Malmsteen’in ne kadar iyi bir gitarist olduğunu tartışmayacağız değil mi? Tartışmayalım. Hakkaten… Üzeriz birbirimizi
Hayır şöyle olur muhabbet. Bak yazayım.
- Abi Malmsteen sırf hız ya…
- O ne demek lan?
- Paso aynı şey
- Harmonik minör?
- Duygusuz abi, ruhsuz
- E sana göre herkes ruhsuz hıyar. Senin sevmediğin ne varsa ruhsuz, ama sevdiklerinin hepsinden ruh fışkırıyor.
Buna benzer saçma bir diyalog içinde oluruz.
Zamanımızın sayılı gitar virtüözlerinden olan adamın son albümü “Spellbound” albümünü şirkette dinlemeye başladım.
Açıkçası biraz da heyecanlanmıştım öncesinde. Nihayetinde Malmsteen, boru mu?
Ve albüm bittiğinde “AZ ÖNCE DİNLEDİĞİM ŞEY NEYDİ?” derken tek elimle sakalımı sıvazlayıp yere bakarak düşündüm.
Albümde öyle kötü bir miks var ki insan şaşırıyor. Malmsteen 80’lerde ünlü olmasının verdiği gazla bir türlü o zamandan dışarı çıkamıyor. Bu da böyle etkiler doğuruyor. O dönemin ekipmanı ve müzik anlayışıyla yapılanın verdiği etkiyi ve o döneme ait olan ambiyansı yaşatmanın çabasında ama bu maalesef mümkün olmuyor.
En azından Malmsteen’in prodüktörlük yeteneğinde mümkün olmuyor.
Hayır son zamanlarda yaptığı albümlerde olan bu sorunu insanlar bağıra bağıra söylüyor. Cimrilik yapma da 2 kuruş para ver, Ferrari’nin jantını sat, ne bileyim ama bunu yapma. İlk albümün olsa anlarım belki ona göre düşünürüm de 70. albümün olmuş ve sen “Ben yapıcam, ben yapıcam…” derdindesin.
“Relentless” albümünde işi kurtaran adam Ripper’dı. Zaten Ripper’ı sobada kaydetsen yine dinletir. Spellbound’ta DIO Disciples adındaki DIO tribute grubu sebebiyle o da yok. Haliyle “Spellbound” albümünde de dümdüz bir vokal işi var. E üstüne de hep duyduğumuz Malmsteen soloları çok fazla olunca insan o kadar hızlı vazgeçiyor ki albümden kendi bile inanamıyor.
Dile dolanacak, güçlü şarkıları barındırmayan albüm belki de Malmsteen diskografisinin en kötü parçası. Üstelik bunu diyen insan genelde sert eleştiriler yapmayan ve Malmsteen hayranı biri olan ben. Neyse bu albümü dinlemek yerine yemek tarifi falan öğrenin, arkadaşlarınızla güzel vakit geçirirsiniz.
Şarkılar 01. Spellbound
02. High Compression Figure
03. Let’s Sleeping Dog Lie
04. Repent
05. Majestic 12 Suite 1,2 & 3
06. Electric Duet
07. Nasca Lines
08. Poisoned Mind
09. God Of War
10. Iron Blues
11. Turbo Amadeus
12. From A Thousand Cuts
13. Requiem For The Lost
kritik sade, öz ama güzel olmuş, eline sağlık. şimdi mixlerden, mastering işlerinden felan hiç anlamam ama dinleyici olarak şu 2 şarkıyı dinledim de hakkaten mix çok kötü lan, onu geçtim abi bize 20 yıl önce yaptığın müziğin aynısını niye yapıyon? her 2-3 senede bir albüm çıkarmak zorunda mısın? bi 5 yıl albüm çıkarma şöyle bi soluklan kendine gel, müziğine yeni bişeyler katmaya çalış, olma mı? bir gitar efsanesine yakışır albüm çıkar reis ya.
abi var, kesinlikle var, yngwie malmsteen dönergeci diye bişey var, bi grup o dönergece girdi mi soundunda hiçbişey değişmiyo, makine üretimi albümler geliyo peşisıra, şalter kapanıyo.
bi şarkıyı açayım dedim, saniyesinde kulağım çınlamaya başladı. albümün tamamını dinleyeceğime, drumkit from hell’de davul yazmayı falan tercih ederim herhalde.
