeye korktum lan böyle vicdansızlık mi olur?
Get Lucky’yi dinledim. Harbiden muhteşem lan. Yarın gidip alıcam bak bu albümü.
Tamam dinledik ettik, köpeği oldum bu albümün, ama bu benim elektronik müzik özürlüsü bir insan olduğumu değiştirmiyor. Çıkıp bana usta sen bunu sevdiysen şunu da seversin diyecek babayiğit var mı? Hatta bu albümün aynısı bile olur çeşitlilik değil daha fazla Random Access Memories arıyorum.
29.06.2013
@Mert, Bir tane daha Random Access Memories olsaydı Daft Punk bu albümü yaparmıydı tartışılır… Neyse Moby – Play olabilir mi acep? Olur sanki be..
30.06.2013
@owlboss, bakıyorum hemen.
04.07.2013
@Mert, yukarda Jamiroquai demişler bu albümü sevenler için. Ben de bakacağım.
04.07.2013
@Mustafa Sakallı, Jamiroquai direkt olarak bu albüme benziyor diyemeyeceğim ama hakikaten her müzik dinleyen adamın atlamaması gereken bir grup. Live’ları da çok sağlam. Örnek: http://www.youtube.com/watch?v=dlqGFXHbJPY
07.07.2013
@Berca B., abi Jamiroquai hakkaten acayip bir şeymiş.
Geç kalıyoruz hep böyle cevherleri duymak için. Şeym on mi.
Albüm cidden güzel baya.Her ne kadar metalci olarak bilinsek ya da söylesek de kendimi aslında metalci olarak yaftalamayı pek sevmiyorum.Özellikle bu gibi albümleri dinleyince.Biri sorduğunda böyle demek daha doğru geliyor: “Genellikle rock ve metal müzik dinleyen bir müziksever.” Metalci vb. şeyler çok kesin isimlendirmeler gibi geliyor bana.
Albümü sevmiştim ama nihayet hayatımla özleşti.Artık tam anlamıyla diyebilirimki albüm benim için klasikleşti. Contact’i resmen ”Tarih yazdık gidiyoruz” diye çevirtiyor kulaklarım bana.Harikasınız lan! Diyecek söz bulamıyorum. Shuffle’a doldurabiliriz!
İntibalarıma ve edindiğim müşahedelere göre herkes, ekseri olarak, uzun bir aradan sonra piyasaya sunulmuş olan Random Access Memories albümündeki “Instant Crush” ve “Giorgio by Moroder” parçalarından etkilenmiş ve bu parçalara odaklanmak suretiyle methiyeler düzülmüş… Halbuki dikkatli bir kulak ile albümün hepiciği dinlenildiği vakit, tıpkı Giorgio by Moroder’da ağbimizin dediği gibi, notalarla sağlanan harmoninin aslında matematikle birlikte güzel bir şekilde evrene tecelli ettiği, evrenin sistematiğine uyum sağladığı ve iç içe olduğu görülecektir ve bu hususta Pisagor’a hak verilecektir. Nitekim bidayette dinlenildiği vakit introsuyla sonu uyumsuz gibi gözüken “Beyond”un bilenem esasında harikulade bi parça olduğunu ve insanda teshir edici bi etki bıraktığını aradan biraz zaman geçtikten sonra fark ediyorsun.
Velhasılı kelam: bu albüm müstesna olmuş canlarım, alışıldık-bilindik bir havadan ziyade kanıtlanması ve tanıtlanması beklenilen bir kuram edasıyla oluşturulmuş, parçaların hepiciği itina ile meydana getirilmiş ve işlenmiş vesselam.
26.10.2013
@zülkarneyn, Bence de güzel albüm.
Cok cok uzun zamandir metal-rock ve ambient muzik disinda bir turde albumun kopegi olmamistim. Tabi bunu derken maykil ceksin ve boney M. i ayri tutuyorum…artik maykil ceksin ve boney m. in yanina direk bu grubu ve ozelliklede bu albumu koyuyorum…hayvan gibi ders calistigim su donemde ders aralarinda butun albumu 3-4 kere dondurdum parca parca ve hakkaten mukemmel otesi oldugunu dusunuyorum…gercekten sarki secimi yapamadigim, her saniyesi efsane olmus bir album bu benim icin…10/10 … Ayrica yazar dostun da eline saglik…( baya gec oldu ama:):):) )
Çıktığından beri keyifle dinliyorum, özellikle bu ara müthiş akıyör. Albümde favorim Within ve Get Lucky arası, özellikle o kısımda kulağımın içinden dışına taşan LGBT renkli sıvılar beliriyor tövbest.
Bu albümün 8 sene evvel çıktığını kimse bana inandıramaz. Arkadaşlar bize büyü yaptılar. Zaman diye bir şey yok. Daha doğrusu “nedir” hiçbir zaman anlayamayacağız.
17.02.2021
@deadhouse, genç biri olarak çok az albümün çıkışını hatırlıyorum, bu da onlardan biri. Adam akıllı metal bile dinlemiyordum o zamanlar vay aq
Grup dağılmış. Verecek başka bir şeyimiz yok olarak yorumladım bunu. Doğru karar. Memur gruplara duyurulur.
Bu sitede daft punk konusullduguna inanmıyorum.
My name is Giovanni Giorgio, but everybody calls me Giorgio
23.04.2022
@Yiğit, https://youtu.be/NvF4QTkdk_s