Dünya tarihinin en iyi dizisi Seinfeld’in The Outing adlı efsane bölümünde, Jerry ve George yanlış anlaşılma kaynaklı bir sebep dolayısıyla eşcinsel damgası yerler. Olayın bir şekilde New York University gazetesine, oradan da Associated Press’e geçmesiyle ikilinin çevresindeki herkes Jerry ve George’u birlikte yaşayan eşcinsel bir çift zannetmeye başlar.
Bu ithamlara karşı kendilerini savunan Jerry ve George, tüm tanıdıklarına karşı yaptıkları bu savunuların ve “Biz gey değiliz!” çırpınışlarının hemen ardından da, homofobik damgası yememek için, eşcinsel olmanın utanılacak bir şey olmadığını vurgulayan, Seinfeld tarihinin en meşhur repliklerinden biri olan şu cümleyi tekrar edip dururlar:
“Not that there’s anything wrong with that!” (Tabii bunun [gey olmanın] yanlış bir tarafı yok!)
PENTAGRAM’ın 10 yıllık suskunluğunu bozduğu albüm olan “MMXII”ı dinlerken aklıma gelenleri en iyi bu şekilde özetleyebiliyorum diyerek, yazıya girişelim.
Bugüne dek “MMXII” ile ilgili bir şeyler okuduysanız veya albümü dinlediyseniz, ortalıkta yoğun bir “tam metal denemez” ve “iyi bir rock albümü” hezeyanının olduğunu fark etmişsinizdir. Burada üstünde durulması gereken temel konu, albüme yönelik olumsuz eleştirilerin odak noktasını oluşturan argümanın, “bu metal değil!!1!” konulu veryansınlar geçidi olması. Albümü beğenen kesimin birinci sıradaki argümanı da yine aynı kökten filizlenen ve olayı “açık fikirli olunsun!!1!” nidasından yükselten, “metal ya da değil, önemli olan müzikalite” önermesi.
Bu noktada, şahsen durduğum yeri bu iki taraftan hangisine daha yakın bulduğumu düşündüğümde, pek çokları gibi ben de iki arada bir derede kalıyorum. “PENTAGRAM bir metal grubu, evet. Çeyrek asırdır piyasadalar, evet. Uzun aralıklarla albüm yapıyorlar ve şu noktadan sonra da daha çok ekmek yemek adına piyasaya oynama kaygıları olmamalı, herhalde. Yoksa olmalı mı?” gibi düşünceler eşliğinde çalan müziğe yoğunlaşan zihnim, az önce bahsettiğim iki taraftan herhangi birine yaklaşmaktansa, albüme dair başka detaylara takılıyor ekseriyetle.
Önce olumsuz taraflardan başlayalım. Bunlardan en ön plana çıkanı, “MMXII”ın prodüksiyonunu zayıf bulmam. Burada ne yüzeysel bir “olmamış”çılık, ne de ukala dümbeleği bir teknik analiz çok bilmişçiliği yapacağım. Ama PENTAGRAM’ın büyük bir hayranı olmasam da grubun her albümüne sahip olan ve her albümü çok fazla kez dinlemiş biri olarak, hatta daha rahat bir tanımlamayla bir müzik sever olarak, “MMXII”ın kaydını olması gerektiği kadar güçlü bulmadım. Albüm boyunca genel bir sunilik, bir “heavy metalin sahip olması gereken cayır cayırlıktan uzaklık” hissettim. Albümü ilk dinlediğim sırada aklıma takılan bu durum, onuncu dinlemede de bana kendini olanca barizliğiyle göstermeye devam etti ve ben de “MMXII”ın kaydından, sound’undan memnun olmadığım kanısına vardım. Detaylara inince, bana göre PENTAGRAM’ın açık ara en zayıf yönü olan davulun her zamanki gibi tekdüze yazılmış olması, zaten artık kanıksamış olmamdan mütevellit canımı pek sıkmasa da, davulun tonu ve cılızlığı, bence başlı başına nahoş bir unsur. Elbette ki herkes çok yaratıcı yahut karışık davul yazamayabilir veya yazmak istemeyebilir, ancak “MMXII”daki davul yazımı ve sound’u, beni gerçekten de hayal kırıklığına uğrattı. Bence olay “davullarda pek bir olay yok”tan daha vahim boyutlarda.
