# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Tartışma
Metal dinlemeye nasıl başladık?
| 17.12.2012

Anılar geçidi.

Sitemizin odak noktası olan müzik türünü dinlemek, her fırsatta kayda değer sayıda kişiden duyduğumuz, okuduğumuz ve bizzat söylediğimiz üzere bir hobiden, ara sıra vakit ayrılan bir ilgi alanından çok daha fazlası olarak hayatımızda yer alıyor. Dinleyici, amatör ya da profesyonel müzisyen, eleştirmen, koleksiyoner, menajer, teknik eleman hatta küçük işletme sahibi olmak suretiyle dâhil olduğumuz bu engin dünyaya nasıl, ne vesileyle, hangi kutlu rastlantı sayesinde girdik?

Günümüzde aktif dinleyicilerinin çoğunlukla 40 yaş altında olduğu bu müzik, bizi nasıl biz yaptı? Yakın geçmişte “büyüklerimizin” dönem dönem oturmamış yaklaşımlarla üzerine eğildiği bu tutku, hem dinleyicileri/icracıları ve ailelerini zor duruma sokmuşken hem de ülkemizde bu türün gelişimini etkilemişken biz nasıl dinlemeye ve takip etmeye devam ettik? Hangi grubu ilk kez duyduk, bugün daha çok hangi türlere ilgi duyuyoruz? Aktif olarak neler yapıyoruz? Bu soruların cevaplarını merakla bekliyor, haydi buyrun sohbete diyorum.

  Yorum alanı

“Metal dinlemeye nasıl başladık?” yazısına 79 yorum var

  1. Daha önce birçok yerde yazmışımdır metale başlama hikayemi (baya epik bi şey) ve baştan sonra yazarsam çok uzun sürer. Onun yerine aklıma geldikçe metal konusundaki aydınlanma anlarımı yazayım.

    Misal ilk aklıma gelen (ve metalle tanışma anım), dayımla arabaya binmiş bir yere giderken bir yerde durmamız, dayımın ben 5 dakikaya geleceğim demesi ve “Sad But True”yu açıp arabadan çıkması. O 5 dakika hayatımı baya değiştirdi sonradan (1992).

    Diğer bir aydınlanma anı, nereden bulduğumu hatırlamadığım bir Nirvana – Unplugged albümünün sonuna, yer kaldı diye çekilen Fear of the Dark canlı performansını ilk duyduğum anda. Sanırım ruhumu tam olarak sattığım an o andı. O da yanlış hatırlamıyosam 1994 falandı.

    Daha bir sürü şey yazarım bu başlığa. Mesela ilk kez Cannibal Corpse dinlediğimde “Metal güzel bi şey ama hiçbir güç bana bunu dinletemez” demiştim.

    Ömer Kuş

    @Ahmet Saraçoğlu, “ilk kez Cnnibal Corpse dinlediğimde “Metal güzel bi şey ama hiçbir güç bana bunu dinletemez” demiştim.”

    ahah benim de benzer bi olayım var. Metallica, SOAD falan dinlediğim zamanlar tv’de Rock Market’te Gorefest’e denk geldim. “Yani tamam metal falan dinliyorum ama bunu hayatta dinlemem, çüş, yuh, brrrs” demiştim.

    Ondan sonra gelsin Amon Amarth’lar, gitsin Dissection’lar.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ömer Kuş, 98-99 civarında Nile’ın ilk albümünü duyup “ahaha bu ne be, bu da müzik mi” demiştim.

    Yine 94 civarları (ki o dönem benim için müzik = Metallica – Siyah Albüm, onun haricindeki tüm müzikler berbat) “Hayatım boyunca içinde klavye olan bir şey dinlemeyeceğim” demişliğim var.

    92 civarında Metallica’yla ilk tanıştırıldığım sıralarda ONe’ın sonundaki solo için (gitar, davul böyle şeylerden de haberim yok tabii) “Dayı, One’daki bilgisayar müziği gibi olan yeri açsana” derdim. O seslerin (solo) insan emeğiyle bi enstrümandan çıkabileceğini düşünmemişti 11 yaşındaki minik beynim.

  2. Valla direkt şu andır bu zamandır gibi bir şey diyemeyeceğim bu konu hakkında. Bayağı yavaş bir proses oldu benimkisi. MTV müziği dinleyen bir çocuktan yavaşça rock müziğe, oradan da yavaşça metale doğru. Kimseden öneri, tavsiye vb bir şey olmadan tamamen kendimden oluşan bir durum (Etrafımda bir tane metal dinleyen yoktu).
    İlk aklıma gelen anlardan bahsedecek olursam sanırım metallica – st anger ve korn – twisted transistor klipleri başı çeker (Aradaki yıl farkından proses yavaşlığı anlaşılabilir). Bu nedenle hep epik albüm/şarkılarla başlayanlara özenmişimdir aynı zamanda. Şarkılara bak!
    Tamamen konuya asıldıktan sonra ise özellikle metallica, megadeth, slayer, bunlardan az sonra da iron maiden diskografilerini edinerek genel girişimi yapmış bulundum.

  3. oz says:

    Breaking Benjaminin “Phobia” albümünü indirmek için girdiğim bir sitede Bullet For My Valentine’ın “The Poison” Albümü ile karşılaşmıştım. Haklarında hiçbir şey bilmememe rağmen ilk dinlemede epey etkilendiğimi hatırlıyorum. bir süre boyunca da ciddi şekilde dinledim, sonradan tipleri görüp hakkındaki yorumları okuduğumda şok olmuştum :) sonraki 3 ayda arka arkaya bir sürü albüm dinleyip Dark Tranquillity ve Opeth’e kadar geldim. Ondan sonra Hoşuma giden herşeyi dinlemeye başladım.

    Muhtemelen bilinçli şekilde dinlediğim ilk metal şarkısı da lisedeki sıra arkadaşımın dinlettiği “Master of Puppets”tır. Ona “çok sert olum ben asla dinlemem böyle şeyler” demiştim. Lise bitmeden onlarca ekstrem metal grubunu sevdim. O adam hala beatles filan dinliyor bu arada.

    Herkes gibi ilk Thrash Metal dinlemeyi denemiştim ama olmamıştı. Şuan hala sevmem Thrash’i misal. Metale aşık olmamı sağlayan şey melodik death’tir, “Bullet Ride”ın nakaratını ilk kez duyduğumda kendimi kaybetmiştim.

  4. Rotten Angel says:

    Slayer ve Metallica hayranı annem saolsun

    Batu Sarıtürk

    @Rotten Angel, İnsanların ne aileleri var arkadaş :)

    Rotten Angel

    @Batu Sarıtürk, hahaha. Annemin şuan bile telefon zil sesi Opeth – Face of Melinda. Ama eskisi gibi Slayer tarzı gruplar dinlemiyor. Daha çok 70ler progresif cart curt.

    Batu Sarıtürk

    @Rotten Angel, Artık bizim çocuklara kısmet. “Bak oğlum bu mastodon.” falan.

    Anil

    @Rotten Angel, Face of Melinda <3

  5. Rajeesh says:

    internet ve korsan sağolsun

  6. Jester says:

    Bundan 10 yıl öncesinde çok fazla Metallica/Sepultura/Pantera dinleyen amcamın yanında kalır, bilgisayarında yaptıklarını incelerdim. Oradan bir sert müziğe alışma durumu olabilir aslında. Adam hala daha bu grupları dinliyo, neyse. Bu burada kalsın, sonraları 10-11 yaşımdayken Şebnem Ferah/Linkin Park/Teoman gibi şeylere kulak kabarttım, ama asla özel olarak dinlemezdim. Bilgisayarda şarkıları vardı ama çok dağınıktı. Bir süre sonra bunlar yetmedi bana, daha sert bir şeyler aradım. Alt tarafı bir müzik için de amcama uğramak zor geliyordu. Neyse işte bir gün evdeki bilgisayarımı karıştırırken amcamın dinlediği “Metallica” grubunun klasörünü gördüm, alfabetik olarak ilk şarkı olan …And Justice For All’u dinledim. ÖH LAN BU NE dedim tabi, bayağı güzel şarkı zaten. Neyse tam 6 kere bu şarkıyı dinledim, sonra merak ettim ve albüm kısmında “…And Justice For All” yazanları dinlemeye başladım. Sonuçta o dinlediğim şeyin bir benzerini daha dinleyecektim. Öyle öyle 6 ay sırf Metallica dinledim herhalde. Çoooook daha sonra diğer gruplara açılabildim. Bir ara gitar virtüözlerine merak salıp daha sonra da “Ya sert bir şey dinlemek için başlamadım mı ben? Vıy vıy vıy kafam kaldırmıyo” gibi bir mallıkla belki de dinlediğime en memnun olduğum grup olan Death’i dinledim. Zaten Death’ten sonrası kolayca geldi, hatta bir Human yapayım şimdi.