Ben en çok “Ripper’ı sobada kaydetsen yine dinletir” kısmını sevdim.
Albüme gelirsek… demeyelim çünkü dinlemedim. ANcak Relentless’ı seven bir insan olarak, Spellbound adlı şarkıyı dinledim ve gördüm ki Malmsteen artık iyice Yngwie Malmsteen Song Generator olayına bağlamış durumu. Bir süredir bu olay vardı zaten de, bu sefer biraz fazla geldi bana. Tahmin edilir olmayı geçtim, bir albümü dinlerken “bu adam istese bu albümü 50 şarkıyla da çıkarabilirdi” şeklinde bir hisse kapılıyorsanız, o albümün samimiyetinden, gerekliliğinden, müzikal arka planından da şüphe ediyorsunuz.
Elbette Malmsteen gibi üstün yetenekli bir adamın bunca yıl sonra sadece para kazanmak, turlayabilmek adına albümler yapmasından doğal bir şey olamaz, ama “albüm çıkarıyorum çünkü belirli aralıklarla bunu yapmam lazım” hissiyatı, bir müzisyenin işlerine duyulan heyecanı azaltan bir numaralı etmen bence.
kritik sade, öz ama güzel olmuş, eline sağlık. şimdi mixlerden, mastering işlerinden felan hiç anlamam ama dinleyici olarak şu 2 şarkıyı dinledim de hakkaten mix çok kötü lan, onu geçtim abi bize 20 yıl önce yaptığın müziğin aynısını niye yapıyon? her 2-3 senede bir albüm çıkarmak zorunda mısın? bi 5 yıl albüm çıkarma şöyle bi soluklan kendine gel, müziğine yeni bişeyler katmaya çalış, olma mı? bir gitar efsanesine yakışır albüm çıkar reis ya.
abi var, kesinlikle var, yngwie malmsteen dönergeci diye bişey var, bi grup o dönergece girdi mi soundunda hiçbişey değişmiyo, makine üretimi albümler geliyo peşisıra, şalter kapanıyo.
Orgdan violin çaldırılır mı arkadaş. O ne rezil bir parça introsu öle. Malmsteen’e hiç yakışmadı…
Relentless keyifliydi de, bu fazla olmamış.
bi şarkıyı açayım dedim, saniyesinde kulağım çınlamaya başladı. albümün tamamını dinleyeceğime, drumkit from hell’de davul yazmayı falan tercih ederim herhalde.
Olm bu arada son cümlede kahkaha attım.
Ben en çok “Ripper’ı sobada kaydetsen yine dinletir” kısmını sevdim.
Albüme gelirsek… demeyelim çünkü dinlemedim. ANcak Relentless’ı seven bir insan olarak, Spellbound adlı şarkıyı dinledim ve gördüm ki Malmsteen artık iyice Yngwie Malmsteen Song Generator olayına bağlamış durumu. Bir süredir bu olay vardı zaten de, bu sefer biraz fazla geldi bana. Tahmin edilir olmayı geçtim, bir albümü dinlerken “bu adam istese bu albümü 50 şarkıyla da çıkarabilirdi” şeklinde bir hisse kapılıyorsanız, o albümün samimiyetinden, gerekliliğinden, müzikal arka planından da şüphe ediyorsunuz.
Elbette Malmsteen gibi üstün yetenekli bir adamın bunca yıl sonra sadece para kazanmak, turlayabilmek adına albümler yapmasından doğal bir şey olamaz, ama “albüm çıkarıyorum çünkü belirli aralıklarla bunu yapmam lazım” hissiyatı, bir müzisyenin işlerine duyulan heyecanı azaltan bir numaralı etmen bence.
http://www.youtube.com/watch?v=pCj8jqW737I
şu video açıklıyor her şeyi :P