Selam pek sevgili PASİFAGRESİF okurları ve hayatını sevgi ve erdem üzerine kurmuş tüm Gaziosmanpaşa sakinleri. Geçtiğimiz haftanın eksine bu hafta bir hayli yoğun bir gündemimiz var. En iyisi alfabetik olarak gidelim.
Yeni albümünün çıkmasına epey az bir sure kalan GHOST’la başlayalım. GHOST’un başardığı şey gerçekten saygı duyulası. Her ne kadar bir sürü insane “Yeni bir şey yapmıyorlar” dese de, demek ki eskiden alıntılar yaparak yarattıkları bu şey, çok fazla insane yeni geldi ki, böylesi büyük bir patlama yaptılar. James Hetfield’ından Dave Grohl’una, bu olayın “eskiden yapılmışına” da tanık olan insanlar bile “GHOOOOOST!” diye geziyorsa, bu gizemli arkadaşlar bir şeyleri başardı demektir.
Yeni yayınladıkları ABBA cover’ı o kadar yerinde bir seçim olmuş ki, albüme dair merak ve beklenti arttıkça artıyor. GHOST bu albümde de “Opus Eponymous”un altında kalmayan bir yaparsa, artık onları kimse tutamaz, seneye katıldıkları birçok festivalde direkt headliner, benden söylemesi.
Beni çok ama çok sevindiren bir diğer haber de en sevdiğim metal gitaristi olan JEFF LOOMIS ile Serattle’dan kankası olan ve “ev müzisyenleri” arasında en çok sevdiğim isim olan KEITH MERROW’un birlikte albüm yapacak olmaları. Şu şarkı bile albüme dair bir belirtiyse, vay ki ne vay diyorum.
LOOMIS’in solo guitarist kisvesi altına büründükten sonra tarzını yumuşatmayıp bilakis sertleştirmesi ve kendini tamamen metal çerçevesinde tutmasından çok memnunum. Solo takılmaya başlaınca bir anda duyarlı olan ve metal dışı işler yapan gitaristlerin yanında LOOMIS, benim gibi metal için yanıp tutuşan bünyelerin bir kahramanı olmayı daha uzun yıllar sürdürecektir.
Bu haftanın en çok şaşırtan ismi, şüphesiz ki MERCYFUL FATE’çilik oynamak gibi kimsenin beklemediği bir işe girişen DARKTHRONE oldu. Fenriz’in KING DIAMOND’vari vokalleri ile speed metal sularında yüzen şarkının akabinde Nocturno Culto’nun mikrofonu devralmasıyla CELTIC FROST’a göz kırpması, DARKTHRONE gibi uzunca bir süredir kimseyi iplemeyen ve kafalarına göre takılan ikilinin bu yaklaşımlarını sürdürecekleri intibasını yarattı.
Bu tarz vokaller albümün tamamında mı olacak yoksa yalnızca son şarkdıdaki bir sürprizi de, millet afallatmak için albümden ilk olarak bu şarkıyı yayınlaıdlar, orası meçhul. Sonuçta albümü baya merak ediyorum.
Bu haftanın en çok konuşulan bir diğer olayı da PROTEST TO HERO’nun yaptığı muazzam bağış toplama olayıydı. Şirketlerle bağlarını koparan ve tümüyle özgürlüğünü ilan eden Kanadalı grup, internette açtığı bağış sayfasından hayranlara bağış çağrısı yaptı ve yeni albümün tümüyle bu bağışlarla kaydedileceğini belirtip destek istedi. Hedefi bir ayda 125.000 Dolar’a ulaşmak olan grup, sadece 4 günde 245.000 Dolar’a ulaşarak (sürekli artıyor durduramıyoruz) akıl almaz bir başarıya ulaştı ve müzik sektöründeki şirket/grup/dinleyiciler gbi dinamikler arası ilişkilerin sanıldığı kadar değiştirilemez olmadığını bir kez daha kanıtladı. Her türlü haklarıdır, daha fazlasını kazansınlar, çok iyi albümler yapsınlar.
Yeni albümünü en çok beklediğim birkaç gruptan biri olan SOILWORK, “The Momentary Bliss” adlı bir şarkı daha yayınladı. 10 yıldan uzun süredir “Soilworker” olan biri olarak, öylesine mes’udum ki…
Köklere dönme olayını vurgulamadan, oradan ekmek yemeye çalışmadan bunu o kadar güzel kotarmış ki SOILWORK. Hem eski güzel günlerini hatırlatıyorlar, hem yepyeni mecralara yelken açıyorlar, hem de bunu hiç zorlanmadan yapıyorlar. Gruba sonradan dâhil olan ve SOILWORK ruhunu her şeyiyle özümsemeyi başarıp Wichers’ın yokluğunda böyle işler yapmayı başaran Sylvian Coudret’yi ve Daniel Antonsson’u yürekten kutluyorum. Tek kelimeyle şahane bir albüm olacağına inanıyorum “The Living Infinite”ın.
TRIVIUM yeni albümünü DISTURBED vokalisti David Draiman’ın ellerine teslim ettiğini ve elbette ki en iyi albümlerini yapacağını açıkladı. Tamam, aksi bir açıklama beklemiyoruz elbet ama, TRIVIUM bu albümde de “In Waves” ayarında bir ortalamalık ortaya koyarsa, potansiyelini ortaya koyamadıkları için kendilerine kızmaya ve biraz olsun soğumaya başlayacağım diye korkuyorum. Arkadaşım, “Shogun”. “Shogun” diyorum bak. Onu yaptınız, yapabiliyorsunuz, yine yapın. Keza “Ascendancy”. Yeteneklisiniz lan işte, yapın işte iyi bir şey de alın yürüyün.
