Black metali yeni keşfetmişseniz, türün derinlerine dalmak istediğinizde yapacağınız ilk şey internette araştırma yapmak olacaktır. Eğer arama motorlarına ‘The Best Black Metal Albums Of All Time’ gibi bir şeyler yazıp tıklarsanız, karşınıza birçok link gelecektir. İlk 3’deki grup/albümler genel olarak aynıdır. Bilenler bilir, türün kalıplarını, kalite standartlarını belirleyen albüm ve gruplar malum, ancak yine de kişisel zevklere bakıldığında, genel kanıyla çelişen durumlar olduğu açıktır. Ana akımdan örnek verecek olursam, mesela bence Metallica’nın en iyi albümü Master Of Puppets değil Ride The Lightning’dir, Iron Maiden’ın X Factor’undeki çoğu şarkısı sevilen pek çok Maiden şarkısından iyidir, ama prodüksiyon berbat olduğu için kendini gösterememektedir, Kreator’ın Renewal’ı harika bir albümdür vs.
Norveç black metalinin elitlerinden Emperor’un In The Nightside Eclipse albümü çoğunluk tarafından en iyi black metal albümü olarak kabul ediliyor. Ancak iki albüme de bayılmakla beraber bence Anthems… biraz daha iyi bir albüm.
Albümün kapağı ünlü Fransız illüstrasyon sanatçısı – kendisi 1800’lerde yaşamış ve pek çok klasik kitaba hatta incil’in dönemin İngiltere basımlarına müthiş görseller tasarlamış – GustaveDore’ye ait. Albümün karanlık atmosferine yakışan harika bir çalışma gerçekten. Kendisinden haberi olmayan yeni dinleyicileri bile sadece kapağıyla tuzağa düşürebilecek bir görsellik. Karanlık yeşil tonu ile Dimmu Borgir’in Enthrone Darkness Triumphant kapağına ilham verdiği de apaçık ortada.
Albümde Nightside’a göre bazı eleman değişiklikleri mevcut. Önceki albümde davulları çalan Faust yerine bu albümde setin başına Trym geçmiş. Tam bilemiyorum ama bu Faust’un hapse girdiği döneme denk geliyor olabilir. Bas gitarlar ise Nightside’da çalan, Carpathian Forest, Blood Red Throne gibi gruplardan tanıdığımız Tchort’un yerine Alver’e emanet edilmiş. Alver bir dönem Dodheimsgard’da da çalmış.
Albüm prodüksiyon anlamında Nightside’dan çok daha başarılı. Şahsen cilalı prodüksiyonların black metale yakışmadığını düşünüyorum. O bakımdan 2 albümde de böyle bir problem yok, ancak Anthems, elemanların tecrübelerinin de etkisiyle, enstrümanların daha rahat seçilebildiği ve Emperor’un o derin katmanlı müziğine daha rahat hakim olabileceğiniz daha iyi bir sound’a sahip. Norveç camiasına gelmiş nice iyi müzisyen arasında bile pırlanta gibi ışıldayan Ihsahn ve kankası Samoth albümde gerçekten çok büyük işlere imza atmışlar.
Anthems, intro vari Alsvartr (The Oath) ile açılıyor ve müthiş sert, hızlı bir girişe sahip, şahsen benim de en sevdiğim Emperor şarkılarından olan Ye Entrancemperium ile devam ediyor. Ardından gelen Thus Spake the Nightspirit de Emperor’ın klasiklerinden, aynı zamanda senfonik black metalin mihenk taşlarından birisi. Defalarca tekrarlanarak adeta beyninize kazınan Nightspirit, Spirit, Embrace my soul dizeleriyle biten parça sonrası albüm sırasıyla Ensorcelled by Khaos, The Loss and Curse of Reverence ve The Acclamation of Bonds ile devam ediyor. The Loss and Curse of Reverence da Emperor’ın iyi bilinen, önemli parçalarından birisi. Sırada yine Emperor klasiklerinden With Strength I Burn var. Bu parçayı anlatmak için de söylenebilecek fazla birşey yok. Kısaca mükemmelliğin vücut bulmuş hali diyebiliriz. Albüm beyninize darbeli matkap misali tesir ettikten sonra The Wanderer adlı müthiş senfonik outro ile kapanıyor. Dinleyeni, sol patikadan, çok uzaklara götüren, karanlık bir yerde, kayıp, yalnız ama güçlü hissettiren bir parça.
