Faroe Adaları’nın gururu TYR’ın yeni albümü ile karşınızdayım bugün. Folk metal yapan güruhun arasından kendi tarzını ve kimliğini yaratarak sıyrılmayı başarmış gruplardan biri olan TYR, maalesef çıkardıkları her albümle bu kendine özgülüğünden biraz daha uzaklaşıyor. “By the Light of the Northern Star” (BtLotNS) albümünde rastladığımız genel olarak basitleşme ve direktleşme, şu an kritiğini okumakta olduğunuz albümde de aynen devam ediyor.
Ama bu girişten sonra albümü kötüleyen bir kritik yazacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Aslında albümü dinlerken aklımdan geçen düşünceler hep ikiye bölündü. Evet, grup eski orijinalliğini, progresifliğini, karmaşıklığını yavaş yavaş yitiriyor, ama bilinçli seçtikleri bu yeni yolda da gayet başarılı bir iş çıkartıyorlar. Bu yüzden eski günlerin hatrına verip veriştirsem mi, yoksa grubun yeni tarzından keyif almaya bakıp ona göre mi değerlendirsem diye uzun geceler uykusuz kaldım. Fakat albümü dinledikçe ikinci seçeneğe doğru yöneldiğimi fark ettim.
Evet, albüm tıpkı BtLotNS gibi basit şarkı yapıları üzerine kurulu, melodik ve hızlı (Evening Star haricinde yavaş şarkı yok nerdeyse). Belli ki grup insanların daha çabuk kavrayıp ısınabileceği, fazla emek sarfetmeyen bir albüm yapmak istemiş. Albümle aynı adı taşıyan son şarkı dışında 5 dakikayı aşan şarkı yok ve öyle insanı şaşırtan şarkı yapılarına rastlanmıyor. Progresifliğin dozu iyice azalmış ve grup iyice power metal ile flört etmeye başlamış. Davullar genelde gayet düz gidiyor, baslar pek duyulmuyor. Eski TYR şarkılarındaki aksak ritimlerden falan eser yok. Ama gitar işçiliği ve sololar yine gayet klas.
Albümün en büyük kozu ise daha ilk dinlemelerden itibaren ağzınıza dolanan nakaratların neredeyse HER şarkıda olması. Gerçekten bu konuda muazzam bir iş çıkarmışlar. Heri Joensen’in her zamanki gibi başarılı temiz vokalleriyle birleşen bu vokal melodileri albümün temelini oluşturuyor. Daha önce de belirttiğim gibi, grup bilinçli bir tercih yaptı ve albümden albüme müziklerini basitleştirerek daha ulaşılabilir kılmaya çalıştılar. TYR’ın eski halini bilenler için biraz üzücü olan bu durum, gruba yeni fanlar kazandırması açısındansa bariz daha etkili. Hala yeni bir Regin Smidur bekleyen kesim artık beklemeyi bırakabilir bence, zira TYR artık o yolun yolcusu değil maalesef.
Şarkı sözleri açısından baktığımızda en azından geçtiğimiz albüme göre bir gelişme var. BtLotNS’da bunun bir folk metal albümü olduğunu gözümüze sokmaya çalışırcasına kullanılan klasik, artık kusturan kelimelere (heathen, pagan, pride vs.) başvurulmamış. Geçmişte ırkçılıkla suçlanan gruplardan biri olan TYR (tabi gayet desteksiz bir suçlamaydı bu, 2008 Paganfest turları sırasında olmuştu. Moonsorrow’dan Henri Sorvali ile birlikte kamera karşısına geçip “biz ırkçı değiliz yahu ne alaka” falan diye açıklama bile yapmak zorunda kalmışlardı), bu konuya da bir şarkıda (Shadow of the Swastika) değinmiş. Şüpheleri ortadan kaldırmak istemişler herhalde.
