Almanca, özellikle black metal’e çok yakışan bir dil. Black metalin o karanlık atmosferine, günlük hayatta Türk insanı tarafından rahatça “kaba” olarak yaftalanan bu dil kadar güzel yakışanına rastlamadım şimdiye kadar. Bu konuda beni en çok ikna eden gruplar da, FARSOT ve LUNAR AURORA’dır hatta, bir çoklarıyla beraber. Size orman kokulu topraklarından seslendiğim Bavyera’da (yalan, bildiğin şehrin ortasında apartmandayım) konuşulan bir diyalekt kullanılan bu albüm de bu uyuma kesinlikle bir istisna oluşturmuyor.
LUNAR AURORA, çıkarttığı birçok albümle kendisine sağlam bir yer edinmiş, hatta kişisel bir açıdan yaklaşacak olursam, 2007 yılında çıkarttığı “Andacht” ile efsane statüsüne erişmiş bir grup. Müziklerinde gerektiğinde ambient etkileri kullanmaktan zerre kaçınmayan grup, özellikle bahsi geçen “Andacht”ta bu konuda zirve yapmış, gerektiği gibi icra edildiğinde bu müziğin dinleyiciyi ne kadar etki altına alabileceğini, hatta “gerebileceğini” açık açık gösteriyordu. Hep kusursuza yakın albümler çıkarttıklarını gönül rahatlığıyla iddia edebileceğim LUNAR AURORA, dinleyicilerinin bu gerginliğinden beslenip, kendi zirvesine varıyordu.
İşin kötü yanı, ulaştıkları bu zirvede bırakmaya karar vermeleriydi. Dağıldıklarını açıklamaları benim için ne kadar büyük bir hayal kırıklığıysa bile, geride bıraktıkları son eserin mükemmelliği neredeyse bu hayal kırıklığının yarattığı yaraları saracak seviyedeydi. Tekrar birleşmelerini müthiş bir sevinçle karşılamam bu noktada anlaşılabilir diye düşünüyorum. Müziklerinin olgunluğuna erişmiş olduklarını düşündüğüm ikiliden beklentim, yine en azından bir “Andacht” ortaya çıkartmalarıydı.
Onlar ise, aslında büyük grupların yapması gerekeni yapıp, az da olsa farklı şeyler denemeye karar verdiler. Şikayetçi miyim bu durumdan, ve neden, bakalım.
“Hoagascht” tam kelime anlamı olarak ev bahçesi gibi bir çeviriye sahip; fakat deyim olarak “müzisyenlerin bir şeyler çalmak için birinin evinde bahçesinde toplanması” gibi bir anlamı varmış. Bavyeralı bu ikili de, müzikleriyle eve dönüş sinyalleri veriyorlar desek pek yanlış olmaz. Albüm konsept olarak karanlıkta Bavyera ormanlarında bir gezintiden bahsediyor. Albümün sade yaklaşımlı kapağıyla konsept arasında bağlantı kurmak da gördüğünüz gibi hiç zor değil. Bu gezintinin dinleyiciye yansıtılması için kimi şarkılarda kapağa da teşrif etmiş olan baykuşun çığlıklarını, kimi zaman yağmur seslerini dinliyoruz ambient altyapıyı oluşturan elektronik efektler eşliğinde. “Andacht”ın tertemiz prodüksiyonundan sonra bu kez karşımızda daha “kirli” bir sound olmasını da yine bu yaratılmak istenen konsepte bağlıyorum ben. Bu prodüksiyon, doğal olmayan, programlanmış davulların da kusurunu başarıyla örtüyor.
İyi ya da kötü demeden bu noktaları belirttikten sonra, biraz da yorum katmaya çalışayım. Kötü bir albüm demeye kesinlikle dilimin varmayacağı bir eser “Hoagascht”, onu belirteyim; fakat “Andacht”tan sonra geriye doğru atılmış bir, adım bile değil, sıçrama olduğunu düşündüğümü de söylemem gerek. Etrafta yeterince varyasyonsuz vokalli, kirli prodüksiyonlu, klavyeye abanıp iyi-kötü atmosfer yaratmayı başaran grup varken ve LUNAR AURORA bunların hiçbiri değilken, bunlara benzeme çabasını çok yersiz buluyorum. Daha önce, vokal yapabilen iki kişi olmalarının da yardımıyla çeşitli vokal tekniklerini müziklerine başarıyla yediren, enstrüman kabiliyetlerini her birinin tertemiz ortada olmasıyla gösterebilen, atmosfer unsuruna tüm bunların birleşimine klavye desteği sağlayarak tavan yaptıran grup, bu özelliklerinin çoğundan vazgeçmeyi seçmiş. Ortaya çıkan eser yine bir LUNAR AURORA albümü, bu su götürmez bir gerçek; ama bir grubun iyi yaptığı şeylerin bir kısmını bile geride bırakıyor olması bir sorun olarak görülebilecekken, bir de ortamda onlarcası bulunan gruplara öykündüğünü görmek benim için oldukça üzücü.
Çok itin neticesine sokmuş gibi gözüktüm belki albümü, amacım bu değil ve kesinlikle haksızlık etmek de istemiyorum. “Håbergoaß” gibi şarkılar hala bağımlılık yapacak derecede güzel ve hala kimi rifleri dinlerken vücudumun hafifçe soğuduğunu, üşüdüğünü hissedebiliyorum. Bunların olmasını zaten bekliyordum ama, sorun sanırım tam olarak burada, olmasını beklediğim bir çok şeyi ise bulamadım.
Bu albüm yayınlandıktan sonra grup tekrar dağıldığını açıkladı, bu da bambaşka bir hayal kırıklığı tabii. Bu albümdeki “eve dönüş” temasının da gruba, kendilerine daima geldikleri yeri anımsatacak bir nokta koyma istekleri olduğunu düşünüyorum. Tüm bunları bir araya getirince, “Andacht” sonrası olduğu gibi, ellerinde yeteri kadar materyal biriktikten sonra tekrar bir araya gelip ortaya yeni bir albüm ya da EP çıkartmalarını ümit etmekten başka bir şey gelmiyor elimden. Böyle bir durum olmazsa da, ben LUNAR AURORA’yı sanırım hep “Andacht” ile, atmosferik black metalin zirvesindeki birkaç gruptan biri olarak hatırlayacağım.
Albüm kapağı ye beni diyor resmen çok beğendim..Gitar tonu hoş ve geriden gelen klavye sesleri çok ilginç diğer albümleriyle beraber incelenmesi gereken bir gruba benziyor.Tanıtım için teşekkürler.
Albüm kapağı ye beni diyor resmen çok beğendim..Gitar tonu hoş ve geriden gelen klavye sesleri çok ilginç diğer albümleriyle beraber incelenmesi gereken bir gruba benziyor.Tanıtım için teşekkürler.
valla bu tarz albümler araya araya yedim bitirdim kendimi ama gel gör ki herşey bazen tek bir kritikle hallolabiliyor.şu sıralar tam aradığım şey bu…
yazara teşekkürü bi borç bilirim ve borcumu da öderim: teşekkür ederim :)
yaşasın ağlak olmayan depresif metal
26.12.2012
@patognomonic, Rica ederim :) Wildernessking’i de gönülden tavsiye ederim bu albümü beğenirsen.
ilk dikkatimi çeken grubun ormanda çektirdiği fotoğraftaki örme hırkalar oldu.