  7. serpico says:

    Orta okul dönemleri orta bir falan sanırım. Komşumuz vardı üniversite öğrencisi onlarda takılırdım hep. Severlerdi de beni. Evlerine de gelip giden eksik olmazdı baya keyifli zamanlardı. Playstation daha yeni çıkmış adam gitti para biriktirdi aldı beraber oynuyoruz takılıyoruz. Manowar dinlerdi ve çok severdi bu abimiz. Sağlam da bir ses sistemi vardı. İlk kez metal müziği orada dinledim lakin dengelemek için bir hafta çizgi film izledim :D Sonra gerisi geldi zaten. Bir de benim metal müziğe hayranlığıma ön ayak olmuş isimlerden birisi de eskiden Level dergisinde Gorcan Abi vardı. O dönemler tırt internet olduğu için grupları konser haberlerini falan ondan okuyarak öğrenirdim. Buraları okuyorsa selam olsun kendisine. Güzel günlerdi.

  8. junkman afatsum says:

    ailecek dinliyoruz biz annem diying fetus’çu peder beylerde silencer’ci bizde kaptık tabiiiii sihri. pazar kahvaltılarını motörhead dinleyerek yaptığımız zamanlar geldi aklıma ahhh ahhhh!!!

  9. DrAQA says:

    Mahalleden bir arkadaşım bana “Ne tür müzik dinlersin” diye sormuştu, “Michael Jackson” diye cevaplamıştım. (başka bir bok dinlemiyordum, o derece) O da bana “Michael iyidir ama aç biraz Dark Tranquillity dinle de sanat gör” demişti.

    Akşam Punish My Heaven’ı dinledim, ve her şey başladı.

  10. İlk “duyma” olayım, kuzenimin bi çekmece dolusu death metal albümünden bana ufak şeyler dinletmesiyle olmuştu. Fazla küçüktüm o zaman, brutal vokalin nasıl bişey olduğuna anlam verememiştim. Nötr bi tanışmaydı kısacası.

    İlk dinlemeye başlama olayı ise 1993 gibi olması lazım, abim bi arkadaşından Metallica – Kill em All’u çekmiş dandik bi kasede. Anında sevmiştim, hatta çok sevmiştim. Sesi kökleyip deli gibi dinlerdim, ne metalci nasılmışı bilirdim, ne uzun saç bilirdim o zaman ne bişey. Küçük bi şehirdeydim zaten. Sonra gene bikaç kaset çekme olayından sonra, harçlıkları orjinal kasetlere harcama dönemi başladı ve hatta bu olay 2000′e kadar falan devam etti.

  11. Beleg says:

    Çevrem metallica’yı nothing else matters sanan adamlarla doluyken adamakıllı ride the lightning albümünü tamamen dinledim netten indirip ve hiçbir grubun insanların gördüğü kadarıyla sınırlı olmadığını anladım. Sonrasında s.o.a.d. ve rolling stones’la beraber çoğunlukla metallica dinleyerek 2-3 yılımı geçirdim. İlk aydınlanmam slayer’dı sanırım. Onları duyduğum andan itibaren en sert müziği aramaya başladım ve garip bi şekilde 6-7 ay adını şu an hatırlayamayacağım kadar karmakarışık ve rastgele şekilde brutal death gruplarını dinledim. Bi gün metalin daha popüler tarzlarına göz atayım dedim ve bir süre o sularda takıldım. Brutal death’e laf yok, halen daha dinlerim kafam kopana dek.
    Iron Maiden diskografisini ilk hatmettiğim gruptu sanırım. Halen daha dinlemediğim metallica şarkısı olabilir ama maiden, dark tranquillity, necrophagist, death, slayer, meshuggah(1 ayda müziğe bakışımı parçaladı adamlar) gibi gruplar hala köpeği olarak kaldığım gruplardan. Rush ise enstrüman seçimimi etkilemiş, beni diyardan diyara sürüklemiş bir gruptur. Rush+maiden konserini halen daha saf bir umut bağlayarak beklerim.
    Bunların dışında 2011 ve 2012de dinlediğim 120ye yakın albüm tabii ki gelişimimi sürdürdü, sürdürüyor. Ayrıca thrown to the sun da üzerimde büyük etki bırakan gruplardan. Kendi müziğimi yapmak bana çok uç bir şey olarak gelmişti hep. Hem albümlerini dinlediğim zaman yaşadığım şaşkınlık hem de müziğin gücüne olan inançları doğrultusunda tamamen kendi çabalarıyla, karşılık beklemeden yaptıkları, her anın üstünde kafa patlatıldığı belli olan müziklerindeki kararlılık, duruş benim gibi toy bir metal dinleyicisinin aklını başından almaya yetti. Yalakalığına falan değil, zaten niye yaranmaya çalışayım ki hiç tanımadığım adamlara?
    Sözün özü, halen extreme türler ağırlıklı olarak dinlediğim bu müziğe karşı tam anlamıyla tutku doluyum ve bu yolu tek başıma bulabildiğim için de son derece mutluyum.
    \m/

  12. Benimki bana hala çok ilginç geliyor. Orta okuldaki bir arkadaşımın abisinin bana dinlettiği Cattle Decapitation-To Serve Man albümüne tutuldum (o albümü şimdi pek sevmiyor olmam ilginç), ilk dinlediğim metal albümü de o sanırım. Ondan sonra Devourment, Disgorge, Suffocation gibi gruplara dadandım. Lise başı gibi normal düzenime dönüp Slipknot, SOAD vs. ye döndükten sonra Opeth ile tanıştım. Sonra da bu son halimi alma prosesi başladı sanırım.

    saw you drown

    @Batuhan Bekmen, Metale cattle decapition’la başlamak gerçekten ilginç bir deneyim olmalı.

    Batuhan Bekmen

    @saw you drown, valla öyle oldu. uzun süre boyunca duyduğum hiçbi şeye benzetememiştim, biraz da o çekti sanırım ahah

  13. onurtoptas says:

    beatles, nickelback, nirvana derken daha sertleşip metallica ride the lightning ve garage ing. albumlerinin kasetini arkadaştan alıp dinlemeye başlamıştım ve çok sevmiştim. ama ilk ekstrem death,doom vs. tarzı grupları duymak çağlan tekil sayesinde oldu.

    radyo eksen’de pazartesi akşamları laneth vardı, 2002-2003 civarları. hala var sanırım ama eskisi gibi çağlan tekil başında durmuyor. oylece playlistten çalıyor konuşmadan yani. o zamanlar internet erişimi filan da böyle kolay değildi, benim için en azından. kasetler hala vardı. ben bir pazartesi akşamı walkman’den yine radyo eksen’e bakayım belki nirvana placebo filan yakalarım derken -meğer saat 10′u geçmiş ve laneth başlamış- duyduğum ekstrem seslerle şoka girdim. metallica ya da slayer’dan daha serti nasıl olur lan? diye düşünürken kanırtan gitarlar, ejderha saldırısı vari vokal ve yabani çift kroslar resmen uykumu kaçırdı.

    ertesi hafta aynı gün tekrar dinledim. bu sefer adamın(ç.tekil) konuşmaları muhabbeti filan da hoşuma gittiği için sanki bi arkadaşla paylaşıyormuş gibi keyifle dinledim programı. zamanla söylediği,çaldığı isimleri vs. not aldım. orda burda kısıtlı internete girmelerle ve akmar pasajı kasetçileri plakçılarıyla yüz göz ola ola öyle devamını getirdim.

  14. Korhan Tok says:

    Küçükken Commodore 64′de oyun oynardım deli gibi. Ezberlediğim 2-3 komut sayesinde istediğim disketi şak diye takıp komutu girerek maceradan maceraya koşuyordum. River Raidler mi dersin International Kareteler mi, Lotus Espritler Defender of the Crown’lar mı(sadece turnuva kısmında anlıyordum oyunu oynadığımı, ümüğüme çöküyorlardı orada da zaten ama konu bu değil). Fakat kaset kısmını bir türlü çözememiştim. Abim sürekli kaset takıp çıkarıp benim disketlerle oynadıklarımdan çok daha mükemmel olduğunu varsaydığım oyunlar oynayıp duruyordu. 6-7 yaşın verdiği ebleklikle bir kasetten nasıl oyun oynanabileceği konusunda zerre bilgim yoktu, ancak bu gizemi çözmeye kararlıydım. Planımı uygulamak içinse elbette abimin evde olmadığı bir zaman aralığına ihtiyacım vardı.

