Başlıktan da anlaşılabildiği üzere Fransız müzisyen (ki aslında yaptıklarıyla bana göre müzisyenden öte bir konumu hak ediyor) Neige’e karşı büyük saygı ve minnettarlık duyuyorum. Ana elemanı olduğu Alcest’te, shoegaze ve black metal terimlerini harmanlayıp, Lantlôs’da insanı kendisinden nefret ettirebilecek kadar üst basamaklara çıkmış olması gerçekten hayranlık uyandıran bir yükseliş. Fakat bu durum sadece Alcest ve Lantlôs’da yaşanmadı elbette. Neige’in içinde olduğu her projenin ses getirmiş, insanı derinden hüzünlendiren çalışmalar olması büyük bir başarı, arzu örneğiydi ve tesadüf olması söz konusu bile olamazdı. Üstelik başta Alcest’te olmak üzere, yaptıklarıyla Les Discrets ve pek çok gruba yol gösterdiği de su götürmez bir gerçekti. Sonuç olarak asıl adı Stéphane Paut olan, fakat genel kitle tarafından “Neige” olarak bilinen bu güzel insana olan hayranlığımın üstüne, birde site de Les Discrets kritiğinin olmadığını fark edince bir şeyler karalamaya karar verdim. İyi de ettim gibi, hehe.
Öncelikle, isterseniz gelin hep beraber bu kritiği bir kitapmış gibi düşünelim. Bu özel kitabın yazarı ben, fakat yaptıkları sayesinde bu cümleleri kurmama sebep olmuş asıl önemli şahıslar ise önce Amesoeurs’dan tanıdığımız Fursy Teyssier, ve daha sonra da Neige olsun. Ha, az daha unutuyordum, kitabımızın adı da “Les Discrets – Septembre Et Ses Dernières Pensées” olsun. Evet evet! (Çok şükür albümün adını bir cümlede kullanabildim en sonunda.)
Les Discrets, 2003 yılında Fursy Teyssier tarafından önce tek kişilik bir proje olarak düşünülmüş, fakat daha sonra çeşitli elemanların da dâhil olduğu, akustik gitarın ön planda olduğu sevilesi bir shoegaze/post-rock grubu. Bilenlerin kendilerini şanslı hissetmeleri gerektiğini düşünüyorum, çünkü bazı parçaları var ki, “ölmeden önce dinlenilmesi gerekenler” tanımına gerçekten tam anlamıyla uyuyor. Grubun geçmişine bakarsak, şimdiye kadar yalnızca iki adet albüm çıkarabilmişler. 2012 çıkışlı “Ariettes oubliées..” kritiğinin de bu sitede gayet güzel duracağı taraftarıyım. “Septembre et Ses Dernières Pensées”, (Eylül’ün Son Düşünceleri) daha önce hiç Les Discrets dinlememiş bir kişinin, albüm kapağına bakarak az çok grup hakkında bir şeyler söyleyebileceği karamsar bir kapağa sahip. Özellikle baskın olarak kullanılan renk seçimi çok hoşuma gitti gerçekten. Ayrıca çizimlerin bizzat Fursy Teyssier tarafından yapıldığını da belirtelim.
43 dakikalık “Septembre et Ses Dernières Pensées”, açılışı yaklaşık 2 dakikalık bir parçayla, “L’envol Des Corbeaux” ile yapıyor. Buram buram sır kokan bir parça bu. Albümün geleceği hakkında gram ipucu vermiyor. Gayet akıllıca bir başlangıç kanımca. Albümün ikinci parçası “L’Échappée”. İntrodaki melodi o kadar güzel ki, parçanın başka bir bölümünde tekrar duymak hem mutlu ediyor, hem de hüzünlendiriyor açıkçası. Üçüncü parça “Les Feuilles de l’olivier”. Albümün en sert gibi gözüken ama aslında içinde bir yerde (her zaman olduğu gibi) duygusallık barındıran bir parça. 2:04′te ve 2:26′daki geçişler parçayı tekrar tekrar dinlemeye sebebiyet veriyor. “Septembre et Ses Dernières Pensées”in dört numaralı parçası ise “Song for Mountains”. “À Tout le Monde” dinlemiş hemen hemen her metal dinleyicisi bir ara Fransızca’ya mutlaka merak sarmıştır diye tahmin ediyorum. Aynı etkiyi bu parçada da yaşadım diyebilirim. Akustik kısımlar ve vokaller birbiriyle müthiş bir uyum içerisinde. Albümün en iyisi olmaya aday diyebilirim.
