# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
STRATOVARIUS – Nemesis
| 09.04.2013

Şarap gibi.

Görkem ŞAHİN

Yıllardır görmediğim bir dostla tekrar buluşmanın verdiği bir sevinç içerisindeyim. 1984’de, şu andaki kadroda hiçbiri yer almayan elemanlar tarafından Helsinki’de kurulan Stratovarius, 1996’da yepyeni bir kadroyla çıkardığı “Episode” albümüne kadar pek kimsenin bilmediği sıradan bir gruptu. Bu albümle beraber gitarist Timo Tolkki müthiş bir atılım yaparak vokalleri Timo Kotipelto’ya devretmiş, klavye mevkiine metal dünyasına gelmiş en yetenekli müzisyenlerden İsveçli Jens Johansson’ı, davula ise yine Running Wild başta olmak üzere pek çok önemli grupta çalmış olan Alman Jörg Michael’i oturtarak grubunu bir anda uluslar arası bir yıldızlar karması haline getirmişti. “Episode” ve sonrasında gelen “Visions” ile birlikte Stratovarius ciddi anlamda sükse yapmayı başarmıştı. Ama asıl ölümcül vuruş 1998’de çıkan “Destiny” ile gelecekti. Bu albüm sonrasında grubun adı artık Helloween’le beraber anılır olmuştu. “Destiny”,hem müthiş satış rakamlarıyla hem de içerisinde barındırdığı birçok hitle Stratovarius’u Finlandiya’nın en önemli müzik oluşumlarından birisi haline getirmişti. Hatta aynı sene Türkiye’ye gelmişlerdi ve bendeniz de Ankara’da izlemiştim.

Böylesi büyük başarılar, büyük baskıları da beraberinde getiriyor tabii. Örneğin, “Keeper Of The Seven Keys” sonrası Helloween’in geçirdiği sancılı dönemler, Kai ve Kiske’nin gruptan kopmalarıyla son bulmuştu. Aynı şey Stratovarius’un da başına geldi. “Destiny” sonrası aynı kadroyla devam etmeyi başardılarsa da müzikal anlamda eski tadı veremediler. “Destiny” sonrası çıkan 4 albümün hiçbirisinde şöyle bir tadına bakmaktan öteye geçemedim. Grup artık daha progresif bir yapıda müzik icra ediyordu. Kişisel kanaatim, Tolkki artık elindeki cephaneyi tüketmiş, yeni arayışlar içine girmişti. Ancak bunda da başarılı olamadığını görüyoruz. 2005’de çıkan Stratovarius sonrası grup içi gerginlik gitgide artmış, Tolkki ve Johansson/Michael cepheleri arasındaki savaş ayrılıkla bitmişti. Tolkki artık Revolution Renaissance ile yoluna devam etmek istediğini söylerek grubu bırakmıştı. Tolkki’nin ayrılmasıyla birlikte basçı Jari de gruptan ayrıldı.

Yerlerine ise Matias Kupiainen (gitar), Lauri Porra (bas) geldiler. Yeni kadronun beraber çıkardığı ilk albüm olan Polaris ciddi anlamda bir toparlanma albümüydü. Timo sonrası grubu sırtlayıp sırtlayamayacağı merak edilen Matias da kalitesiyle kendini ispatlamış ve genel anlamda olumlu eleştiriler almıştı.
Polaris’den itibaren bariz bir şekilde ivme kazanmalarına rağmen belki de gruptan çok koptuğum için ne Polaris’i ne de sonra çıkan “Elysium”u pek dinlemediğimi söyleyebilirim. Bazen bir gruptan çok soğuduğum için sonrasında yaptıkları güzel işleri kaçırdığım oldu. Onun için de “Nemesis”i biraz eskittiğim zaman bu 2 albüme de mesai harcamak boynumun borcudur der ve bu kadar laf kalabalığından sonra “Nemesis”le devam etmek isterim.