Albümün müzisyenlik kısmına gelecek olursak, Ihsahn ve Samoth hakkında söylenecek pek bir şey yok, çünkü bestelere müzikal/sözel anlamda kattıkları ruh ortada. Hani aktör Ralph Fiennes’ın aristokrat, seçkin bir duruşu vardır ya, sanki Ihsahn, Samoth, Fenriz (Darkthrone) gibi adamlarda da bu var. Herkeste olmayan farklı bir hissiyat, değişik bir ruh hali, tanımlayamayacağım bir durum var. Trym de müthiş bir davulcu, ve harika bestelere yakışan bir iş çıkarıyor. Zaten Wacken kaydında falan izlerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Canlı olarak da kusursuza yakın çalan bir müzisyen.
Anthems’ın önemli özelliklerinden biri de, cılkını çıkarmadan, müziğe derinlik katacak şekilde klavye kullanımına bir ders niteliğinde olması. Pek çok grup klavyeyi müziğe nasıl adapte edeceğini bilemeyip sınıfta kalırken, Emperor hem yoğun hem de baymayan klavye kullanımıyla bu işin nasıl yapılması gerektiğini öğretiyor.
Eğer bu harikulade albümü hala dinlemediyseniz, mutlaka dinleyin, dinlettirin.
“I am one with thee
I am the eternal power
I am the Emperor!”
Kadro Ihsahn: Klavye, vokal, gitar
Samoth: Gitar
Alver: Bas
Trym: Davul
Şarkılar 1. Alsvartr (The Oath)
2. Ye Entrancemperium
3. Thus Spake the Nightspirit
4. Ensorcelled by Khaos
5. The Loss and Curse of Reverence
6. The Acclamation of Bonds
7. With Strength I Burn
8. The Wanderer
benim de aklıma the wanderer’ı dinleyince, diablo 2′nin 3. kasabasındaki the wanderer quest’i geliyor. gerçi o dark wanderer ama olsun. kritik için de eline sağlık, son olarak emperor olunmaz emperor doğulur.
Ulan bi kaç gündür aklımda Emperor vardı şimdi kritiğini görünce bi tebessüm oluştu suratımda. Vay a me ka.
Yalnız krtiği yapılması gereken bir Emperor albümü varsa bu da In the Nightside Eclipse albümüydü. O albüm kritikte de dendiği gibi bir çok Black Metal tutkunu insana göre Emperor’un en iyi albümü olmasını geçtim, tüm zamanların en iyi Black Metal albümü diyen de büyük bir kesim var. Hakkaten hayatımda dinlediğim en uğursuz, en lanetli, şeylerden biridir o albüm. Anthems… albümünde o pislik hava pek yok ama müzikalite olarak İn the Nightsade Eclipse’den bir kaç gömlek daha üstün. Oldukça kaliteli besteler var bu albümde. Özellikle The Loss and Curse of the Reverence’daki 2.45 te giren o kalvyeli melodiyi herkes kolay kolay bulamaz. Ama Black Metalde öyle über pro enstrüman tekniğinden ziyade, önemli olan o leş atmosfer olduğu için ilk albümün şahsımca ve diğer Black Metal kamuoyunda daha çok sevilmesi, iyi değerlendirmesi yapılması doğal. Symphonic Black Metalin yapı taşlarından olan bu iki albümde güzeldir.
Faust konusuna da açıklık getireyim. Norveçin Lillehammer kasabasındaki ormanlık bir alanda bir eşcinseli öldürdüğü için yaklaşık 9 yıl hapis yatmıştır. İlk albümde davulların başında baget sallayan Faust, bu sebepten ötürü 2. albümde yani bu albümde yoktur. Detaylı bilgi için Until the Light Takes Us belgesini izlemekte fayda var. Şu sayfaya da bakabilirsiniz:
@earth’s skin, Onu diyen Jon Nödtveidt diye biliyorum hocam. Faust da en az Jon kadar karanlık biri; herhangi bir açıklamasını, röportajını bulmak çok zor. İkisinin de ortak yönü bir eşcinseli öldürüp yıllarca hapis yatmaları. (Ama şu an Jon aramızda yok) Black Metal dünyasındaki homofobik düşünceyi anlıyorum ama öldürmek de hangi hakla hizmet, bu müziği hayatım yapmış olmama rağmen ben işte bunu anlayamıyorum.
