Carcass’ın 3. stüdyo albümünden merhaba! Elimizde death metal için önemli bir albüm, ekstrem müzik adına bir mihenk taşı var.
Öncelikle Carcass’tan söz edelim. 1988 ve 1990’da çıkardığı iki albümle underground anlamda oldukça kaliteli düzeyde bir goregrind, grindcore müzik yapmaktaydı Carcass. Elimizdeki albümle gittiği yolu biraz değiştiren ama gerek söz yazımı gerekse konsept açısından o eski alışkanlıklarına dayalı bir death metal yapmaya başladı grup. Sonrası malum. 1993’te “Necroticism”in ardından “Heartwork” çıktı ve grup death metal, grindcore, goregrind gibi türlerin yanı sıra melodic death metal akımının da başını Göteborglularla birlikte çekenlerden oldu. Rif dolu bir müziğe geçiş yapan Carcass bana göre her döneminde ele aldığı müziği iyi algılayan, ona bir şeyler katmaya çalışan ve çoğunlukla bunu “ilham verici” derecede iyi yapan bir grup olmuştur. İşte bu albümle beraber işler Carcass için daha akıcı bir hâl almaya başladı. Bu bölümde söylemekte fayda gördüğüm bir diğe konuysa “Heartwork”. Hayranları hemen hemen ikiye bölen albüm kimileri tarafından Carcass’ın o hırçın, tehditkar sound’undan vazgeçip, kulağa hoş gelmek için yaptığı; daha kolay dinlenebilen bir müziğe yöneldiği albüm olarak algılandı. Benim de dahil olduğum diğer kesim ise Carcass’ın bu süreçte yapmak istediği müziği bulduğunu ve bir türü oluşturarak melodi ve riflerle bezenmiş bir albüm yaptığını, bunda da hiçbir sakınca olmadığını düşünüyordu.
Gelelim albüme. Biraz çıtlattığım üzere albüm Carcass’ın ilk iki albümü kadar kafa kesen olmadığı gibi kesinlikle sonraki işleri kadar melodik de değil. Ama bir geçiş albümü mü onu bilemem. Bildiğim tek şey “Necroticism”in iyi bir albüm olduğu. Genel bir değerlendirmeyle albüm, sizi kafa sallamaktan perişan edebilecek kadar “groovy” kısma sahip ama aynı derecede de death metal öğeleriyle bezenmiş durumda. Yani kendinizi anlamını bilmediğiniz kelimelerle dolu sözlere eşlik edip kafa sallarken bulabilmeniz olası.
Biraz daha içine dalalım bu morgun. Albümü açıp ilk şarkıyı dinlemek için kendinizi hazırlarken bağırsak, böbrek, dalak, ciğer falan dediğini duyduğumuz bir hanım kızımız konuşmaya başlıyor. Daha sonra nefis bir girişle şarkı başlıyor ki bu olayı çoğu şarkıda görüyoruz. Yani albüm kendi içinde bir bütün ve şarkılar albüme has birkaç özellik taşıyor. Bir diğer konuysa albümün bir konsept albüm olması. Ha evet kelimeleri bilmediğim için anlamlarını pek anlayamadım ama doktor bir yakınınız (çok pis gönderme: doktor dayınız) varsa ona danışarak %100 verim alabileceğiniz bir konsept var şarkılarda. Vokalin ise bu işe garip bir şekilde tam oturduğunu düşünüyorum. Evet, Jeff Walker ciğer sökme, kemik, ilik, bağırsak, insan kalıntıları hakkında “böyle yamuktu, şöyle kırıktı, uff o nası koku” tarzında böğürürken öyle bir hâle bürünmüş ki kendisinin otopsiden çıkıp çıkmadığını merak ediyor insan.
Sözleri ve konsepti geçecek olursak karşımıza irdelenmesi gereken bir davul-gitar bombardımanı çıkıyor. Öncelikle albümdeki davullardan söz edelim. Ken Owen davulları o kadar çeşitli, o kadar farklı, o kadar “ezber bozan” çalıyor ki dönemine göre, şaşırmamak güç. İşte albümü ilham verici yapan önemli bir müzisyenlik dersi. O döneme kadar hiç kimse davullara bu kadar melodi yüklememişti sanırım death metal sektöründe. Albümü tehditkar ve ihtişamlı bir death metal albümü yapan öğelerin başında gelir bence Ken Owen’ın performansı. Şahsen en sevdiğim davullar bu albümde mi bilemiyorum fakat ilk 5’e damsız girer listemde.
Davullardan aldığım gazı bir yana bırakmaya çalışırsam (ki olmuyor) işi çekici yapan bir diğer ana etmen ise tabii ki Bill Steer imzalı rifflerle dolu gitarlar. Albümün bir klasik olarak görülmesinin sebebi olan grindcore etkilenimli death metal riffleri bu adama ait. Ki kendisi aynı zamanda Napalm Death’in “Scum” albümünde de grindcore akımının başını çekenlerden olmuştu. Gitarları gövde gösterisi hâline getiren bir diğer vahşi ise Michael Amott. Bu albümle birlikte Carcass’a katılıp gerek birkaç bölümdeki riffleri, gerek gözünüzü kapattırabilecek derecede hisli soloları, gerekse müziğe son derece uygun lead kısımları yazarak grubun kalitesini bir seviye daha yukarı taşıyor Amott.