    İşte bundan sonra benim abimin oyun kasetlerini koyduğunu sandığım yere yaptığım zorlu yolculuk, oradan bin bir güçlükle elde ettiğim, üstündeki yazıları silinmiş eciş bücüş bir kaset, kasetin çalışmaması, verilecek ilk mantıklı tepki olarak 10-15 dakika kadar ağlamam, ardından eğer bilgisayarı bozduysam yiyeceğim dayakların korkusu ile bir süre daha ağlamaya devam edişim ve bu düşüncelerle cesurca savaştıktan sonra bebeliğin verdiği özgüvenle kasedi bir de Sabah gazetesinin verdiği ultra dandik karaoke kaset çalar karması alette denemeye kalkışımın akabinde play tuşuna basar basmaz Lepper Messiah’ın ilk notalarını duymam filan diye gidiyor hikaye.

    onurtoptas

    @Korhan Tok, “ben 6 yaşımdan beri..” diyosun yani? :)

    Korhan Tok

    @onurtoptas, 6 yaşımdan beri metal dinliyorum, demek yanlış olur ama 6 yaşımdan beri metallica dinliyorum evet. blind guardian-dark tranquillity gibi grupları bulmam bi 5 yıl sürdü çünkü. Araya ricky martinler the bodyguard ost si ile Whitney Houston’lar girmişti bır donem. :)

  15. Baybora says:

    Altıncı sınıfta bir arkadaşımın Fear of The Dark’ı dinletmesiyle başladı. O zamana kadar neredeyse hiç müzik dinlemeyen ben,dedim ”o negzel melodi öyle.” Tabii klasik bir şekilde mırıldanmaya falan başladım,eşlik etmeye başladım…ardından da Nothing Else Matters geldi. İlginçtir ki,bu şarkıyı bir arkadaş sayesinde değil bütün arkadaşlarım sayesinde tanımıştım belki de. Herkes tenefüslerde dinletiyordu ”Bak şunu dinle bak” falan filan diye. Bütün okul konuşur,mırıldanırdı şarkıyı. Metallica’ya biraz daha sardım tabii,bunun ardından bütün Black albümünü dinleyip hastası oldum.

    Bunun ardından Metallica aşkı sürdü,Breaking Benjamin’e falan sardım…bu süreç bir süre böyle devam etti. Metallica’nın diskografisinin ezberlenmesi,Megadeth’in keşfedilmesi falan filan derken bir gün dersanede arkadaşla muhabbet açıldı,yeni tanışmış sayılırdık zaten. ”Ne dinliyorsun?” dedi,ben de saydım işte Metallica Megadeth falan diye. ”Oo hastayım onlara,ama en çok melodik death metal’i seviyorum” diye bir cevap geldi,dedim ne diyo bu. Benden eve gidince YouTube’a Kalmah yazmamı istedi,tek söylediği buydu. Ben de tamam dedim ve eve gidince Kalmah’ı arattım,Heroes To Us çıktı karşıma. Intro’daki riff’in girdiği an şarkı beni kendine kenetledi,ve o an farkında bile olmadan ”extreme” metale geçiş yapmış oldum.

    Sonrası malum zaten. Deneyimden sonra arkadaşıma dedim ”Lan harbiden nasıl bişey bu!”,sonradan birçok grup alışverişi yaptık aramızda,In Flames ve Arch Enemy takip etti,böyle böyle gelişti işler. Bugün aynı arkadaşımla grup kurma planları yapıyoruz.

    Sonuç olarak tipik bir yoldu yani benimki,çoğu kişi gibi arkadaş yoluyla duyma. Ama evet,metale başlamamı sağlayan grup Iron Maiden,”extreme” metal’e geçişi sağlayan da Kalmah’tı.

  16. Ugur says:

    Ben de daha önce defalarca anlatmıştım gerçi ama konu açıldı madem özet geçeyim.

    İlkokul 5. sınıftayken (1999′a tekabül ediyor) numberone tv’de gördüğüm metallica klipleriyle başladım diyebilirim..İlk almak istediğim kaset reload albümü olsa da onu bulamayıp carrefour’dan 2 kasetlik garage inc.’i aldırmıştım bizimkilere.

    Sonrasında ilginç şekilde offspring’e sarmıştım.Zaten ortaokul’a başlamamla kendimi ‘numetal’ fırtınasının tam orta yerinde buldum.Akmar’dan aldığım linkin park, p.o.d. ve korn cd’leri hala durur.

    Lise hazırlık tam geçiş dönemiydi.Bir yandan numetal dinliyor bir yandan da arkadaşlarımdan ödünç aldığım sepultura, in flames, opeth, rotting christ gibi grupların albümlerini keşfediyor ve yavaş yavaş bu ‘uç’taki grupları daha çok sevmeye başlıyordum.Fanboy’luk yapmak gibi olacak ama gözümü ilk açan rotting christ olmuştu.

    Lise 1′de eve adsl bağlanmasıyla değişim süreci tamamlanmıştı.Edindiğim sayısız albüm sayesinde gerçek bir metal adamlığına doğru farklı türde yüzlerce gubun durağına uğramak suretiyle emin adımlarla yürümüştüm(çok dramatik oldu).

    Bugün metal’den alakasız çok farklı türlerde müzikleri sevmemi sağlayan da ‘metal’ olmuştur.

  17. saw you drown says:

    Ailemde, arkadaşlarım arasında veya belirli belirsiz adım attığım her bir yerde hiç kimse metal dinlemiyordu. Ne olduysa babamın eve digital uydu almasıyla başladı. Orta 2′ye gidiyordum ve viva polska diye bir yabancı müzik kanalı vardı. Ve birgün o kanalı açtığımda linkin park’ın one step closer klibi çıkmıştı. Baya ilgimi çekmişti. Kumanda babamda değilken hemen alır ve viva polska’yı açardım bazen saatlerce beklerdim one step closer veya o tipte şarkılar çıksın diye. Sonrasında ise ilk dinlediğim metallica parçası olan some kind of monster parçası karşıma çıkmıştı. Öyle gelişti işte olaylar. Ardından opeth’ı keşfettim. Neredeyse 1.5-2 sene boyunca sadece opeth dinlemiştim. Başka grup yoktu çünkü. Ne de olsa çevrenizde bu müzikle alakalı kimse olmayınca gayet doğal bir durum haline geliyor. Ayrıca şunu da söylemek isterim. Bir bireyin metale -st. anger- albümüyle başlaması talihsiz bir durum:)

    Batu Sarıtürk

    @saw you drown, ” Bir bireyin metale -st. anger- albümüyle başlaması talihsiz bir durum”. Aynen senin kafadayım. Gönül ister bir Rust In Peace falan :)

    saw you drown

    @Batu Sarıtürk, Rust in peace olmasa bile youthanasia olsaydı fena olmazdı yani ne st. anger’i bizimkide ne şans:)

    Zeynel

    @Batu Sarıtürk, Bende Megadeth’e Risk’le başladım. “Bu muymuş amk” demiştim :)

    Batu Sarıtürk

    @Zeynel, Benim megadeth’e başladığım şarkı da, o kadar şarkı arasından, disconnect olmuştu ne alakaysa. Nereden bulup çıkardıysam zamanında :)

  18. Sanırım orta okulda kuzenimin verdiği DARK TRANQUILLITY – Projector ile tamamen çöktüm üstüne metal müziğin. Ondan önce işte METALLICA’ydı bilmemneydi dinler ama fazla sevmezdim (hala da öyle), fekat Projector mahvettiydi beni.

    Fitil.

    @Ertuğrul Bircan Çopur, Hala en sevdiğim albümler arasındadır, çok küfür yediler o albümden sonra çıkardılar Stanne’nın karamsarlıklara iten temiz vokallerini, yapamadılar böyle bir karanlık albüm daha.. Teşekkür ederiz, sayende tekrar arşivden çıkarcaz cd’yi..

