İlk iki albümlerinde katışığı az epik power metal müzik yapan DRAGONLAND, daha sonra İsveç death metali etkili, hafiften progresif, ufaktan endüstriyel katışıklılığı olan, daha “farklı” bir müziğe geçiş yaptı. Özellikle tanıttığım albümden bir önceki “Astronomy” albümü, bana sorarsanız power metal türüne kaynaştırılmış elementlerin en özgün tınladığı albümlerden biri oldu. Yani örneğin melo-death tarzı ritim gitarlar, grubun power metal ağırlıklı müziğiyle müthiş bir uyum içindeydi.
2011 albümleri “Under the Grey Banner”a geldiğimizde ise, topluluk yakın zamanda DREAM THEATER’ın becer(eme)diği, ROYAL HUNT’ın ise becerebildiği bir formüle başvurdu: “Köklere dönüş.” 21. yüzyılda kurulmuş bir topluluk neyin köklerine döndü, kök mü salmıştı ki bu kadarcık zamanda falan gibi şeyler aklınıza geldiyse, ilk iki albümle bu albümün bir üçleme oluşturdukları, daha doğrusu öyle bir amaçla grubun Orta Dünya’sal konseptlere yeniden döndükleri söylenebilir. Açık konuşmak gerekirse, ilk iki albümlerini doğru dürüst dinlemiş sayılmam topluluğun. Hatta daha da doğrusu, baya hastası olduğum “Astronomy” dışındaki albümlerine “dinle-bir daha indirmemek üzere rafa kaldır” muamelesi yaptım. O bakımdan, anlarsınız ki “bu üçleme de şöyle böyle bi üçleme” şeklinde paragraflandırabileceğim bir hakimiyetim yok bu konsepte.
Albümü tekil değerlendirdiğimde ise, oldukça güzel, zengin, varyasyonlu bir power metal ile karşılaştığımı söyleyebilirim. Sound çok başarılı; hem gaz tınlıyor tüm enstrümanlar, hem de tane tane duyuluyorlar. Vokaller de oldukça parlak ve iyi entegre olmuşlar sounda. Albümle ilgili verilebilecek en önemli detay, üçlemenin ilk iki albümünde davulları üstlenen Jonas Heidgert’in, sonraki albümlerinde (ve elbette üçlemenin son albümünde de) vokalleri üstlenmesi. Youtube’dan gördüğüm kadarıyla canlı performansları hayli “tırışka” olan Jonas, albümlerde ise bir hayli dikkat çekici performanslar sunuyor.
Tahminen esas ses aralığı bariton olmasına rağmen, tenor aralığında da sesine bir hayli hakim. Artık “gaz power davulcusu” olma geleneğinden midir bilemiyorum, entonasyonu çok derli toplu değil ama. Örneğin Shadow of the Mithril Mountains parçasında tizlere çıkarken, bildiğin heyecanlı velet gibi sesinin entonasyonu volümleniyor. Ben bu duruma “gülü seven dikenine katlanır” mantalitesiyle bakmak istiyorum, çünkü adamın coşkulu, çocuksu sesi onu özel kılan bir etmen.
Sanırım power metal tarzını dinleyen de, kritikleyen de pek kalmamış piyasada. Birkaç yabancı kritik okuyayım dedim albümle ilgili, ya aşırı yüzeysel övücü-yerici kritikler, ya da “RHAPSODY’den farkı yok” gibi her duyduğu power grubunu RHAPSODY veya STRATOVARIUS’a benzeten, türe hakim olmadıkları, türle ilgili bilgisi birkaç grupla sınırlı olduğu belli olan kişilerin kritiklerine rastladım.
Intro’sundan son parçasına kadar hayli başarılı kotarılmış, yer yer ultra hızlı gitar-davullarıyla dikkat çeken, epik ve gaz bir power metal dinlemek isterseniz albümü beğenirsiniz diye düşünüyorum. Parça pek tavsiye etmeyeceğim, ama sürekli epikliğin dibine de vurulmuyor onu belirteyim. Yani güzel bir akıcılığı, zengin materyalleri var albümün, bir power metal albümüne göre. Gene de ille çok pis gaza gelmek istiyorum derseniz Shadow of the Mithril Mountains şarkısına bakabilirsiniz. Dinlediğim en iyi epik eserler arasına girer kafadan. Fire and Brimstone ise vokalistin capcanlı, hevesli duygusunu en iyi verdiği şarkı albümdeki. Bas-bariton vokalistle atışmaları da çok güzel olmuş. Klavyeleri, ölçü geçişleri falan da çok iyi parçanın. Sanırım albümün en iyi şarkısı kendisi. Ortalarından itibarenki ritim gitarları ise kalifiye power-prog gruplarınınkilerini aratmaz.
Özetle, ne kadar köklere dönüş albümü de olsa bu, “Astronomy”de zirve yaptırdıkları özgünlüklerini tamamen de aforoz etmemişler.
Kadro Jonas Heidgert: Vokal
Olof Mörck: Gitar
Elias Holmlid: Klavye
Anders Hammer: Bas
Morten Løwe Sørensen: Davul
Şarkılar 1. Ilmarion
2. Shadow Of The Mithril Mountains
3. The Tempest
4. A Thousand Towers White
5. Fire And Brimstone
6. The Black Mare
7. Lady Of Goldenwood
8. Dûrnir's Forge
9. The Trials Of Mount Farnor
10. Throne Of Bones
11. Under The Grey Banner
12. Ivory Shores
Astronomy çok süper albümdü. Bu nasıl çok merak ettim.
sinematogratif yönü kuvvetli bir çalışma olmuş açıkçası, beğenmiştim ben.
Dream Seeker çok gaz parça.