# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
OPETH – Heritage [ORTAK İNCELEME]
| 22.11.2011

Kuyuya atılan taş.

Ahmet SARAÇOĞLU:

Yaklaşık 14 yıldır dinliyorum OPETH’i. Hayatta en çok dinlediğim birkaç gruptan biri olmalarının yanı sıra, benim için sadece müzik olmayan, daha derinlemesine nüfuz eden gruplardan biri olarak da gösterebilirim kendilerini.

Her ne kadar “Blackwater Park” sonrasında yaptıkları işlerin duygu yoğunluğu bana eskilerin tadını veremese de, OPETH her zaman için belli bir kalitenin üstünde olmayı başaran ve başaracak bir grup olduğunu zaten yıllardır hepimize kabul ettirmiş durumda.

“Heritage”a dair yapılan tonla muhabbeti bir çırpıda atlayarak, albüme dair bir “taraf” olmadığımı belirtmek isterim. Albümü OPETH’in külliyatını bilen biri olarak sayısız kez dinledim ve bu dinlemeler sırasındaki yorumlama ve yapılan işi özümseme kaynağı olarak tek dayanağım, OPETH dinleyiciliği konusundaki tecrübemdi.

Evet albüme dair bir taraf tutumuyor ve OPETH’in seçtiği bu yolda, görünüşe göre dinleyiciler tarafından belirlenen saflardan birine girme ihtiyacı duymuyorum. Bunun sebebi de grupların müzikal gelişimlerini “öncesi” ve “sonrası” olarak ayıracak radikallikteki böylesi albümlerin dinleyici kitlesi üzerinde yarattığı garip etkilerin ve bu etkilerin doğurduğu fikir ayrılıklarının, konuşarak çözülemeyeceğine olan inancım. Temel düşüncem, “Heritage” gibi çok farklı bakış açıları oluşturan bir albümü sevmeyen bir insana “Haksızsın! Albüm mükemmel! Anlayamıyorsun! Kafan almıyor! Müzik birikimin yetmiyor!” gibi şöyler söylemek ne kadar anlamsızsa, albümü seven insanlara da “OPETH bu değil! Ben OPETH’in özünü biliyorum! Kucağımda büyüdü! Metal unsurlarını terk ettiklerine göre mutlaka sik gibi müzik yapıyorlardır! Dinlemeye tenezzül etmem!” gibi karşılıklar vermek de o kadar anlamsız.

Progresif rock’ın aslında dışarı yansıttığı bir durum olmamasına rağmen kimi zaman dinleyicilerince öne çıkarılan snobluğu ve elitistliği de, muhtemelen albümü sevemeyen ve eleştirecek yer arayan insanların ekmeğine yağ sürüyor. Zira kimi yorumlarda rastlanan “X diskografisini dinlemeden bu albümü anlamanız mümkün değil” tarzı, bana göre müzik dinleme kavramını biraz fazla ciddiye alan ve sanki zor bir dersmiş de özümsenmedikten sonra boş yere yapılıyormuş gibi yansıtılan çıkışlar, albümü antipatik ve soğuk göstermekten başka bir işe yaramıyor. “Heritage”ı yaratan kişiler, albüme yönelik tepkilerin karışık olacağını elbet biliyorlardı; buna rağmen herhangi bir demeçlerinde, yorumlarında “Albümü sevmeyenler önce 70′lerde çıkan ve bu albümün yazımında bize ilham veren grupları dinlesinler” demediğine ve diyemeyeceğine göre, grubun kaydığı bu yeni tarza daha alışkın olan kitlenin de albümü savunurken bu yönden “vurmasını” abes buluyorum.

Şimdki kişisel görüşlerimi sıralayıp sona doğru yaklaşayım.

“Heritage”ı beğendim. “Heritage”ın barındırdığı müziği beğendim. Bunu yaparken de nelerden ilham almışlar, ne yapmaya çalışmışlar diye düşünmeden, hatta onca yıllık OPETH hayranlığıma rağmen albümü OPETH olarak görmenin dışına çıkarak bakabilmeyi başardığımda da beğendim. Evet, OPETH’in aldığı ilhamları, progresif rock tarihinde yer etmiş tüm o etkilenimleri belki çok iyi bilmiyorum; ama ortaya çıkarılan işi, yani yaratılan müziği beğendim. Bu müziği METALLICA yapmış olsaydı da beğenirdim, BURZUM yapmış olsa da beğenirdim, RIHANNA yapmış olsaydı da, GÖKHAN ÖZEN yapmış olsaydı da beğenirdim.

