Metal efsanesi vokalist, 50’sine de yaklaşırken bir solo albüm daha çıkarmaya karar verdiğini açıkladı. 2004 gibi gelen bu haberle, o dönemler kendisinin diğer (özellikle son 3) albümleriyle kafayı bozmuş ben adeta yerimden sıçrarcasına bir coşku yaşamıştım. Evet, dünyanın en iyi sesi bir solo albüm daha çıkaracaktı, ve dünyanın en duygulu çalan gitaristiyle. Ha “amma abarttın” diyorsanız, bu sadece o anki halet-i ruhiyem idi.
Bence Dickinson’ın hard & heavy köklerine en bağlı solo albümü budur. “Balls To Picasso”, “Skunkworks” ve “Tattooed Millionaire” bilindiği üzere metal dışı hayli element içeren albümlerdi. Geriye kalan 3 albüm ise, adeta konseptvari biçimde birbirini tamamlayan bir üçleme bütünlüğü oluşturan albümler.
Diğer iki albümü tanıtmıştım, sıra geldi “Tyranny Of Souls”a. Bu albümün diğer 3 albüme nazaran en önemli farkı, şarkı karakterlerinin birbirine hemen hiç benzememesidir. Bir Abduction ve Believil mesela, birbiriyle hiç alakası olmayan parçalar. Diğer tanıttığım albümlerde şarkılar daha birbirine benzer yapıdalardı, olsa olsa arada bir ballad bir tuhaf şarkı barındırır haldelerdi. O halde bu albümü biraz “Balls To Picasso”ya benzetebilirim. Zaten ikisinin de hazırlıkları standart albüm hazırlığından farklı gerçekleşmişti. Balls To Picasso, Dickinson ve Roy Z’nin birikmiş materyallerine göz atıp “Hacı gel bu 3 albümlük materyali kırpalım, 3’de 1’i ile tek bi albüm çıkartalım” demelerinin bir sonucuydu. “Tyranny of Souls” ise, Dickinson’ın IRON MAIDEN ile turnedeyken çoğunu otobüste oluşturduğu materyallerle hazırlanmış bir albüm.
Hal böyle olunca, Roy Z’nin gitarcılığını en az beğendiğim Dickinson albümünün bu olmasına da şaşmamak gerek. Abduction’ın MAIDEN’vari gitar solosu, Navigate the Seas of the Sun’ın akustik gitarları falan mutlaka iyi, ama kesinlikle diğer tanıttığım iki albümdeki gitarcılık, kompoze olarak da icra olarak da çok daha etkileyiciydi bana sorarsanız.
Biraz da şarkılardan bahsedelim; Soul Intruders’ın nakaratları, kanımca Bruce Dickinson’ın kariyeri boyunca sesine en çok hükmedebildiği bölümlerden biri. Evet, adam sesine hükmediyor, karşısındaki mikrofon bile dile gelmiştir o yorum karşısında. Kill Devil Hill’de güçlü vokallerle başlayıp, nakaratta müthiş lezzetli vokallerle devam eden bir vokal şarkısı. Navigate the Seas of the Sun ve River of No Return ise albümün kesinlikle parlayan yıldızları. Çok derin, ruhlu ve kalifiye şarkılar ikisi de. Özellikle River Of No Return’ün mısra vokallerinde hislenmemek mümkün değil. Keşke ama keşke diyorum, daha vurucu bir nakaratı olsaydı bu şarkının, ben de kendisini Tears of the Dragon, Omega gibi şarkıların arasında anabilsem, “efsane!” diyebilseydim. Yine de çok çok iyi bir parça kendisi.
Power of the Sun, bilindik heavy/power tarzında bir şarkı. Yine bir vokal şarkısı. Roy Z’nin iyi sololarından birinden, MAIDEN’den alıştığımız unison’lu lead gitarlara bağlanan kısım ve ardından gelen vokal melodisi şarkıyı zengin de kılmış, ve standart bir şarkılıktan kurtarmış. Devil On A Hog’ın mısra melodileri, “The Chemical Wedding” albümündeki The Book Of Thel’in mısra vokallerine çok benziyor, ya da Believil’in atmosferi ve melodik kurgusu, “Balls to Picasso”daki Cyclops parçasına benziyor. Sadece vokal değil, atmosferik yapı olarak da benziyor iki parça. Eh adamın o kadar kendini tekrar etme lüksü de olsun artık canım. Albümün en tuhaf, ayrıksı parçası da Believil bu arada.
