Bu yazıyı ne zaman siteye koyar bizimkiler bilmiyorum ama ben bu yazıyı yazarken Harun Demiraslan’ın doğum günü (30 Mart). Doğum günü kutlu olsun. Bize Trepalium müziği gibi güzel bir müzik, Step in Fluid gibi tatlı bir proje sunduğu için iyi ki doğdu.
Birkaç ay önce site okurlarından Anıl İşal Facebook üzerinden bana grubu yolladı ve “Sen seversin böyle şeyleri.” dedi. Açıkçası ilk dinlediğimde pek üzerinde durmadım. Zaman ayırmak istedim ama fırsat bulamadım. Durum böyle olsa da gözümün önünde tuttum ki ilk fırsatta dinleyeyim. O gün geldi ve bu azman albüm, üzerine iki kelam edilmeyi kesinlikle haketti.
Genelde güne başlarken pek metal dinlemeyen biriyim. Sabahları azcık agresif, birazcık tahammülsüz olduğumdan pek ekstra gürültü istemez bünyem. Ama tabii arada bir istisnai durumlar oluyor ve Trepalium’da bunlardan birine denk geldi. Kulağıma müziği taktım ve yürümeye başladım. Tahminim 2 şarkı falan dinleyip sonra açtığıma pişman olarak kapayacağım yönündeydi. Bu andan 1,5 saat sonrasına kadar aynı albümü dinledim. Yani 1 kere pür dikkat dinledim sonra da dikkatimi çeken şarkıları bir daha dinledim. Kulağıma yapıştı resmen kulaklık.
Sentezler genelde dinleyicileri sıkıntıya sokan şeyler oluyor. Zira insan “e o müziği dinlemek istesem onu açar dinlerim, niye şimdi buraya bunu sokuşturdun ki?” diye düşünüyor. Ama Trepalium’un yarattığı sound insanı hiç de irite etmiyor. Grup şu an gözümde 2 büyük kelimeyle duruyor: JAZZY & GROOVY (Ayrıca “Y” harfini ekleyerek uydurabileceğiniz kelimelerin sınırı yok adeta.)
4 albümü olan Trepalium’un “XII” 3. albümü. Fransa’da bulunmalarının verdiği avantajla Season of Mist’ten albümlerini yayınlayan grup, “XIII” albümünde güçlü bir prodüksiyon ve çok başarılı bir müzisyenlik ortaya koymuş. “XII” çoğu zaman Boogie-Woogie tadındaki gitar vuruşları ve klasik death metal aksiyonlarını farklı ritimlerle harmanlamalarıyla ilgi çekici bir hale geliyor. Tüm temellerini “arada ilginçli şeyler yaparız, fusion hareketleri koyarız.” mottosu üzerine kurmadığı belli olan grubun vokalleri bolca growl barındırıyor. Çok güzel bir bas soundu ve canavar gibi davulculuk barındıran albüme mutlaka göz atmalısınız. Eğer siz de benim gibi death metal’e farklı tatların hakkıyla yerleştirilmesinden mutluluk duyanlardansanız albümü kesinlikle beğeneceksiniz. Tekrar mutlu yıllar Harun.
nedense bana zımba gibi başlayıp daha sonra vasat bir tempoya geçen bir albüm gibi geliyor. bütün olarak ne çok sağlam diyebiliyorsunuz ne de çok sıradan denilebilir.
nedense bana zımba gibi başlayıp daha sonra vasat bir tempoya geçen bir albüm gibi geliyor. bütün olarak ne çok sağlam diyebiliyorsunuz ne de çok sıradan denilebilir.