Bu şekilde bakınca ve albümü çevreleyen ve “Heritage”ın kendisini bile aşıp neredeyse albümün müzikal içeriğini ikinci plana atan tüm o dış etkenleri yok sayınca, karşımda gayet güzel, olağanüstü bir müzikalite barındırdığı tartışılır olsa da zevkle dinlenen bir albüm buluyorum.

Belki şöyle düşünülebilir: “E tamam da hafız, albümü yapan OPETH ve sen de bir OPETH albümünü yorumlamaya çalışıyorsun; nasıl oluyor da bunu hiç göz önünde bulundurmadan yorum yapıyorsun, yıllardır dinliyorum dediğin onca albümü nasıl hesaba katmıyor, bu albümü değerlendirirken her şeyleriyle doksanlar ve iki binlere damgasını vuran OPETH’in geçmişini nasıl tümüyle ayrı tutabiliyorsun?”

Evet, bunu yapıyorum. Çünkü zaman içinde görülen örneklerin işe yaradığını, bu radikal değişim albümlerinin her şeyin sonu olmadığını, gruplara şans verilmesi gerektiğini düşünüyor, hatta biliyorum. Yıllar yılı Mikael’in brutalleriyle kendini kaybeden biri olarak “OPETH brutali bıraktı, artık dinlenmez” dememeyi; önceki albümlerdeki gitar tonlarıyla, riflerle perişan olmuş biri olarak “Artık metal yapmıyorlar, CD’lerini yakmaya gidiyorum” dememeyi başarabiliyorum. Bu yüzden de “Heritage”ı seviyor, kendi çerçevesi içinde iyi bir albüm olarak değerlendiriyorum.

Yazdığım bunca şeyin üstünü çizip “Hayır abicim albüm kötü, OPETH bitti” diyene de, “70′lerin kült progresif rock gruplarının bütün albümlerini dinlemediğin için bu albümün yapmaya çalıştığı şeyde başarısız olduğunu anlayamıyorsun” diyene de saygım var. OPETH bugüne kadar yaptıklarıyla, farklı uçlardaki bu tarz yorumların yapılmasını kaçınılmaz kılan bir kariyer çizdiğine göre, alışılmadık durumlar ortaya çıktığında herkesten farklı bir ses çıkması kadar doğal bir şey olamaz. “Load” çıktığında Akmar Pasajı’nın önünde satılan sürüyle ikinci el “Load”u gören bendeniz, bugün “Load”u METALLICA’nın en iyi albümlerinden biri olarak gören sayısız insana da rastlıyorum. KATATONIA brutal vokali bırakıp doom elementlerini terk ettiğinde uyuz olup kendini kesen kitlenin binlerce katının, bugün o “yumuşak” KATATONIA ile zevkten kendini kestiğini biliyorum.

“Heritage” bence OPETH’in en iyi albümlerinden biri değil; ama kötü bir albüm, hiç değil.

Not: 7,5/10

***

Ezgim ÖZGÜL:

03.12.2010 tarihinde gelmiş bize Opeth’in stüdyoya gireceği haberi. (Üşenmedim tam tarih için arşivlere baktım.) Daha bu adamlar stüdyoya girmeden 35 bin milyon tane yorum yazılmıştı sitedeki haberin altında. Biri osursa dinlerim diyor, diğeri diyor ki Opeth “My Arms Your Hearse”dan sonra bozdu yeaaa…

“ALBÜMDE BRUTAL VOKAL YOKMUŞ!!!111″

Evet böyle diyenler de bayağı çok. Elimden geldiğince objektif bir kritik yazmaya çalışacağım, ama önce konuyla ilgili kısa bir fikrimi söylemek istiyorum. Ben, dinleyiciler rahatsız olacak diye “eski tatlarından ödün vermeyen” gruplardansa, hayranlarına “siz beğenmeyebilirsiniz, ben böyle beğeniyorum” diyen gruplara daha çok, hatta çok çok daha fazla saygı gösteririm. Bu demektir ki adamlar hâl isteyerek^, severek, kendileri için yapıyolar bu işi. Albümü beğenirim beğenmem, o ayrı mesele (beğendim o da ayrı mesele), ama benim için işi özü budur.