Amerika’nın en çok turlayan gruplarından biri olan çalışkan topluluk VEIL OF MAYA da yeni albümünün ilk işaretlerini verdi. “Eclipse” çıkalı daha ne kadar oldu ki diye düşündüren grup, Marc Okubo’nun özgün tarzı ve enerjisiyle yine enteresan bir albüme imza atacaklardır. “id”e bayılan, “Eclipse”i ise henüz dinleyememiş biri olarak, VEIL OF MAYA’yı türdaşlarının birkaç adım ötesinde görmeye devam edeceğimi sanıyorum; bunda en büyük pay sahibi de, gitar çalış tarzını çok sevdiğim Marc Okubo.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de baya sevilen VOLBEAT de albüm hazırlığında olduğunu açıkladı. Kuzey Amerika’ya gidip de yılların Amerikalı grubu ICED EARTH’ün bile üstünde turlayan VOLBEAT, muhtemelen yine alışık olduğumuz tarzında, kendi tınısından şaşmayan bir iş ortaya koyacaktır ve seven yine sevecek, sevmeyen de sevmemeye devam edecektir. Ben ortalarda bir yerlerde durmakta ve albümü beklemekteyim.
VRAK da bu hafta ilgimi çeken yeni bir projeydi. Biraz eski THE GATHERING’i anımsatan grup, çok güzel bir hava yakaladığı ilk ürünü “I Dream” EP’siyle baya bir hoşuma gitti.
Her ne kadar içerisindeki müzisyenler gayet sert işleriyle tanınsalar da, VRAK’la yaptıkları rock umarım birilerince duyulur ve grup geniş kitlelere ulaşır.
Her şeyi bir anda siyaha boyayan haber ise İsveç’ten geldi. WATAINyeni albümünü kaydetmeye başladığını açıkladı. Hiç boş işi olmayan ve bence şu anda black metal tahtının en tepesinde outran WATAIN, eminim ki yine köpekler gibi dinleyeceğimiz bir albüm yapacak. Görsellerini, şarkı isimlerini, müziğini, her şeylerini merakla bekliyorum.
Bu haftalık bu kadar, gördüğünüz gibi baya bir şey oldu geçen hafta, umarım her hafta böyle dolu dolu olaylarla karşınızda oluruz. Bu seferki yazıyı hangi şarkıyla kapatsam diye düşünmeye yeni başlamıştım ki, “bu şarkıyı bonus yapan eller kırılsın” nidaları eşliğinde aklıma şu geldi. Haftaya görüşmek üzere, mutlu olun, ya da en azından olmaya çalışın.
dore’deki klinikte jeff’e sorduydum keith’le başka çalışmalarınız olacak mı diye evet dediydi zaten jamupBRO’yu bir günde yazdık dedi. Aldık gitarı dındındın çaldık oldu dedi. Bir günde buysa albümdeki nedir diye bir doğru orantı yaparsak oha demek geliyor içimden.
“Her ne kadar bir sürü insane ‘Yeni bir şey yapmıyorlar’ dese de, demek ki eskiden alıntılar yaparak yarattıkları bu şey, çok fazla insane yeni geldi ki, böylesi büyük bir patlama yaptılar.”
Insane’de bir gönderme mi var yoksa yazım hatası mı? Ama her türlü çok güldüm dgfdsd
“Ev muzisyeni” tanimina cok guldum :D Hakkaten boyle bisey var ya, turlamak, konser vermek vs. ciddi para isteyen seyler. Bu aralar populerlesmeye baslayan indiego, kickstarter tarzi olaylarla umarim bu durum biraz olsun degisir.
Bu hafta beni en heyecanlandıran olay Volbeat ve Protest the Hero olayları oldu. Protest the Hero olayına özellikle çok çok sevindim.
Loomis tespitinin altına imzamı atarım (yanlış anlaşılmasın gerçekten çok doğru tespit ve üzerine yorum yapamadığımdan böyle dedim )
dore’deki klinikte jeff’e sorduydum keith’le başka çalışmalarınız olacak mı diye evet dediydi zaten jamupBRO’yu bir günde yazdık dedi. Aldık gitarı dındındın çaldık oldu dedi. Bir günde buysa albümdeki nedir diye bir doğru orantı yaparsak oha demek geliyor içimden.
“Her ne kadar bir sürü insane ‘Yeni bir şey yapmıyorlar’ dese de, demek ki eskiden alıntılar yaparak yarattıkları bu şey, çok fazla insane yeni geldi ki, böylesi büyük bir patlama yaptılar.”
Insane’de bir gönderme mi var yoksa yazım hatası mı? Ama her türlü çok güldüm dgfdsd
22.01.2013
@ihsanoird, Word’ün ayarlarınndan olmuş. “insan”ı ingilizce’ye benzetip “insane” olarak düzeltmiş. Bazen “göre”yi “gore”, “faktör”ü “factor” da yapabiliyo. :)
22.01.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Metalhead spell-checker V2.0.8
“Ev muzisyeni” tanimina cok guldum :D Hakkaten boyle bisey var ya, turlamak, konser vermek vs. ciddi para isteyen seyler. Bu aralar populerlesmeye baslayan indiego, kickstarter tarzi olaylarla umarim bu durum biraz olsun degisir.