Başlamadan evvel grubun vefat eden davulcusu Scott Columbus’u hürmetle yad ediyorum. Huzur içinde yatsın…
Son zamanlarda hep yaşadığı talihsizliklerle ve sıkıntılarla gündeme gelen Manowar, nihayet uzun zamandır beklenen yeni albümünü çıkardı. Esasen Manowar merkum yeni albümünü, ünlü edebiyatçı Wolfgang Hohlbein ile birlikte yürüttüğü 5 serilik Asgard destanı (Asgard Saga) projesinin ilk faslı olarak düşünüyordu. Hatta Thunder In The Sky isimli EP’den de anlaşılacağı gibi merkum yeni albümün ismi “Hammer Of The Gods” olacaktı. Hatta öyle ki grubun lideri Joey Demaio, yeni albümle alakalı yaptığı açıklamada Donnie Hamzik’in gruba dâhil olmasıyla birlikte şarkı yazma stilini değiştirdiklerini ve yeni albüm için yazdıkları parçaların külliyen çöpe atıldığını söylemişti. Ama öyle görünüyor ki (yeni albümün isminden de anlaşılacağı üzere) Manowar bu Asgard Saga projesinden biraz vazgeçmiş veya askıya almış gözüküyor. Veya 5 serilik projeyi “Thunder In The Sky” gibi EP’lerle geçiştirmenin derdinde de olabilir. Her neyse, bu kadar sorgulama kâfi diyor, yeni albümün zafer sarhoşluğunu heder etmeden albümü tahlil etmeye yavaş yavaş başlıyorum.
Bu arada hepimizin bildiği gibi şuan albümün dijital versiyonu elimizde ve CD dağıtımı daha yapılmadı. Eğer CD dağıtımında farklı parçalar veya mevcut parçalarda muhtelif tanzimler çıkarsa kritiği ona göre revize edebiliriz. Şimdilik albümün “Hammer Edition” versiyonunu tahlil ediyoruz.
Yeni albümde zaten her Manowar fanının beklediği üzere değişen bir Manowar sound’una rastlamıyoruz. Ve bu vaziyet de biz fanları her zaman olduğu gibi memnun ediyor. Sound’da bir değişiklik yok söylediğimiz gibi; lakin şu müjdeyi de vermeden geçemeyeceğim ki grup “Gods Of War”da yediği “bok”u fazlasıyla temizlemiş vaziyette Allah’a şükür. Gerek melodik yönden, gerekse liriklerde büyük bir toparlanma olmuş. Yani anlayacağınız “Gods Of War” gibi hevesinizi kursağınızda bırakacak bir albüm asla yok. Onun için bu albümden az ya da çok her kim memnun kalmazsa büyük nankörlük etmiş olacak. Lakin bunun yanı sıra bazı dinleyicilerin hoşuna gitmeyecek ve tenkitlere müsait unsurların olduğu aşikârdır. Albümün prodüksiyonundaki zayıflık, vokallerin geriye atılması, bas tonundaki farklılaşma gibi unsurlar göze batıyor illaki. Bas tonunun farklılığını bilmem ama prodüksiyon ve vokal meselesi düzelmeyecek şeyler değil. Eminim albümün CD dağıtımında bunun üstesinden gelinecektir.
Evet biliyorum daha ilk baştan biraz olumsuz gittik. O halde artık parçaları tahlil etmeye başlayalım ve albümdeki (bana göre) mevcut olumsuzlukları parçalardaki örneklerle somutlaştıralım.
