Ömer Kuş

Saf melodik death metalin iyice kısır döngüye girdiği son dönemlerde, gruplar farklı farklı yollarla bu kısırlığı aşmaya çalışıyor bildiğimiz gibi. Kimisi daha teknik bir müzik yapar, kimisi progresif tatlar katar, kimisi folk elementleri ekler, kimisi depresif bir hava yaratır vs. Sade melodik death metal yapan grup sayısı baya azaldı. “Ama şu anda tanıtmakta olduğum grup saf melodik death metal yapan azınlıktan” diyeceğim sanıyorsanız yanılıyorsunuz tabi. İsveç’in Jönköping şehrinden bizleri selamlayan THE EMBODIED, melodik death metal rifleriyle klasik heavy metalin çok ayarında bir karışımını ortaya koyuyor.

Grubu ilk olarak yerel bir festivalde izleyince tanıdım. “Negzel lan, yaşadığım küçük şehirde tam kulak zevkime hitap eden bir grup varmış” diye sevindirik olup yaptıkları işleri takip etmeye başladım sonra. Kasım 2011’de ilk albümleri “The Embodied”ı çıkarmalarına tanıklık ettim ve daha sonra ARCH ENEMY’nin altında bir kez daha kendilerini izleme fırsatım oldu. Sahne performanslarının da gayet enerjik olduğunu söylemem gerek bu arada.

Şimdi grubun müziğini ve neden kendilerini sevdiğimi, belki de biraz iddialı bir şekilde özetlemeye çalışacağım: Grup bence IN FLAMES’in son albümlerde yapmaya çalıştığı şeyin “doğru” yapılmışını yapıyor (yapıyor, yapılmış, yap, yapıyoruz). Ne demek istiyorum burada? Modern bir sound, melodik gitarlar, akılda kalıcı nakaratlar, gayet başarılı bir temiz vokal performansı ama hala sapına kadar metal. Tabi gitarların eski IN FLAMES’teki kadar melodi manyağı olmasını beklemeyin. Hatta bazen pek orijinal olmayan rifler gelebilir kulağınıza, ama grubun ilk albümü olduğunu düşünürsek bence bu pek sorun değil. Albümü açınca baştan sona sıkılmadan dinliyorum. Grubun gitaristlerinden Jonathan Aagard Mortensen’in klasik heavy metal ve hard rock sevgisi de riflere kesinlikle yansıyor.

Grubun müziğini melodik death metal olarak tanımlamamıza olanak vermeyen en önemli etmenlerden biri brutal vokalin yokluğu tabi ki. Marcus Thorell albümde ağırlıklı olarak temiz vokalini konuşturuyor. Bence müziğe uyan, karakterli bir sesi var ve grubun nakarat yazma becerisiyle birleştiğinde birkaç dinlemeden sonra nakaratlara eşlik etmemek gerçekten zor. Fakat klip çekilen ilk şarkı olan “Born From Shadows”da duyulabileceği gibi scream vokali de gayet iyi. Keşke biraz daha fazla kullansaymış demeden edemedim. Umarım yeni çıkaracakları albümde daha çok kullanır. Öğrendiğim kadarıyla bir sonraki albüm daha karanlık ve sert olacakmış, bu durumda scream vokali daha çok duyabiliriz gibime geliyor.

Albümdeki ilk dört şarkıya hastayım direk. Gayet şık gitar melodilerine ve vokallere ev sahipliği yapıyor bu şarkılar. Ardından gelen “Flawless” biraz fazla düz ve hızlı bir şarkı. Daha sonra kısa bir enstrümental aradan sonra son dört şarkıyla kaldığı yerden devam ediyor grup. Şarkılar 3-4 dakika arası sürüyor, yapıları genelde basit ve başladığı gibi bitiyor. Albümün gitar soloları açısından da tatmin edici olduğunu söylemem gerek. Mesela Light Up the Storm’un solosu ve Heaven Burns Tonight’ta Andy LaRocque’un (DEATH, KING DIAMOND) konuk olarak attığı soloyu örnek olarak verebilirim.

Sonuç olarak bazen alışıldık rifler duysak da, genel olarak başlangıç için çok leziz bir işe imza atmış THE EMBODIED. Oldukça enerjik şarkılara sahip, özellike vokalin ve vokal melodilerinin başarısıyla kendini bir adım öne çıkarmayı başaran ve ileride daha çok adını duyurmasını umduğum bir grup. Bu albümü de İsveç soundunu seven ve son dönemde çıkan gruplardan umduğunu bulamamış arkadaşlara ve “temiz vokalli melodik death metal gibin bi’ şey” dinlemek isteyenlere kesinlikle tavsiye ediyorum.