Sevdiğim müzisyenlerin mantık dışı hareketlerini de eleştiririz tabiki.
Üzgünüm ama bu kulaklar De Mysteriis Dom Sathanas’ı işitti bir kere. Ihsahn ve kirvelerine önlerini ilikleyip işlerine bakmak düşer. İyi bir albüm ama en iyi Black Metal albümü olacak kadar değil.
Tabii ki de klasik, sanat eseri bi albüm. “Thus Spake the Nightspirit” hem en sevdiğim Emperor şarkısı, hem de genel olarak da en sevdiğim şarkılardan biri.
kritik için teşekkürler,şahsen yazara katılıyorum,her grubun en çok bilinen veya herkesçe en iyi olduğu söylenen bir albümü vardır,ama bazen bu genel kanının aksine başka bir albüm olur,her grubun bir zirvesi vardır,mesla immortal ın en iyi işinin at heart of the winter olduğunu düşünür çoğu kişi,ama immortal ın zirvesi damned in black dir,emperor içinde her ne kadar in nightside eclipse en iyi gösterilse de zirveye çıktığı albüm budur,şahsen benim senfonik,melodik black metali yavan bulan bi insana bile oha la adamlar ne biçim yapmış dedirtmiştir,tam bir sanat eseridir
emperor un kötü albümü yok ki bu kötü olsun, efsanedir, mutlaka dnleyin ve dinletin derim! beğenmeyen arkadaşlar için rihanna var beyonce var hatta britney spears var (bu hatun var mı hala yaw?)
pure black olarak maynem, darkthrone, burzum gibi gibi birçok önemli oluşumların albümleri vardır ama işi teknik boyutunda değerlendirmek lazım bana kalırsa. bu albüm bir senfonik black metaldir. bu noktada dinlenirken senfonik olduğu bilinerek dinlenmelidir değerlendirmeyide ona göre alınmalıdır. alınacak tad farklıdır. de mysteriis dom sathanas belkide dinlenebilecek en leş black metal albümüdür onuda o şekilde değerlendirmek lazım. kritik için teşekkürler.
benim de aklıma the wanderer’ı dinleyince, diablo 2′nin 3. kasabasındaki the wanderer quest’i geliyor. gerçi o dark wanderer ama olsun. kritik için de eline sağlık, son olarak emperor olunmaz emperor doğulur.
Favori Emperor albümüm.Herşeyiyle muazzam, görkemli bir sanat eseri.
Ulan bi kaç gündür aklımda Emperor vardı şimdi kritiğini görünce bi tebessüm oluştu suratımda. Vay a me ka.
Yalnız krtiği yapılması gereken bir Emperor albümü varsa bu da In the Nightside Eclipse albümüydü. O albüm kritikte de dendiği gibi bir çok Black Metal tutkunu insana göre Emperor’un en iyi albümü olmasını geçtim, tüm zamanların en iyi Black Metal albümü diyen de büyük bir kesim var. Hakkaten hayatımda dinlediğim en uğursuz, en lanetli, şeylerden biridir o albüm. Anthems… albümünde o pislik hava pek yok ama müzikalite olarak İn the Nightsade Eclipse’den bir kaç gömlek daha üstün. Oldukça kaliteli besteler var bu albümde. Özellikle The Loss and Curse of the Reverence’daki 2.45 te giren o kalvyeli melodiyi herkes kolay kolay bulamaz. Ama Black Metalde öyle über pro enstrüman tekniğinden ziyade, önemli olan o leş atmosfer olduğu için ilk albümün şahsımca ve diğer Black Metal kamuoyunda daha çok sevilmesi, iyi değerlendirmesi yapılması doğal. Symphonic Black Metalin yapı taşlarından olan bu iki albümde güzeldir.
Faust konusuna da açıklık getireyim. Norveçin Lillehammer kasabasındaki ormanlık bir alanda bir eşcinseli öldürdüğü için yaklaşık 9 yıl hapis yatmıştır. İlk albümde davulların başında baget sallayan Faust, bu sebepten ötürü 2. albümde yani bu albümde yoktur. Detaylı bilgi için Until the Light Takes Us belgesini izlemekte fayda var. Şu sayfaya da bakabilirsiniz:
http://www.metal-archives.com/artists/Faust/118
Wrath of the Tyrants demosu da feci bi şeydir ilk dönem Emperor ve True Black Metal sapına kadar. Onu da belirtmeden edemedim amk.