Gelelim “Heritage”a. Öncelikle süper-objektif bakarak diyebilirim ki, bu albüm hayatımda duyduğum mükemmel kayıtlardan birine sahip. Hayatımda bu kadar özenilmiş bir kayıt duymadım deme cesaretini gösteriyorum, gösterdim. Opeth hep Opeth oldu. Gelip bana herhangi bir şarkının herhangi bir 5 saniyesini çalsanız, derim ki “aha bu Opeth”. Ama bu albümde 2-3 (belki de 4-5, bilemedim şimdi) şarkı var ki, ben bunların Mikael vokale girene Opeth şarkısı olduklarına inanmadım. Slither’ıyla, Nepenthe’iyle, Famine’iyle, bambaşka albüm “Heritage”. Her grup der ya “bu albümümüzde kendimizi aştık, uçtuk, bambaşka oldu bu albüm”; tam “Heritage”a uygun işte bu söz.

İntrodan sonra gelen Devil’s Orchard albüm içinde en az değişik olan parçalardan biri. İlk single olarak da insanlar çok ürkmesinler diye bunu seçtiler herhalde diye düşünüyorum. “Watershed”e koysak çok sırıtmaz gibi (belki biraz). Zaten klibin de, içinde grup elemanlarının görünmeyeni makbûldur.

I Feel the Dark, Opeth için basit bir isim gibi; “bir The Lepper Affinity değil”. Ama Miko ne demişti: “Bu albüm çok earthy (kendi halinde, ayakları yere basan) oldu, earthy güzel bir kelime, onu seviyorum”. Tam olarak bu cümleyi kullanmıştı kendisi. O yüzden yadırgamadım, bilinmedik kelime bulacağım diye sözlük karıştırmamış.

Slither Ronnie James Dio’nun anısına yazılmış, albümün en hareketli parçalarından biri, adına yaraşır şekilde kayarak, sürünerek bitiyor.

Sonra, The Lines in My Hand adlı nadide parça var… O davullar, o davullar… O ikinci dakika… Öhöm neyse. Arkasından Folklore ve güzel outro Marrow of the Earth. Şarkıları progresif altyapı üzerinden derinlemesine inceleyecek bir beceriye sahip değilim, zaten burada rif var, şurada davul var diye de dinlemedim albümü; bir bütün halinde kocaman güzel bir albüm olarak baktım.

Albüm kapağıyla ilgili de birşey söyleyeyim mi diye düşündüm, ama şuan vazgeçtim. İşte o kapak:

Kısacası bu albüm biraz Black Sabbath, biraz Pink Floyd, biraz caz, biraz rock, ama aynı zamanda bambaşka bir şey, bambaşka bir Opeth (çok karizmatik noktaladım).

Not: 8/10

***

Levent MUKAN:

Opeth’in “Heritage”ı biraz değişik bir şekilde geldi sanki.

Mikael’in açıklamaları, düşen tadımlık parçalar, baya kötü kapağı (özür dilerim), death metal olmayacak olması ama “Damnation”a da benzemeyecek olması gibi nedenlerle herkes farklı bir şey bekliyor gibiydi. Ben ne beklediğimi şahsen çok bilmiyordum. Sanki biraz Camel’e benzer diyordum, ama onun dışında hiçbir fikrim yoktu. Çünkü Opeth’ten bahsediyorduk; bir şeyler bekleseniz de emin olamıyorsunuz.

İnternetteki yorumlara göz gezdirdim. Albüm ile ilgili fikirlerin genel olarak Opeth’in nasıl dinlendiğine göre değiştiğini görmek zor değildi. “’Damnation’ Opeth’çileri” tabir ettiğimiz güruh ile Opeth’in hoyrat şarkılarından da memnun olan, death metalle arası bozuk olmayan güruhun albüme değişik yaklaşacağı çıkarımını yapabilmek için roket bilimi ile uğraşmaya gerek yoktu.

Çıkan sonuç şaşırttı mı? Valla ben şaşırmadım. Genelde gruplar çıkacak albümleri ile ilgili olarak bildiğimiz şeyleri söylerler hep; Ahmet o tür yorumları haber diye neden giriyor onu bile bilmiyorum, söyleyen adam bile bayıyordur bence. Yok en klas albümümüz oldu, en çok buna emek verdik, diğer önceki albümler hep dandikti aslında da şimdi kabarıyoruz gibisinden çene yapar hep gruplar, bilirsiniz. Çoğu bayıldığım grup da yapıyor bunu. Ama Mikael bunu yapmadı. “Böyle böyle bilader” diye delikanlı gibi söyledi. Delikanlı bir abimiz olduğundan, dediğini de yapmış gerçekten.