Müzikal yapıya baktığımızda, üstte sözünü ettiğim türde tartışmalara mahal veren o “metal değil” ve “sert bir rock albümü” sürüncemesine tanık oluyoruz. Gerçekten de albüm bugüne kadarki en az metal olan, en uysal, en tehditkârlıktan uzak, kısacası en “kolay” PENTAGRAM albümü. Albümün en büyük merak konusu olan yeni vokalist Gökalp Ergen, çoğunluğun ummadığı şekilde “MMXII”ın en çok parlayan tarafı dersek abartmış olmayız. THE CLIMB’dan alışık olduğumuz ses rengi, müziğin de rock tabanına yakın durması sebebiyle kimi yerlerde THE CLIMB dinliyormuş hissi yaratsa da, Ergen kendine özgü yorumu ile Murat İlkan gibi olmaya çalışmak türünde bir hataya düşmemiş ve PENTAGRAM’ın müzikal kimliğini Murat İlkan zamanları ve Gökalp Ergen zamanları şeklinde iki farklı döneme bölmüş bile. Şarkıların genel havasına baktığımızda, ortada bir “sinirden, kızgınlıktan arınmışlık” görüyoruz. “Unspoken”daki In Esir Like an Eagle veya Lions in a Cage gibi gaz ve isimlerinden de anlaşılacak türde agresiflikler barındıran anlar, “MMXII”da asgari düzeyde tutulmuş ve klip şarkısı olarak seçilen Geçmişin Yükü’nden de duyulduğu üzere, öne çıkarılan bir hüzün, bir bilgelik, bir farkındalık duygusu söz konusu. Bu da albümü yeterince metal bulmayan insanların bu şekilde hissetmelerine sebep olan başlıca etken diye düşünüyorum.
Albümü dinlerken, her ne kadar tam anlamıyla metal sınıfına sokulacak, yahut daha az yüzeysel bir ifadeyle alışık olduğumuz PENTAGRAM’a yakıştıracağımız türde şarkılarla karşılaşsak da, Doğmadan Önce gibi, sanki Melis Danişmend’li Üçnoktabir tarafından yazılmış gibi hissettiren parçalar da mevcut; tabii bunun yanlış bir tarafı yok. Diğer yandan, misal Beyond Insanity, albümün en “metal” şarkılarından biri gibi dursa da, örneğin bir Puratu’nun yırtıcılığını, We Come from Nowhere’in direktliğini çok da hissettiremiyor. Bunun yanında, albümde kullanılan kimi Anadolu’sal PENTAGRAM geleneklerinin de asgariye indiğini görüyoruz. Now and Nevermore’da kullanılan yerel tatlar, grubun eski düzenlemelerini hatırlatması bakımından “kanıksama ile oluşan çok da etkilenmeme” klasmanına düşüyorlar. Tabii bunun da yanlış bir tarafı yok, zira bu kanıksamayı sağlayan, yani bu durumu başarmayı bilen de, yıllardır oturttuğu tınısıyla PENTAGRAM’ın kendisinden başkası değil.
Coşkun tempolara sık rastlamadığımız “MMXII”da, dikkatimi cezbeden başlıca konulardan biri de, grubun olgunluğunu ön plana çıkaran ve “bu metal değil!” kesimince görmezden gelindiğini veya dikkate alınmadığını düşündüğüm bestesel başarılar. Albümde bence ciddi şekilde hissedilen bir olgunluk var. Lâkin bunu, genelin beğenmediği albümler sonrasında yapılan, beğenilmeyen şeyi övme amaçlı bir “olgunluk” ithamı, yahut bir grubun alışık olunmayan türde şeyler yapmasının akabinde gelen “deneysellik” kılıflı bir savunma olarak değerlendirmeyin. PENTAGRAM ufak ama önemli ayrıntılarla, yılların grubu olduğunu, yaptıkları şeyin kalitesi fark etmeksizin ortaya koydukları şeyi bilerek yaptığını belli ediyor. Bu Geçmişin Yükü’nün bence çok başarılı düzenlemesiyle veya Wasteland’in Cahit Berkay’ı sofralarımıza konuk eden minik tatlarıyla gayet rahat anlaşılabiliyor.
Son bir değerlendirme yaparsam, “MMXII” bende nötr duygular uyandırdı. 25 yıldır müzik yapan grubu “olmamış” diye kenara atacak kadar şaşkın olmadığımdan, albümü PENTAGRAM’ın müzikal potasına farklı bir tarz kattığı, akıl almaz unsurlar barındırmayan, öte yandan hiçbir şekilde saçmalanmamış, tam olarak sindirmek için en az birkaç kez dinlemeyi gerektiren, müzikalite namına “normal” düzeyde bir çalışma olarak görüyorum. PENTAGRAM’ı sevebilir, hiç sevmeyebilir, ya da benim gibi orta bir yerde duruyor olabilirsiniz. Aynı şekilde PENTAGRAM’ı Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi metal grubu olarak görebilir, ya da PENTAGRAM’ın bu şekilde anılmasından utanıyor dahi olabilirsiniz. Gerçek olan bir şey var ki, o da sevilsin ya da sevilmesin, PENTAGRAM’ın Türkiye’nin bu güne kadarki en büyük ve en popüler metal grubu olduğu. Bir dinleyici olarak, taraf tutmadan dinlediğim PENTAGRAM’ın yazıda da bahsettiğim kimi olumsuzluklarından rahatsızlık duyuyor, ancak “PENTAGRAM olabilmeyi” başarmalarından dolayı da onları kutluyorum.