1-The Lord Of Steel
Albüme ismini veren parçamız hoş bir gitar rifiyle ve müthiş davul ataklarıyla başlıyor. Donnie Hamzik her ne kadar Scott Columbus kadar olmasa da yine de onu aratmayacak şekilde Manowar’a layık bir davulcu olduğunu daha ilk parçadan gösteriyor. O sebeple parçadaki davulu iyi buldum. Lakin (albümü ilk dinlediğimde de bu hissiyat içindeydim) vokallere giriş kısmında gitarın susup sadece davulun işlediği kısımda arkadan hafif bir distortion tonu kulağımıza batıyor. Teknik bilgim kavi olmadığı için kesin konuşamayacağım ama öyle zannediyorum ki bu ses bas sesi. Öyle ya bas orada da yoksa nerede olacak? Zira albümü dinleyenler görecektir ki albümdeki parçaların neredeyse hiçbirisinde “clean bass” tonu yok. Evet, bu Manowar sound’u için alışılmış bir vaziyet, ama genel itibariyle grup, stüdyo kayıtlarında basta distortion tonunu kullanmazdı. Kullansa da gitarla birlikte kullanırdı. Ama bu albümde distortion bas kullanılması bir yana, basın tonu da değişmiş. Joey’in o alışıldık bas tonunu sanki biraz değişime uğramış görmekteyiz. Eminim bu anlatmaya çalıştığım hikâyeyi benden çok daha iyi izah edecek birileri vardır, bu husustaki teknik cehaletimi kabul ediyorum ama bas tonunda değişim olduğuna dair kalıbımı basarım.
Parçaya gelecek olursak “Gods Of War”dan ötürü gruba beslediğimiz önyargıları oldukça kırmaya faydası dokunacak derecede hızlı, sert ve Manowar sound’una yakın bir parçayla giriş yapmış grup. Parçada (ve genellikle diğer parçalarda da) “Odin” isminin telaffuzunu ve parçanın bir anda hızını kesip ortaya çıkan o meşhur epik konuşmaları duymadığımız için ne kadar şükretsek az. Manowar’ın “Gods Of War”da iyice mübalağa ettiği opera ve kilise tarzı sound’undan eser bile yok. Daha ne olsun! Aslında bu güzel davul atakları gibi bizi tatmin edecek gitar soloları da olsa iyi olurdu, ama öyle zannediyorum ki Karl Logan hem bu parçada, hem de albümde biraz tembellik etmiş. “Neyse” deyip Logan’ın bundan evvelki güzel sololarının hatırını sayalım ve puanı verelim.
8/10
2-Manowarriors
“Kings Of Metal”, “Brothers Of Metal”, “Metal Warriors”, “Warriors Of The World” gibi Manowar’ın çok muhterem fanlarına armağan ettiği parçalardan bir tanesi ve belki de en gaz olanlarından biri olarak “Manowarriors,” albümün hızına hız katan ve sound olarak bizi oldukça tatmin eden bir parça olmuş. Özellikle parçanın bridge’ini ambiyans olarak çok beğendim. Tam dört dörtlük bir konser parçası olmuş. Keza vokalist Eric Adams’ın meşhur çığlığını ilk olarak bu parçada duyuyoruz. Özellikle sonlara doğru nakarat tekrarında arka vokalde attığı çığlık tam gaz veren mahiyette. İnşallah bunu konserde de yapabilir. Parçanın ritminin düştüğü kısımdaki bas-line’ı da hoşuma gitti. Biraz “Dark Avenger” havası verdi bana sanki. Yine de güzel. Anlaşılan o ki albümü kritize ettiğim müddetçe bas sound’una fazla kafayı takacağım.
9/10
3-Born In A Grave
Albümde farklı sound örneklerinden belki de bir iki parçadan birisi bence “Born In A Grave”. Hatta çok rahat bir şekilde melodik yönden albümde en beğendiğim parça olduğunu da söyleyebilirim. Vokallere girişte pek melodik olmasa da ilk nakarattan sonra vokal tamamen melodik bir hal alıyor. Parçanın sözleri hafif dramatik olsa da melodik olarak epik ve Manowar gururu aşılayıcı bir parça olmuş. Hatta albümde adam akıllı gitar solosunun olduğu ender parçalardan biri olduğunu da ilave etsek fena olmaz. Ve Eric’in konserlerde sık sık çıkardığı hırıltıyı parçanın sonlarına doğru işitmekteyiz. Bu kadar güzellemeye nazaran parçanın sonundaki haddinden fazla nakarat tekrarını da eleştirmeden geçemeyeceğim.
