Klonluk müessesesi, sanatın bir hastalığı bence. Etkilenmek, ilham almak, yahut idolleştirdiğiniz bir ismi, türü, kavramı, kendi yaratınıza taşımak, kabul edilebilir sınırlar içinde olduğu sürece mazur görülebilecek, hatta ortaya çıkan yaratının samimiyetine göre övülebilecek bir şey olsa da, kimi (çoğu) durumlarda bu olay çığrından çıkıyor ve neredeyse “aynısını yapmaya çalışma” halini alıyor.
THE FACELESS’tan Michael Keene’in yakınlardaki bir röportajında şöyle bir lafı var: “İnsanlar bizden “Planetary Duality 2”yi yapmamızı bekliyorlardı. Neden? Bunu neden yapalım ki? Albüm zaten orada, açın dinleyin. İkincisine ne gerek var? Yeni, farklı bir şeyler yapmamız daha iyi değil mi?”
İşte ben de bu noktaya takılıyorum. Bazı ufak grupların, bazı büyük grupların tutmuş albümlerini, tarzlarını, müzikal yaklaşımlarını kopya etmeye çalışmaları, her ne kadar para kazanılacak büyüklükteki bir düzlemde ticari olarak anlaşılabilir olsa da, artık büyük grupların bile çok kolay para kazanamadığı günümüzdeki ekstrem bir tür içerisinde bu olay neden, ne amaçla yapılmakta, cidden anlam veremiyorum.
Yazıya böyle başlamamdan, bahsedeceğim albümün çok da iyi olmadığını anlamışsınızdır herhalde. Evet, TOTENGEFLÜSTER, 2013 yılında çıkan ve doksanların sonundaki CRADLE OF FILTH başta olmak üzere 15 yıl önceki gotik/black metal gruplarının izinden giden Alman bir grup.
Dediğim gibi, “ekmek yeme” ihtimali olsa, bir nebze olsun anlayabilirim; lâkin 2013 yılında kim “Aaah ulan ah, biri de çıkıp şu CRADLE OF FILTH’in 15 yıl önce yaptığı gibi şeyler yapmaya çalışsa ne manyak olur, yaptıkları her şeyi alırım” diyor mu? Dünyanın bir yerinde bir organizatör “Arkadaş var ya, şu an metal dünyasının en büyük eksiği, CRADLE OF FILTH’in doksanların sonunda yaptığı türde şeyler yapan bir grubun olmaması, birileri bunu akıl edip çıksa, ortamı siler süpürür” diyor mu?
Elimizdeki şeye bakalım. Dani Filth’i çok seven, onunla özdeşleşmiş vokal oyunlarını, televizyondaki binlerce Michael Jackson taklitçisi gibi bire bir kopyalayabilen bir vokalist, 15 yıl öncesini anımsatan boğuk bir sound, birbirine benzer, dahası CRADLE OF FILTH’e benzer şarkı yapıları ve nihayetinde elimizde kalan, introsuyla, şusuyla busuyla 47 dakika süren, ancak kimsenin emeğini küçümsememekle birlikte, hakikaten çok da gerek olmayan bir albüm.
Arkadaşlar, 3 dakika süren ve sadece altyapı niyetine kullanılabilecek klavyelerden oluşan introlar artık geride kalmadı mı? Sesin giderek inceldiği ve neredeyse ciyk ciyk diye ağlamaklı hale geldiği vokaller, dinleyen HERKESE Dani Filth’i hatırlatmaz mı? Bunu yapıyorsan, amacın belli şekilde CRADLE OF FILTH ekmeği yemek değil midir? Öyledir elbet. Ama hangi ekmekten bahsediyorsun? Nasıl bir kitle bulmayı umuyorsun?
Tamam, albümün her anı CRADLE OF FILTH’çilik oynamıyor, arada farklı vokaller, şunlar bunlar var, ama o kısımlar da o kadar bir şey vermiyorlar ki. Dümdüz gitarlar, çoğumuzun gitarını akort ederken dahi çalmayacağı, özelliksiz rifler ve bunların üstüne yağdırılan aşırı derecede doksanlar tadındaki klavyeler…
“Kötü albümleri neden tanıtıyorsunuz, başka albüm mü kalmadı?” diyen arkadaşlar olabilir. Ancak ta Almanya’lardan bize promolar yollama zahmetine giren şirketleri de hiç sallamıyormuş gibi yazmamazlık edemeyiz, o yüzden gelen her promoyu yazıyoruz. Şöyle bir bakıyorum, elimde İrlanda’dan, Danimarka’dan, bir sürü yerden gelen ve yazılmayı bekleyen en az 10 tane promo var, arada da böyleleri de çıkıyor işte.