Bir de prodüksiyona girelim az biraz. Colin Richardson’a verilen bu görev o kadar güzel icra edilmiş ki. Hani bazı old school death metal gruplarında gitarla davulu boğuk duyarsınız da albümü dinleme hevesiniz kaçar; sololar girer anlamazsınız, davul coşar anlamazsınız falan. İşte albümde bu olayları aramayın zira oldukça temiz ve net bir sound var. Gerek gitarların oluşturmaya çalıştıkları hava, gerekse davulun müziğe katkısı o kadar açıkça önünüzde ki, müziğe girmeniz hiç de zor olmuyor. Belki de albümün bu kadar “groovy” olmasının en önemli sebeplerinden biri de bu ak pak sound. Carcass derdini ve ne yapmak istediğini prodüktörlerine çok iyi anlatmış olacak ki “Necroticism”de gitar-davul mükemmelliği tertemiz önümüzde durmakta.
Bitirmeye yaklaşırken öne çıkan birkaç parçayı da vermek isterim. Albümün 1, 2 ve 5. şarkılarına dikkatinizi çekiyorum öncelikle. Özellikle “Corporal Jigsore Quandary”nin girişi herhalde “Flattening of Emotions” ile beraber duyduğum en iyi davul girişidir. Jeff Walker ve Bill Steer’ın da nefis vokal kombinasyonlarıyla renk kattığı şarkı Carcass klasiklerinden. Ama şarkı sözlerini ezberlemesi baya vakit alıyor ve uğraş istiyor tabii.
Bitirecek olursak “Necroticism – Descanting The Insalubrious” 48 dakikalık bir yıkım. Genellikle “Heartwork”ün etkisiyle melodik müziğe olan katkıları daha çok bilinen Carcass’ın, ne yaptığını bilen bir death metal albümü “Necroticism”. Sınıflandırma konusunda death metal demek en uygun düşüyor sanırım. Çünkü şarkıların belirli yerlerini kesip birleştirirseniz bir “Symphonies Of Sickness” olabildiği gibi bir “Tools of The Trade”e göz kırpan kısımlar yığını da olabilmekte. İşte Carcass’ın büyüklüğü bu noktada ortaya çıkıyor ve albümün bütünü tam bir klasik halini alıyor. Sözler insan vücudunun parçalanmasıyla, bağırsakların kokoreç yapılmasıyla alakalıyken müzik o kadar kafa sallamaya, göt baş oynatmaya müsait olabiliyor ki bazen; insanın nevri dönüyor. Ama bir diğer ilginç nokta da bunu fark etmenin mümkün olmayacağı bir bütünlük ve yedirilmişlikle albümün önümüze gelmesi. Çünkü Carcass her döneminde olduğu gibi bu dönemde de yapılmamışı yapıp türle içli dışlı olan herkesin ağzını açık bırakıyor.
eski vakitler en sevdigim, sürekli dınledigim albumlerden biriydi. artık pek dinlemez oldum. yapılmış en muazzam yapıtlardan biri. rifler vokaller hatta intro sampleları bile olaganüstü. adamlar birleştiklerinden beridir albüm bekliyorum ama niyetli degiller şuanlık. ayrıca amott diehard carcass fanları tarafından hiç sevilmeyen bi adam. pedigree, lavaging, forensic es geçilmemesi gereken parçalar.
@Beleg, çiğ grindcore soundunu kaybedip modern ve melodik sounda yonelmesinden sorumlu tutuyolar. reek of.. fanları azımsanmayacak kadar çok. zaten ekol olustrmus bir album.
çürümüş ceset, beyin ve bağırsak parçaları ve bilimum gore öğelerinin havada uçuştuğu, içimdeki sadizm duygusunu körükleyip seri katil jeffrey dahmera özendiğim harika bir death metal albümü. symposium of sickness ve pedigree butchery der ve 9.5 alır benden.
suratında ciddi bir ifadeyle ’8 veriyorum’ falan diyen varmı buna cidden?trolldür diyorum 9 altı verenlere bu albüm 10 üzerinden en az 9luk değilse hangi albüm?
Inpropagation tek başına son yılların en iyi iki, üç death metal albümünü tokatlar bence. her ayrıntısıyla böyle kusursuz bir death metal olamaz. bu albüm baştan sona başyapıttan öte, death metal nasıl olmalı konusunda ders olarak zorunlu okutulmalı bence. bu müziği benimsemeyen adamlar kliplere ve albüm kapaklarına binlerce avro akıtıp manyak olmaya mahkumlar.