9/10
4-Righteous Glory
Yeni albümün yavaş havalı tek parçası olan “Righteous Glory” gerek sound’uyla, gerekse nakaratındaki Odin ismiyle bizi bir evvelki albüme götürüyor. Açıkçası bunu “Gods Of War” önyargılarından ötürü bir olumsuzluk olarak telakki edebiliriz ama albümdeki 10 parçanın onunun da hareketli olmasını beklemek biraz mübalağa olacaktır. Elbette ki yavaş havalı bir parçanın da olması icap ediyordu ve “Righteous Glory” de albümde bu mahiyetteki tek parça. Sound olarak güzel buldum; ama keşke grubun diğer yavaş parçalarını daha fazla andıracak şekilde olsaydı. Melodik olarak mukayese yaptığımızda “Hymn Of The Immortal Warriors” ve “Swords In The Wind”in harmanlanmış hali gibi geliyor bize parça. İlkini bilmem ama bana “Swords In The Wind”in verdiği tadı veremedi şahsen.
7/10
5-Touch The Sky
Sound olarak basit kurgulanmış ama Manowar havasını oldukça iyi bir şekilde aksettiren bir parça olmuş “Touch In The Sky”. Yalnız “The Lord Of Steel”de olduğu gibi vokallere girişte yine o alışılmadık bas tonunu arka plandan duyuyoruz. Anlayamadım açıkçası, neden Joey bas tonunda farklı bir şey deneme mecburiyeti hissetmiş. Benim için fark eden bir şey yok, ama beğenmeyen olabilir. Parçaya tekrardan dönecek olursak “Born In A Grave”de de olduğu gibi melodik ağırlığı nakaratın üstlendiği bir parçayla karşı karşıyayız. “Manowar”ın yeni albümündeki genel stratejisi hemen hemen bu şekilde. Girişler sade, nakarat melodik. Bunu başka bir grup yapsa açıkçası yüzüne bile bakmam ama Manowar yapınca seviyorum. Ayriyeten dinletiyor da kendini. Güzel girişli ama maalesef kısa süreli gitar solosunu da son olarak hatırlataraktan notu veriyorum.
8/10
6-Black List
Diğerlerinden daha farklı bir sound ve daha estetik bir parça diyorsanız işte size “Black List”. İki buçuk dakikalık davul, gitar ve bas üçlüsünden oluşan harika bir enstrümantal mozaik, davuldaki mükemmel vuruşlar, arada dahil olan ve benim baştan itibaren taktığım o farklı bas tonuyla yapılmış şekil sololar ve Eric’in bir anda giren sert vokalleri. Tek kelimeyle mükemmeller. Hatta üçüncü dakikada başlayan ve hiç de yabancısı olmadığımız, telefon zilini andıran Karl Logan sololarını da büyük bir memnuniyetle ilave etmek de icap eder. Onun haricinde az liriklerden oluşan ve nakarat ağırlıklı bir sound’la karşı karşıyayız. Ama yine her zamanki gibi bu sound’u beğeniyor ve takdir ediyoruz. Son olarak da şunu söyleyeyim; bana kalırsa Donnie Hamzik’in davulunu en iyi konuşturduğu parça bu olsa gerek.
9/10
7-Expendable
Albümün en çok konuşulan iki parçasından biri “Expendable”. Açıkçası ismine ilk şahit olduğumda bu parçanın The Expendables filmiyle bir alakası olduğunu düşünmemiştim. Ama meğerse öyle değilmiş. Joey Demaio bu parçayı malum filmden ilham alarak yazmış ve hatta Sylvester Stallone’a da dinletmiş. Stallone da çok beğenmiş ayrıca. Keşke filmin soundtrack’lerinden biri olsaydı. Her neyse, bu parçanın ilk olarak yayınlanan “Sneak Preview”ini, yani stüdyo arkasından çekilmiş tadımlık kısmını dinlediğim zaman gerçekten aşırı heyecanlanmıştım. Ama parçanın süresinin kısalığı heyecanımı biraz törpülemedi değil. Yine de melodik olarak beğendim, ama daha iyi olabilirdi elbette ki. Şöyle bir an parçayı dinlerken The Expendables filmi aklıma geldi ve içimden “tamam olmuş yahu” dedim. Ama parçadaki sonlara doğru ateşlenmeyi ilk başlarda da duysaydım “daha tamam olmuş” derdim açıkçası. Her şeye rağmen “Expendable”, albümün en çok konuşulan parçalarından olmayı hak eder cinsten.