Albümde sertleşilen noktalar tabii ki olmuş, ama Opeth sertleşmesi tabir edeceğim sertleşmeden bahsedemiyoruz. Albümün genel havasının belirlediği irtifanın üzerine asla çıkılmıyor, belli bir alçaklık korunuyor her an. Modu ne çok çok düşürüyor, ne de fazla yükseltiyor “Heritage”.

Sonuç itibariyle “Kardeş, sen bu albümü beğendin mi beğenmedin mi?” derseniz, ben albüme bayıldım. Peki “Mikael bunu solo olarak çıkarsa daha mı iyi olurdu” derseniz, aslında öyle daha iyi olurdu sanki diye de düşünmüyor değilim. Beni şüphelendiren Axenrot faktörü vardı sadece, o da güzel bir şaşırtmacayla misler gibi çalmış olduğundan, hiç şikayetim yok albümden. Çiçek gibi albüm. Ama hayır lan çok kötü olmuş diyene de çok ses çıkaramayacağım, zira albümde Opeth olarak gösterilecek kısım %35 falan.

Bir de tekrar, özür dileyerek, kapak gerçekten olmamış abicim ya. 1 puan oradan kırdım.

Not: 7/10

***

Not: Aşağıdaki ilk birkaç yüz bin milyon yorum albüme dair haberler içindir.

(7,5+8+7)/3=7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.52/10, Toplam oy: 235)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2011
Şirket
Roadrunner
Kadro
Mikael Åkerfeldt: Vokal, gitar
Fredrik Åkesson: Gitar
Martin Axenrot: Davul
Martin Méndez: Bas
Per Wiberg: Klavye
Şarkılar
1. Heritage
2. The Devil's Orchard
3. I Feel the Dark
4. Slither
5. Nepenthe
6. Häxprocess
7. Famine
8. The Lines in My Hand
9. Folklore
10. Marrow of the Earth
  Yorum alanı

“OPETH – Heritage [ORTAK İNCELEME]” yazısına 566 yorum var

  1. Kaan says:

    umutluyum, hadi bakalım.

  2. Vornskr says:

    Akli dengemi 5 dakikada yerle bir ettin maykıl

  3. Mert Salkım says:

    abi çok iyi ya! acaip yaratıcı işler çıkacağına eminim.

  4. desqpio says:

    aslansın mikael.

  5. Ugur says:

    “Blackwater Park gibi olsun istemiyorum.” http://i54.tinypic.com/2dmhv91.jpg

  6. “Osursa dinlerim” dediğim iki İsveçliden biri. Diğeri de Daniel Gildenlöw.

  7. masteroforion says:

    Akerfeldt tarzı yetenekli bi adamın kendini kısıtlamayacağı belliydi zaten, hatta o kadar seneden sonra geç kalınmış bile denebilir. Hadi bakalım umutluyuz.

  8. zafush says:

    İşte budur kanka gör sende doğru yolu :))

  9. caksu says:

    Yakışır.

  10. dombili says:

    hayranları olmadıgım için (aslında bu benim ayılıgım) bu haber bende ilgi uyandırdı.

  11. Ext_Aggression says:

    Haberde Mikael’in yorumlarına bakarsak kafasının çok karışık olduğunu (hatta demoları hiç sevmediğini)görüyoruz. Klasik Opeth elementlerinin arasına farklı tarzlar sokup ayvalık tostu gibi birşey çıkarmak istiyor.

    Fakat sıkıntı şurada. Hem demoların ve bunun üzerine çıkacak albümün içine sinmeyeceğini, fanların albümden nefret edeceğini söylemiş. Ayrıca demoyu “bildiğim kadarıyla” grupta büyük bir ağırlığı olan Mendez’e dinletmiş ve o da benzer olan fikrini dillendirmiş. Yani kimse tam olarak net değil.

    Güzel olanlar ise, fanların ne tepki vereceklerine rağmen bu albümü yapmak istemeleri ve hem fikir olmasalar bile işin üstüne doğru gittikleri.