Diğer bahsedilesi bir iki ufak detay ise, albüm sound’unun diğer bahsettiğim iki albüme göre çok daha doğal (canlı kayıt soundu gibi) olması, ve albüme ismini veren şarkılar arasında en başarısızının “Tyranny of Souls” olmasıdır; nerede “Accident of Birth”, “Chemical Wedding”, nerede bu. Kötü bir şarkı mı peki? Değil. Sadece diğer ikisi çok daha güzel.
Haddim mi bilmiyorum, ama HERKESE Dickinson’ın bahsettiğim 3 albümünü dinlemeyi tavsiye ediyorum. Evet, herkese. 70 milyona. (To the 7 billion.)
Şarkılar 1. Mars Within
2. Abduction
3. Soul Intruders
4. Kill Devil Hill
5. Navigate the Seas of the Sun
6. River of No Return
7. Power of the Sun
8. Devil on a Hog
9. Believil
10. A Tyranny of Souls
Bu albümü baya baya çok seviyorum. Her şarkı ayrı ayrı işliyo valla bana. Bruce Dickinson’ın içinde bulunduğu en iyi albümlerden biri gibi geliyor bana.
-Gitar açısından Accident of Birth’den daha iyi bir iş çıkarıldığını düşünüyorum kesinlikle (Chemical Wedding ikisinden de çok başka bir yerde tabii). Roy Z’nin yolladığı rifflere Bruce’un vokal yazmasının bu denli güzel bir iş olarak ortaya çıkması bu iki adamın ne olursa olsun kötü albüm yapamayacağını gösteriyor.
-Accident of Birth daha oturaklı, üzerinde daha çok düşünülmüş bir albüm buna göre (Bruce turnedeyken yazmamışlardır en azından, adam gibi stüdyoya girmişlerdir diye düşünüyorum:) ). Ama ben bu albümün atmosferini çok daha fazla severim.
-Albümdeki şarkılar o kadar da farklı yapıda değil bence. A Tyranny of Souls, Soul Intruders, Power of the Sun, Kill Devil Hill vs. albümde “yağmurlu” bir hava katan şükela şarkılar. Navigate the Seas of the Sun ve Devil On a Hog biraz daha uzak bu efkarlı sound’a. Bruce’un en ayrık şarkılara sahip albümü açık ara Balls to Picasso’dur zaten: Örneğin Sacred Cowboys nereeee Tears of the Dragon nere (bi de arka arkayalar o albümde şaka gibi).
-Albümdeki zayıf halka ise Believil, daha güçlü bir nakaratı olmaylıydı kesinlikle. Bu haliyle bariz bir şekilde yarım kalmış hissi veriyor.(aslında Chemical Wedding döneminde yazılmış olması da apayrı bir olay).
-Ha bi de A Tyranny of Souls, Bruce’un Halford ve Tate ile beraber söylemek için yazdığı bir şarkı esasen. O “üçlü” proje yatınca şarkıyı tek başına söylemiş falan. Değişik işler.
@hen, 3 albüm arasından en farklı farklı şarkılar olanı dedim. Yoksa elbette Balls To Picasso’yu da işin içine katarsak en farklı şarkılar onda, Hell No nerede, Fire nerede mesela. Ayrıca gitar kreatifliği ve doyuruculuğunda Accident Of Birth’den iyi lafına asla katılmıyorum. Omega’nın solosu tüm Tyranny Of Souls’a bedeldir bence. Güzel yorumun için teşekkürler.
ya o değilde bi ara birileri bilgisayarla ilgili bi problemden bahsediyordu el birliğiyle ona çözzüm felan buldulardı o başlık ya da kritik konser yazısı her ne ise nerde olmuştu hatırlayan varsa iyi olur yada gel biz sana burdan yardım edelimede varım pls
Bu albümü baya baya çok seviyorum. Her şarkı ayrı ayrı işliyo valla bana. Bruce Dickinson’ın içinde bulunduğu en iyi albümlerden biri gibi geliyor bana.
