Bir insan DARKANE, JAMES LABRIE, PESTILENCE, OLD MAN’S CHILD, NON-HUMAN LEVEL, ARCH ENEMY ve ARMAGEDDON gibi gruplarda çalmış ya da halen çalıyorsa, DREAM THEATER’ın davulcu seçmelerine davet ediliyorsa, o insan iyi bir davulcudur. Hatta iyi ne kelime, harika bir davulcudur. Aslen DARKANE davulcusu olarak tanıdığımız Peter Wildoer, metal dünyasının en komplike ve yetenekli davulcularından biri olmasının yanı sıra, yıllar önce kendisiyle yüz yüze yaptığım kısa sohbetten de anlamış olduğum üzere (merhaba ben Ahmet) çok sıcak kanlı, tatlı bir insan.
Her ne kadar bu röportajın cevaplarını, sorular kendisine yollandıktan 2 yıl 3 ay 4 gün sonra gönderse de… Bir saniye, bir kere söylemek yetmedi. 2 YIL 3 AY 4 GÜN sonra gönderse de, elimizde gayet dolu dolu bir röportaj olması bizi mutlu etti (adam arada DREAM THEATER seçmelerine katıldı, neden o konuda soru yok derseniz, işte bu yüzden). Wildoer’ın aradan 2 yıl geçtiği için bazı soruları bugüne uyarlamak suretiyle cevapladığı bu güzel röportajı sizlere sunmaktan mutluluk duyuyor, size daha çok DARKANE dinlemeye davet ediyoruz.
Selam Peter, umarım oralarda her şey yolundadır. Hemen röportaja başlayalım. Öncelikle, DARKANE’de neler oluyor? 2010’da bir DVD yayımladınız, albümlerinizin arasına 2-3 sene kadar süre koyduğunuzu da biliyoruz. 2013′te yeni bir DARKANE albümü görecek miyiz?
Şu an yeni bir albüm kaydediyoruz ve 2013 sonlarında piyasaya sürülecek. Davullar 2012 Ağustos’unda zaten hazırdı. Ancak tüm zamanımızı DARKANE’e ayıramıyoruz. Normal çalıştığımız işlerimiz ve ailelerimiz var. Sadece akşamları ve haftasonları zaman ayırabildiğinizde kayıt işlemleri gerçekten uzun sürüyor. Lawrance bu ay içerisinde vokal kayıtlarına başlayacak. Klas ve Chris de solo gitarları ve diğer bazı gitarları kaydedecekler. Miks işlemlerini ise Mart ayında tamamlayacağız. Büyük ihtimalle albüm yazdan önce çıkmayacak.
“Rusten Angel”dan beri bir DARKANE hayranıyım ve o albümü hâlâ en iyi işiniz olarak görüyorum. Bence, sonraki albümlerinizle karşılaştırırsak daha karmaşık ve katmanlı bir yapısı var. Diğer albümlerinizi de çok seviyorum fakat onlar daha çok melodik death metal etkilenimli modern thrash metal gibi duruyorlar. Sence yeni albüm “Demonic Art” havasında mı olur, yoksa DARKANE sound’unu zenginleştirmeye yönelik başka dokunuşlar da duyacak mıyız?
Tüm DARKANE albümleri birbirinden çok farklı. Bence albümlerimiz, o an içinde bulunduğumuz ruh halimize göre şekilleniyorlar. “Rusted Angel” tabii ki klasik bir DARKANE albümü ve zamanında gayet rahat şekilde ortaya çıkarılmıştı. O zamanlar çok gençtik ve AGRETATOR isimli grubumuzda yıllarca çok teknik bir müzik icra ettikten sonra, en azından kendi kulaklarımıza göre daha basit bir şeyler yapmak istiyorduk. Benim görüşüm, yeni albüm “Demonic Art” gibi değil. Yeni albüm daha fazla çeşitlilik barındırıyor. Ayrıca Lawrance vokallere döndüğünden beri kulağa farklı geliyor ve bu değişiklikten dolayı çok mutluyum. Diğer DARKANE albümleriyle benzerlikleri olup olmadığını söyleyemem. Sonuçta hâlâ metal! Hahaha…
James Labrie ile nasıl tanıştınız? Solo albümünde izlediği yol onun kendi seçimi miydi? Kendisi yırtıcı vokalleri ve sert davulları gerçekten seviyor mu?