    Sevmeyeceğiz belki ama sıkılmayacağım kesin..
    OpetChe kalın !

    swedish

    @Ext_Aggression, Klasik Opeth elementlerinin arasına farklı tarzlar sokup ayvalık tostu gibi birşey çıkarmak istiyor.
    heauhuh güzel tespit olmuş

  12. Dnz says:

    Başta sevilmeyip zamanla alışacağımız, her dinlediğimizde ayrı bir tat alacağımız tarzda olursa şuku olur. Yoksa diğer türlü albümlerin bir çoğu “vaay babalar bozmamış, süper” diye başlıyor sonra fazla dinlenmiyor.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Dnz, mükemmel bi yorum.

    B U R Z U M

    @Dnz, 10 numara yorum…ilk cümlen için bana göre en iyi örneklerden biri enslaved-vertebrae albümüdür…

    B U R Z U M

    @B U R Z U M, birde Deathspell Omega-Fas – Ite, Maledicti, In Ignem Aeternum…

    havitetty

    @B U R Z U M, Bu yorumu okuyunca sitede albümün kritiği olmadığını fark ettim. Sırada yoksa talibim ben buna eheh. Sırayla bütün DsO albümlerini yazan fanboy okur olarak site tarihine geçmeyi düşünüyorum. SMRC yazıldı gerçi.

    B U R Z U M

    @havitetty, Fas – Ite, Maledicti, In Ignem Aeternum albünü yazarsan müthiş olur gerçekten…kusursuz bir albüm her yönüyle…hele ki 2. şarkısı The Shrine Of Mad Laughter insan işi değil gerçekten…senin paracletus yazında çok iyiydi yorumda da belirtmiştim gerçi…

    trust

    @B U R Z U M, enslaved örneği çok klişe..

    bab-ı esrar

    @Dnz, Iron Maiden nın The Final Frontier albümü ilk çıktığında gaz bir şekilde benim gibi bekleyen fanların geneli bu neya! filan gibi yorumlarda bulunmuştuk ama gel görki ilk başlarda anlaşılmayan ama daha sonra sindirilen ve içerisine girilen albümlerin dadından yinmiyor TFF de olduğu gibi yani neymiş yeniliklere açık olmak lazımmış. Çünkü dumur olmakda güzeldir! (reklam gibi oldu mk.)

  13. Aykut Özen says:

    Berca’ya (N) Batu’ya (Y)
    Yaratıcı bir adam olduğundan (ve blackwater’ın tırt bişey olduğunu anladığından) yapacağı şey muhtemelen mega olacak. “metal’den geçmek (KIPSS)” olayını da bitirmişse baya üst düzey şeyler çıkabilir.

    Hatta elektroniklerle desteklese inanılmaz şeyler çıkartır diye düşünüyorum.

    (vurmayın.)

    in the court of the crimson king

    @Aykut Özen, ‘sana göre’ tırt, bana göre şaheser.

  14. swedish says:

    oh şeeeaaaaatzzzz sen yapma opeth sen yapma bariiii zaten ne kaldı ki piyasada

    swedish

    @swedish, bidakka lan fusion falan eğer ambient olaylarına girerlerse les discrets tarzı falan olur devam miko devam heyecanla bekliyoruz kafam karıştı lan

  15. Veracruze says:

    kaç sene sonra hala ne zaman bişey dese heyecanlanıyorum bu adam yahu.

  16. Kıvanç says:

    Watershed kadar olabilsin, benim beklentilerimi karşılar.

  17. bloodshower says:

    ben ne kadar çok dinlemesem de çok iyi bir karar olduğunu düşünüyorum. her albüm aynı şeyi yapmanın bir gruba çok bir getirisi olduğunu düşünmüyorum ama böyle oldu mu dinliyo muyum? köpek gibi hem de.

  18. Burak Gür says:

    Sonuna kadar destekliyorum. Sen içinden geldiği gibi yap Miko, ben sana sıcak çikolata getiririm, saçını tararım, sarma yaparım. Yeter ki iste. Kafan rahat olsun, rahat rahat çalış sen.

