Neo-progresifrock’ın şaşmaz kalelerinden biri olan hüznün diyarı Polonya’dan çıkmış başarılı topluluklardan birisi Quidam. Türün daha tanınmış grupları IQ, MARILLION gibi gruplarla birlikte, daha az tanınan SATELLITE, COLLAGE ile müzikleri az ya da çok benziyor. Lakin, flüt başta olmak üzere sanırım Türkçesi olmayan xaphoon ve zither gibi üflemeliler, eserin adeta ana enstrümanları, ya da daha doğrusu QUIDAM’ı türdeşlerinden yegane ayıran unsur hemen her parçada kullanılan üflemeliler.
Albüm tam neo-prog’dan beklenen, düşük tempolu ve duygu yoğunluğu üst seviyede olan 3 parçayla açılıyor. 3. Parçanın sonlarından başlayarak ise tempolu kısımlar da albümde yerini bulmaya başlıyor. Lakin 4. parça They Are There To Remind Us o kadar farklı bir parça ki, hangi tarza girdiğini tam kestiremiyorum. Eski dönem pop’larına benzer kısımları da var, teknik progresif rock yönü zaten var, klasik rock havası da hakim ek olarak parçaya. Kendisi hayatımda dinlediğim nadir özel şarkılardan biridir. Özellikle nakarat bölümü olduğunu sandığım enstrümantal kısmın synth melodisi, basitmiş gibi de duyulsa altındaki ritimler ve klavyelerle bir bütün oluşturduğunda çok özgün tınlıyor, çok farklı hisler yaşatıyor dinleyiciye. Özellikle de sözlü köprü kısmının hard rock’vari tınısından sonra, böyle mistik bir melodinin gelmesi tadından yenmez olmuş. Parça genel itibariyle de çok başarılı ama. Piyanoları ve üflemelileri, gitar solosu falan da ayrı muhteşem, yer yer parçaya serpiştirilmiş olan. Davullar da emprovizasyon havasındaki böylesi kısımlarda, tam da ruha gitmiş ataklarıyla parçayı daha da bir lezzetlendirmiş.
Vokaller müziğe gidiyor, ama ekstradan bir şey kattıklarını pek söyleyemeyeceğim. (Belki de vokal hakkında en az yorum yaptığım kritik bu oldu. Ama cidden söyleyecek bir şey aklıma gelmiyor, iyi işte, kötü değil. Hah, bir de bu vokalistin grupla ilk albümü. Yuppii aklıma başka bir şey geldi!)
Of Illusions, WeLost ve kapanış şarkısı başta olmak üzere, bas gitarist tüm albümde çok fazla dikkat çeken bir performans göstermiş, ve soundda eşsiz bir yer edinmiş. Grubun tarzı temelde neo-prog da olsa, bazı parçalar tempo ve ruh bakımından daha senfonik prog’a yakın duyuluyor. Gitar riff’leri de iyi, ve doğaçlama hissiyatı veren güzel solo takılmaları da var.Üflemelilerin bu kadar yoğun olduğu bir albüme göre, gitarlar hayli etkin diyebilirim özetle.
Eserde PINK FLOYD’u da yer yer andıran kısımlar, özellikle gitaristin solo stilinde mevcut, lakin vokal partı yazılımı bakımından neo-prog’un alışıldık formüllerine çok sık başvurulmuş. Yani PINK FLOYD gibi algılanabilecek bir şarkıyı, genelde vokal melodileri kurtarmış. Örneğin WeLost parçasından vokalleri çıkartırsanız, ağır bir PF havası olduğu yargısına ulaşabilirsiniz. (Şarkının sonundaki abartı hızlı, saksafon destekli takılmayı hariç tutuyorum.). Lakin diğer bir yönden, albüm One Day We Find’ın girişinde de gördüğümüz üzere, metal müzik etkilerinden de –kıyısından da olsa- nasiplenmiş.(Bu ciddi anlamda “ucundan” bir durum ama, yoksa %99.9 ametal bir müzikle karşı karşıyız. Hatta WeAreAloneTogether parçası bildiğin hafif müzik. Çok hafif lan!)
Eser yalnızlığı, hüzünlü bir perspektiften işliyor. Son iki parçanın ismi ise manidar: We Are Alone Together, But Strong Together. (Birlikte yalnızız, ama [birlikte] güçlüyüz.) İşin özeti, Polonya’lı neo-progresifçiler 4 koldan duygusal bazda ağzımıza sıçma operasyonuna tam gaz devam ediyorlar. Allahtan bunlar COLLAGE kadar acımasız değiller, daha dinamik bir müzik sunarak bize merhamet ediyorlar. Adamların havasında, suyunda bir şeyler var belli.
Not: Kritiği yazdıktan sonra, biraz kısa kaldığını düşünüp netteki diğer kritiklerden birşeyler araklayabilir miyim diye bir gezintiye çıktım. Dönem dönem takip ettiğim seaoftranquillity’deki Murat Batmaz’ın (site İngilizce, lakin yazar turkrock.com’un jilet gibi olduğu dönemlerinden tanıdığım bir Türk.) yazısında hoş bir bilgiye rastladım. Parça isimleriarka arkaya okunduğunda tek bir cümle oluşturuyorlarmış o da şu imiş: “Differentkinds of solitude at nightdepictingcolours of emotions… theyaretheretoremind us of illusionswelost… onedaywefindwearealonetogether, but strongtogether.” Şöyle çevirebiliriz sanırım: “Geceleyin duyguların renklerini betimleyen farklı yalnızlık türleri…onlar bize kaybettiğimiz illüzyonları hatırlatmak için oradalar…bir gün göreceğiz ki biz birlikte yalnızız, fakat birlikte güçlüyüz.”
