Böyle teknik aksaklık olur mu? Benim bildiğim teknik aksaklık gitarının akordu kaçınca “eheh pardon ya teknik aksaklık” diyen adamdır. Benim bildiğim teknik aksaklık, konserin ortasında elektriklerin kesilmesi, zilin düşmesi falandır. Bu ne güzel aksaklık Paul!

Yazıyı bilgilendirici kılmak adına bu paragrafa Paul Gilbert’ı sizlere tanıtarak başlamayacağım zira kendisinin kim olduğundan haberiniz yoksa, muhtemelen yemek tarifi bakmak için İnternet’te can çekişen ve yolunu kaybetmiş annelerden birisisiniz. Bu site başka site teyzecim, yanlış geldin sen!

Gitarda Paul Gilbert, bas gitarda The Mars Volta’nın da basçısı Juan Alderete, vokalde Jeff Martin, davulda ise Judas Priest’ten tanıyacağınız Scott Travis var. Yani kadro eşşek gibi. Bu tarz kadroların en sakat tarafı, her an birisinin şovu yüzünden albümün sıkıcı olabilecek olmasıdır. Tabii burada da en çok rastlanılan durum gitaristin abartı sololarıdır. Fakat gitarın neşeli virtüözü Paul Gilbert öyle güzel bir denge kurmuş ki albüm taş gibi hard rock şarkılarıyla, melodik gitar soloları eşliğinde akıp gidiyor.

Jeff Martin’in sesinin rengi ve melodileri albümün miksajındaki eskilikle müthiş bir uyum sağlamış. 2000 yılında çıkan albüm, açılıştan kapanışa kadar bizlere hard rock’ın doğrularıyla dolu, aranjelerden tutun da sololardaki enerjiye, vokalin yüksek perdelerdeki notalarına kadar iyi düşünülmüş bir albüm sunuyor.

Rock tarihine hit olarak yazılması işten bile olmayan en azından 4-5 şarkıyı barındıran albümü ister gitar albümü olarak döndürün, ister rock ‘n’ roll albümü olarak, neresinden bakarsanız bakın sırf “Technical Difficulties” hayvanlığı için bile dinlemeye değer bulabilirsiniz.

Paul Gilbert’ın tertemiz gitar soundunun, staccatolu notalarının ve pırıl pırıl çalışının eşliğinde, grubun “Live at Whiskey” performasını mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. İyi dinlemeler.