Uzun süredir James ile beraber şarkı yazıp klavye çalan Matt Guillory bir gün beni aradı
ve bana yeni albümlerinde davul çalmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Beni ortak bir arkadaşımızdan bulmuştu. Tabii ki çok ilgimi çekti! Hem James hem de Matt; SOILWORK, IN FLAMES gibi İsveçli grupları çok severler, bu yüzden de sert vokaller ve daha sert metal onların da hoşuna gider. Kısacası bu karar tamamen o tür müziği seviyor olmamız sonucunda ortaya çıktı.
“Static Impulse“ı nasıl görüyorsunuz? Bence çok iyi bir albüm, sadece Labrie’nin tür değiştirmiş olmasından ötürü değil, içinde birçok geniş vizyonlu iyi müzisyen ve tutku barındırması sebebiyle. LaBrie albümden sonra gelen hayran tepkilerini mnasıl değerlendirdi?
Ben de “Static Impluse”ı çok seviyorum ve onun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Çıktığından beri hâlâ zaman zaman açıp dinlerim ve hiçbir zaman gözümdeki yerini kaybetmedi. Bence de albümdeki tüm müzisyenler çok yetenekli ve geniş vizyonu olan insanlar. Bildiğim kadarıyla LaBrie hayran tepkisinden rahatsız olmadı, Matt ile beraber istedikleri albümü yaptılar ve kendilerinden başka kimseyi memnun etme amacı taşımıyorlardı. Hayran tepkileri genelde iyiydi ama bazıları albümün sert vokallerle başlamasını biraz yadırgadılar. Ancak şu an büyük bir kısmı albümü çok seviyor. Herkesi memnun edemezsiniz ve zaten niyetleri de bu değildi.
ARCH ENEMY’nin “Stigmata” albümünde çaldın. Ardından Mike Ammott’un gruba uygun bir davulcu olmadığın hakkında bir şeyler dediğini hatırlıyorum. Burada ne kastettiğini biliyor musun? Acaba seni ARCH ENEMY için fazla teknik mi bulmuşlardı?
Hmm. Ne diyebilirim ki? Bu olay çok geçmişte kaldı. Mike eğlenceli birisi ve onunla çalışmak çok güzeldi, ama bana ihtiyacı kalmadığında da hakkımda atıp tuttu. Bir günah keçisine ihtiyacı vardı, çünkü çoğu insan “Stigmata”yı pek beğenmemişti ve şarkı yazımıyla hiç alakam olmamasına rağmen suçlanan ben oldum. Mike ile sorunlarımızı hallettik, festivallerde ve turnelerde karşılaştığımızda birlikte iyi vakit geçiriyoruz. Benim fazla teknik geldiğimi düşündüklerini sanmıyorum. Hatta Mike bence tam da o albümde çaldığım gibi bir şey istiyordu benden. O dönemde kendisi QUEENSRYCHE, NEVERMORE ve benzeri teknik gruplardan çok etkileniyordu ve onlar gibi bir şey yapmak istiyordu.
NON-HUMAN LEVEL’ın ilk albümünde vokallerdeydin. Peki neden davullarda yoktun? Bu seninle mi, yoksa Christofer’la mı alakalıydı? Davullarda yer almaman DARKANE’e fazla benzemekten kaçınmak için miydi? Ek olarak, ikinci bir NON-HUMAN LEVEL albümü için planlarınız var mı?
Christofer’la 1989′dan beri birlikte müzik yapıyoruz ve davullarda ben olsaydım, dediğin gibi o albümün DARKANE’e fazlaca benzeme riski vardı. Christofer albümün farklı olmasını istedi ve bana vokalleri yapmamı önceden teklif ettiği için başka bir davulcu ihtiyacı doğdu. O görevi üstlenen Ryan van Poederooyen (DEVIN TOWNSEND PROJECT) harikadır ve albümdeki performansına da bayıldım. Şu anda ikinci bir albüm için planlarımız yok, ama Christofer zaman bulabildiğinde bir ikinci albüm yapmak istiyor. Muhtemelen bu olay birkaç yıl sonra gerçekleşir.
Vokallerden bahsetmişken, “Static Impulse”daki scream vokaller sana ait ve bir sonraki albümde de yine bu vokalleri kullanmaya devam edeceksiniz. Konserlerde hem davul çalıp hem vokal yapma işini birlikte yürütmeyi nasıl planlıyorsun? Yoksa konserler için konuk vokalist mi kullanacaksınız?
