Amerika’dan progresif müzik grubu mu çıkar savını çürütürcesine aylardır dinlemeye doyamadığım bir topluluk Vektor. Aslında bir arkadaşımın bana tavsiyesiydi fakat thrash metal deyince, bir de Amerika lafı geçince iyiden iyiye takibine düşmüştüm. Thrash metal dinlemeyeli o kadar uzun zaman oldu ki, sadece eski toplulukları biliyor ve yeni grupları hiç dinlemiyordum.
Progresif müzik ile thrash metalin buluşması çok fazla yeni değil. Dinlediklerimden Coroner, Atheist, Voivod, Cynic, Toxik ve bir rifi bir daha kullanmayan deli topluluk Deathrow bunlardan birkaçı. Öbür yandan da klasik thrash toplulukları Exodus, Flotsam And Jetsam, Anthrax, Artillery gibi grupları da 80’li yılların sonu ve 90’lı yıllarda dinlemişliğimiz fazlaydı, ama sonraki yıllarda bu müzikle aramda iyice kopukluk oldu.
Sadece progresif müzikte değil diğer bütün tarzlarda da müzikseverlerin söylediği şey, “Amerika’dan müzik grubu mu çıkar ya boşversene!” gibilerinden içi boş söylemlerdi. Bugün Progresif metalden tutun indie rock, death metal, blues rock gibi en uç türlerde bile Amerikan toplulukları en önlerden gelmekte. Ki Tampa, Florida death metalin neredeyse kalesiyken böyle ucube sözcüklerle insanların kafasını allak bullak etmek çok gereksiz bir olay. Amerikan müzik grupları iyidir, politik sistemini kabul edelim etmeyelim, Sacred Reich gibi bir topluluk varken başkalarına hiç düşmez. Onlar da Arizonalıydı öyle değil mi? Tıpkı Vektor’ün tozlu Arizona topraklarından çıkıp doğması gibi…
Bugün en basit Amerikalı bir folk müzisyeni bile kendi ülkesini eleştiriyor, sistem eleştirisi yapıyor politik konulara el atıp sağlık sorunlarından dem vurabiliyor. Amerika’nın o alışagelmiş sömürgeci düzeninden zamanının thrash metal toplulukları da şarkılarında çok söz etmişti. Bunların en önemlisi de Sacred Reich gibi bir topluluktu. Bu topluluğun kullandığı sözler müziklerinden önce geliyor. Sacred Reich dedin mi şarkı sözlerinden Amerikan politik-sömürgeci sistemine neredeyse sağlam küfürler salladığı doğruydu ve daha sonra bir anda kaybolarak kendisinden sonra gelen thrash gruplarını lirikleriyle müziğiyle bir bir işledi. O hepimizin bildiği Chuck Schuldiner öncülüğündeki Death, insan ruhuna inerek o günkü toplulukları da çok etkilemişti. İşte Vektor bunlardan biri.
Bugün belki de Vektor bu görevi başarıyla yerine getiren yeni nesil en önemli topluluklardan birisi. Müziklerindeki eski tarz yaklaşım biraz Voivod, Sacred Reich havası, onun yanında Progresif metal süslemeleri ve yer yer caza kaçan ritim düzenlemeleriyle Vektor bırakın 5 yılı son 10-15 yılın en özel teknik thrash metal topluluklarından da birisi oluyor. Yani bu grup için ne söylense az geliyor. “Black Future” adlı ilk albümlerini dinlediğimde müziğin o kaotikliğine ve kusursuz tonal yaklaşımlarına inanamamıştım ve demiştim ki “işte elit thrash metal de bu oluyor sanırım.” Evet, kesinlikle bu grubun müziğinde öyle aniden bodoslama giren varyasyonlar, çok heyecanlı, çok kirli leş bir thrash müziği aramayın. Bu grup işi daha fantastik bir noktaya taşıyor ve bu işin sanatsal yanı nasıl olur, onu gösteriyor. Thrash metal genellikle çok farklı gözükür insanın gözüne. İşte bu grup işi layığıyla yapıyor, tertemiz, yağ gibi melodiler nasıl işlenir, insanın kulağına bunlar acı vermeden nasıl sokulur onun stilize derlemesini yapıyor ve belki de gücünü o Arizona’nın yalnız, tozlu, leş topraklarından alıyor.