  19. baha says:

    80′lerin sonunda iron maiden’ın “run to the hills” adlı şarkıyı duymamla başladı. bir de mötley crüe’nun “dr. feelgood” albümünü bir müzik marketin rafında görüp kapağını beğendikten sonra iyice kendimi alıştırmıştım bu müziğe. sonra king diamond’ın “them”, “conspiracy” ve “the eye” üçlüsü geldi. overkill’in, testament’in ilk albümleri ve sonrasında carcass’ın “reek of putrefaction”ı ve obituary’nin “slowly we rot” ve “cause of death”i o yıllarda baştacım olmuştu tişörtlerini giyer dururdum. birden kendimi metal dünyasında buldum. bunları duyduktan sonra ancak metallica ile tanışmıştım. …and justice for all dinleyince anladım ki bu müzik ile bağımız güçlenmişti. metallica black albüm çıktığında da etrafımda kendim gibi onlarca insan gördüm durdum. o zamanların efsanevi grubu witchtrap’in konserlerine katılır en ön safta boynum kırılıncaya kadar kafayı sallardım, ne günlerdi. yıllar sonra amorphis “tales from the thousand lakes”i bir arkadaşımın finli bir tanıdığından duyunca böyle bir müziği sabahlara kadar dinleyebileceğimi anladım ve dinledim defalarca. sırf o albümün o ambiyansından gözlerimde dolmuştur. ve yıllar sonra müzik olaylarında iyice piştikten sonra beni çok etkileyen o mötley crüe’nun “dr. feelgood” albümünün aslında gereksiz bir albüm olduğunu fark ettim. ama ara sıra açıp sadece albüm kapağına bakıyorum ve gülümsüyorum.

  20. Overload says:

    8. sınıfın sonunda babam bana bir mp3 çalar almıştı. 2GB’lık bir Packard-Bell’di. Bir hevesle eve gittim, ama daha girmeden bir arkadaşıma rastladım. Yeni mp3′ümü fark etti, “Dur sana birkaç şarkı atayım” dedi. Laptopundan Metallica’nın The Unforgiven II’u kopyaladı. “Dur olm ben Metallica dinlemem ki” dedim, “Bi dinle de öyle gel bana” dedi.

    İlk birkaç gün mp3 çalarımdan uzak durdum. Acayip bi önyargı vardı bende. Sonra nasıl oldu bilmiyorum, bi şans vereyim dedim. Dinledim şarkıyı, ilk iki dakikasında beni içine çekti şarkı. Yaklaşık 5 kez falan loop’ta döndü şarkı. Çok sevmiştim! Hemen gittim arkadaşıma, “Ne kadar Metallica şarkısı varsa koy” dedim. Yine Load-ReLoad zamanından şarkılar koydu. Zamanla araştırmalarım sonucu ilk albümlerini, Megadeth’i, Big 4′u, Thrash Metal diye bir tarz olduğunu ve daha bir sürü tarz daha olduğunu öğrendim ve aldı başını gitti bendeki metal sevdası.

  21. Burak Gür says:

    Blue Jean dergisi Metallica klipleri olan bir cd hediye etmişti. Evet.

  22. bathory says:

    ilk okuldayken liseli kuzenim death ve black metal ağırlıklı dinlerdi özendiğimden mi bilmem üstündekileri görüp gidip akmardan civili bileklik ve grup tişörtü almıştım bilgisayarda oyun oynarken burzum açtığını hatırlarım sanırım ilk metalle tanışmamda oydu başlarda garibime gitti ama yanında dura dura bende sevmeye başladım benimde hoşuma gitmişti daha sonra diğer türleri ve grupları keşfetmeye başladım öyle başladım dinlemeye

  23. Elvan says:

    ilkokul: istiklal marşı; müzik dersinde öğretilen bilumum şarkılar, türküler, marşlar, daha dün annemizin.

    ortaokul: kral tv’deki tüm pop şarkıları (utanmaca yoksdfb)

    lise: michael jackson (abimin evin dışına yerleştirdiği hoparlörlerle tüm mahalleye yayın yaptığı zamanlardvsnmfd), teoman (ilk aldığım kaset de kendisinindir), şebnem ferah, the cranberries (selman’a burdan sevgiler), metallica* (the unforgiven ii’nun dakka başı döndüğü zamanlar, number one’a saygılar sevgiler).

    üniversite: death, opeth, metallica, carcass, atheist (kedi canını), …

    yl ve sonrası: üniversitede dinlediğim kemik grupların üzerine, iron maiden, alice in chains, pearl jam, grunge’a giriş 1.

    * bana metali sevdiren grup.

  24. cannibal fetus says:

    Henüz ilkokula giderken Mtv’de sürekli dönen Nirvana, Offspring, Green Day klipleriyle hafiften bir müzik zevki ve distörşınlı gitar tonuna hayranlık oluşmaya başlamıştı (sene 94 filan o zamanlar Mtv normal antenle izleniyordu). Metalle doğrudan bir şekilde ilk tanışmam ise yine aynı yıllarda bir gün abimin eve getirdiği “…And Justice For All” kasetiyle oldu. Uzunca bir süre Metallica en sevdiğim grup olarak kaldı. İlk defa Pantera dinlediğimde ise “benim olayım buymuş” demiştim. Ortaokul döneminde arkadaş çevrem thrash, death, doom gibi türler dinlerken ben bir süre alternatif metal akımına kapıldım ama diğer metal türlerinden tamamen uzak kalmadım. Bir arkadaşımın abisi sayesinde çılgın bi ekstrem metal arşivi edindim ve ilk olarak aklımı başımdan alan gruplar Dying Fetus ve Oppressor oldu. Kendimi bildim bileli müzik konusunda çok tutucu olmadım ve “metalci” kelimesinden uzunca bir süre tiksindim. Şu an hala metalin her türlüsüne karşı doyumsuz bir sevgi beslemekle beraber başka müzik türlerini de dinleyip takip ediyorum. Metale duyduğum sevgi ise etrafımdaki insanların aksine gün geçtikçe artıyor.

  25. Kemal says:

    Sevgili annecim bana 10-11 yaslarindayken, kendi genc kizligi zamaninda buyuk fani oldugu gruplari dinletmeye baslamisti. Boylece ortaokul yillarimda buyuk bir Queen, Pink Floyd ve Led Zeppelin fani haline geldim(hala da deli gibi dinlerim).

    Sonra liseye basladim ve tamamen meraktan metal muzik dinleme istegi doldu icime. Bir arkadasim “metal genel olarak cok boktan bir muziktir ve kaliteli gruplarin sayisi cok azdir. Guzel yapan nadir gruplardan biri Metallica, illa dinliceksen onlari dinle” dedi ve bana AJFA kasedini verdi..

    O albumler beraber aklim gitti iste.. Blackened in nakarati One in solosu filan derken olaya kendimi iyice kaptirdim, kisa sure icinde butun Metallica albumlerini edindim. Hala MOP sarkisini ilk dinlerkenki el ayak titremesini unutamiyorum. Boyle bir sarkinin yazilabilecegini aklim hayalim almiyordu…

    Sonra klasik Iron Maiden, Megadeth vb. klasik metal gruplari ile devam ettim yola. Ama hala Death Metal vb seylere inanilmaz mesafeliyim (ayni Ahmet’e oldugu gibi) “Metal muzik iyi guzel ama bogurmek nedir allahaskina herseyin bi siniri olmali” modundayim..

    Sonra okul grubunda bas gitar calmaya basladim. Teknigim gelissin diye deli gibi Iron Maiden filan calisiyorum. Ayni grupta davul calan fakat aslinda basci olan bir arkadas “Abi Iron Maiden iyi guzel de o sadece sag el teknigini gelistirir, sol el teknigini gelistirmek istiyorsan Death calis bence” dedi. Ben de gidip Akmar dan Sound of Perseverance albumunu edindim, boylece ekstrem metal dunyasina girmis oldum. O albumun bende nasil bir iz biraktigini anlatmama gerek yok heralde :D KASDAV (liseler arasi muzik yarismasi) soundcheck sirasinda Sprit Crusher calmaya calismisligim filan vardir :D

    Bugun Death Metal e mesafeli olan kimi gorsem aklima kendi gecirdigim evrim geliyor ve guluyorum :D Burada benzer seyleri yasayan arkadaslari dinlemek guzel oldu :D

  26. lopp says:

    Kopuş noktası ,yani gürültülü gitar tonlarıyla tanışmam ,linkin park sayesinde olmuştur.(Ondan öncesi İsmail Yk , Sagopa , Pakito falan malum ) Bir bok sanardım bu müziği dinlemeyi. Hatta uzun yıllar öyle sandım. Zamanla Metallica,Maiden,megadeth,manowar,scorpions,death,dark tran,flames,hatta slayer (nasıl dinlemişim amk slayer’ı kafam almıyor şimdi)Yani yüzeysel geçtim diyebiliriz metali.Her ne kadar insanı gaza getirse de bünye böylesi bir gazı sevmediğinden pek hoşuma gitmedi ve sanırım 3-4 yıllık bir gürültülü maceradan sonra sikmişim böyle müziği deyip sadece ara sıra blackened,justice for all falan dinledim.Ha bira ile halen dinlemesi en güzel müzik o ayrı.Ama olmuyor be hep aynı gibi geliyor. Bi kere romantikliği yok müziğin. (Wasted love ne y..ram demeyin tamam ona bir şey demiyorum )

  27. like fire says:

    Benim metalle tanışma hikayemin pek bir olayı yok aslında. Lise 2′ye kadar saçma sapan gruplarla, müzik türleriyle oyalandım. Baya bir rap dinledim. KIRAÇ DİNLEDİM xD. Sonra bir gün bilinçli olarak müzik dinlemek adına mp3 player aldırdım ve hayatım değişti.