Aslında ilk baştaki plan turlar sırasında benim hem davul çalıp hem de vokalleri yapmam yönündeydi, ama doğrusunu söylemek gerekirse bu pek kolay bir iş değil hahaha. Böğürdüğüm şarkıların bazılarının davulları da daha yoğun, o yüzden ikisini aynı seviyede sürdürmenin zor olacağını düşündük. Muhtemelen başka bir vokalist olmayacak ama belki playback filan kullanmak durumunda kalabiliriz. Çok istediğimiz bir seçenek değil, ama elverişli bir çözüm olduğu da ortada.
Sen aynı zamanda PESTILENCE’ın geri dönüş albümünde de çaldın. Grubun önceki işlerinin takipçisi miydin? Eğer öyleysen grubun son albümünde eskiye nazaran daha dolambaçsız bir death metale kaymış olması hakkında ne düşünüyorsun? Çünkü eskiden çok daha cazımsı ve fusion odaklı işler yaparlardı.
PESTILENCE’ın davullarını çalmamı istendiğinde hem çok mutlu olmuştum, hem de gururlanmıştım. Eski albümlerini çok severim ve grubun da büyük bir hayranıyım. Albüme gelecek olursam, ben de bu durumdan %100 memnun değilim ve eskiye nazaran daha az çeşitlilik içerdiği konusunda seninle hemfikirim. Buna rağmen bazı şarkılardan oldukça keyif alıyorum. Bana kalsa daha az çift kros ve blast kullanırdım ve albüme biraz daha fusion havası katacak davullar yazmayı isterdim.
OLD MAN’S CHILD’daki son performansını senin stiline göre biraz yumuşak buldum. Alışık olduğumuz Peter Wildoer gibi çıldıran bir halin yok. Nispeten daha basit davul motifleri kullanmak Galder’in kararı mıydı? Çünkü sana kalsa ne kadar manyak şeyler ortaya çıkartabileceğini biliyoruz.
Bana sorarsan bu tam doğru değil. Aslında albümde oldukça karmaşık ve güzel davul bölümleri var; ama çamur gibi olan prodüksiyonun içinde duymak pek mümkün değil. Albümün miksi ve prodüksiyonundan hiç ama hiç memnun değilim. Çift trampet ve stack zillerle oldukça havalı poliritmik bölümler çaldığımı hatırlıyorum; fakat albümde bunları duyamıyorsunuz! Bir de bazen şarkının gidişatına göre kendi stilinizi tam yansıtmanız mümkün olmuyor. Yine de Galder’le çalışmak harikaydı, hem OLD MAN’S CHILD’ın, hem de DIMMU BORGIR’in hayranıyım.
Sahnede birçok davulcu izleme şansım oldu. Seni de DARKANE ile 2005′te Kanada, Vancouver’da izlemiştim, sanıyorum SOILWORK ile birlikte verdiğiniz bir konserdi. Söylemeliyim ki izlediğim en hızlı davulculardan birisin. Atak yaptığın anlar, sanki hızdan flulaşmış kolların saniyeden az zamanda bir sürü farklı ses ortaya çıkarması gibi. Sormak istediğim, bu kadar hızlanmak için nasıl çalışmalar yaptın ve davul çalmayı öğrenirkenki idollerin kimlerdi?
Güzel sözlerin için çok sağol, çok mutlu ettin beni! Çift kros ve blast beat’lerde aslında çok da hızlı bir davulcu değilim, bu konuda inanılmaz hızlı olanlar var ve ben onlar kadar olmayı hayal bile edemiyorum. Ama atak yaparken çok hızlıymışım gibi sesler çıkartmamı sağlayan bazı fikirler geliştirdim haha! Temel olarak bu el ve ayaklarla kombinasyonlar yaratıp, bunu davul üzerinde kulağa çılgın gelecek şekilde uyarlamak. Bunları oluşturmak için özel antremanlar yapmadım pek, yıllar geçtikçe doğal olarak geliştiler diyebilirim. Bu konudaki ilhamlarım olarak tabii ki Sean Reinert ve Gene Hoglan’ı rahatlıkla gösterebilirim. Sanırım bu konuda verebileceğim tavsiye, davul kiti üzerinde mümkün olduğunca hızlı gezinmeye çalışmak olur. Benim tüm kitim genel olarak bir stereo düzen üzerine kurulu, bu bana sağ ve sol taraftan aynı sesleri üretebilme imkanı sağlıyor. Bunu yaptıktan sonra, soldan sağa ve sağdan sola hızlıca geçebilmek için çalıştım.