Son kelamım: “MMXII”, PENTAGRAM’ın metal tarafının biraz yumuşatıldığı, çıkıntıları törpülenmiş, dişli olmaktan uzak bir albüm ve…
Kadro Tarkan Gözübüyük: Bas
Gökalp Ergen: Vokal
Hakan Utangaç: Gitar
Metin Türkcan: Gitar
Cenk Ünnü: Davul
Şarkılar 1. Sand
2. Now and Nevermore
3. Geçmişin Yükü
4. Beyond Insanity
5. Doğmadan Önce
6. Wasteland
7. It's Dawn Again
8. Disturbing The Peace
9. Uzakta
10. Apokalips
kesinlikle üzerinde durulmuş ve uğraşılmış, çok çok başarılı bir kritik olmuş, eline sağlık. albüme geince; albüm öyle bi zamanda çıktı ki, şöyle anlatıyim, önce cannibal corpse – torture, sonra meshuggah – koloss, sonra jeff loomis’in son albümü derken kulak hayvanoğluhayvanlara alışınca, doğal olarak pentagram kesmiyo insanı o an. fazla da dinleyemedim albümü o yüzden, 2-3 kez felan ama benim notum da 7-7,5 olurdu sanki. 7,5 ideal.
bu arada seinfeld delisi ahmet saraçoğlu’na favori seinfeld karakterini sormak istiyorum burdan(benim ki george)
@Ufuk Sönmez, yıllar önce yazdığım naçizane Seinfeld yazımda da belirttiğim üzere:
“…tüm bu özellikleriyle George bırakın Seinfeld’i, tüm televizyon dünyasının en kendine özgü ve benzersiz karakteridir. Jason Alexander tarafından da kusursuz canlandırılan George, yüzlerce kez de seyretseniz, sizi bir şekilde avucunun içine alacaktır. Ama tabii ki sonra yine bir şeyler olacak ve sizi elinden kaçıracak, kendi kendine söylenerek oradan uzaklaşacaktır.”
tespitleri çok beğendim ellerine sağlık. cidden bende de bu albüm nötr etki yarattı, nasıl desem… hmmm.. yani herşey gereğinden fazla normal.
normalin üstüne çıkabilen tek kişi gökalp ergen’in vokal performansı. metin olsun, tarkan olsun, hakan olsun hepsi vaşş, oha dedirtmiyorlar. oturup çalmışlar. ne artı ne eksi verebiliyorum.
cenk ünnü. seni hiç sevmiyorum sütoğlan. shawn drover bile senin yanında yaratıcı ve atak kalıyor. o nasıl bir performans? silah zoruyla çalıyor sanki. biraz süprizler yap, farklı bir şeyler yap, yok. hep aynı. tın tın tın tın.
@havitetty, Arrested Development için ruhumu satarım. Ama Seinfeld hepsinin ötesinde bir kültlüğe sahip bence. 9 yıl, 182 bölüm, hepsi de efsane. Yoksa Curb Your Enthusiasm’ı var, The Office’i var, bir sürü muazzam dizi var.
Bir de not düşeyim, Arrested Development seven adam gelsin ciğerimi yesin. Diziyi bilen 2-3 kişi tanıyorum ve doyasıya Tobias, Gob, George Michael, Buster muhabbeti yapamadığım için de acılar çekiyorum yıllardır.
@Ahmet Saraçoğlu, Seinfeld bir türlü sevemediğim bir dizi. Benim için kült Friends’tir ama AD bambaşka. Ayrıca “al benden de o kadar”. Zorla izlettiğim birkaç arkadaşımın “abi izledim hiç gülmedim” demesinden sonra çevremden ümidimi de kestim zaten.
@Ahmet Saraçoğlu, ehehe ben de arrested development hastasıyım, o protez kolun koptuğu bölüm hiç hatırlayamıyorum ama acayip bişeydi. bi de steve vai’e de bi göndermesi vardı o dizinin bi bölümünde. sihirbaz gob “reel illusions” ismiyle tura çıkmak istediğinde, fondaki ses o isimle turlayan bi müzisyenin olduğunu söylüyodu. o kişi o sıralar reel illusions:reflections albümünü çıkarıp turlayan steve vai’dı.
bu arada coupling de efsane statüsüne girer benim için. scrubs’ı da her daim sevmişimdir.