    Çevremde ciddi anlamda metal dinleyen 1 kişi bile yoktu. Dinleyenler de Korn, Muse, Drowning Pool, Disturbed, Placebo, Sum 41, Element Eighty, Linkin Park tarzı gruplar dinliyordu ama fanatik boyutta değillerdi. Lise 2′nin başlarında mp3′ü arkadaşa verdim, al doldur birkaç şarkı dedim. Zaten 512 mb idi. O da yukarda saydığım nu-metal/rock gruplarının en sevdiği parçalarını, ek olarak birkaç rap ve soundtrack parçası atmıştı.

    O tarihlerde evde internet bağlantımız yoktu. Lise-3 bittikten sonra internete kavuştum. Yani 1.5 yıllık süre zarfında -ara ara güncelleyerek- bu şarkıları çevir babam çevir dinledim. Bu süreçte beni en çok etkileyen grup Korn ve Linkin Park olmuştu. Korn’un 2 adet orijinal albümünü almıştım. Tam bir fanboydum. Lisenin bittiği yaz; artık dinlediğim şeylerden deli sıkılıp yeni arayışlar içine girdim. Mudvayne, Chimaira, Metallica, Pantera, Slayer, Megadeth, Ensiferum, In Flames, Dark Tranquillity, Mercenary tarzı gruplar dinlemeye başladım. Üniversite başlarında In Flames ve Ensiferum’un hastasıydım.

    Sonra üniversitedeki ilk yılım boyunca metalcore/deathcore olaylarına epey bi sardım. Bi yandan Melodik death ile bağımı da koruyordum. Hâlâ Korn fanıydım. Üniversite 1′de Death ve Carcass geldi ve şimdiki müzik zevkim yavaş yavaş oturdu.

    Üniversite 1′de yaşadığım aydınlanmada metal-pit’in, ekşi sözlüğün (brainworm, sambalici, forgotten hopes, spacetimereality) payı çok büyük. Keşke daha erken dinlemeye başlasaydım şu müziği. ÇEVRE ÇOK ÖNEMLİ ÇEVRE.

    GiantZillerIndo

    @like fire, ahah. forgotten hopes’un çok şahane metal güzellemeleri vardı vallahi. sözlükte nerde ekstrem bi metal hedesi olsa ilk entry’si onun olurdu. artık yazmaması büyük kayıp zaten de, arşivlikti o yazılar yau. komple uçmuş.

  28. ozgur says:

    valla heralde ilkokul 3′e giderken başladı her şey. ablamın kasetlerini karıştırırken.
    bulutsuzluk özlemi>beatles>scorpions la başladık bi. sonra sıkıldık ara verdik, ceza dinledik, “karışık rap” dinledik, eminem dinledik, dinledik derken dinledim.
    bilgisayarla erken yaşta tanışmanın şanslı yanlarından biri: eve gelen cd lerle de erken yaşta buluşuyosun. şanslıymışım karışık cd ler geliyodu eve. karışık cd lerden seçe seçe metalikaları seçip dinlemeye başladım bi şekilde. hiç albüm dinlemezdim, elde avuçta ne varsa o. şarkı şarkı dinleyip, metalika seviyorum ya derdim.

    heralde scorpions kaseti ve sonrasında gelen karışık cd lere borçluyum metalci olmayı.

    bi de, bi ara yaşça büyük bi kuzen slayer dinletmişti de, “bu ne len” demiştim, “bulutsuzluk özlemi daha güzel”.
    ———

  29. Son of Moonshine says:

    Bende herkez gibi tek bir an hatırlamıyorum, en azından metal müziği ilk ne zaman dinlediğimi ama sanırım ilk Megadeth’in Countdown to Extinction’nını dinledim metal namına.Sonra Pantera cowboysla daldım daha sertlere. Abimin arkadaşından aldığı bir death konseri vcd si vardı onu izleyince yuh bu ne amına koyayım olmuştum bende.Deli sikmiş herhalde bunları dedim :D Sonra punka merak saldım ve slayerın bir punk tribute albümü yaptığını öğrendim.Ondan sonrada extrem metale geçişim başladı. Napalm Death Enemy of the Music Business’la da böyle bir müzikten nasıl zevk aldığıma hayretler içinde tanık oldum. Nekadar baya extrem şeyler dinlesem ve çok sevsemde ben hiç bir zaman metaci olmadım. Bende classic rock, blues-rock her zaman daha ön planda oldu.Bak mesela ilk ne zaman metal müziği dinlediğimi hatırlamıyorum ama beş yaşındayken ilk defa Muddy Waters dinlediğimi -trt2 de görmüştüm- hatırlıyorum.

  30. Nightwing says:

    Ben metale ilk olarak, yaygın hareketin aksine Metallica, Megadeth ya da Iron Maidenla değil, Dimmu Borgir ve Cradle of Filth ile başladım. Özellikle Dimmu Borgir ile. Evet benimkisi biraz şılapırt diye bodoslama bi giriş olmuş. İlginç olarak Metallica Megadeth türevi grupları keşfedip dinlemem daha geç bi zamana denk gelir. Her şey bir gün youtubedan Dimmu Borgir – Sorgens Kammer Del II isiml klibe nasıl olduysa artık bi yerden denk gelmem ile başladı. Stormblast 2005 albümünün ilk çıktığı zamanlar bunlar. Hala o güne lanet ederim. Hayatımın sikişinin başlangıcıdır o gün. :)

    Tabiki rock/metali ilk duymam daha eski zamanlara denk gelir. Yaşı tutanlar hatırlar 90larda trt de rock market diye bir program vardı. Kiss, Ozzy Osbourne, Motörhead falan çıktığını hatırlıyorum. Yine o programdan hatırımda kalan, çıktığımda korkudan götümün tutuştuğu bakire kurban edilen şu efsane video: (gülmeyin yaşım daha 6-7 falan )

    http://www.youtube.com/watch?v=DD7bCRG3CG0&list=HL1356013123

    Sonra ortaokula geçtik abidik gubidik pop arada rap dinledik. Yanlız 7. sınıf idi sanırım içimde inkar edilemez bir Queen sevgiside vardı. Sebebi de babam ve annemin bir Queen ve Freddy Mercury hayranı olup tatillerde arabada sürekli Queen albümleri çalmaları idi. Bi ara ciddi bir Alternative Rock Mor ve Ötesi, Şebnem Ferah dalgası sardı beni. O da geldi geçti. Lise yıllarına geldim işte üstte dediğim Dimmu Borigr olayı hayatımı mahvetti.

    Metale ciddi anlamda başladıktan sonra bir Thrash akımı da doğdu içimde. Big Four günlerini atlattıktan sonra bir süre bir Thrash Metal deliliği başladı. Bay Area ve Germanian Thrash’inin benden sorulduğu yıllar. Kısa bir Death-Proggresive merakından sonra tekrar özüme yani Black Metale geri dönmem fazla uzun sürmedi. Anlıyacağınız hemen her türlü müziği dinlemiş bir adamım.

