“Peki, mösyö…” dedi Florville, Courval’e “Şu anda zavallı Florville’den daha suçlu bir insanın yer yüzünde yaşayabileceğine inanıyor musunuz?.. Tanısana beni Seneval, ben hem kız kardeşin, hem Nancy’de baştan çıkardığın kız değil miyim? Hem oğlumu öldürdüm, hem babama karılık ettim. Annemi idam sehpasına yollayan uğursuz yaratık da benim.”
(M. de Sade – Florville ile Courval – Cemal Süreya’nın çevirisi)
Edebiyatta Sade, Bataille gibi karanlık ve provokasyonda çığır açan adamların çıktığı memleketten, bu kez alışılmışın dışında melodiler yükseliyor. Bilindiği gibi, Fransızların son 10 yılda metalde ve yakın türlerde yaptığı açılım herkesin dilinde ve etrafta tarzları oturmuş, ilham verici bir çok Fransız grup var. Bunların çoğu black metal icra ettiğinden, “Fransız Black Metali” de diğerleri gibi bir ekol olarak bahsedilmeyi hak ediyor. Buraya kadar her şey normal. İşin ilginç yanı, bu grupların birbirinden farklı olmayı bir görev edinmişçesine başarmaları. Temelde çiğ bir black metal konseptini paylaşan bu gruplar belli konumlarda farklılıklarını hemen belli ediyorlar. Deathspell Omega, Peste Noire, Antaeus, Anorexia Nervosa… Bunlar black metal -ya da genel metal- dinleyicisinin az çok duyduğu gruplar. Birazdan hakkında konuşacağım, bilinirliği, yaptıklarının değerinden çok çok aşağıda olan Glorior Belli de bahsettiğim tüm bu grupların oluşturduğu ekolün, bence önemli bir parçası haline gelmek üzere.
Glorior Belli (Latince “Savaş zamanında kıvanç duymak” gibi bir anlamı var) aslında bundan bir önceki albümü “Manifesting the Raging Beast” ile ayak seslerini duyurmaya başlamış, Funeral Mist, Deathspell Omega gibi gruplardan az-biraz etkilenerek çok iyi bir albüm çıkarmıştı. Çekirdek black metal kitlesi bu albümün hastası olduktan sonra ardından gelen ve biraz daha farklı şeyler yapılan “Meet Us at the Southern Sign”a biraz şüphe ile yaklaşmışlardı. Buna sonra geleceğiz. İlk başta biraz konseptlerden konuşalım.
Herkesin farkında olduğu üzere metal dünyasında Şeytan kavramı üzerinden giden bir isyankar (Genellikle Hristiyanlık karşıtı) konsept var. 80’lerin sonunda Slayer’ın bayrak sallayıcılığıyla kitlelerin dikkatini çeken bu konsept ardından gelen yıllarda bolca kullanılmış, tüketilmiş ve şok ediciliğini kaybetmişti. 90’lardan sonra black metal’in yayılmasıyla bu biraz değişti. Bu sefer bir taraf olma işin içine girdi. 90’ların başında İskandinav ülkelerinde çıkan olaylarla birlikte zaten bunun sadece bir müzik değil aynı zamanda bir ideoloji olduğu anlaşıldı. Kuzeyden esen rüzgar etrafa yayıldı ve çeşitli gruplar kendi aralarında farklı Satanist fraksiyonlar oluşturmaya başladılar. Olayların bu şekilde gelişmesi ilk başta biraz işin bokunun çıkması gibi görülebilir, ama en azından konseptlerdeki birbirinin kopyası olma durumunu ortadan kaldırdı. Glorior Belli de şarkı isimlerinden anlaşıldığı üzere kendine has bir şeytancılık ile karşımıza çıkıyor ve yüzyıllardır süregelen hikayeleri kendi bakış açılarıyla tekrar yazıyorlar.