Bir önceki albümdeki gibi burada da şarkıların çoğunluğu İngilizce. Tamam, şarkıları basitleştirdiniz, nakaratlara yüklendiniz falan ama Faroece şarkıları niye azaltıyorsunuz ulan? Var mı bunun bir açıklaması Heri ha? Şimdi diyeceksin millet şarkıları daha kolay ezberlesin falan diye, peki ya insanlara Faroece’yi sevdirme misyonunuza ne olacak? Yaa, öyle apışıp kaldın tabi. Neyse geyiği bırakırsam, hakikaten Faroece şarkıların inanılmaz bir havası var, grubun karakteristik soundunun da önemli bir parçası bana kalırsa ve daha fazla yer verilmeli. Albümde sadece bir tane Faroece şarkı var. Konning Hans ise Danca bir şarkı ve yine albümdeki favorilerimden biri, Heri’nin performansıyla kalesinde devleştiği şarkılardan. Unutmadan geçmeyelim albüm iki adet de bonus şarkı barındırıyor. Grup Dio’ya olan saygısını göstermiş ve gayet şık bir Black Sabbath – I cover’ı ile Rainbow – Stargazer cover’ı yapmış.
“The Lay of Thrym” kendi içinde değerlendirildiği zaman gayet başarılı bir power/folk metal albümü, ama grubun geçmişi dikkate alındığında TYR’ı TYR yapan unsurların gittikçe arka plana atıldığı ve grubun artık sofistikelikten uzaklaşıp basit ve hızlı tüketilebilir bir müzik yaptığı rahatça görülebilir. Albümü gayet beğendim ama bundan sonrası için gruba bir tavsiyem olacak: ALESTORM elemanlarından uzak durun, MOONSORROW ile takılın.
Kadro Heri Joensen: Vokal, gitar
Terji Skibenæs: Gitar
Gunnar Thomsen: Bas
Kári Streymoy: Davul
Şarkılar 01. Flames of the Free
02. Shadow of the Swastika
03. Take Your Tyrant
04. Evening Star
05. Hall of Freedom
06. Fields of the Fallen
07. Konning Hans
08. Ellindur Bóndi á Jaðri
09. Nine Worlds of Lore
10. The Lay of Thrym
11. I (BLACK SABBATH cover'ı)(Bonus)
12. Stargazer (RAINBOW cover'ı)(Bonus)
bu grubu bana 1-2 hafta once Ömer tavsiye etmişti azçok ısınmıştım gruba ama bu albüm pek sarmıyor doğrusu.Belkide ilk dinleyiş yanıltıcıdır ama çok tekdüze geldi
@mel, teşekkür ettim. Torshavn da Thor’un Limanı demek oluyor yamulmuyorsam, bu da kayıtlara geçsin. Hatunlar hakkında yazdığına da katılmadan edemicem.
albüm çok leziz kanımca. + 2 cover var olması vede heavy olması benim için ayrı bir mutluluk en sevdiğim grupların şarkılarını coverlamışlar ve orjinalinden farklı olmamış. Hertürlü metal dinleyicisine hitap etmişler aslında (viking/folk/epic/heavy/ bla bla bla…. Heri’nin vokalini çok beğeniyorum.“Flames od the Free” favorimdir…
bugüne kadar faroe adalarını tropik ada sanardım norveçin oradaymış lan.
02.10.2011
@cenkozmercan, ahah, kritiklerin en azından bu açıdan bilgilendirici olması güzel.
bu grubu bana 1-2 hafta once Ömer tavsiye etmişti azçok ısınmıştım gruba ama bu albüm pek sarmıyor doğrusu.Belkide ilk dinleyiş yanıltıcıdır ama çok tekdüze geldi
worst caption ever!
02.10.2011
@nordson, başlığı mı kastediyorsun? Öyleyse evet, iğrenç bi başlık olduğunun farkındayım :)
02.10.2011
yazı güzel ama Ömer. eline sağlık :)
güzel yazı. gaza geldim. hemen dinliyorum. ayrıca faroe adaları danimarka krallığına bağlıymış. nüfus, 48600. baskent, torshavn. hatunlar, süt.
03.10.2011
@mel, teşekkür ettim. Torshavn da Thor’un Limanı demek oluyor yamulmuyorsam, bu da kayıtlara geçsin. Hatunlar hakkında yazdığına da katılmadan edemicem.
albüm çok leziz kanımca. + 2 cover var olması vede heavy olması benim için ayrı bir mutluluk en sevdiğim grupların şarkılarını coverlamışlar ve orjinalinden farklı olmamış. Hertürlü metal dinleyicisine hitap etmişler aslında (viking/folk/epic/heavy/ bla bla bla…. Heri’nin vokalini çok beğeniyorum.“Flames od the Free” favorimdir…
bu adamların üstün müzik anlayışından kötü müziğe geçişine anlam veremiyorum.oysa ki biz onları progresif faroe türküleriyle sevmiştik.