03.11.2011
@Berca B., Devil on a Hog bi şey hatırlatıyor mu sana?
03.11.2011
@Bahadır Sarp, lan ben de hangi şarkıyı çalmıştık bu albümden diyordum. İyi hatırlattın kardşim
-Gitar açısından Accident of Birth’den daha iyi bir iş çıkarıldığını düşünüyorum kesinlikle (Chemical Wedding ikisinden de çok başka bir yerde tabii). Roy Z’nin yolladığı rifflere Bruce’un vokal yazmasının bu denli güzel bir iş olarak ortaya çıkması bu iki adamın ne olursa olsun kötü albüm yapamayacağını gösteriyor.
-Accident of Birth daha oturaklı, üzerinde daha çok düşünülmüş bir albüm buna göre (Bruce turnedeyken yazmamışlardır en azından, adam gibi stüdyoya girmişlerdir diye düşünüyorum:) ). Ama ben bu albümün atmosferini çok daha fazla severim.
-Albümdeki şarkılar o kadar da farklı yapıda değil bence. A Tyranny of Souls, Soul Intruders, Power of the Sun, Kill Devil Hill vs. albümde “yağmurlu” bir hava katan şükela şarkılar. Navigate the Seas of the Sun ve Devil On a Hog biraz daha uzak bu efkarlı sound’a. Bruce’un en ayrık şarkılara sahip albümü açık ara Balls to Picasso’dur zaten: Örneğin Sacred Cowboys nereeee Tears of the Dragon nere (bi de arka arkayalar o albümde şaka gibi).
-Albümdeki zayıf halka ise Believil, daha güçlü bir nakaratı olmaylıydı kesinlikle. Bu haliyle bariz bir şekilde yarım kalmış hissi veriyor.(aslında Chemical Wedding döneminde yazılmış olması da apayrı bir olay).
-Bi de Eternal vardır bonus track, o da güzeldir: http://www.youtube.com/watch?v=5H_xV9EI0sY.
-Ha bi de A Tyranny of Souls, Bruce’un Halford ve Tate ile beraber söylemek için yazdığı bir şarkı esasen. O “üçlü” proje yatınca şarkıyı tek başına söylemiş falan. Değişik işler.
-Uzun lafın kısası 8.
01.11.2011
@hen, 3 albüm arasından en farklı farklı şarkılar olanı dedim. Yoksa elbette Balls To Picasso’yu da işin içine katarsak en farklı şarkılar onda, Hell No nerede, Fire nerede mesela. Ayrıca gitar kreatifliği ve doyuruculuğunda Accident Of Birth’den iyi lafına asla katılmıyorum. Omega’nın solosu tüm Tyranny Of Souls’a bedeldir bence. Güzel yorumun için teşekkürler.
01.11.2011
@Aeonian_Lich, evet hakkaten öyle demişsin:) ne biçim okumuşum lan.
ya o değilde bi ara birileri bilgisayarla ilgili bi problemden bahsediyordu el birliğiyle ona çözzüm felan buldulardı o başlık ya da kritik konser yazısı her ne ise nerde olmuştu hatırlayan varsa iyi olur yada gel biz sana burdan yardım edelimede varım pls
01.11.2011
@mysh, o tarz anket konuları açıldığında konuşulmuştu onlar.
http://www.pasifagresif.com/2010/02/anket-konularini-tartisma-platformu/
ayrı bir başlık yok yani.
Ertuna, müjde. Bırak kadroda “klavye” olmamasını, davul ve bas bile yok. Sana özel inceledim bu albümü. :P
02.11.2011
@Aeonian_Lich, Ertunayı ve kritiklerini özlüyoruz…
02.11.2011
@driPs, Islak kuçular gibi olduk valla. :)
Bi de Abduction’ın süper klibine dikkat çekmek istiyorum. http://www.youtube.com/watch?v=Skipui34ugM 2:28′deki bakışa dikkat. asşidlasidaid