Uzun bir süreliğine İstanbul’dan yazdığım son editör yazısından merhaba. Bundan sonraki yazıları Kıbrıs’tan sizlere ulaştıracağım. Yavru vatana metal götürme operasyonum dâhilindeki bu yolculuğum esnasında, kumarda voliyi vurup, bugüne kadar ülkemize gelmemiş grupları Türkiye’ye getirmek gibi bir misyonum olacağını da belirtmek isterim. Babayı almam da olası tabii.

Bahsedeceğim ilk konu IN FLAMES’in yeni albüm yazma konusu. IN FLAMES’in öyle bir havası, yaklaşımı, karakteri var ki, ne tür müzik yaparlarsa yapsınlar onları dinlemeye devam edeceğimi biliyorum. Bana “Sounds of a Playgound Fading” ayarında bir albüm gelecekmiş gibi duruyorsa da, bunun kendini tekrarlama olacağının farkında olan Björn’ün biraz olsun farklı mecralara kayabilmesi de muhtemel. Tek isteğim prodüksiyonu biraz sıcak tutmaları ve son albümdeki THe Attic türü ağır şarkılardan mümkün olduğunca kaçınmaları. Onun haricinde her türlü kabulümdür.

SYSTEM OF A DOWN’ın albüm çıkarma konusu da bu haftaki mühim mevzulardan. Gruptaki herkes yeni albüm yapıp turlamak istiyormuş ama Serj buna yanaşmıyormuş. Solo kariyeri böylesine canlıyken SYSTEM OF A DOWN’a dönmek istememesi, kariyeri açısından mantıklı görülebilir. Zira gruba geri dönerse, Serj Tankian isminden ziyade, SYSTEM OF A DOWN genelinde anılacağından, parasal manada olmasa da, sanatsal, yaratıcılık namına kendine ve kariyerine çok bir yatırım yapmayacağını düşünüyor diye tahmin ediyorum. Grubun Facebook’taki haykırışı bir hayli garip olsa da, ben de SYSTEM OF A DOWN’ın yeni albüm yapmasını içtenlikle isteyen taraftayım.

Yeni DARKANE şarkısına hasta olduğumu söyleyemem. Lawrance’ın vokalleri eski karakterini biraz aratıyor ve genel hava olarak da grubun pek ileriye dönük adımlar atmadığı fikrini uyandırdı bende. En düz yorumu yapıyor ve “albümü bekleyelim” diyorum.

MANEGARM’ın yeni şarkısını bayağı sevdim. Karanlık sularda yüzen, alttan alttan çok hoş melodiler veren güzel, soğuk bir şarkı. Bugüne kadar gruba çok çok yakın durduğumu söyleyemem, ama yeni albümü mutlaka dinleyeceğim ve Ömer’in yazacağı kritiğe göre albümün grubun diskografisinde nerede durduğunu kafamda daha iyi konumlandıracağım. Folkun ve folkçunun dostu, Ømær.

METALLICA’nın hazırlamakta olduğu şey muhakkak ki ilgi çekici olacaktır. Metal dünyasında bu büyük prodüksiyonlu işleri METALLICA’dan daha iyi yapan bir grup olmadığından, aklımız oynatmasak da büyük zevkle izleyeceğimiz bir şeyler geleceği konusunda çok ümitliyim.

Kapağın çok konuşulacağını kendileri de biliyordu elbet. Gruptaki herkesin “Abi nefis oldu, damnnn nigga!” şeklinde görüş birliğine vardığından bile emin değilim. Sonuçta kapağın “ilginç” olduğu kesin. Keşke adı “Revocation” olan albümlerinin daha ikonik bir kapağı olsaydı demekten de kendimi alamıyorum.

GORGUTS da bu yıl içerisinde yeni albümünü çıkarıyor olduğuna göre, sanırım dağılabiliriz. Gerçek anlamda diyorum. Albümü dinleyebilir ve başta beynimiz olmak üzere infilak edip paramparça şekilde sağa sola dağılabiliriz.

SANCTUARY’nin yeni albümünü yeni bir NEVERMORE albümünü beklermişçesine bekliyor muyum, hayır. Ama ona yakın düzeyde bekliyorum. Bunca yıl sonra Loomis’siz, Williams’sız Warrel dinlemek garip olacak, bayağı garip olacak, ama SANCTUARY’nin zamanında yaptığı şeyleri ve dgünümüzün prodüksiyon olanaklarını düşününce, ortaya iyi bir şey çıkma olasılığı epey fazla.

Bu haftalık da bu kadar diyor, sizleri yağlı ellerle kucaklıyorum.