    Mert Salkım

    @Burak Gür, miko ne lan ahahaha

  19. b says:

    blackwater’ın tırt bir şey olduğunu kendisi mi söylemiş? peki bu albümü kendisi çıkarmamış mı? morningrise’ın bas kayıtlarını sevmiyormuş. peki, bu albümü zamanında kendisi kaydetmedi mi?
    bu adam değişik bir psikoloji. yıllardır bize akustik-elektrik solo-akustik, veya elektrik-akustik solo-elektrik düzeneği ile giden şarkı yapılarını dinlettire dinlettire alışkanlık yarattı şimdi de farklı bir şey ile karşımıza çıkacakmış. damnation opeth için farklı bir albümdü kimisi iyi oldu diyor kimisi de yerden yere vuruyor brütal şeyler istiyor. bence akerfeldt’in bu açıklamasından sonra -müziği dinledikten sonra- opeth sevenler ikiye bölünebilir. yeni çıkacak albümü de kimisi sevecek kimisi sevmeyecek.

    elektronik şeyler denese bu opeth altında hoş bir şey olmaz. çünkü opeth paradise lost değil. müzikleri de elektronik tınıları kaldıracak derecede uygun değil. çorba yaparak zaten olmaz. ha, uygun hale getirsin ama o zaman grubun ismi de opeth olmasın lütfen. fusion olacak demiş korktum açıkçası. varsayımlar üzerinden konuşmayayım fazla. neyse, bekleyip dinleyip göreceğiz şu yeni mikael akerfeldt’s opeth’ini…

    Ahmet Saraçoğlu

    @b, blackwater’ın tırt bir şey olduğunu kimse söylememiş. aksine, “bugün buradaysak blackwater sayesindedir” demişliği var mike’ın. Sadece, yeni albümün blackwater benzeri klasik opeth sound’unda bir albüm olmasını istemiyorum diyor adam.

    “morningrise’ın bas kayıtlarını sevmiyormuş. peki, bu albümü zamanında kendisi kaydetmedi mi?” kısmını da anlamadım. bugünün kayıt imkânlarında çalışan biri elbette ki 15 yıl önceki bi albümünün sound’unu sevmeyebilir. bunda garip olan nedir ki?

    bir de, “bu adam değişik bir psikoloji” dediğin adam bence metal dünyasının en ne yaptığını bilen birkaç insanından biri.

    duraganyolcu

    @Ahmet Saraçoğlu, abi valla onu bunu bilmem, eğer Morningrise için “bayık albüm”, hatta “dünyanın en bayık albümü” gibisinden bir yorum gerçekten yaptıysa müzikten anlamıyordur bile deme hakkını kendimde bulabilirim.

    duraganyolcu

    @duraganyolcu, tabii şu anda yaptığı şeylere kesinlikle sözüm yok. Ama bazı söylediklerine dikkat etsin. haha

    Ugur

    @b, blacwater park tırt diye bişey söylemedi yahu yukarda Aykut isimli arkadaşımız kendince bir çıkarım yapmış o kadar.Kendisi hariç kimse o yoruma katılmıyordur büyük ihtimalle.

  20. önder says:

    Mikael Baba > Müslüm Baba. Osursa dinlerim, Yorumuna katılıyorum.

  21. GAZ<= geldim buna

    burak canik

    @cenközmercan, felaket tırt bi yorum abi söylemeden geçemedim :D fusion hmmm ilginç olabilir. bekliyoruz

  22. bence mike Enslaved röportajında 2. grup fotosunun altında sorduğumuz Opeth’li soruyu görünce vermiş bu kararı. :)

  23. Sambalici says:

    God of war için yapılan şarkıya yorumlarını hatırlarsak bu açıklamaya şaşırmadım. Bir tür yaratıcılık bunalımı içinde gibi, Opeth gibi bir grup için inanması zor ama müzisyenlerin şarkı yazarken kendini tekrar baygınlığı en genel haliyle Akerfeldt’i bile vurmuş, bunu anlıyoruz. Ben Watershed’de de sezmiştim biraz bu kriz halini. Valla Mikael Akerfeldt gibi bir insanın bu tip bir bunalımdan ne çıkaracağını çok merak ediyorum, bakalım görelim.

  24. zafer says:

    adam ufak bi açıklamayla karıştırmış ortalığı. albüm kimbilir neler edecek bize.