“Nemesis” öncesi grupta zorunlu bir kadro değişikliği oldu. Jörg Michael, kansere yakalandığı için gruba veda etmek zorunda kaldı. Kendisine acil şifalar diliyorum, umarım en kısa sürede iyileşir. Yerine gelen Rolf Pilve (25) genç bir isim. Elemanı nasıl buldular bilmiyorum ama albüm boyunca işini layıkıyla yaptığını düşünüyorum. Elemanlar, progresif kafaları bırakıp tam anlamıyla bir power metal albümü yapmışlar. Albüm boyunca beni sıkan, bir sonraki parçaya geçme isteği uyandıran hiçbir parça olmadı. Stratovarius’un alameti farikası diyebileceğimiz, atak, hızlı davul partisyonları, klavye ve gitar soloları yerli yerinde taş gibi duruyorlar. Birçok parçada kullanılan koro vokaller, müziğe coşku katmış.

Bunun haricinde ritm gitarlar da gerçekten harika olmuş. Müzik, iyi power metalde olması gerektiği gibi son derece keyifli, içinizi kıpır kıpır ettirecek cinsten. Hiç kuşku yok ki, yeni parçalarıyla Stratovarius, bu sene katıldığı festivallere müthiş bir enerji katacak. Öne çıkan şarkıları söylemek gerçekten zor. Kendim de yazarken inanamıyorum ama Stratovarius seneler sonra bomba gibi dönmüş. İlla birkaç parça yazmak gerekirse öncelikle harika ballad If The Story Is Over’ı önerebilirim. Kotipelto’nun harika sesiyle hayat kattığı, uzak doğu ezgileri de barındıran çok güzel bir şarkı olmuş. Onun haricinde albümden çıkan ilk single Unbreakable’ı, Stand My Ground, Out Of The Fog ve Castles In The Air isimli harika şarkıları da önerebilirim. Kotipelto’nun o aksanlı İngilizcesi bile yıllar sonra hala yerli yerinde duruyor, inanamıyorum. Yıllar sonra bu coşkuyu yakalamayı nasıl başardılar bilemiyorum ama sizleri de ortak olmaya çağırıyorum.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.69/10, Toplam oy: 39)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2013
Şirket
earMUSIC
Kadro
Timo Kotipelto: Vokal
Jens Johansson: Klavye
Lauri Porra: Bas
Matias Kupiainen: Gitar
Rolf Pilve: Davul
Şarkılar
1. Abandon
2. Unbreakable
3. Stand My Ground
4. Halcyon Days
5. Fantasy
6. Out of the Fog
7. Castles in the Air
8. Dragons
9. One Must Fall
10. If the Story Is Over
11. Nemesis
  Yorum alanı

“STRATOVARIUS – Nemesis” yazısına 9 yorum var

  1. progressive says:

    Nadir dinlediğim bi gruptu ancak bu albümü baya beğendim.

  2. Bahadir Sarp says:

    İş arkadaşım Finlandiya’ya gitti iş için, dün de Stratovarius’un menajerinden aldığı cd’yi hediye etti bana. Tam yazmak üzere dinliyordum ki bu kritiği gördüm. Eline sağlık ama benim çok havalı olacak olan kritiğimi kaptın. Üzdün beni.

    Görkem Şahin

    @Bahadir Sarp, keşke aynı zamanda yollasaymışız, 2 görüş şeklinde olurdu yine…

  3. MARDUK says:

    Abandon ve Halcyon Days’i hergün dinliyorum. 9/10

  4. OMustafar says:

    Yakın zamanda çıkmış en başarılı power metal albümlerinden biri gerçekten. Kritik de güzel olunca şimdi iki tur döndürürüm CD’yi yine.

  5. Lex Luthor says:

    Üst üste 2 defa dinledim… Özellikle Unbreakable, If the Story Is Over ve Nemesis çok hoşuma gitti..

  6. Bende Saklı Kalsın says:

    Zamanında Enred’de itin makatına az sokmamışlardı grubu. Aldığı oyların ortalamasına bakacak olursak burada da durum pek farklı değil.

  7. Bu yıl piyasadan baya uzağım, dinlediklerim arasından en beğendiğim ve sürekli dinlediğim albüm bu oldu. Kotipelto’nun daha az bağırması, yeni gitaristin daha yaratıcı olması ve gitar tonlarındaki toklaşma benim açımdan çok pozitif durumlar Nemesis’teki. Albümün ruhunu da beğendim, Unbreakable başlar başlamaz duygulandırıyor zaten. 9/10

  8. epicusfuror says:

    ufak bir hata timo kotipelto yazıda geçtiği gibi episode albümüyle değil fourth dimension ile kadroya dahiloldu

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.