@Ahmet Saraçoğlu, üç dört ay önce yeniden başlayacaklar toplanıyorlar diye bi laflar çıktı ama devamı gelmedi… Amerikalılar diziyi anlamayınca bizde beğenmemiş sayıldık, aynen birinci dünya savaşında Almanlar yenilince bizimde yenik sayılmamız gibi..
en başta prodüksüyonu gerçekten zayıf tam klasik türk rock-metal albümü gibi durmuş tarkan babayla bu işin olmayacağı çok açık. bunun yanı sıra albümdeki bir çok şarkı çok durağan böyle agresif vokale yıllardır özlem çektiğimiz sert,hızlı thrash parçaları duymak isterdik. kısacası yaptığı düşük tempolu parçalara bakarsak ve çok yavaş metal ol(a)mayan parçaya klip çekerek ve bu klibede ünlü şahsiyetleride katarak piyasa olunmaya çalışılmış gibi duruyor zaten bizim pentagram açlığımız olmasa türk metal camiasıda zorlamasa pentagram albüm yayınlayacağı filan yoktu bu yüzden zorlama bir albüm olmuş tam manasıyla.
6/10 elim gitmedi daha az vermeye.
“Bilgelik” kelimesi gerçekten yerinde bir kelime olmuş. Albümdeki her şeyin farkındalığı durumu beni de biraz şaşırttı. Unspoken’daki o havayı yakalayamadım, bir “In Esir Like An Eagle” veya “Puratu” yok albümde. Lakin “Geçmişin Yükü” mesela, çok hoşuma gitti. “Apokalips” var mesela, “Beyond Insanity” zaten yardıran iki şarkıdan biri. Biraz “Now and Nevermore”da takıldım, garip geldi.
Neyse, genelde hoş bir albüm olmuş. Bana biraz Metallica’nın kariyerini anımsattı. Unspoken, Justice for All havasındaydı; MMXII ise biraz Black Album-ReLoad arası gibi. Tarz veya sertlik olarak değil de, değişim açısından(lütfen aşağıda bu benzetmemden ötürü kavga başlatmayın).
@oz, Seinfeld’i iyi bilen, seven birileriyle Seinfeld muhabbeti yapmayalı o kadar uzun zaman oldu ki… Bi an “kritiği boş ver Seinfeld’den devam edeyim” diye düşündüm yazının başında. :)
Pentagramı severim.Pentagramı severken de nedense diğer gruplarda yaptığım gibi şu albümü güzel ne biliym hep böyle devam etselerdi diye düşünmeden sevdim.
İlk albüm trailblazer çoğu kitleye pek bi sert pek bir old school gelse de beni etkilemedi.Anatolia gerçekten defalarca dinlediğim ve özellikle gstktp parçasını milyon kez tekrarladım ve ardından çıkan Unspoken albümünde sevdiğim çok şarkı oldu mesela İn esir like an eagle beni en etkileyen parça oldu çok şeyler hissederek dinledim. Bir isimli albümü sadece bir kez çevirdim mp3player da .Bugün sorsan hiçbir parçasını hatırlamam o albümün.
Bir albümünün tamamı Türkçe olmasına rağmen beni ordaki hiçbir türkçe parça etkilemedi ama amaa..
Bu yeni albümde Gökalp’in sesi midir beni etkileyen yoksa Pentagram’ın farklı bir müzikaliteye geçmesimidir bilemesem de Türkçe parçalara hayran kaldım.Özellikle de UZAKTA parçasını günde en az bir kez dinliyorum.Onun dışında dikkatimi çeken şey her parçaya azar azar da olsa Solo eklenmiş olması sadece benim mi dikkatimi çekti bilmiyorum ama çok güzel olmuş.
Sonuç olarak başka bir albüm olmuş belki ilerde hiç hatırlanmayacak belkide dillerden düşmeyecek.Ama Pentagram yaşadığını gösterdi,yeni sevenleri de olacaktır sevmeyenleride..
sound kötü, şarkılar çok agresif değil ama benim baya hoşuma gitti albüm…her türlü gideri var yau. bu arada pentagram ve albümü müthiş anlatmış sayın saraçoğlu…
güzel albüm ama albüm adı çok dandik. ilk duyduğumda ve grubun albüm adıyla ilgili açıklamalarını okuduğumda “acaba bir konsept albüm mü geliyor ?” diye düşündüm ama böyle birbirinden alakasız şarkıların olduğu bir albümün adını mmxii koymak..tabi bunun yanlış bir tarafı yok.
