Napalm Death bir punk grubu olarak, Nicholas ”Napalm” Bullen (vokal) ve Miles ”Rat” Ratledge (davul) tarafından 1981 yılında kuruldu. Grubu kurduklarında 14 yaşlarında olan bu iki kafadar, yaşlarının (ya da ergenliklerinin diyelim) getirdiği ”hepinize, her şeye karşıyız” duygusu ile müzik yapmak için kolları sıvadılar.

Günümüzde “ergen asiliği”, “her şeye tepkili ergen” gibi aşağılama terimleri kullanılagelse de, bu adamlar 20′li yaşlarına geldikleri zaman bile içlerindeki ergen duygusundan hiçbir şey kaybetmediler.

Konumuza dönelim; bu 2 eleman yanlarına bir gitarist alarak (zira Nicholas başlarda bas gitar da çalıyordu) düzen karşıtı sözler ile adlarını duyurmaya çalıştılar. Aslına bakarsanız, adlarını duyurma klişesinden çok, şarkılarındaki sözleri duyurma çabaları vardı. Punk müziğin en karşıt halini temsil ettiklerini söylüyorlardı. Bu karşıtlığın çok uç noktalarda olması, onların efsane olmasına ve yeni bir müzik yaratmalarına zemin hazırlayacaktı.

Grup, 1981 ile 1986 yılları arasında 5 demo yayınladı. İlk başlardaki saf punk-rock havası yavaş yavaş yok oluyordu. Grup üyelerinin yaşları ilerledikçe içlerindeki nefret ve sisteme olan öfke daha da artıyordu. İçlerinde o kadar çok tepki vardı ki, punk müziğin anarşist tarafı bile içlerindeki bu öfkeyi kusmaları için yeterli değildi. Adalete, sisteme, düzene, ırkçılığa, dini baskılara, gelir dağılımındaki büyük farklılıklara, seksizme, hemen hemen her konuya karşı tepkileri vardı. Ve en sonunda punk müziğin anarşizmi, düzene karşıtlığı ile death metalin nefret ve öfke dolu tarzının birleştirilmesiyle grindcore dediğimiz türü oluşturdular. Bugün çoğu grind grubunun ”Her şey Scum albümü ile başladı” demesi, onların ne kadar yaratıcı olduklarına dair bir işaretti. Sene 1987′yi gösterdiğinde Earache Records ile anlaşma imzalayan grup, “Scum” füzesini müzik alemine yolladı ve olaylar gelişti.

Grindcore’un en saf halini barındıran “Scum”, sinir stres atmak için en ideal yollardan birisidir. İçinizde biriken öfke duygusunu veya bitmek tükenmeyen enerjinizi “Scum” ile mükemmel bir şekilde boşaltabilirsiniz. Bugün psikolog olsam, gelen hastalarıma ”Al şu albümü dinle, rahatla” derdim. Aynı şekilde savaşta olan bir askerin performansını %100 arttıracak bir özelliğe de sahip olması kuvvetle muhtemeldir. Irak’ta Amerikan askerlerine Slayer dinletiyorlar gibi efsaneleri duymuşsunuzdur. Verin askerlere “Scum” albümünü, Irak’ta canlı kalmaz. (Albümü anlatırken terliyorum, yok böyle bir azmanlık). Tabii bu özelliklere sahip olmasının en büyük nedeni, şarkıların anormal düzeyde kısa yapılmış olması. Konumuz gaz şarkı ise, dinlediğimiz şarkının bize kesinlikle ”eyh yeter bea” dedirtmemesi gerekir. Anormal kısa şarkı konsepti de bunun çözümü olmuş. Üstüne davul mermi yağdıran bir uçaksavar gibi çalışıyor, vokaller de davulun hızına yetişmeye çalışıp etrafa öfke saçıyor; yani şarkı hızının önünü kesebilecek hiçbir etmen yok. Ortaya bildiğimiz Öfke Antidotu çıkmış.

Tabii arada kısa şarkı yapmanın boku da çıkarılmış, Dünyanın en kısa şarkısı olan You Suffer da bu albümde. Guinness rekorlar kitabına giren bu şarkı 1 saniyeden bile kısa, durum böyle olunca cover’ını yapmayan çıkmıyor; ”en kolay cover’ı yapılan şarkı” dalında da rekorlar kitabına girmesi gerekir aslında. Grup bu tip durumlardan çok hoşlanmış olacak ki, ikinci albümlerinde ‘Dead’ adında bu tarz bir şarkı daha yaptılar. Ama mikro salise farkla kazanan gene You Suffer oldu.

Albümde iki kısım mevcut. En belirgin ve kulağa çarpan taraf, bu iki kısımda farklı vokalistlerin olması. İlk kısımda vokalleri grubun kurucu üyesi Nicholas Bullen üstlenirken, ikinci kısımda ise vokalleri Lee Dorian üstlenmiş. Nicholas Bullen daha çok bağırma olarak adlandırabileceğimiz vokaller yaparken, Lee Dorian daha death growl tarza kayan vokal yapmış (Moral Crusade şarkısında fark çok daha belirgin), üstüne de aralara sıkıştığı scream vokaller ayrı bir enfes olmuş. (Sonradan çıkan ikinci albümde ise Lee Dorian iyice hayvanlaştı o ayrı konu). Tabii değişim vokalistle sınırlı değil, albümdeki iki farklı kısımda resmen kadro değişikliği yaşanmış. Ama bu çok da önemli bir detay değil, sonuçta grindcore bu, davulcu ve vokalist dışında gerisi isterse on bin kere değişsin.

Daha anlatacak çok şey yok. Gerisi sizin malum ortamlara girmenize bakar. Bu müzik değil, resmen ruh sakinleştirici. Sevgilinizle veya başka bir kişiyle tartışmadan ya da kavga etmeden önce açın “Scum” dinleyin, sakin düşünün ve sakin hareket edin. O malum ikili gibi öfkenize kurban gidip saçmalamayın.

Doğukan ÖZDÜR