25.02.2013
@Nightwing, “I was never a Satanist or fascist in any way” diyor, kurbanın eşcinsel olması tesadüf mü acaba?
25.02.2013
@earth’s skin, Onu diyen Jon Nödtveidt diye biliyorum hocam. Faust da en az Jon kadar karanlık biri; herhangi bir açıklamasını, röportajını bulmak çok zor. İkisinin de ortak yönü bir eşcinseli öldürüp yıllarca hapis yatmaları. (Ama şu an Jon aramızda yok) Black Metal dünyasındaki homofobik düşünceyi anlıyorum ama öldürmek de hangi hakla hizmet, bu müziği hayatım yapmış olmama rağmen ben işte bunu anlayamıyorum.
Sevdiğim müzisyenlerin mantık dışı hareketlerini de eleştiririz tabiki.
26.02.2013
@Nightwing,
http://heavymetal.about.com/od/interviews/a/faust_2.htm
26.02.2013
@earth’s skin, O açıklama Jon’un demedim Jon’un diye biliyorum dedim.
Bir Faust röportajını bularak zoru başarmışın tebrikler.
26.02.2013
@Nightwing, 2.45te bişey bulamadım ben 3.15′te bişeyler var ama
”Emperor’un In The Nightside Eclipse albümü çoğunluk tarafından en iyi black metal albümü olarak kabul ediliyor.”
Hangi çoğunluk? ”İddia edildi” desen daha iyiydi :)
25.02.2013
@Rotten Angel, evet haklısın.
Üzgünüm ama bu kulaklar De Mysteriis Dom Sathanas’ı işitti bir kere. Ihsahn ve kirvelerine önlerini ilikleyip işlerine bakmak düşer. İyi bir albüm ama en iyi Black Metal albümü olacak kadar değil.
25.02.2013
@earth’s skin, +1
çoiddialı olmuş.
Tabii ki de klasik, sanat eseri bi albüm. “Thus Spake the Nightspirit” hem en sevdiğim Emperor şarkısı, hem de genel olarak da en sevdiğim şarkılardan biri.
Nattens madrigal, de mysteris dom sathanas ve hvis lyset tar oss gibi albümlerin yanında bu albümün esamesi bile okunmaz.
27.02.2013
@saw you drown, +Transilvanian Hunger…bana göre de bu albümün tek güzel yanı kapağıdır…
kritik için teşekkürler,şahsen yazara katılıyorum,her grubun en çok bilinen veya herkesçe en iyi olduğu söylenen bir albümü vardır,ama bazen bu genel kanının aksine başka bir albüm olur,her grubun bir zirvesi vardır,mesla immortal ın en iyi işinin at heart of the winter olduğunu düşünür çoğu kişi,ama immortal ın zirvesi damned in black dir,emperor içinde her ne kadar in nightside eclipse en iyi gösterilse de zirveye çıktığı albüm budur,şahsen benim senfonik,melodik black metali yavan bulan bi insana bile oha la adamlar ne biçim yapmış dedirtmiştir,tam bir sanat eseridir
emperor un kötü albümü yok ki bu kötü olsun, efsanedir, mutlaka dnleyin ve dinletin derim! beğenmeyen arkadaşlar için rihanna var beyonce var hatta britney spears var (bu hatun var mı hala yaw?)
pure black olarak maynem, darkthrone, burzum gibi gibi birçok önemli oluşumların albümleri vardır ama işi teknik boyutunda değerlendirmek lazım bana kalırsa. bu albüm bir senfonik black metaldir. bu noktada dinlenirken senfonik olduğu bilinerek dinlenmelidir değerlendirmeyide ona göre alınmalıdır. alınacak tad farklıdır. de mysteriis dom sathanas belkide dinlenebilecek en leş black metal albümüdür onuda o şekilde değerlendirmek lazım. kritik için teşekkürler.
Fas – Ite, Maledicti, in Ignem Aeternum ve Storm of the Light’s Bane ile birlikte en iyi black metal albümü. Bence tabi.