Sevdiğin ekstrem metal davulcularından bazılarını sayar mısın? Yeni nesil içerisinden dikkat etmemizi önereceğin birileri var mı?
Yukarıda saydıklarımdan Sean Reinert ve Gene Hoglan hâlâ en sevdiklerim arasında. Dirk Verbeuren (SOILWORK, SCARVE) de çok ilham verici işler yapıyor. Son on beş yılda Virgil Donati benim için büyük bir ilham kaynağı olmuştur ve onu, dinlediğim diğer tüm davulcular arasında farklı bir seviyede görüyorum. Bildiğim tüm davulcuların ritim algılarının çok çok üzerinde bir algıya sahip. GOJIRA’dan Mario Duplantier de inanılmaz ve çalma tarzında harika bir groove barındırıyor. Şimdilik başka yeni yetenek aklıma gelmiyor. Konu hız olduğunda yetenekli pek çok davulcu var, ancak bana sorarsan çoğu, yeni fikirler ve müzikalite anlamında yetersiz. Dinlediğim tüm müzisyenlerde kişilik olmasını isterim. Ayrıca çok fazla davulcunun davul kayıtlarını aynı davul sample’larıyla dijital olarak değiştirmesi neticesinde, tüm davul tonları birbirine benziyor ve sıkıcı hale geliyor. Hayranlık duyduğum üç “yeni” davulcu olan Travis Orbin, Alex Rüdinger ve Matt Halpern de işi çözmüş ve ne yaptığını bilen adamlar! Başka müzik türleri de dinliyorum ve o müzisyenlerden de ilham alıyorum. Son yıllarda kilise gruplarındaki davulcuların tarzlarından da etkileniyorum!
İsveç’te farklı müzikal yönleri olan çeşitli projelere dâhil oluyorsun. Müzikal zevklerin daha çok hangi yönde? Bugünlerde dinlediğin veya ömrünün sonuna dek dinleyeceğine emin olduğun albümler neler?
Farklı tarzlarda pek çok müzik dinliyorum ve bunlardan büyük keyif alıyorum. Cazdan death metale kadar her şeyi dinliyorum ve Beyoncé, Sheryl Crow, Krazy Baldhead (harika bir elektronik müzik yapıyor) ve daha binlerce sanatçıyı takip ediyorum. Dediğim gibi tarz ayırmaksızın müziği seviyorum. Ancak bununla beraber hiçbir müzikal yetenek barındırmayan ve tamamen saçmalıktan ibaret olan müzikler olduğunun da farkındayım! Son dönemde FOO FIGHTERS, THE MARS VOLTA, Alanis Morissette, GOJIRA, Adele, Dave Weckl dinliyorum, ancak çoğunlukla içerisinde bulunduğum projelerin prodüksiyon öncesindeki farklı hallerini dinliyorum. Her zaman, kayıtlarda davullarını çalacağım için öğrenmem gereken şarkılar oluyor. Ömrümün sonuna kadar dinleyeceğim birkaç albüm saymak benim için zor çünkü hep farklı müzikler dinliyorum, ancak hayatımın sonuna kadar sadece tek bir şarkı dinleme hakkım olsaydı, bu Alanis Morissette’ten “Uninvited” olurdu. Bana sorarsan o şarkıda her şey var.
Hepsi bu kadardı, röportaj için teşekkür ederiz ve yaptığın her şeyde başarılar dileriz.
Asıl ben teşekkür ederim, size de bol şanslar! Metali desteklemeye devam edin!!!
Sorular
Ahmet Saraçoğlu
Tercüme
PASİFAGRESİF
Geç olsun, güç olmasın sözünün karşılığı gibi duran bir röportaj olmuş gibi. 800 küsür gün abi, öeh.
Harika bir röportaj olmuş.Elinize sağlık.Gerçekten de Dirk ve Peter ekstrem türlerde çalan en sevdiğim ve merakla takip ettiğim davulcular.Baya baya hayranıyım bu adamların.Yeni Darkane albümü de artık gelsin bir zahmet.
tanımam etmem. ama 2 yıl sonra mail cevaplayarak kofti bi insan olduğu izlenimini verdi. darkane dinlerim o ayrı.