Müzik kısmına geçecek olursak, albümün farklılığı yaptığı çok akıllıca karışımlardan kaynaklanıyor. Biz black metal’i hep o soğuk haliyle ve punk kökenli dokunuşlarıyla severek dinledik. Ama görüyoruz ki başka türlü black metaller de mümkün. Glorior Belli, southern rock ve blues etkilenimleri black metalin karanlığıyla birleştirip yeni bir şeyler sunuyor. Bunu yaparken de denemekten hiç kaçınmıyor. Örneğin “Swamp That Shame”, tüyleri diken diken eden uğursuz, enstürmantal bir şarkı. Gidin “In Every Grief-Stricken Blues” u açın, grubun ismini göstermeden southern rock/metal ile alakası olan birine dinletin. 38. saniyedeki çığlığa kadar bunun bir Down şarkısı olduğunu sanacaktır. Ayrıca kişisel bir şey olabilir ama yine de ekleyeyim, ben biraz Black Sabbath’ın eski, karanlık zamanlarının tadını aldım bu albümde.
“Meet us at the Southern Sign” önceki albümü çok sevenleri ters köşeye yatıracak bir şekilde başlıyor. Aslında bu, Glorior Belli’nin birden southern rock ve blues elementleri kullanmasından kaynaklanmıyor. Zira bunu bir önceki albümleri “Manifesting the Raging Beast” te bunu alttan alttan vermeye başlamışlardı. Bu ters köşenin sebebi artık Glorior Belli’nin inşa ettiği altyapıyı artık göstere göstere kullanmasıydı. Albümler arasındaki bu geçişin en güzel kanıtı da ilk şarkılar. İki albümün de ilk şarkıları ağır tempolu birbirine benzer tarzda melodiler içeren şarkılar. İkinci şarkılara bakalım; yine ikisi de ilk şarkılarda toplanan enerjiyi aniden dışarı salan kuvvetli ve hızlı şarkılar. Bu benzerliği yapılan bir şeyin tekrarından ziyade geçişin bir işareti olarak görebiliriz. Zaten albümde “Swamp That Shame” başlayınca neyin içinde olduğumuzu yavaş yavaş anlıyoruz ve buraya kadar olanları fark ettiğimizde albümün keyfini çıkarmaya başlıyoruz. Bu yüzdendir ki, çok spesifik bir sebebi olmadığı sürece, “Manifesting the Raging Beast”I sevip bu albümü sevmeyenlerin, “Glorior Belli oluşturduğu güzel şeyleri terk edip gereksiz maceralara atıldı.” düşüncesiyle hareket ettiğini düşünüyorum. Fakat dediğim gibi Glorior Belli oluşturduğu temelden zaten uzaklaşmadı, sadece yapabileceklerini deniyor ve bu potansiyeli kullanıyor.
Girişte bahsettiğim gibi Fransız metal camiası özgün bir şeyler oluşturmasının yanında farklı ülkelerden birçok gruba da esin kaynağı oluyor. Bunu Deathspell Omega’dan Gojira’ya kadar görebiliyoruz. Glorior Belli de daha çok bilinmemesine rağmen akıllıca oluşturduğu müziğiyle etrafına (örneğin Frostmoon Eclipse) ilham verebilen bir grup. Bu sebeple metalin farklı alanlarına inmeyi sevenlerin, yeni tatlar arayanların Glorior Belli’den tatmin olacağını düşünüyorum. Sonuç olarak böyle şahane bir grubun yaptığı bu şahane albümü kaçırmayın der, hayırlı günler dilerim.
Kadro J. (Infestvvs): Vokal, gitar, bas
Alastor: Gitar
Antares: Davul
Şarkılar 1. Once in a Blood Red Moon
2. The Forbidden Words
3. Swamp That Shame
4. There is But One Light
5. My True Essence
6. In Every Grief-Stricken Blues
7. Nox Illuminatio Mea
8. The Blazing Darkness (Of Luciferian Skies)
9. Fivefold Thought
10. Fires of the Sitra Ahra
11. Meet Us At the Southern Sign
Vay vay, hiç beklediğim bir kritik. Başta In Every Grief-Stricken Blues olmak üzere her şarkısına ayrı ayrı hastayım (Swamp that Shame de demeden geçmeyeyim madem) bu albümün. Yazıda da bahsi geçen o Down atmosferi insanı yakasından yakalıyor baştan sona.