İlk albüm “Demolition”, thrash metal dünyasını öyle çok fazla sarsıntıya uğratmamış fakat ikinci albüm “Black Future” ile insanları şöyle bir sallamış kendilerine getirmişler. “Black Future”ın yarattığı bu etkiyle insanlar bir de kendi aralarında konuşmaya başlamış ve bu grubun vokallerinde Chuck Schuldiner etkisi sezmiş ve o çığlık vokallerine de tıpkı eski tarz thrash metali yaşatır gözüyle bakmışlar. Evet, David DiSanto böyle bir adam ve aniden size Chuck’ın o tiz çığlıklarını yaşatabilir bir yönü de var. Grubun son albümü “Outer Isolation” ise grubu takip eden hayranlar tarafından sabırsızlıkla beklendi.
“Outer Isolation” tartışmasız grubun en iyi çalışmalarından birisi fakat şu iyi bu iyi diye bir anlam kargaşası çıkarmak istemiyorum. Yalnızca benim hissettiğim, bu albümün daha progresif ve daha deli olduğu yönünde. İlk şarkı 10 dakikalık Cosmic Cortex’deki blast beat’ler, teknik yapı, delicesine giren sololar ve David DiSanto çığlıkları bu albüm ne kadar da çılgınca başladığının çok net göstergesi. Tokat atar gibi başlıyor ve öyle devam ediyor. Zaman zaman ritim gitarlardaki black metal göndermeleri de cabası. Yurt dışındaki tartışmaları da pek tabii takip ediyorum ancak bu albümün yarattığı ikilemi de gözardı edemiyorum. Bazı kesimler çok beğenmişken, bazı kesim ise “Black Future”ı daha süper görmekte.
Şarkı sözlerinde yine umutsuzluk, sorgulama ve karanlık bir gelecekten dem vuruyorlar. Echoless Chamber melodik giden yapısına karşılık Death’in o teknik yapıdaki şarkılarını anımsatıyor. 2:20′den itibaren bestede hayret verici teknik ritim değişiklikleri mevcut. Bu tarz besteleri dinlemek için çok sağlam bir kafa yapısı lazım yoksa dakikasında kapatabilirsiniz. Bu şarkı size hem müzikal bir birikimi sunuyor hem de çok yoğun kusursuz bir sound ile karşılaşmanızı sağlıyor. Bas melodileriyle açılan ve sonlara doğru iyice hızlanan Dying World ise kurgusal-kusursuz bir thrash metal ziyafeti. Davuldaki Blake Anderson sistematik bir şekilde öyle harikalar yaratmış ki son dönemde dinlediğim en iyi işlerden birisiydi bu şarkı. Vektor hız kesmiyor ve Tetrastructural Minds ile biraz eski günlere döndürüyor. Albümde en çok bu şarkıda nostalji tınıları hissettim. Ultra teknik yapısıyla Venus Project geçip giden gitar melodileriyle ilgi çekmekten öte insanın hayal dünyasını çalıştırıcı bir yapıya sahip ve tabii daha sonra iş iyice karmaşıklaşıyor ve işin içine kompleks yapılar giriyor ve Vektor’e bir kez daha şapka çıkartıyorum. Dark Creations, Dead Creators, Fast Paced Society ve hastalıklı Outer Isolation şarkısı bu hastalıklı albümün son üç bestesi.