    İşte oralardan metal-archivese giden yoldaki serüvenimi okudunuz tebrikler :)

  31. Swedish says:

    Yıl 1998 lise hazırlık sınıfındayım ben o zamanlar pop müzik mustafa sandallar tarkan vs dinliyorum hatta atilla taş ın bir kaç parçasını kral tv de beklediğimi hatırlarım.(atilla taş ya )
    Derken şu anda site okuyucularından olan Belus isimli arkadaşımın abisi olduğu için biraz daha yabancı grupları biliyor arada mırıldandıkça bende bunlar ne yahu falan dediğimi biliyom
    Hop bi akşam belus bana bir iron maiden toplama kasedi çekti(tdk 90lık) tabi bana çektiği kasedin kaynağı toplana iron maiden best of the beast cd si idi ve bu cd nin kapağı yanlış kapaktı.Ne mi oldu ben epeey bi süre fear of the dark parçasını Phantom of the opera zannetim :)))
    Derken ilk satın aldığım albüm ikamet ettiğim ilçe Şile deki gazete bayisinin oğlu olan Cüneyt abi nin sattığı çekme kasetlerden oldu.Evet ilk aldığım albüm In Flames Jester Race oldu.A1in ilk parçası moonshield dönmeye başladığında ben sadece bu müziği dinliycem dediğimi hatırlıyorum :))
    Daha sonra tekrar cüneyt abiye gittim ve dedim ki in flames e benzeyen başka grup var mı? Ne tavsiye etti dersiniz :)) Old man’s Child pagan prosperity.Hatta bu albümü ilk dinledikten sonra cüneyt abiye gidip bu da melodik deth metal mi demiştimde bana ters ters bakıp black metal lan o dediydi.haaaaa biz o aralar metallica iron maiden gibi gruplar kreşh metal,sepultura ve slayer ı ise crashdeth olarak bilirdik BELUS sağolsun :)))
    Sonraları dershane dönemi başladı her haftasonu istanbula gelmeye başladıkta grupları cd leri kasetleri bulup müzik dinlemeye başladık :)))

  32. beterin bateri says:

    maymun iştahlılığım yüzünden her türlü müzik türüne açıktım. daha bu adsl filan yokken farklı farklı türlerden şarkılara saldırmıştım. limewire diye bi program vardı sağolsun, müzik türüne göre arama yapıp istediğini indirebiliyordun. tool, placebo, my chemical romance, mudvayne gibi her telden grupların şarkılarını indirip sevmiştim. ama özellikle rammstein’in herzeleid şarkısına aklım gitmişti. o kesik rifler, heceli söyleyiş, gitarın distörşını çarpmıştı beni ve normalde çok sevilmeyen herzeleid albümünün müptelası olmuştum bi anda. metallica, linkin park vs. yi de bilirdim ama ciddi anlamda metal dinleyiciliğim bu şarkıyla başladı diyebilirim.

    diğer çarpıcı şarkı ise iron maiden-phantom of the opera oldu. şarkının kompozisyonu, geçişleri rammstein’in ‘düz’ müziğinin kalıplarını kafamda yıkmıştı ve ufkumu açmıştı. üniversitenin ilk yılları iron maiden hayranlığı ve biton yeni grubu keşfetmekle geçerken death-flesh and the power it holds ile tanışmam beni iflah olmaz bir metal dinleyicisi mertebesine yükseltti. ayrıca siteye nadir yorum yazan biri olarak bu müziği dinlemede pasifagresifin motive ediciliğini ve siteyi her zaman takip ettiğimi belirtir; teşekkürü borç bilirim =)

  33. Ufuk Sönmez says:

    her şey, arkadaşımın 99 depremi zamanlarında bana verdiği karışık metallica kasetiyle başladı diyebilirim. daha sonra sentenced, moonspell felan dinledim. scream vokale alışma eşiğim moonspell sayesinde oldu. o sıralar pek çok müzik hala çok sert geliyodu kulağıma.

    ama en önemli nokta, arkadaşlarıma ve abime bu müziği aşılayan BARIŞ ABİ’dir. evde abimin metal müziğe başlaması, doğal olarak beni de etkiledi.

  34. Osman says:

    Eminem falan dinlerken birden nolduysa Slipknot dinlemiştim, yıl 2005 falan.. Güzel günlerdi :) Metallica da duymuştum fakat en fazla Master of Puppets, Enter Sandman, Nothing Else Mattersla sınırlı kalmıştım. Neyse işte baya sardı şu metal işi. Sonrasında Slayer, Megadeth, In Flames tarzı “kıro” takılırken Opethi duydum. Bu olanlar 2006′den 2009′a kadar. Aslında Opeth’le tanışmam 2006′ya varır. O zaman küçük olmamıza rağmen arkadaşın teki önermişti. Şuan 30 küsür yaşında olmasına rağmen hala Metallica’nın Fuel şarkısını dinleyen kuzenimin bilgisayarında görmüştüm. Misafirlerin evindeydik. Kulaklık falan da yoktu, bildiğimiz hoparlör. Açtım Deliverance’ı, “ne lan bu adam böğrüyo” diyip kapattım. Zaten sadece Iron Maiden, Slipknot, Metallica dinleyen bir ergendim.

    Sene 2009, ben Blackwater Park şarkısını dinledim. Bildiğin boşalmıştım. Ondan sonra gerisi gayet kolay geldi, 3 yılda hüplettim metali, post rock’a, progresif rock’a falan sardım. Şimdi kuzenime en sevdiğim grubun Opeth olduğunu söyleyince cevabı “çok sert grup yea nası dayanıyon bu kadar gürültüye neyse ben bi fuel açıyım da kendimize gelelim, gimi fuul gimi fayr gimi dabajabazaa huğ” oluyor.

    Hayatımda hiçbir zaman sevmediğim gruplar, Tool, Korn, Limp Bizkit..

  35. devilsadvocate says:

    anadolunun sarı sıcak güney ilçelerinden birinde 92-93 yılları gibi ortaokulu bitirip liseye başlayacağım yaz gelmiş. sık sık misafirliğe gittiğimiz ananne evinde büyük dayım daha çok ümit besen, cengiz kurtoğlu, adnan şenses,selami şahin karma albümleri ile uyandırmayı tercih ediyor. aralarında ümit besen ve selami şahin’e daha yakınsayıp kaşlarımı oynata oynata tempo tutuyorum.

    peder beyin memur maaşıyla borç harç aldığı 70 model forduyla çıktığımız hafta sonu deniz yolculuklarında ise favorim daha çok çoşkun sabah. özellikle anılar albümü. udun sesine bayılıyorum. arada gaza gelince arkada air soloları ardı ardına dayıyorum. lise başlıyor, derhal sınıfın en güzel kızına platonik aşka tutulmayı ihmal etmiyorum. ismi aysun, tabi yüzüme bile bakmıyor. defter kaplarını madonna,corc maykıl ve maykıl ceksın’ın bildik pozları süslüyor. arada katılmaya çalıştığım sohbetlerde blucin isimli bir dergiden söz ediyor. bir sik anlamıyorum tabi. ama aysun’un aklını alma planları kuruyorum.

    komşumuz olan ve bu tür ecnebi müziklere meraklı olduğunu bildiğim nazımın geçtiği murat abiden yardım istiyorum. abi ben yabancı müzik dinlemek istiyorum diyorum. adam haliyle soruyor. -yabancı da ne dinlemek istiyorsun? yumuşak mı, hızlı mı, pop mu rock mı? diye soruyor. benim dinlediklerim seni sarmayabilir diyor. ne demek istediğini anlamıyorum ama abi farketmez diyorum maykıl jeksın olur diyorum. o yok diyor elime iki tana kaset tutuşturuyor. 3 gün al bunları dinle ama bu kasetlerin kılına zarar gelirse seni akşam yemeği olarak yerim demeyi ihmal etmiyor. “fear of the dark ve black albüm”

    eve gidiyorum kapağı daha enteresan gelen fear of the dark’ı koyuyorum kaset çalara. önce bu ne lan böyle müzik mi olur garç gurç diye kızıp kapıyorum kasetçaları. sonra bir kez daha deniyorum sırada “Afraid to Shoot Strangers” var başlıyor şarkı ilk dinlemede çarpıyor sonra tekrar tekrar dinliyorum. dınınınııın dınınıınınıııınn dınınını nınınınnııınnn” diye geziyorum bir gün. sonra black albüm giriyor kaset çalara. o da acaip sert geliyor önce ama sonra bir insanın ilk kez “unforgiven” dinlemesi fenomeni ile karşılaşıyorum. hala aklım almıyor hayatında ilk kez unforgiven dinliyorsun lan! muhteşem bir şey! bu arada internet diye bir olgu yok, müzik kanalı yok, radyodan nafile kasede cızırtılı şarkı çekmeye çalışıyoruz öyle böyle değil.

    velhasılı aysun hiç bir zaman bakmıyor, lise bitiyor, istanbulda okul kazanılıyor o gazla saçlar göte kadar uzatılıyor. o aralar şebek diye bir dergi yayınlanmaya başlıyor, her sayısı itinayla alınıp saklanılıyor. baba metal gruplarının çoğu ile tanışılıyor. kimisi çok seviliyor, kimisi az. black metal grupları sarmıyor, progresif ve death türleri seviliyor ama thrash metal hep gönülde ayrı bir yere oturuyor. okul bitiyor avukatlık yılları başlıyor. metal müzik belki zamanla walkmande %90′a bulan yerini mp3 player evriminde %40′lara kadar düşürüyor. ama metal a headbanger’s journey’de bir abimizin söylediği gibi;

    “hey dostum bu yaz slayer dinledim deyip geçemezsin”

  36. dullunger says:

    1988 doğumluyum. İlk kasedim The Offspring – Americana oldu. Sanırım o zamanlar orta 2-3 sınıflarından birindeydim. Anadolu Lisesi’ni kazandığımdan taa 5. sınıftan beri sıra arkadaşım olan adamla aynı lise, aynı sınıfa düşmüşüz, yanyana oturuyoruz. Abisi yazın bir albüm bulmuş ‘Bundan başka bir şey dinleyebilirsen şerefsizim’ tarzı bir yaklaşımla bana In Flames – Colony albümünün kasedini vermişti ve 1.5 yıl boyunca walkman’den ‘HİÇ’ çıkartmadan dinledim. Budur metalle tanışma hikayem.