@Rotten Angel, Ahahah iyiymiş bi’de tuco isteriz :) 8+8 olayı(sezonu 2 yıla bölme) bizi bitirecek gibi. Konuyu iyice saptırdık ama ileride kritiği açanlar bu geyikten hoşnut kalırlar umarım. Albüm de fena değil vokal başarılı olmuş baya.
ben albümü beğendim. uzun zamandan sonra beklentilerim düşmüştü zaten. yeni vokalin müziği etkilediğini düşünüyorum. bu yüzden gruba tam oturmuş gibi gözüküyor. neyse diyeceğim şu. albümü dinler dinlemez sevdim/alıştım. bu çok da iyi bir şey değil aslında. genelde kolay alışılan parçalardan çabuk bıkılıyor. albüm sabır gerektirmiyor, hemen seviliyor. en azından bende böyle oldu ki albümlere kolay alışan biri değilimdir. hali hazırda albümden bıkmış değilim ama yakındır gibi geliyor. eyyorlamam bu kadar.
albümü dinlemedim (ki muhtemelen dinlemiycem) ama Geçmişin Yükü çok catchy şarkı. özellikle de nakaratı. kral tv müzik ödüllerinde en iyi türkçe rock kategorisinde ipi göğüslerse şaşırmam.
resmi bir açıklama gelmesini beklediğim bir konu var.grubun bir e.p çıkarma düşüncesi var 2013′te ve tuborg goldfest konseri sonrası yeni konser turnesine kadar olan süreçte grup yeni şarkılar için yazım işlerine girişecekti.
@serdar91, ve grup mmxii albümü sonrası gelen tepkileri iyi değerlendirecektir.bu albüm olmadı ama bir sonraki çalışmada grup bence trail blazer dönemine yakın bir sound ile karşımıza çıkacak.bunun emarelerini wasteland ve beyond insanity’de gördük.
@serdar91, umarım öyle olur bu albümü hakkında pentagramla röportajlar çıkana kadar trail blazer ayarında olmasını istiyodum ama olmadı yeni çıkan albüm grubun thrash köklerini ortaya çıkarsın
@Wildchild, burada adı geçen dizilerin bir çok bölümünü izledim,sonuç olarak dünyanın en iyi dizisinin Oz,komedide ise Married with Children olduğunu düşünüyorum.Tabii böyle düşünen bir insan evladı daha yoktur dünyada o da benim ayrı cinsliğim :)
@TAAKE, Yalnız değilsin ama bir farkla: Dünyanın en iyi dizileri kanımca Oz ve Seinfeld’dir..
Ryan O’Reily ve George Costanza için ne desem bilemiyorum..
Albüme ve kritiğe dönersek; kritik yine tam tadında olmuş.Eline sağlık Ahmet Hocam.
Albüm kolay dinlenebilen, biraz uyku öncesi albümü gibi olsa da, Apokalips’in konserdeki çalınışı ve parçaya özel sahne şovu ve parçanın bizatihi kendisi bende farklı bir etki yarattı.Sırf bu parça için bile saygıyı hakeden bir albüm bile.
Gökalp Ergen’in güçlü vokalinin yolu umarım bir sonraki albümle açılır diyerek noktayı koyarım..
Pentagram’ı birkaç parçası dışında hiç dinlemem. Ama bir grubun albümünü değerlendirirken ne kadar iyi olduğu sertliğiyle mi ölçülür? Böyle bir saçmalık olabilir mi? Yani bir albüm ne kadar sertse o kadar iyidir mi diyeceğiz? Arkadaşlar bakın, metal metaldir, rock rocktır, alternatif rock alternatif rocktır. Bir grup yıllar boyunca metal yaptı diye her zaman metal yapacak diye bir kural yok. İsterlerse pop – rock yaparlar. Albüm değerlendirmesi yapılırken albümdeki şarkıların genel kalitesine bakılır, ne kadar sert olduğuna değil. Aksi taktirde slayer veya manowar gibi kendini tekrarlamaktan ileri gidemezler. Bunlar benim kişisel görüşlerimdir.
Saygılarımla.
albüm hakkında gördüğüm en mantıklı yazı olmuş
kesinlikle üzerinde durulmuş ve uğraşılmış, çok çok başarılı bir kritik olmuş, eline sağlık. albüme geince; albüm öyle bi zamanda çıktı ki, şöyle anlatıyim, önce cannibal corpse – torture, sonra meshuggah – koloss, sonra jeff loomis’in son albümü derken kulak hayvanoğluhayvanlara alışınca, doğal olarak pentagram kesmiyo insanı o an. fazla da dinleyemedim albümü o yüzden, 2-3 kez felan ama benim notum da 7-7,5 olurdu sanki. 7,5 ideal.
bu arada seinfeld delisi ahmet saraçoğlu’na favori seinfeld karakterini sormak istiyorum burdan(benim ki george)
23.05.2012
@Ufuk Sönmez, yıllar önce yazdığım naçizane Seinfeld yazımda da belirttiğim üzere:
“…tüm bu özellikleriyle George bırakın Seinfeld’i, tüm televizyon dünyasının en kendine özgü ve benzersiz karakteridir. Jason Alexander tarafından da kusursuz canlandırılan George, yüzlerce kez de seyretseniz, sizi bir şekilde avucunun içine alacaktır. Ama tabii ki sonra yine bir şeyler olacak ve sizi elinden kaçıracak, kendi kendine söylenerek oradan uzaklaşacaktır.”
http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=8855244
23.05.2012
@Ahmet Saraçoğlu, bu entrynin çıktısını alıyorum, bir ara okurum.
kritikte arzı endam etti sonunda. :))
Albüme 1 veren benim…
bu mudur 10 yıldır beklediğimiz albüm?