Ortada, yollanan promonun postalama masrafına acımanıza yol açacak kadar özelliksiz bir şey yok belki, ancak hem çok önceden yapılmış bir şeyin kopyalanıyor olması, hem de “madem yapıyorsun, bari çok iyi yap” dedirtecek kadar da sıradan şekilde yapılması dolayısıyla, yüksek puan alması imkânsız bir iş var karşımızda. TOTENGEFLÜSTER’i pek kimseye öneremiyorum ve diğer bir promoyu yazmak üzere karanlık odama gidiyorum.
Şarkılar 1. Die Prophezeiung
2. Ein Traumgespinst
3. Ein Monolog Im Mondschein
4. Gefrorene Tranen
5. Vom Seelensterben
6. Der Pakt
7. Blutsegen - Die Stromende Erkenntnis
8. Ein Neuer Pfad
9. Im Tau Der Toten Morgensonne
“Dediğim gibi, “ekmek yeme” ihtimali olsa, bir nebze olsun anlayabilirim; lâkin 2013 yılında kim “Aaah ulan ah, biri de çıkıp şu CRADLE OF FILTH’in 15 yıl önce yaptığı gibi şeyler yapmaya çalışsa ne manyak olur, yaptıkları her şeyi alırım” diyor mu? Dünyanın bir yerinde bir organizatör “Arkadaş var ya, şu an metal dünyasının en büyük eksiği, CRADLE OF FILTH’in doksanların sonunda yaptığı türde şeyler yapan bir grubun olmaması, birileri bunu akıl edip çıksa, ortamı siler süpürür” diyor mu?” Bu kısımlarda çok güldüm..
Bence kötü albümleri tanıtmayın, sitede kirlilikten başka bir işe yaramıyor, veya ayrı bir katagoride toplayın, biz de ilerde kalite albüm kritiklerini kötü albümler arasından cımbızla çekmek zorunda kalmayalım derim…
@MuratT, Ben açıkcası kötü albümlerin kritiklerini zevkle okuyorum ve kirlilik olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.Sürekli herkesin ayılıp bayıldığı albümleri yazmak bir noktadan sonra kritik değil “sevilen albümlere methiye düzmek” oluyor.Misal şu: http://www.pasifagresif.com/2010/01/synthphonia-suprema-synthphony-001/
arada açıp açıp okuyorum keyfim yerine geliyor.
@MuratT, yazıda da dediğim gibi, çok fazla promo alıyoruz ve albümleri dinleyip “kötüymüş yazmayalım” demek, ta Almanya’dan, Danimarka’dan, İrlanda’dan, Malta’dan, bir sürü yerden bize postayla orijinal albüm gönderen gruplara, şirketlere saygısızlık olur. O yüzden gelen her promoyu yazıyoruz. Bazıları kötü olabiliyor. :)
“Dediğim gibi, “ekmek yeme” ihtimali olsa, bir nebze olsun anlayabilirim; lâkin 2013 yılında kim “Aaah ulan ah, biri de çıkıp şu CRADLE OF FILTH’in 15 yıl önce yaptığı gibi şeyler yapmaya çalışsa ne manyak olur, yaptıkları her şeyi alırım” diyor mu? Dünyanın bir yerinde bir organizatör “Arkadaş var ya, şu an metal dünyasının en büyük eksiği, CRADLE OF FILTH’in doksanların sonunda yaptığı türde şeyler yapan bir grubun olmaması, birileri bunu akıl edip çıksa, ortamı siler süpürür” diyor mu?” Bu kısımlarda çok güldüm..
diyebileceğim tek şey ah yavrum vah yavrum!
Bence kötü albümleri tanıtmayın, sitede kirlilikten başka bir işe yaramıyor, veya ayrı bir katagoride toplayın, biz de ilerde kalite albüm kritiklerini kötü albümler arasından cımbızla çekmek zorunda kalmayalım derim…
08.03.2013
@MuratT, Ben açıkcası kötü albümlerin kritiklerini zevkle okuyorum ve kirlilik olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.Sürekli herkesin ayılıp bayıldığı albümleri yazmak bir noktadan sonra kritik değil “sevilen albümlere methiye düzmek” oluyor.Misal şu: http://www.pasifagresif.com/2010/01/synthphonia-suprema-synthphony-001/
arada açıp açıp okuyorum keyfim yerine geliyor.
08.03.2013
@MuratT, yazıda da dediğim gibi, çok fazla promo alıyoruz ve albümleri dinleyip “kötüymüş yazmayalım” demek, ta Almanya’dan, Danimarka’dan, İrlanda’dan, Malta’dan, bir sürü yerden bize postayla orijinal albüm gönderen gruplara, şirketlere saygısızlık olur. O yüzden gelen her promoyu yazıyoruz. Bazıları kötü olabiliyor. :)
08.03.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Gold üyelik sistemi açın. Promolar onlara da gelsin. Güzel olur :)
08.03.2013
@MuratT, Kötü albüm kritiklerini okumanın tadı başka oluyor.
hahahah albüm güzel hoşuma gitti valla:))