    İnsanlar buna belki gereksiz atar, gereksiz marjinallik diyebilir ancak, Metallica’nın bir albümünü baştan sona ilk kez 2006′da dinledim, ve gerçekten ne kadar büyük bir zaman kaybından kendimi farkında olmadan uzak tutmuşum diyerek içimde haklı bir sevinç olduğunu düşünüyorum. Metallica’da hayran olacak bir şey bulamadığım için bana yöneltilen eleştiriler sayesinde iyi bir dinleyici olabildiğimi düşünüyorum. Metallica’nın müzik tarihindeki yeri hep bu olmalı ve böyle de kalmalıdır. Neyin nasıl olmaması gerektiğini anlamak için hep bir Master of Puppets dinledim, ve işe yaradı.

    devilsadvocate

    @dullunger, “Neyin nasıl olmaması gerektiğini anlamak için hep bir Master of Puppets dinledim” bak bu orijinalmiş:) davayı sattılar, para için müzik yapıolar, ajfa’dan sonra bozdular’dan farklı şeyler duymak güzel:)

    semihtr

    @dullunger, walkman :)) güzel aletti… ne günler beeee….

  37. Erşah says:

    Ben çok geç tanıştım. Daha önceleri metal dinlemeye korkardım nedense, konsept dolayısıyla olsa gerek. 2008′de Metallica, yeni albümünün single’ı olan The Day That Never Comes’ı çıkarmıştı, o gün bu gündür devam etmekte. 2 senedir adam akıllı dinliyorum. Metal-Rock diye ayırt etmiyorum. Beatles’ı da severim, Pink Floyd’u da, Rolling Dürüm’ü de, Metallica’yı da, Maiden’ı da.

  38. serdar91 says:

    metal müziği dinlemeye köydeki evimizde başladım.kasede çekilen metallica-reload albümünden the memory remains şarkısını ilk duymamla beraber heavy metal yolculuğumda başlamış oluyordu.bu anı yaşadığımda 6 yaşındaydım ve şu an 21 yaşındayım.umarım bu yolculuk uzun seneler boyunca da devam eder.

  39. semihtr says:

    yıl 1987, 10 yaşımdayken tanıştım metal camiasıyla… arkadaşımın abisi dinlerdi iron maiden – manowar – matallica – pink floyd…. hatta bir de çekme kaset vermişti bana… Bir A yüzü bir B yüzü, en az 2 sene dinledim (helikopter sesi gibi başlayan bir şarkı vardı hastasıydım. Hala, ne şarkı adını ne de grubun adını bilmiyorum :)) ).. sonra, yaşı 25′lerde (ama hiç tanışmadığım) bi abi vardı, yan apartmanda giriş katında oturan… odasının camını açar, verirdi müziği etrafa, dinlerdik cam altından deli gibi… tabii benim de walkman’im vardı :)) turuncu renk kulaklıklı,kalem pilli… sonrasında, geldi def leppard – metallica – megadeth – pink floyd…………… daha da sonraları dream theater – tool – opeth……… aynı hız devam ediyorum… biraz da davul çalıyorum… öyle işte…

  40. karayansima says:

    Oturduğum semtte kulağıma az biraz gelirdi de, kanlı canlı icra edişim biraz zaman yayılmıştır. Aynı semtte o küçüçük aklımla akrabamızın oğlunun porno dergileri ile yan yana dehşetvari korku öğeli albüm kapaklarına bakarken, “insan neden bu şeyleri dinler ki?” deyişim. O zaman bile hayranlığımı yakalayan Eddie, balkabağı fotograflarının yanında kasvetli ve karizmatik abilerin sert bakışlarına konu olmuş daha pek çok albüm beni dinle derken, ben o dönem yeni çıkmış Cartel ile sansımı denemeye karar vermiştim. “Çek bir fırt” şarkısını sınıfın önünde söylerken yüzüm nasıl kızarmamıştır hala anlamam.
    Aynı dönem mahallemde pencereler arkasında büyülü tınıları zaman zaman kulağıma geldiğinde bir gün cesaretimi toplayıp o sesin sahibini sormuştum arkadaşıma. Böylece ortaokulun ilk yıllarında ki ilk metal albümünü de sahip olusum bu araştırmacı yanım sayesindedir.
    60lık bir raks kasetine çekilmiş bu mucize eser halen daha benim için dünyanın en iyi albümüdür; “…And Justice for All” ölene kadar sıkılmadan dinlenecek, gazın kralı, melodilerin kavgası hatta bu müzik bir sanat ise o sanatın dibidir! Ama Dyers Eve albüme sığmadığı için uzun yıllar tamamını dinlemek nasip olmamıştır.
    O dönem albüm alacak durumlarda olmadığımdan çekme kaset döneminden bolca yararlanmış üstüne Pentagram Anatolia çıkınca bu müziğe bir sahiplenme başlamıştı.
    Better than raw (Helloween) kapağında ki kazan karsıtıran taş gibi hatunun rüyalarıma girdiği ilerleyen dönemler de Radical noise ve The Climb (gazı ile) ile Thrash ve Heavy metale soğuyup, üniversite yıllarım da bu müziğe küssemde içimde varlığını her zaman hissettirmiş ve yaşamını hiç kaybetmemiştir.
    Okul sonrası dinleyici sınıfından izleyici sınıfına terfi edip (kendi çapımda) hazın doruklarına ulaşacak kadar çok yerli yabancı grup izledikten sonra ölmeden önce yapılması gereken (kalan) 2 isteğimden birini gerçeklesitirip iron maiden konseri sonrası ikinci dönemi de kapatıp pasif dinleyici sıfatına ulaşmış bulunuyorum.

  41. Kaan says:

    Yıl 1989 Ispartada ünv.1.sınıftayım.sürekli madonna filan gibi şeyler dinliyordum.Bir gün Ispartanın çarşamba pazarında gezerken yerde bezin üstünde karışık dökülmüş kasetlere bakayım dedim ferdi tayfurların arasında değişik kapaklı bir kaset gözüme çarptı alayım nasılmış bari dedim.Helloween-Keeper of the seven keys pt2 yazıyordu üstünde eve gidip teybe takınca daha da ilgimi çekti her turda daha çok bağlandım ve bunun nasıl bir müzik olduğunu araştırmaya başladım.Sınıfımızdan bir arkadaş gel ben sana başka şeyler dinleteceğim dedi evine gittik Rigor Mortis’in Re- Animator parçasını dinledikten sonra gerçekten hayatım değişti. Yaşım 43 Long Live Rock’n Roll

    Kaan

    @Kaan, Aradan yıllar geçse de, bu esnada daha da yaşlansam da metal ve hard rock tutkum hala aynı tazelikte demek ki. Şu anda “Tora Tora” nın 2009 albümünü dinlemekten müthiş bir haz duyuyorum, aradan 10 yıl geçse de bu albüm benim için çok yeni, çığlık çığlığa söylenmiş coşkulu bir albüm. Death, Thrash ve Black metali çok sevsem de Hard & Heavy beni zaman tüneline çekip 1989 ların hatta 1982 lerin uçuk, samimi, heyecanlı atmosferine sürüklüyor. İnanılmaz haz veriyor.

  42. Bende Saklı Kalsın says:

    S E P U L T U R A!

    Nankörüm yalnız…

  43. karayansima says:

    @GiantZillerIndo, Therapy – Troublegum benimde favori albümlerimdendir.
    Bir dergide kiritigini okumuş aynı hafta da akmarda zihni müzikte bulmuştum. 1 liraya almıştım. Özellikle Joy Division yorumu Isolation, Nowhere, Hellbelly hala aklımda.