Beşinci parça ise “Sur les Quais”. Tamamen dinleyiciyi rahatlatmayı amaçlayan bir parça denilebilir. “Song for Mountains”ın o kasvetli havasını dağıtmak için de güzel bir sıralamayla albümde kendine yer bulduğunu düşünüyorum. “Septembre et Ses Dernières Pensées”in altıncı parçası “Effet de Nuit”. Albümün en ortalama parçası denilebilir. Çok kötü değil, fakat daha iyisi olabilirdi diye düşünüyorum. “Effet de Nuit” için söyleyebileceğim tek olumlu söz 1:15′teki o akustik kısım. Yedinci parça, albümle aynı adı paylaşıyor. “Septembre et Ses Dernières Pensées” için söyleyeceklerimi bir YouTube kullanıcısı aynen dile getirmiş; “Incredible song! But there is a problem. It is a to short. :/” (“Harika bir şarkı! Ama bir kusuru var. Çok kısa.”)
“Septembre et Ses Dernières Pensées”in sekizinci parçası ise albümün en çok dinlediğim parçası. Ve tabii ki favori parçam; “Chanson d’automne.” Özellikle girişindeki melodiler ile gitmediğiniz ne bir diyar, ne de tatmadığınız bir acı kalıyor. Öylesine güzel, öylesine aşmış bir parça. “Svipdagr & Freyja” ise albümün dokuzuncu parçası. Sert girişi ve birden bambaşka bir parçaya bölünmesiyle yine albümün en dikkat çekici parçalarından birisi olmayı başarabilmiş. 1:36′dan önce ve sonra olarak ikiye bölebiliriz kısaca. “Septembre et Ses Dernières Pensées”in onuncu ve kapanış parçası ise “Une Matinée d’Hiver.” Huzur ve mutluluk gibi iki kavramın ince ince işlenildiği bir kapanış parçası yapılmış diyebilirim. Huzur ve mutluluk dedim, fakat “Une Matinée d’Hiver”in aslında kapanış parçası olduğu gerçeği tekrar düşünülünce üzülmüyor değil insan. Ve evet, kitabımız, “Septembre et Ses Dernières Pensées” maalesef burada sona eriyor, bir başka kitapta görüşmek üzere!
Neige bu kadar acıyla hüzünle nasıl hayatta kalıyor anlamıyorum. Biz bir albümünü dinleyince kendimizden geçiyoruz, adam bu kadar işi yapmak için kim bilir hangi kafadadır artık. Saygı duyulası.
elemanın teki les discrets’in ariettes oubliees klibinin altına “I see Les Discrets as the dark side and Alcest as the light side, two equally powerful forces.” demiş, adam haklı beyler :D
Hakkında yorum yapmak bile başlı-başına bir olay. Cidden Neige, Fursy gibi isimlerin hayat hikayelerini bilmek isterdim. Yani, bu insanlar ne yaşadı da neticede bu kadar hüzün dolu albümler çıktı ortaya.
Ha bu arada şu yaz sıcağında hangi akla-hizmet bu albümü yeniden dinledim bilmiyorum ama iyi bok ettim. Şu sıcak havada bi soğuk/hüzün kapsulunun içinde gibi hissediyorum kendimi.
çok başarılı bir albüm tam bir masal gibi yaşanmışlıklarınızın sürekli aklınıza geleceği derin düşüncelere dalacağınız bir başyapıt
albüm kapağı güzelmiş yalnız.
Pazartesi filan başlarım bunu yazmaya diyordum ki…:)
Ellere sağlık, nefis albüm.
parça çok başarılı albümün tamamı böyleyse çok iyi bir albüm var karşımızda.
Neige bu kadar acıyla hüzünle nasıl hayatta kalıyor anlamıyorum. Biz bir albümünü dinleyince kendimizden geçiyoruz, adam bu kadar işi yapmak için kim bilir hangi kafadadır artık. Saygı duyulası.
Alcest ile birlikte çıkardıkları split’te yer alan “Après l’Ombre”, son 2-3 yıl içinde en fazla dinlediğim parça oldu. http://youtu.be/O_st3v6mxac
Septembre..’ye de 10 üzerinden 10 veririm.
müthiş albüm kapağı, müthiş bir sound, müthiş besteler…insanın durduk yerde moralini bozbilen bir albüm…
elemanın teki les discrets’in ariettes oubliees klibinin altına “I see Les Discrets as the dark side and Alcest as the light side, two equally powerful forces.” demiş, adam haklı beyler :D
Hakkında yorum yapmak bile başlı-başına bir olay. Cidden Neige, Fursy gibi isimlerin hayat hikayelerini bilmek isterdim. Yani, bu insanlar ne yaşadı da neticede bu kadar hüzün dolu albümler çıktı ortaya.
Ha bu arada şu yaz sıcağında hangi akla-hizmet bu albümü yeniden dinledim bilmiyorum ama iyi bok ettim. Şu sıcak havada bi soğuk/hüzün kapsulunun içinde gibi hissediyorum kendimi.