Yazı da çok güzel olmuş, hem albüm seçimi hem de kritik için teşekkürler Enver.
Vay vay, hiç beklediğim bir kritik. Başta In Every Grief-Stricken Blues olmak üzere her şarkısına ayrı ayrı hastayım (Swamp that Shame de demeden geçmeyeyim madem) bu albümün. Yazıda da bahsi geçen o Down atmosferi insanı yakasından yakalıyor baştan sona.
Yazı da çok güzel olmuş, hem albüm seçimi hem de kritik için teşekkürler Enver.
24.04.2012
@havitetty, rica ederim.
Bir de Glorior Belli’nin logosu bence metal dünyasındaki en güzel logodur. Evet.
http://www.metal-archives.com/images/1/8/4/0/18405_logo.jpg
Peter Beste’nin çektiği şu Kvitrafn fotoğrafı, black metal namına gördüğüm en güzel fotoğraflardan biri.
24.04.2012
@Ahmet Saraçoğlu, ben de gorgoroth un en iyi corpse paint yapan grup olduğunu düşünüyorum
24.04.2012
@TAAKE, Dediğin mümkün gerçekten.
Bir de yenilerden Carach Angren var.
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/13/Carach_Angren_Evreux_210209_04.jpg
Makyajlarını da severim müziklerini sevdiğim kadar.
11.05.2012
@Mr Shred, çok sağolasın dostum sayende çok güzel bir grup tanıdım.Kaç gündür Carach Angren dinliyorum.Teşekkür ederim
26.04.2012
@TAAKE,
bence çok kötü görünüyor, şu mesela,
http://www.spirit-of-metal.com/membre_groupe/photo/Gaahl-12647_39ed.jpg
bence en güzel bm resimlerinden biri şudur
http://www.lastfm.com.tr/music/Armagedda/+images/363083
müzikleride çok güzel.
satyricon güzel yapardı
http://www.lastfm.com.tr/music/Satyricon/+images/70417998
http://www.lastfm.com.tr/music/Satyricon/+images/270458
11.05.2012
@violence, satyricon ilk defa mavi boyayı bu işte kullanan grup.Ama Satyr reyizin Mother North klibindeki makyajı gerçekten manyak ötesi.Link de verelim:http://s5.tinypic.com/ziqa9w.jpg
Gorgoroth dememim sebebi dostum King ov Hell.Adamdaki surat tipinden mi,yoksa karizmadan mı bilmiyorum corpse paint bu adama çok yakışıyor.Link verelim:http://28.media.tumblr.com/tumblr_lfiswf3D891qbmyj3o1_400.jpg
http://www.spirit-of-metal.com/membre_groupe/photo/King_%28Tom_Cato_Visnes%29-12696.jpg
http://28.media.tumblr.com/tumblr_lj1gaedBgj1qcdljao1_500.jpg
http://fc08.deviantart.net/fs6/i/2005/018/1/3/King_Ov_Hell__II_by_impatation.jpg
http://a3.ec-images.myspacecdn.com/images02/18/20b43b5a496e4582a4ddb610d345aa72/l.jpg
http://farm4.static.flickr.com/3243/2613204803_7f60493605.jpg
http://s225.photobucket.com/albums/dd240/GoeuryUchiha/Confusion%20des%201000%20Sharingan/GORGOROTH/?action=view¤t=-I-KINGOVHELL-I-IV_parGOEURY.jpg&sort=ascending
20.06.2012
@TAAKE, o fotodaki satyr değil de frost galiba..
black metalde farklı sosları pek sevmem ama bu albüm beni de yakalamayı başardı. Kritik de güzel eline sağlık.
Mega klas.