Son albüm hariç diğer Carcass albümlerini spotify, youtube vs her yerden kaldırmışlar, mecburen indirip dinledim. Gelmiş geçmiş en iyi death metal albümlerinden biri.
Bir de (Quo Vadis dışında) hayatımda dinlediğim en Carcass benzeri grubu bırakıp kaçayım, Jeff Walker konuk vokal sandım bir an.
That’s why I find it so amusing that the latter-day saints of our business (1) attribute to me motives that just weren’t there, and (2) accuse me of corrupting morality, which I wish I had the power to do.
eski vakitler en sevdigim, sürekli dınledigim albumlerden biriydi. artık pek dinlemez oldum. yapılmış en muazzam yapıtlardan biri. rifler vokaller hatta intro sampleları bile olaganüstü. adamlar birleştiklerinden beridir albüm bekliyorum ama niyetli degiller şuanlık. ayrıca amott diehard carcass fanları tarafından hiç sevilmeyen bi adam. pedigree, lavaging, forensic es geçilmemesi gereken parçalar.
09.06.2012
@Exorsexist, amott’u niye sevmiyolar ki? Gayet oturmuş bence gruba
09.06.2012
@Beleg, çiğ grindcore soundunu kaybedip modern ve melodik sounda yonelmesinden sorumlu tutuyolar. reek of.. fanları azımsanmayacak kadar çok. zaten ekol olustrmus bir album.
Kritik iyiymiş :)
yalnız başlık ölüler de kafa sallar yerine ”ölüler bile kafa sallar” olsa daha şık olabilirmiş tabi(kıskanç mod off)
“Özellikle “Corporal Jigsore Quandary”nin girişi herhalde “Flattening of Emotions” ile beraber duyduğum en iyi davul girişidir.”
aynen katılıyorum.
17.06.2012
@absolute, +1
çürümüş ceset, beyin ve bağırsak parçaları ve bilimum gore öğelerinin havada uçuştuğu, içimdeki sadizm duygusunu körükleyip seri katil jeffrey dahmera özendiğim harika bir death metal albümü. symposium of sickness ve pedigree butchery der ve 9.5 alır benden.
suratında ciddi bir ifadeyle ’8 veriyorum’ falan diyen varmı buna cidden?trolldür diyorum 9 altı verenlere bu albüm 10 üzerinden en az 9luk değilse hangi albüm?
Inpropagation tek başına son yılların en iyi iki, üç death metal albümünü tokatlar bence. her ayrıntısıyla böyle kusursuz bir death metal olamaz. bu albüm baştan sona başyapıttan öte, death metal nasıl olmalı konusunda ders olarak zorunlu okutulmalı bence. bu müziği benimsemeyen adamlar kliplere ve albüm kapaklarına binlerce avro akıtıp manyak olmaya mahkumlar.
Carcass’ın davayı sattığı albüm, popüler olmak için yumuşadılar. Bu ne biçim albüm Carcass yarın bir gün Adele ile de düet yaparsınız.
18.09.2021
@Boba Fett, bir gün benimle de yaparlar mı acaba?
18.09.2021
@owlbos, Bu mesajı yazarken alkollüydüm galiba, hiç hatırlamıyorum.
Son albüm hariç diğer Carcass albümlerini spotify, youtube vs her yerden kaldırmışlar, mecburen indirip dinledim. Gelmiş geçmiş en iyi death metal albümlerinden biri.
Bir de (Quo Vadis dışında) hayatımda dinlediğim en Carcass benzeri grubu bırakıp kaçayım, Jeff Walker konuk vokal sandım bir an.
https://youtu.be/pnEXiNnK4Aw
10.05.2020
@ihsanoird, Heartwork ün tamamı youtube da var ama diğer eski albümler yok sanırım
10.05.2020
@ihsanoird, Carcass’ın Necroticism dönemine baya benzeyen, hatta bence ikizi gibi olan diğer bir albüm de Exhumed – Necrocracy
https://www.youtube.com/watch?v=LUHWEEpz08I&list=OLAK5uy_mb5-rfvdUGl4UUQYynYctQ6SQz8IjMXBE
11.05.2020
@ihsanoird, Heartwork ve Swansongun spotifyda olmaması kadar uyuz bir şey yok
Carcass’ın 3 albümü benim gözümde kusursuza yakın olsa da doruk noktası Necroticism’dir.
07.10.2021
@owlbos, kesinlikle katılıyorum buna👍
Leşçi bunlar can alıcı
Gelmiş geçmiş en iyi Death Metal albümlerinden biri.
Başyapıt.
Symphonies of Sickness’tan sonra en iyi Carcass albümü.
That’s why I find it so amusing that the latter-day saints of our business (1) attribute to me motives that just weren’t there, and (2) accuse me of corrupting morality, which I wish I had the power to do.
Prepare to die.
CIGICIGI CUGUCUGU CUGUCUGU CIIIIIIIIIIIIIIIIIN
12.11.2024
@Cryosleep, https://www.youtube.com/watch?v=zjunZqbMuAk