İçinde Seinfeld olan her şey çok güzel.
tespitleri çok beğendim ellerine sağlık. cidden bende de bu albüm nötr etki yarattı, nasıl desem… hmmm.. yani herşey gereğinden fazla normal.
normalin üstüne çıkabilen tek kişi gökalp ergen’in vokal performansı. metin olsun, tarkan olsun, hakan olsun hepsi vaşş, oha dedirtmiyorlar. oturup çalmışlar. ne artı ne eksi verebiliyorum.
cenk ünnü. seni hiç sevmiyorum sütoğlan. shawn drover bile senin yanında yaratıcı ve atak kalıyor. o nasıl bir performans? silah zoruyla çalıyor sanki. biraz süprizler yap, farklı bir şeyler yap, yok. hep aynı. tın tın tın tın.
Albümü dinlemedim bile daha, ona bir şey diyemiyorum; ama “Dünya tarihinin en iyi dizisi Seinfeld..”.
NO.
22.05.2012
@havitetty, pliiz…
23.05.2012
@Ahmet Saraçoğlu, Arrested Development varken ayemsori.
Ben bunları yazarken kız arkadaşım arkamda RUHSAR izliyor şu anda, bir de böyle bir gerçek var.
23.05.2012
@havitetty, Arrested Development için ruhumu satarım. Ama Seinfeld hepsinin ötesinde bir kültlüğe sahip bence. 9 yıl, 182 bölüm, hepsi de efsane. Yoksa Curb Your Enthusiasm’ı var, The Office’i var, bir sürü muazzam dizi var.
Bir de not düşeyim, Arrested Development seven adam gelsin ciğerimi yesin. Diziyi bilen 2-3 kişi tanıyorum ve doyasıya Tobias, Gob, George Michael, Buster muhabbeti yapamadığım için de acılar çekiyorum yıllardır.
“Egg?”
23.05.2012
@Ahmet Saraçoğlu, Seinfeld bir türlü sevemediğim bir dizi. Benim için kült Friends’tir ama AD bambaşka. Ayrıca “al benden de o kadar”. Zorla izlettiğim birkaç arkadaşımın “abi izledim hiç gülmedim” demesinden sonra çevremden ümidimi de kestim zaten.
“Her?”
23.05.2012
@havitetty, ya friends baya overrated geliyor bana. arrested development ise seksle eşdeğerdir. Tobias Fünke idolüm. büyüyünce analrapist olucam.
23.05.2012
@Ahmet Saraçoğlu, ehehe ben de arrested development hastasıyım, o protez kolun koptuğu bölüm hiç hatırlayamıyorum ama acayip bişeydi. bi de steve vai’e de bi göndermesi vardı o dizinin bi bölümünde. sihirbaz gob “reel illusions” ismiyle tura çıkmak istediğinde, fondaki ses o isimle turlayan bi müzisyenin olduğunu söylüyodu. o kişi o sıralar reel illusions:reflections albümünü çıkarıp turlayan steve vai’dı.
bu arada coupling de efsane statüsüne girer benim için. scrubs’ı da her daim sevmişimdir.
27.07.2012
@Ahmet Saraçoğlu, üç dört ay önce yeniden başlayacaklar toplanıyorlar diye bi laflar çıktı ama devamı gelmedi… Amerikalılar diziyi anlamayınca bizde beğenmemiş sayıldık, aynen birinci dünya savaşında Almanlar yenilince bizimde yenik sayılmamız gibi..
Aressted dev. in kalkması kültür cinayeti
23.05.2012
@Ahmet Saraçoğlu, friends var bi de. hakkını yememek lazım.
Eyvallah ustadim..
Tam dusuncelerime tercuman olmussun. Tesekkurler.
en başta prodüksüyonu gerçekten zayıf tam klasik türk rock-metal albümü gibi durmuş tarkan babayla bu işin olmayacağı çok açık. bunun yanı sıra albümdeki bir çok şarkı çok durağan böyle agresif vokale yıllardır özlem çektiğimiz sert,hızlı thrash parçaları duymak isterdik. kısacası yaptığı düşük tempolu parçalara bakarsak ve çok yavaş metal ol(a)mayan parçaya klip çekerek ve bu klibede ünlü şahsiyetleride katarak piyasa olunmaya çalışılmış gibi duruyor zaten bizim pentagram açlığımız olmasa türk metal camiasıda zorlamasa pentagram albüm yayınlayacağı filan yoktu bu yüzden zorlama bir albüm olmuş tam manasıyla.