  25. Deon says:

    Mikael Akerfeldt’in bu albümde bahsettiği fusion’un tam anlamıyla fusion jazz öğeleri içerdiğini düşünmüyorum. Eğer içeriyorsa da bana yine heyecan verir. Şu an bu açıklamayı yaparak belki farkında değiliz ama inanılmaz bir promosyon yapıyor (kötü anlamda söylemiyorum). Gelecek olan şeyi her ne olursa olsun dinletmeyi amaçlıyor ve buna zemin hazırlıyor. İşin ucunda bir baş kaldırı olsa da, içinden geleni yapmak olsa da çok büyük bir kitle kaybını kaldıramaz OPETH. Şimdiye kadar şirket isteklerini ve kendi istediği soundun arasındaki sentezi çok dengeli götürdü. Öyle çokta underground olayım birden alayına isyan edeyim moduna asla girmez. İlla ki tutarlı bir iş gelecek bence. Şu an misalen ben bir OPETH albümü dahi beklemiyorum bu açıklamadan sonra. Beklentiyi düşürürsen daha kolay mutlu olursun mantığı. Bence ilk bir kaç notayı işitmeden yorum yapmayalım. Tam bir muamma şu an durum cidden merak konusu. Pozitif ya da negatif değilim. Bu adamın engin düşünce yapısını mantığını çözebilseydim zaten (çözebilseydik) şu an buralarda olmazdık diye düşünüyorum.. (Ah o ilkokulda bize flütle Süper Baba çaldıran öğretmenler olmasaydı klişesine girmeden; gayet objektifim, burada olmazdık evet..) Kolay gelsin diyelim..

  26. sedatem says:

    mıkaılın bu dedıklerıne bakmayın, ılk album orchıd den son album watershed e zaten ucurum var sımdı lotus eater le under the weepıng moon a aynı dıyebılırmıyız ve bu oyun ıcın cıkardıkları sarkı zaten watershed ın de devamı. yanı cıkarcakları albumde tabıkı bı adım onde ve dahada farklı olacak buna emınım ve mıkaılı bundan dolayı sevılıyor adam baktın mı rockun da metalınde her cınsınden beslenmıs bır sahsıyet. ben daha opeth ın ne tarz muzık yaptıgını kafamda oturtamıyorum.

  27. harro says:

    Son yıllarda elektronik ve metal müzikte Kuzey Avrupa’dan yükselen minimalizm dalgası biraz Mikael’in kafasını karıştırmış, fusion dediği bence de fusion-jazz değil. Somut bir şeye benzetmek gerekirse ben Cynic – Re-Traced benzeri bir şeyler vermesini bekliyorum.

  28. Elvan says:

    “bu yüzden de OPETH’in nasıl bir grup olduğu konusunda kesin bir fikri olan hayranlarımızın albümden nefret edeceğini düşünüyorum. ”

    mika baştan böyle diyor ki, sonradan biz “abi yok be, o kadar da kötü değil, hatta iyi bence” diyelim. o değil de bismillah lan, daha piyasaya çıkmadan herkesin kafasında bi önyargı oluşturmak nedir yani, pff

    Burak Canik

    @Elvan, ters psikoloji abi :D

  29. Kaan says:

    albümün adı HERITAGE olacakmış

  30. baldur says:

    ghost reveries bir geçiş albümüydü ama watershed ile gördük kü o geçişi sağlam bir temele oturtamadılar. umarım ghost reveries’ten sonra çıkması gereken, herkesin beklediği yeni progressive opeth müziğinin oturmuş halini dinleyebiliriz.

    illuminati

    @baldur, watershed grubun en zor alışılan albümü ama çok sağlam bence.

    blackroseimmortal

    @baldur, ben albüme 1 senede alıştımi gayet güzel bence…

  31. Chuck Reis says:

    bence bu albüm ”damnation opethçisi” kesimi baya sevindirecek.

    opeth, choq bhögurüyorlaa amha boqurmedkleri yrler choq iii yhaaa. nsee bhi nothing else matters achayımmm ztnn qotuyummm bhu arhalarrr

  32. albümün isminde bi karizma eksikliği var gibi geldi ne bileyim bir blackwater park kadar karizma bi albüm ismi değil. sanki sıradan bir grubun bir albümünün ismi gibi.
    her neyse, çıkmamış albüme ismi yüzünden bok atıp bozdular’a bağlamak çok saçma olur. 9 albüm boyunca bozmamış adamlar iğrenç bi albüm yapsalar bile önemli değil bence. zaten ben artık kendilerinden morningrise filan beklemiyorum açıkçası. hatta ben sonsuza kadar hiçbir metal grubundan morningrise beklemiyorum. o albüm kesinlikle aşılamaz, bu albüm de bi watershed olsa yeter.

  33. Kıvanç says:

    Sanki Damnation gibi bir albüm geliyor izlenimi uyandırdı bende. Neyse bekliyoruz.

  34. caksu says:

    “In fact, it feels like I’ve been building up to write for and participate on an album like this since I was 19.”

    Ahmet Saraçoğlu

    @caksu, “albümden önce baya Alice Cooper dinledim” diye de açıklama yapmış.