9/10
8-El Gringo
İsmine çok kafayı taktığım El Gringo da albümün en çok konuşulan ikinci parçası. Melodik olarak çok fazla konuşulacak türden değil elbette, zaten konuşulan kısmı bu parçanın, Eduardo Rodriguez’in yönettiği El Gringo filmine soundtrack olması idi. Küçük bütçeli vasat bir filme soundtrack yapmış da olsa, Manowar’ın yeraltı köhneliğinden sıyrılıp da biraz sosyalleşmesi hayra alamet olsa gerek. Parçaya gelince yine daha evvelden “Sneak Preview”ını dinlediğim ama kendisi için “The Expendable” kadar heyecanlanmadığım El Gringo hakkında “vasat ama iyi” ibaresinden başka söylenecek hiçbir şey bulamıyorum açıkçası.
8/10
9-Annihilation
Karizmatik girişiyle ve ismiyle dikkat celbeden bir parça ama sound’unda pek bir “aman aman”lık durum yok. İlk başlarındaki gereksiz sükûnet biraz bizi bunaltıyor ama sonlara doğru parçanın coşması bıkkınlığımızı bir anda kırıveriyor. Melodik olarak güzel ama konserde söylenecek parçalar arasında olduğunu düşünmüyorum.
7/10
10-Hail, Kill & Die
“Blood Of The Kings” parçasının sözlerini bilenler hatırlarlar. Manowar’ın albüm ve parça isimlerinin “Blood Of The Kings”in liriklerde ahenk içinde kullanılışı ve bu kombinasyonun adeta Manowar amentüsünü oluşturmuş olması mükemmel bir sanatsal değerdir bizim için. İşte aynı sözlerin ve aynı kombinasyonun mevcut olduğu başka bir parça “Hail, Kill & Die”… Bir nevi Manowar’ın ikinci amentüsü diyebiliriz. İlk başında Manowar’ın kuruluşundan bugününe kadarki uzun soluklu yolculuğunda buluyor insan kendini. Sonlara doğru da Manowar’ın efsaneleşmiş parçalarını şarkının liriklerinde şöyle bir hatırlayıveriyor. Mümkün müdür duygulanmamak… Albümün bu mükemmel kapanış parçası bize lisan-ı haliyle şunu anlatıyor; Manowar’ın soundu kurulduğu günden bu yana hiçbir şekilde değişmedi ve değişmeyecek de… Onun için bize bu güzel maziyi hatırlatan parçamız tam not almayı hak ediyor.
10/10
Netice Olarak;
Başta da izah ettiğimiz üzere Manowar yeni albüm için her ne kadar fanlarını biraz fazla bekletmiş olsa da yine de “Gods Of War” albümünde olduğu gibi hevesimizi kursağımızda bırakmayan bir albüm icra etmiş. Albüm için kusursuz diyebilmek de mümkün değil. Eski sound, eski vokaller, eski ambiyansın olmadığı aşikâr. Ama unutmayalım ki bu müziği icra edenler bizim gibi can taşıyan insanlardır. Biraz felsefe olacak ama bir saniye sonramızın bile geri gelme imkânı yokken bu haşin dörtlünün 10-20 sene evvelki dinamikliğinin geri gelmesi nasıl mümkün olsun ki? Elbette ki isterdik Eric Adams’ın ilk albümlerdeki gibi yüksek oktavlı çığlıklarını duymayı, ama bir müddet sonra bedene göre kumaş dikmek icap ediyor maalesef. Bizim insanımızın en iyi bildiği iş eleştiridir. Ve maalesef bunu da üslubunca yapabilen bir ahlaka sahip değiliz. Onun için grup hakkında (benim kritiğim de dâhil) yerli eleştirilere fazla kulak asmadan grubu ve yeni albümü değerlendirmek lazım. O sebeptendir ki ben şahsen Manowar’dan 10 sene öncesinin performansını bekleyen hayalperest lafazanları hiçbir şekilde dikkate almadan Manowar’ı sevmeye ve dinlemeye devam eden bir fanım. İlk göz ağrım ve heavy metal’i tanımamın baş müsebbibi olan Manowar’a bu camiada uzun ömürler, bol albümler ve konserler diliyorum.