Siz bunun üzerinde düşünedurun, kritik burada sona erdi. Bana iyi geceler, size hangi saatte okuduysanız iyi o zamanlar…
Kadro Zbyszek Florek: Klavye
Maciek Meller: Gitar, geri vokal
Bartek Kossowicz: Vokal, geri vokal
Mariusz Ziólkowski: Bas, geri vokal
Maciek Wróblewski : davul, perküsyon
Jacek Zasada: Flüt
Şarkılar 1. Different
2. Kinds Of Solitude At Night
3. Depicting Colours Of Emotions
4. They Are There To Remind Us
5. Of Illusions
6. We Lost
7. One Day We Find
8. We Are Alone Together...
9. ... But Strong Together
albümün okur notuna ilk notu veren kişi 1 vermiş sanki dinlemiş gibi.
quidam polonya’nın s.b.b. ile birlikte caza en yakın duran progresif rock gruplarından bir tanesi. kritiği yapılan albüm ise onların bence en iyi çalışması. neo-progresif rock’ın neredeyse bütün nimetlerinden yararlanmışlar ve ortaya çok zengin bir müzik çıkmış. ortaya çıkarılan eserler belli bir bütünden ayrıştırılıp öyle sunulmuş dinleyiciye. kritiğin en sonunda yer alan söz ise albüm kitapçığında yazıyor. çok fazla melankolik albüm değil, bunun aksine müzikalitesi çok yüksek çok sesli bir müzik sunmuşlar dinleyiciye. eski albümleri daha folk iken son çalışmalarına doğru caza yüklenmişler daha da farklı olmuş grubun diskografisi. açıkçası polonya’dan çıkmış en iyi albümlerden bir tanesi. dinleyicisine ulaşabilirse ne mutlu. bir müzikseverseniz geç kalmayın dinleyin, aman ben yok sert müzik dinlerim almayım diyorsanız uzak durun. zaten sevmezsiniz. ellere sağlık.
@b, Teşekkürler. Ben yoğun bir hüzün algılıyorum albümde. Ama dediğin gibi çok seslilik renkli bir hale sokuyor müziği. Örneğin ben birçok trance tarzı müzikte de bir hüzün algılıyorum, yüksek tempoda disko ritimleri kullanılmasına rağmen. Kullanılan armoniler sanırım bunda ön planda.
Bu naçizane albüm spotify’a gelmiş, bugün farkettim. Kritk yazılalı 10 yıl olmuş, heralde 8-9 yıldır da albümü dinlemiyorum bile. Ama çıkmamış aklımdan, tüm gün keyifle dinledim
albümün okur notuna ilk notu veren kişi 1 vermiş sanki dinlemiş gibi.
quidam polonya’nın s.b.b. ile birlikte caza en yakın duran progresif rock gruplarından bir tanesi. kritiği yapılan albüm ise onların bence en iyi çalışması. neo-progresif rock’ın neredeyse bütün nimetlerinden yararlanmışlar ve ortaya çok zengin bir müzik çıkmış. ortaya çıkarılan eserler belli bir bütünden ayrıştırılıp öyle sunulmuş dinleyiciye. kritiğin en sonunda yer alan söz ise albüm kitapçığında yazıyor. çok fazla melankolik albüm değil, bunun aksine müzikalitesi çok yüksek çok sesli bir müzik sunmuşlar dinleyiciye. eski albümleri daha folk iken son çalışmalarına doğru caza yüklenmişler daha da farklı olmuş grubun diskografisi. açıkçası polonya’dan çıkmış en iyi albümlerden bir tanesi. dinleyicisine ulaşabilirse ne mutlu. bir müzikseverseniz geç kalmayın dinleyin, aman ben yok sert müzik dinlerim almayım diyorsanız uzak durun. zaten sevmezsiniz. ellere sağlık.
08.10.2011
@b, Teşekkürler. Ben yoğun bir hüzün algılıyorum albümde. Ama dediğin gibi çok seslilik renkli bir hale sokuyor müziği. Örneğin ben birçok trance tarzı müzikte de bir hüzün algılıyorum, yüksek tempoda disko ritimleri kullanılmasına rağmen. Kullanılan armoniler sanırım bunda ön planda.
vay beee, polonya’dan çıkan işlere bak… kritiğe koyduğun şarkıları dinledim neo-porg’a göre gerçekten çok sağlam… saolasın aeonian_lich…
08.10.2011
@blackroseimmortal, Sen de sağol.
o ne güzel albüm kapağı öyle
09.10.2011
@V.Kaan, albüm kapağındaki resim polonyalı ressam zdzislav beksinki’ye aittir. kendisinin sürrealist çalışmalarından bir tanesi.
Vay, ben bu albümü çok severdim ama resmen unutmuşum. Çok klas iştir, teşekkür ediyorum hatırlatma için.
Bir an vokalin sesini sana benzettim Özgür. “Nasıl bi şaka lan!” dedim.
09.10.2011
@Bahadır Sarp, Hahaha. Düşününce komik olurdu, ben olsam. :D
Bu naçizane albüm spotify’a gelmiş, bugün farkettim. Kritk yazılalı 10 yıl olmuş, heralde 8-9 yıldır da albümü dinlemiyorum bile. Ama çıkmamış aklımdan, tüm gün keyifle dinledim