  35. önder says:

    “I Feel the Dark” olmamış.

  36. hakan says:

    fazlasıyla meraklandım şimdi.tarz değişikliğinde hemfikir olduklarını söylüyorlarsa baya enteresan bir şeyler çıkacak gibi geliyor.biraz daha avandgarde çizgilere mi kayar acaba.parça isimlerine bakılırsa daha genel bir bakış var sanki hayata karşı.Marrow of the Earth-dünyanın özü,ne biliyim bir folklore..mutlu,umutluyum yeni çizgisinde beklediğim gibi bir şeyler varsa eğer,bakalım.

  37. caksu says:

    10 şarkıya da ilk kez çıkıyorlar. Şarkı süresi ortalaması düşecek demek.

  38. Genç yazar says:

    opeth’in her türlü gideri vardır lan karmaşık olcağını söylemiş o zaman iyi bi şekilde alışırız… Bi de hem sade hemde ilk dinleyişte boktan gelse sevmek olanaksızlaşır gibi olurdu

  39. Exorsexist says:

    bazı isimler deathspell omega’yı çağrıştırdı hafiften.

  40. Gijo says:

    Bu ne lan.şarkı sürelerini düşür ve sayılarını arttır.linkin park şarkı isimleri gibi basit isimler koy.mikaelde davayı sattı hayırlı uğurlu olsun. cunt mikael

    illuminati

    @Gijo, adamlar 15 senedir bozsun da bozdu yaaa diyelim diyosunuz herhalde ama adamlar bozmuyor işte abi. he belki bu albüm kötü de olabilir ama çıkmamış albüme bok atmak da neyin nesi anlamadım.

    blackroseimmortal

    @Gijo, şarkı isimleri basit diil kanımca, zaten lyricleri siklemiyom çok önemli diil benim için…

    blackroseimmortal

    @Gijo, meshuggahın da bi albümde 12 13 şarkısı var, metallicanın da, linkin parkın da, camelın da, atheistin de, şarkı sayısı albümün nası olacağı hakkında hiç bi fikri vermiyor… bu kadar basit…

  41. blackroseimmortal says:

    herkes şarkı sürelerini şikayet ediyo ama orchiddeki gibi olabilir, introlar pasajlar felen…

    swedish

    @blackroseimmortal, mantıklı

    Chuck Reis

    @blackroseimmortal, şarkı süreleri torrente mi düştü hacı :D

  42. Chuck Reis says:

    ilk önce hangi şarkının klibi gelirse, bilin ki o albümün en kötü şarkısıdır.

  43. Kapağı görünce azıcık karnım ağrıdı gibi oldu.

    Berker İlhan

    @Ahmet Saraçoğlu, Marjinal olmak istemek

    Ahmet Saraçoğlu

    @Berker İlhan, aslında 70-80′ler progresif rock kapaklarını andırıyor, veya the flowes kings, the ritual vs. gibi daha modern prog rock gruplarının da kullandığı bi tarz. albümdeki müziğe oturuyordur muhtemelen, o da baya bi sürpriz olacak sanırım herkese.

    Berker İlhan

    @Ahmet Saraçoğlu, aslında albümün soundunun 70′lere göz kırpacağı ve saykdelik tatlar bartındıracağını az çok tahmin ediyorum ama böyle bir kapak da beklemiyordum :D

    Aeonian_Lich

    @Ahmet Saraçoğlu, Meyve veren ağaç taşlanır klişesine, Opeth’den tokat gibi yanıt. :P

    Lefthandpath

    @Ahmet Saraçoğlu, kapağı çok sevdim ama klavyecinin kafasının düşmesini içerebileceği anlamlardan dolayı rahatsız edici buldum.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Lefthandpath, wiberg albümü kaydedip gruptan ayrılınca mecburen katmaları gerekti herhalde, bu şekilde yansıtmışlar gibi. zaten wiberg’in de haberi vardır herhalde, öyle kapaktan mesaj verecek kadar küçük adamlar değiller.

    Lefthandpath

    @Ahmet Saraçoğlu, ben de umarım o kadar küçük değillerdir diyordum.

  44. havitetty says:

    Kafaları çıkartsalar baya güzel bence kapak da, bu haliyle tek kelimeyle berbat.

  45. frat says:

    hmmm kapaktan hoşlanmamak hem de hiç hoşlanmamak ama opeth e kötü laf söylemeye kıyamamak.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.