Albümün teknik mahiyetini de kısaca tahlil edecek olursak melodik yönden “Warriors Of The World” ve “The Triumph Of Steel”e yakın bir sound’u olmuş yeni albümün. Parçalar genelde kısa ve öz denebilecek türen, nakarata yoğunlaşmış ve Manowar sound’undan şaşmayan türden. Albümde benim gördüğüm tek noksan taraf ise gitar sololarının cılızlığı. Yine de bunlara rağmen güzel bir albüm olduğu hususunda ısrarcıyım.
Kadro Joey DeMaio: Bas, klavye
Eric Adams: Vokal
Donnie Hamzik: Davul
Karl Logan: Gitar, klavye
Şarkılar 1. The Lord of Steel
2. Manowarriors
3. Born in a Grave
4. Righteous Glory
5. Touch the Sky
6. Black List
7. Expendable
8. El Gringo
9. Annihilation
10. Hail, Kill and Die
hayatımda ilk defa bas gitardan rahatsız oldum. başım ağrıdı resmen. joey elinin ayarı yok mu olm senin? anasını sikip atmışsın albümün. hele ”expendable” şarkısında bas gitar, elektro gitarı sollamış. bunun üstüne de tüm şarkılarda elektro gitarın ve vokalin sesini kısmakta hiç sakınca görmemişler. prodüksiyon da rezalet zaten, oralara bir girsek çıkamayız.
dostum öncelikle eline sağlık ama şöyle bi naçizane tavsiyem olacak. şarkıları tek tek yazmak okuyucu açısından zorlayıcı olabiliyor ve ilgisini azaltabiliyor. ben de ilk bikaç kritiğimde bu hataya düşmüştüm. albümde öne çıkan parçalara dikkat çekilebilir mesela, çünkü okuyucu genel bir değerlendirme istiyor. ama sen bilirsin tabii ki, yapçağın şeyi söylemek ne haddime :)
@Ufuk Sönmez, Estağfurullah Ufuk, bu tür seviyeli, üsluplu ve nezaketli eleştirileri her zaman dikkate alırım. Tabiiki de haddinedir ;)) Yalnız ben bu tek tek parça tahlil etme işini her grubun albümlerinde yapmıyorum, sadece çok sevdiğim (yani fanı olduğum) gruplara böyle bir kıyak geçiyorum. Biliyorum, bu albüm oldukça müteferri bir değerlendirmeyi hak eden bir albüm değil; ama grubun hatırı var işte ne yapalım :))
yoo ben okuyucuyum genel değerlendirme istemiom. böyle tek tek daha iyi çünkü kimsenin bi albümü sürekli baştan sona dinlediği yok. en fazla 3-5 defa, ondan sonra belli parçalar dinlenir sadece.
zaten genelde 10 parçalık bir albümde 1-2 tane klasik ile 3 tane hit çıktımı benim için yeterli :) İşin doğrusu 10/10 albüm %1 ihtimal. 8/10 albüm çıktımı destura geç öyle dinle
Hayır, yeni çıkan Kings Of Metal MMXIV sürümünde böyle prodüksiyon yok, kesin arkada bir takım kepazelikler dönmüştür. Bir de parçalar Manowar’ın alışılmadık yüzünü gösterince kimse beklediğini bulamadı.
Ama Manowarriors (Live EP’de daha bir şahane), Lord Of Steel, Expendable, El Gringo ve Hail, Kill and Die bence güzel ve akılda kalıcı şarkılar. Ve evet, çok dinleyip sıkılmazsanız da Black List – az söz çok müzik.
Ama son on senenin teknolojisinde böyle rezalet üretim böyle gruba yakışmıyor. Biz Joey reisi şu bas tonu ile bilirdik:
https://www.youtube.com/watch?v=f0R0-Qyi7wQ&t=6847s
admin böyle bir karışık yaptım 1 hafta uğraştırdı dışarıda kalan parçalar oldu en son 45 parçada karar kıldım bu albümde seninle aynı fikirdeyiz ama bi bakıp yorumlarmısın genel olarak
Şu asgard destanini turkceye ceviren biri cikar mi
ayıf prodüksiyon, zayıf parçalar ve bir efsanenin yaklaşan sonunun ayak sesleri…4/10
03.07.2012
bencede parçalar zayıf. çok zayıf hemde.