Vektor bu albümüyle hız konusunda da pek rakip tanıyacak gibi değil. Thrash metal dünyasında progresif öğeleri diğer tarzlarla buluşturabilen ender gruplardan birisi. “Outer Isolation” tam bu anlamda nerede duruyor onu kestiremiyorum fakat dramatik yapısıyla, sorgulayıcı lirikleriyle ve kusursuz tonajlamalarıyla en üstlerde yer alacaklarından şüphem bile yok. O Voivod’vari logosu bile bakınca gülümsememe neden oluyor.
Kadro David DiSanto: Vokal, gitar
Erik Nelson: Gitar
Blake Anderson: Davul
Frank Chin: Bas
Şarkılar 1. Cosmic Cortex
2. Echoless Chamber
3. Dying World
4. Tetrastructural Minds
5. Venus Project
6. Dark Creations, Dead Creators
7. Fast Paced Society
8. Outer Isolation
yeni nesilden en sevdiğim gruplardan biri Vektor! hatta uzun uğraşlar sonrası hammer müzikten Black Future albümünüde almıştım.kendilerine has özgün tavırlarından dolayı geleceği güzel olacak bu gençlerin ayrıca Black Future ile birlikte bu albümün kapağından anlaşılacağı üzere Voivod a selam çakmaya devam ediyorlar…
Grubu siteye tanıtıp, yeni şarkılarını sitede muhtemelen en son dinleyen kişi olacak olmam. Damn. Zaten yorgunum, dıktak dıgıtak diye coşacak bu kesin, of.
Bu albümü dinleyemedim henüz, ama Black Future cidden etkileyiciydi. Kritik de farklı olmuş, yazarın diğer yazılarına göre. “Gaza geldim, dinleyeceğim” diyorum ama şu günlerde mümkün değil pek. Gazım geçmez umarım. Teşekkürler…
yeni nesilden en sevdiğim gruplardan biri Vektor! hatta uzun uğraşlar sonrası hammer müzikten Black Future albümünüde almıştım.kendilerine has özgün tavırlarından dolayı geleceği güzel olacak bu gençlerin ayrıca Black Future ile birlikte bu albümün kapağından anlaşılacağı üzere Voivod a selam çakmaya devam ediyorlar…
bu grup çılgın güzel bi thrash yapıyo, sadece yeni nesilde değil tüm zamanlarda favorilerimden.
şarkılar güzel olmuş sanki.
çok beğendim parçaları , albümü sabırsızlıkla bekliyorum
Grubu siteye tanıtıp, yeni şarkılarını sitede muhtemelen en son dinleyen kişi olacak olmam. Damn. Zaten yorgunum, dıktak dıgıtak diye coşacak bu kesin, of.
İlk albümün köpeği olmuştum (Korhan sağolsun), ikinciye de atlıyorum şimdi
harika bir albüm eski kreator tadı aldım. Bir albüm halk otobüsünde moda sokuyosa başarılıdır.
Hastası oldum, dinlemeden duramıyorum. Taake’yle beraber anında 2011 favorim oldu.
Bu albümü dinleyemedim henüz, ama Black Future cidden etkileyiciydi. Kritik de farklı olmuş, yazarın diğer yazılarına göre. “Gaza geldim, dinleyeceğim” diyorum ama şu günlerde mümkün değil pek. Gazım geçmez umarım. Teşekkürler…
Tam da yazıcak albüm bulduğumu düşünmüşken Baha attı golü. Güzel yazı olmuş, eline sağlık.
27.12.2011
@Blakkheim, Bu arada Black Future’un kat be kat daha iyi olduğunu düşünen taraftayım ben de.
çok iyi bir yazı eline sağlık :)
son 10-15 yılın en iyi thrashini yapıyor lan adamlar. outher isolation olağanüstü bir albüm.
dinlediğim en iyi thrash metal albümlerinden biri. hatta en başlarda diyebilirim. dedim bile.
Bir “Terminal Redux” kritiği de gerekiyor sanki. Epey beğenildi ortamlarda(Ben de beğendim :D).
11.05.2016
@riser, Katılıyorum ben de çok beğendim.