İsveç’ten çıkan grupların kulağa İsveçli gibi gelmelerini sağlayan özelliklerden biri, her ne kadar tam sebebini “olay şu abi” diye özetleyemesem de, onları kendilerine öykünen ve kendileri ile benzer türde müzik yapan Kuzey Amerikalı gruplardan ayıran sound’ları.
ABD’de de İsveç’in büyüklerine özenen, yahut onlardan feyz alan gruplar var, İsveç’te de. Ancak bu gruplardan hangilerinin ABD’li, hangilerinin İsveçli olduğunu anlamak için müzik konusunda duayen falan olmaya gerek olmadığı kanısındayım.
İsveçli gruplar, genel havalarıyla olsun, melodilerindeki çok ufak nüanslarla olsun, bir şekilde işin membaından çıktıklarını fark ettiriyor, “X klonu” diye nitelenmeye varacak düzeyde özgünlükten uzak olsalar da topraklarını yansıtmayı biliyorlar. Gelelim bugünkü konuğumuz ARISE’a. ARISE, temel olarak AT THE GATES formüllerini baz alan ve buna akılda kalıcı bir tat katarak zaman zaman eşlik edilesi, zaman zaman groove’u öne çıkaran bir yapıyla sunan bir melodik death metal grubu. Grubu melodik olarak nitelesek de, ortada türün adı hep geçen büyükleri ayarında bir “her şeyi melodi üstüne kurma” durumu yok.
Masaya yeni bir şey koymayan ve zaten bu tarz bir amacı da olmayan ARISE, nakaratlarda yer yer clean vokallere de yer veren, enerjik ve az önce de dediğim gibi groove dozu yüksek bir müzik yapıyor. Yer yer HATESPHERE, CARNAL FORGE tarzı modern thrash olaylarına da girilen albümde, klip çekilecek türde nakaratları olan ve albümü ilk dinlediğimden bu yana geçen 6-7 yıllık sürede sıklıkla dinlediğim şarkılar mevcut. How Long Can You Pretend?, A New World, Profit From the Weak bunların başında geliyor ve 2005′ten beri “karışık empeüç” listelerimde kendilerine yer buluyorlar.
Kaydı gayet can olan albümde bas gitar da, davul da son derece iyi icra edilmiş ve duyulur haldeler. Gitarların “hafifletilmiş” eski usul İsveç death metali tonu, müziğe cayır cayırlık katmasının yanı sıra, cillop kayıtlı ve kolay dinlenir şeker melodik death metal albümü durumunu da en aza indiriyor. Genele bakıldığında cidden baya taş bir prodüksiyon söz konusu.
Müziğin detaylarına eğildiğimizde karşımıza çıkan başlıca olay, grubun şarkı yazımı konusunda ortalama üstü bir yaratıcılığa sahip olduğu. Ufak detaylar veya klasikleşmiş gitar akorlarına kattıkları minik eklentilerle, basit şarkı yapılarına bile karakter katmayı başarmışlar. Vokalistin nakaratlarda öne çıkan varyasyonlu tarzı da şarkıların ilginçlik adına artı puanlar toplamasını sağlamış. Dediğim gibi, ortada yeni bir şey yok; ancak grubun ait olduğu tarz içerisinde başarılı bir iş ortaya konmuş. Rif arası geçişlerden, ufak bir solo kalıbından, gitarla giren bir şarkıda davulun şarkıya katılım şeklindeki yaratıcılıktan, ya da şöyle diyeyim: albümdeki, herkesçe fark edilmeyebilecek türde, ufak ancak önemli detaylardan, grup elemanlarının ne yaptıklarını bildiklerini anlamak gayet mümkün.
Neo-thrash ve melodik death metal kavramları hoşunuza gidiyorsa, “The Beautiful New World”de ilginizi çekebilecek en azından 5-6 şarkı bulmanız gayet olası. Melodik death metal tabirinin çok sayıda kişiyi -artık- ittiği malum olsa da, albümü AT THE GATES’vari bir melodik death metal olduğunu düşünerek tartın. Eğer kafa sallayasınız olan bir gününüzdeyseniz, ummadığınız kadar boynunuz ağrıyabilir.
Kadro Erik Ljungqvist: Vokal, gitar
L-G Jonasson: Gitar
Patrik Skoglöw: Bas
Daniel Bugno: Davul
Şarkılar 01. How long can you pretend?
02. A new world
03. Profit from the weak
04. Dreams worthy gods
05. King of yesterday, slave of today
06. Of life and death
07. Expendable heroes
08. Inject the machine
09. Misery
10. Broken trust
11. Tribute to the flesh
battlenet serverlarının çökmesinden mütevellit sitenin derinliklerinde dolaşırken şöyle bişey denk geldi:
http://www.pasifagresif.com/2009/03/arise-the-beautiful-new-world/
gerçi biri japon bonus trackli biri normal. Ahmet Saraçoğlu ve Ahmet Saraçoğlu diye voltran da yapılabilirmiş.
31.05.2012
@ismail vilehand, bu fail’i daha fazla yaşayamayacağımdan ötürü, önceki yazıyı sildim. Of lan yaşlanmışım sanki biraz.