  44. Cenk Cabir says:

    Lise 1′e kadar ağırlıklı olarak rock ve türevi dinliyordum.. Kulağıma hoş gelen her türden müzik dinlerdim aslında. Sonra bir gün müzik indirmek için girdiğim bir sitede Slipknot’ın Psychosocial şarkısına denk geldim. Yaklaşık 1-2 hafta sadece onu dinlemişliğim vardır ki bu şarkı albüm kaydının çok kötü olan bir versiyonuydu,320′lik versiyonu dinleyince oha çekmiştim. Slipknot ile koyulduk yola sonra Lamb of god,Children Of Bodom,Metallica,Arch Enemy,Soilwork felan filan derken buralara geldik. Mahallemizde arkadaş grubu olarak 20 kişi vardık ve metal müzik adına hiçbirşey bilmiyorlardı.. 1-2 kişiyi kurtarabildim aralarından ama diğerleri hala aynı sanırsam.. Bu müzik kültürünü benimseyince eskisi kadar arkadaşı olmayabiliyor insanın ama kanımca hiç sorun değil. Kulaklığı taktığım zaman aldığım mutluluğu,hazzı,zevki Adriana Lima gelse veremez :P

  45. eartop says:

    ”Benim hiç bir zaman metalci arkadaşım olmadı diyerek giriş yapayım bu yazıya.Ortaokul yıllarında ünlü komedyen Adam Sandler’a olan takıntımdan ötürü adamı araştırırdım sürekli sapık misali.Sonra koyu bir Van Halen fanı olduğunu öğrenmiştim.Normalde birisi belkide kulağıma Van Halen taksa kulaklığı parçalar yoluma devam ederdim ama dedim ya bu adama olan takıntımdan ötürü sende seversin oğlum dinle şunu flan deyip içimdeki şeytanı okşadım.Van Halen-Van Halen albümünden karışık şarkılar açıp kendimi deniyordum bir kaç haftada bir.Bir gün Eruption’ı açmış ve ben böyle bir şey duymadım be arkadaş olu verdim.Bu instrumental orgazmı kaç tur dinledim bilmiyorum ama sonuç olarak hayatımda ilk kez rock&metal albümü dinlememe sebep oldu.Aylarca Van Halen diskografisinde şarkıdan şarkıya atladım.Sanırım artık yetmez olmuştu bunlar.Liseye başladığımda grup araştırırken nasıl oldu bilmiyorum ama karşıma Metal Hammer çıktı.Dergi kapaklarında okuduğum isimlerin şarkıları indirip dinliyordum sürekli.Daha çok dergi daha çok dergi dediğim bir günde terrorizer & decibel kapaklarında buldum kendimi.Metalin uç noktasını artık tamamen yaşıyordum.Bir çok önemli grubu (Carcass,Mastodon vs.) bunlar sayesinde keşfetmiştim.Bu zamana kadar 150-200 grup dinlemişimdir.19 yaşındayım şuanda ve 2012 yazına kadar hiç bir zaman metalci arkadaşım olmadı ve bu zamana kadar kimseden öneri almadım.(Pasifagresiflede 2012 yazında tanıştım)Zaten Adana’da yaşıyorum ve çok sosyal biri sayılmazım.Gerçekten kendi kendime tanışmam şuanda tür ayırmaksızın dinlememe sebep oldu.Bu şekilde kültürümü geliştirmem beni en çok mutlu eden durum.Şuanda hala etrafımda bir tane metalci arkadaşım yok.İnternet üzerinden tanışmaya başladım 2012 yılında.Hala çok fazla müzik konuşmayı sevmiyorum.Hala facebook müzik bölümümde metal grupları yok.Hala sert erkek görümünde değilim.Hala metalci siyahtan başka bir şey giymez kalıbına girmedim ve gireceğimide sanmıyorum.(Yaşasın kareli gömlek bebeğim!\m/)Ama death metalden black metale, sludgedan thrash metale,hepsinin hastasıyım.\m/

    Ertuğrul Bircan Çopur

    @eartop, Metale başlama hikayesi olarak Adam Sandler oldukça orjinalmiş, çok hoşuma gitti :) İnsan hoşuna gidecek şeyi öyle ya da böyle buluyor demek ki cidden.

    eartop

    @Ertuğrul Bircan Çopur, :))

  46. lexicon says:

    sene 91 iron maiden killers albümü başlangıç ve hayatımın kararması 95 senesinde koşarak iron maiden the xfactor albümü 98 senesinde silivri selimpaşada çocukluk arkadaşımla sahilde eski rumlardan kalan çift katlı yıkık virane evde kışın o soğunda denize bakan kapında saatlerce burzum filofesem dinlemeler kendimizi norveçli zannetmeler üzerimizde sadece siyah renkten başka kıyafet giymediğim bi on sene ( gerçi hala daha aynı :))) ) o dönemler lise ikinci sınıfta arkadaşın satyricon nemesis divane albümüyle mother north parçasının tek bana yazılmış çasına sanki tapmalar. o yıkık viranede boynumuz tutuluna kadar headbang yaplar. ozamanlar selimpaşanın gençleri bizi pek sevmezdi çok kavgalarımız olmuştu. tuvarlara kill em all yazmalar. dimmu borgir ın darkness endtrone albümünü edinim baslarda nagahs ın çalışına hayran olmalar. sevgilimden ayrılıp ozaman cebimizdeki üç beş kuruşla ta selimpaşadan kadıköye akmara gelip anathema alternative 4 albümüyle o virane yerde ağlamalarım gece karanlığında 99 depreminde deprem olduğu saatte kulaklıkta bangır bangır marduk panzer division dinleyip lan neler oluyor derken binaya kamyonmu girdi demelerim halbuki kaç kişi haytını kaybetmiştir. sonradan annemin beni bu tür şeyler dinlediğim için azarladığını bunların başımıza geldiğini hatırlıyorum :)) tiamatla tanışmalarım depresifliğin daha diplerine vurmalarım tiamat wildhoney albümüyle babamın cenazesinde sabahlara kadar ağlamalarım. moonspell wolfheartla tanışıp fernandonun vokallerini taklit etmelerimiz. bi ara bakırköyde dark metal grup çalışmalarım alastisle tanışmalarım ve hala dinlemekte keyif aldığım rotting christ a dead poem albümü ve her albümünü baş tacı yapmalarım 2 sene silivri istanbul arasında okadar yolları o dönem yeni çıkan in flames whoracle ve adranalin arabada uyumamak açısından kulaktıkta slayer diabolus in musica albümünü son ses dinlemerim. lisede arkadaşın kaçak bulgar cd lerinde maniac butcher , disaster , vader cdlerini hatta toplama cdlerini bol bol dinlemeler. hey gidi günler şimdi düşünüyorumda bi metallica bi megadeath hiç bi zaman baştacım olmadı benim niyedir bilmiyorum daha çok underground gruplar baş tacım oldular benim. ve haladaha zannedersem 22 senedirde metal dinliyorum bi kerebile olsun bıkmadım iyiki varsın hayatımın anlamısın SAYGILAR…

  47. baha says:

    80′lerin sonunda irom maiden ile başlamıştım. öyle birisinden görerek de değil. sıradan bir günde bir müzik maerketin önünden geçip kaset kapağını beğenmemle almıştım albümü. müzik ilk başta çok gürültülü gelmişti sonradan alıştım. iron maiden’dan sonra tanıştığım ilk grup ise mötley crüe olmuştu. yine dr.feelgood albümünün kapağını beğenerek almış dinlemiştim. sonra deep purple, thin lizzy, lynyrd skynyrd, led zeppelin, black sabbth, daha sertlere girersek; testament, king diamond, overkill, obituary, carcass, shadow gallery, queensryche, mercyful fate, mekong delta, exodus diye gidiyor. sonra da önlemini alamadım zaten… gitti de gitti!

  48. Doruk says:

    Her şey 7 yaşında babamla metallica-sad but true dinlememle başladı,
    Sonra ben kendimi geliştirip arch enemy, amon amarth gibi grupları dinlemeye başladım. Şuan yaş 16.

  49. 12ParmakBağırsağı says:

    Sorumluluklarımın bilincinde bir abi olarak 6 yaşındaki kız kardeşime revocation-the hive dinlettim. Sevdi baya. Ara ara aç dinleyim diyor. Adam nası bağırıyo öyle falan diyor. İlerde böyle bir muhabbete denk gelirse baya efsane olur:P

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.