6/10 elim gitmedi daha az vermeye.
http://forum.paticik.com/thumbnails/9f2/9a7/b1a/7e6/bcc/821/a6f/43f/3a7/cb3/aa_450xNULL.jpg
Pentagram’a steampunk kafası yakışmış sanki.
“Bilgelik” kelimesi gerçekten yerinde bir kelime olmuş. Albümdeki her şeyin farkındalığı durumu beni de biraz şaşırttı. Unspoken’daki o havayı yakalayamadım, bir “In Esir Like An Eagle” veya “Puratu” yok albümde. Lakin “Geçmişin Yükü” mesela, çok hoşuma gitti. “Apokalips” var mesela, “Beyond Insanity” zaten yardıran iki şarkıdan biri. Biraz “Now and Nevermore”da takıldım, garip geldi.
Neyse, genelde hoş bir albüm olmuş. Bana biraz Metallica’nın kariyerini anımsattı. Unspoken, Justice for All havasındaydı; MMXII ise biraz Black Album-ReLoad arası gibi. Tarz veya sertlik olarak değil de, değişim açısından(lütfen aşağıda bu benzetmemden ötürü kavga başlatmayın).
ama seinfeld dedin, üstüne bide “the timeless art of seduction” koymuşsun :( 10 verdim.
22.05.2012
@oz, Seinfeld’i iyi bilen, seven birileriyle Seinfeld muhabbeti yapmayalı o kadar uzun zaman oldu ki… Bi an “kritiği boş ver Seinfeld’den devam edeyim” diye düşündüm yazının başında. :)
Pentagramı severim.Pentagramı severken de nedense diğer gruplarda yaptığım gibi şu albümü güzel ne biliym hep böyle devam etselerdi diye düşünmeden sevdim.
İlk albüm trailblazer çoğu kitleye pek bi sert pek bir old school gelse de beni etkilemedi.Anatolia gerçekten defalarca dinlediğim ve özellikle gstktp parçasını milyon kez tekrarladım ve ardından çıkan Unspoken albümünde sevdiğim çok şarkı oldu mesela İn esir like an eagle beni en etkileyen parça oldu çok şeyler hissederek dinledim. Bir isimli albümü sadece bir kez çevirdim mp3player da .Bugün sorsan hiçbir parçasını hatırlamam o albümün.
Bir albümünün tamamı Türkçe olmasına rağmen beni ordaki hiçbir türkçe parça etkilemedi ama amaa..
Bu yeni albümde Gökalp’in sesi midir beni etkileyen yoksa Pentagram’ın farklı bir müzikaliteye geçmesimidir bilemesem de Türkçe parçalara hayran kaldım.Özellikle de UZAKTA parçasını günde en az bir kez dinliyorum.Onun dışında dikkatimi çeken şey her parçaya azar azar da olsa Solo eklenmiş olması sadece benim mi dikkatimi çekti bilmiyorum ama çok güzel olmuş.
Sonuç olarak başka bir albüm olmuş belki ilerde hiç hatırlanmayacak belkide dillerden düşmeyecek.Ama Pentagram yaşadığını gösterdi,yeni sevenleri de olacaktır sevmeyenleride..
Hahahah madem olay seinfeld e döndü tek geçerim KRAMER :))
Dünyanın en iyi dizisi Community lan.
23.05.2012
@hen, Community’i bir tek ben izliyorum sanıyordum.Aynen lan; Six seasons and a movie!
23.05.2012
@Ugur, Cool. Cool cool cool.
sound kötü, şarkılar çok agresif değil ama benim baya hoşuma gitti albüm…her türlü gideri var yau. bu arada pentagram ve albümü müthiş anlatmış sayın saraçoğlu…
güzel albüm ama albüm adı çok dandik. ilk duyduğumda ve grubun albüm adıyla ilgili açıklamalarını okuduğumda “acaba bir konsept albüm mü geliyor ?” diye düşündüm ama böyle birbirinden alakasız şarkıların olduğu bir albümün adını mmxii koymak..tabi bunun yanlış bir tarafı yok.
seinfeld’i altyazisiz izleyen kac kisiyiz?
Farklı veya evet bu denilecek bir albüm değil bence diğerleriyle aynı bu denilecek bir albüm bence
dünyanın en iyi dizisi supernatural bence, saçmalamayın
MXII Albümünü dinledim bir kaç defa 15 günlük bir zaman zarfında. Sonra ‘Bir’ albümünü açtım dinledim daha Tigris’te son albüm aklımdan silindi gitti.
Dünyanın en iyi dizisi South Park’tır.
Dünyanın en iyi dizisi Breaking Bad’dir ayrıca Nil Nehri dünyanın en uzun nehridir.
27.05.2012
@Wildchild, Bi fuck dese rahatlayacak, kafayı yiyo herkes. Ulan AMC.
27.05.2012
@caksu, temmuzda geliyor bakalım çok heyecanlı olması muhtemel,yo !