ama kritikte, çocuklara şeker dağıtır gibi; parçalara 8-9 puanlar havada uçuşmuş. genede yazar arkadaşın zevki diyelim geçelim.
hastası oldum…
En kötü manowar albümü. 1,5/10
6-7 senedir manowar dinleyen adamım… yazıklar olsun böyle albüm yapanlara
True Shitty Album of Metal
hayatımda ilk defa bas gitardan rahatsız oldum. başım ağrıdı resmen. joey elinin ayarı yok mu olm senin? anasını sikip atmışsın albümün. hele ”expendable” şarkısında bas gitar, elektro gitarı sollamış. bunun üstüne de tüm şarkılarda elektro gitarın ve vokalin sesini kısmakta hiç sakınca görmemişler. prodüksiyon da rezalet zaten, oralara bir girsek çıkamayız.
bu da son mesajımdır.
dostum öncelikle eline sağlık ama şöyle bi naçizane tavsiyem olacak. şarkıları tek tek yazmak okuyucu açısından zorlayıcı olabiliyor ve ilgisini azaltabiliyor. ben de ilk bikaç kritiğimde bu hataya düşmüştüm. albümde öne çıkan parçalara dikkat çekilebilir mesela, çünkü okuyucu genel bir değerlendirme istiyor. ama sen bilirsin tabii ki, yapçağın şeyi söylemek ne haddime :)
03.07.2012
@Ufuk Sönmez, Estağfurullah Ufuk, bu tür seviyeli, üsluplu ve nezaketli eleştirileri her zaman dikkate alırım. Tabiiki de haddinedir ;)) Yalnız ben bu tek tek parça tahlil etme işini her grubun albümlerinde yapmıyorum, sadece çok sevdiğim (yani fanı olduğum) gruplara böyle bir kıyak geçiyorum. Biliyorum, bu albüm oldukça müteferri bir değerlendirmeyi hak eden bir albüm değil; ama grubun hatırı var işte ne yapalım :))
04.07.2012
@ManOmeR, tamamdır moruk.
Expendable , manowar tarihinin en iyi sarkilarindan biri olabilir.maalesef bu guzel sarki tek basina albumu kurtaramiyor.
yoo ben okuyucuyum genel değerlendirme istemiom. böyle tek tek daha iyi çünkü kimsenin bi albümü sürekli baştan sona dinlediği yok. en fazla 3-5 defa, ondan sonra belli parçalar dinlenir sadece.
zaten genelde 10 parçalık bir albümde 1-2 tane klasik ile 3 tane hit çıktımı benim için yeterli :) İşin doğrusu 10/10 albüm %1 ihtimal. 8/10 albüm çıktımı destura geç öyle dinle
bu albümde favorim : Expendable
05.07.2012
@mardukcan, pardon abi o zaman ya :)
bildiğin Manowar albümü.
Bir tane şarkıyı bile beğenmedim şu albümde,bildiğin bir Manowar albümünün hiçbir şarkısını beğenmedim.
15.07.2012
bu albüm maalesef ”bildiğin manowar albümü” değil. o seviyenin 5 kat altında.
berbat albüm.
Hayır, yeni çıkan Kings Of Metal MMXIV sürümünde böyle prodüksiyon yok, kesin arkada bir takım kepazelikler dönmüştür. Bir de parçalar Manowar’ın alışılmadık yüzünü gösterince kimse beklediğini bulamadı.
Ama Manowarriors (Live EP’de daha bir şahane), Lord Of Steel, Expendable, El Gringo ve Hail, Kill and Die bence güzel ve akılda kalıcı şarkılar. Ve evet, çok dinleyip sıkılmazsanız da Black List – az söz çok müzik.
Ama son on senenin teknolojisinde böyle rezalet üretim böyle gruba yakışmıyor. Biz Joey reisi şu bas tonu ile bilirdik:
http://m.youtube.com/watch?v=ID6-lHwzwuU
https://www.youtube.com/watch?v=f0R0-Qyi7wQ&t=6847s
admin böyle bir karışık yaptım 1 hafta uğraştırdı dışarıda kalan parçalar oldu en son 45 parçada karar kıldım bu albümde seninle aynı fikirdeyiz ama bi bakıp yorumlarmısın genel olarak