27.05.2012
@Wildchild, Hele şükür az kalmış.
Hazırlayın labarotuarları >>>>>>>
27.05.2012
@Wildchild, Evet Breaking Bad bence de en iyi dizi. Ama gonlumdeki yerin sahibi Dexter.
28.05.2012
birde şöyle bişi var
http://twitter.com/#!/H_Salamanca
28.05.2012
@Rotten Angel, Ahahah iyiymiş bi’de tuco isteriz :) 8+8 olayı(sezonu 2 yıla bölme) bizi bitirecek gibi. Konuyu iyice saptırdık ama ileride kritiği açanlar bu geyikten hoşnut kalırlar umarım. Albüm de fena değil vokal başarılı olmuş baya.
bence bu hafta dünyanın en iyi dizisi anketi açılsın xD
ben albümü beğendim. uzun zamandan sonra beklentilerim düşmüştü zaten. yeni vokalin müziği etkilediğini düşünüyorum. bu yüzden gruba tam oturmuş gibi gözüküyor. neyse diyeceğim şu. albümü dinler dinlemez sevdim/alıştım. bu çok da iyi bir şey değil aslında. genelde kolay alışılan parçalardan çabuk bıkılıyor. albüm sabır gerektirmiyor, hemen seviliyor. en azından bende böyle oldu ki albümlere kolay alışan biri değilimdir. hali hazırda albümden bıkmış değilim ama yakındır gibi geliyor. eyyorlamam bu kadar.
albümü dinlemedim (ki muhtemelen dinlemiycem) ama Geçmişin Yükü çok catchy şarkı. özellikle de nakaratı. kral tv müzik ödüllerinde en iyi türkçe rock kategorisinde ipi göğüslerse şaşırmam.
resmi bir açıklama gelmesini beklediğim bir konu var.grubun bir e.p çıkarma düşüncesi var 2013′te ve tuborg goldfest konseri sonrası yeni konser turnesine kadar olan süreçte grup yeni şarkılar için yazım işlerine girişecekti.
25.08.2012
@serdar91, ve grup mmxii albümü sonrası gelen tepkileri iyi değerlendirecektir.bu albüm olmadı ama bir sonraki çalışmada grup bence trail blazer dönemine yakın bir sound ile karşımıza çıkacak.bunun emarelerini wasteland ve beyond insanity’de gördük.
25.08.2012
@serdar91, umarım öyle olur bu albümü hakkında pentagramla röportajlar çıkana kadar trail blazer ayarında olmasını istiyodum ama olmadı yeni çıkan albüm grubun thrash köklerini ortaya çıkarsın
@Wildchild, burada adı geçen dizilerin bir çok bölümünü izledim,sonuç olarak dünyanın en iyi dizisinin Oz,komedide ise Married with Children olduğunu düşünüyorum.Tabii böyle düşünen bir insan evladı daha yoktur dünyada o da benim ayrı cinsliğim :)
25.08.2012
@TAAKE, komedide favorim ITCrowd :)
01.10.2013
@TAAKE, Yalnız değilsin ama bir farkla: Dünyanın en iyi dizileri kanımca Oz ve Seinfeld’dir..
Ryan O’Reily ve George Costanza için ne desem bilemiyorum..
Albüme ve kritiğe dönersek; kritik yine tam tadında olmuş.Eline sağlık Ahmet Hocam.
Albüm kolay dinlenebilen, biraz uyku öncesi albümü gibi olsa da, Apokalips’in konserdeki çalınışı ve parçaya özel sahne şovu ve parçanın bizatihi kendisi bende farklı bir etki yarattı.Sırf bu parça için bile saygıyı hakeden bir albüm bile.
Gökalp Ergen’in güçlü vokalinin yolu umarım bir sonraki albümle açılır diyerek noktayı koyarım..
Gökalp’ın vokalleri Pentagram’a gitmiyor. Gökalp alternatif rock dalında uygun bir vokalist.
Pentagram’ı birkaç parçası dışında hiç dinlemem. Ama bir grubun albümünü değerlendirirken ne kadar iyi olduğu sertliğiyle mi ölçülür? Böyle bir saçmalık olabilir mi? Yani bir albüm ne kadar sertse o kadar iyidir mi diyeceğiz? Arkadaşlar bakın, metal metaldir, rock rocktır, alternatif rock alternatif rocktır. Bir grup yıllar boyunca metal yaptı diye her zaman metal yapacak diye bir kural yok. İsterlerse pop – rock yaparlar. Albüm değerlendirmesi yapılırken albümdeki şarkıların genel kalitesine bakılır, ne kadar sert olduğuna değil. Aksi taktirde slayer veya manowar gibi kendini tekrarlamaktan ileri gidemezler. Bunlar benim kişisel görüşlerimdir.
Saygılarımla.