# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ABYSSOS – Together We Summon the Dark
| 23.09.2011

El ele verelim, aydınlığı yenelim.

Özgür DURAKOĞULLARI

Her ne kadar sitede yumuşak ve pozitif müzikler kritik eden biri olarak görülsem de, aslında nick’imden de anlaşılacağı üzere “I don’t fear the dark side” (Yıldız Savaşları göndermesi.) Tuhaf da bir insanım demek ki, zira alıntıyı İngilizce filmin adını Türkçe yazıyorum. Lakin beni mazur görün, “karanlık taraftan korkmuyorum” şeklinde çevrilir o cümle, ama %90’ımızın bu seriyi altyazılı izlediğine güvenerek o “dağrk sayd”ın Darth Sidious tarafından sinsice zikredilmesini hayallerinizde canlandırmak istedim. Başaramadım değil mi? Sağlık olsun.

Hiçbir zaman tam bir black metal dinleyicisi olmadım, ama her dönem dinlediğim belli başlı black metal grupları oldu. 2000’lerin başında özellikle sıkı takip ederdim bu tarzdaki grupları. Birçok underground grubu da bilirim hatta. Lakin, her yeni keşfettiğim bir black metal grubunun beni %98 hayal kırıklığına uğratması, ve progresif müziğe iyiden iyiye sardırmam, bu karanlık tarzla aramızı epey soğuttu. Açıkçası artık hiç grup keşfine de çıkmıyorum bu tarzda, eskilerden yiyorum hep. Onların da birçoğu bayatladı, işte “Together We Summon The Dark” bayatlamayanlardan biri.

Black metalin sevdiğim, daha doğrusu biraz anladığım şeylerinden biri kültür karşıtlığı. Tamamen karşıtlık anlamında değil de, işte kültürel evrim için bazı anti-ideolojilerin olması da dengeleyici bir unsur. Bir de anti-insan merkezli ideolojileri savunmam, bunları mantıklı veya doğru bulmam mümkün değil. Desteklediğim tek şey kimi, artık tedavülden kalkması gereken kültürel değerlerin az ya da çok değişime açık olması gerekliliği. Biraz açayım.

Nihayetinde, global bir kültür olacak. Görünene göre belki yüzlerce, belki binlerce yıl daha çoğu ülkenin anadili aynı kalacak, ama tahminimce pedogojik olarak uygun görülen 6 yaşında öğrenilen bir ikinci dilin de ana dil kadar iyi öğrenilebilmesi bilgisiyle hareket edilip sağlam ama samimi ve sömürüsüz bir global plan yapılırsa, dünyanın %90’ından fazlası (ana dili gibi) İngilizce de bilecek ve böylece internetle de birlikte herkes birbiriyle anlaşabilecek. Böyle sanıyor ve umuyorum. Sonra ise globalleşme hızlanacak, ve komiklik, saçmalık, insanlık dışılık, ahlaksızlık, haksızlık falan içermeyen global bir kültür oluşacak. Aktivist ve yıkıcılığın doğruluğuna inanan black metalciler biraz acele ediyorlar gibi geliyor bana, ama biz insanoğlu hala farklılıklarımızla dünyamızı zenginleştirebilen varlıklarız, ve dünyada aynı türden olup birbirini anlayamayan yegane canlılarız. Tabii tüm bu umutlarımın gerçekleşmesi için, geri dönüşü olamayabilecek bir dünya savaşından daha ne yapıp ne edip kaçınmak gerekiyor. Zira şimdiki silah teknolojileriyle olabilecekleri kıyaslarsak, geçmişteki iki dünya savaşı kumda oynarken kızıp arkadaşının suratına bir avuç kum atan çocuk şiddetinde zarar vermiş olabilir.

Neyse, albüme geri dönersek, vampirik temalı klavye destekli ve çok hızlı olmayan bir ekstrem metal yaptıklarını söyleyebiliriz ABYSSOS’un. Hız dışında, ve rif bazlı olması dışında CRADLE OF FILTH’in ilk dönemlerine benzetebiliriz bu albümü. Evet ABYSSOS rif bazlı bir müzik yapıyor, lakin DISSECTION etkileri biraz fazla gibi. Ekşi sözlük’de “arak” demişler, lakin ben o kadar fazla DISSECTION bilmediğim için, sadece “evet, benziyor” diyebiliyorum. (Yalnız COB’ın eski ev arkadaşım DISSECTION’dan arak rifflerini bir bir dinletmişti, huşu içinde kalmıştım yıllar önce.)

Banquet In The Dark parçası, albüme ismini veren parçadan sonra en beğendiğim şarkı. Bazı rifleri adeta can evimden vuruyor. Albümün geneli de türden bekleneni vermekten öte, türü pek dinlemeyen ben gibileri dahi cezbedecek unsurlar içeriyor. Klavye’li metalden pek hoşlanmayan arkadaşlar (Ertuna?) da o kadar korkmasın, COF kadar baskın değil klavyeler.

Albümdeki yegane kötü şey davullar. Kesinlikle çok sıradanlar, bu da yetmiyormuş gibi metronomlarda bir kaotiklik başgösteriyor yer yer. COF tarzı deyince insanüstü mekaniklikte ve dinamizmde davullar beklerken, gayet kaotik tuşeli, astabil metronomlu davullar albümden alınan keyfi hayli azaltıyor. Soundda da çok baskın eşşekler. Yoksa 0.5 puan daha fazla verecektim yeminlen.

Şimdi gelelim hayatımda dinlediğim en güzel şarkılardan biri: yani Together We Summon The Dark’a. (Albüme verdiğim notu 1-1,5 puan yükselten şarkıdır kendisi) Öncelikle parçanın girişi ve finali muhteşem melodilere sahip. Unutmadan, bu parça sadece klavyeden oluşan bir enstrümantal. Nerede kalmıştık. Evet, parçanın ortalarında black metalde klişeleşen klasik minör gamlardan giden bilindik melodiler olsa da, giriş ve final inanılmaz başka boyutsal tınılarla sizi etkisine alıyor. Ciddi anlamda merak ediyorum nasıl bir ilhamla o melodiler bulunmuş. Tek katmanlı melodiler de değil bunlar. Özellikle finalde tekrarlayan melodinin string-choir tonlu kısımları da cuk oturmuş o piyanoların üstüne. Aslında bu o kadar gizemli, o kadar sürükleyici ve başka frekanslardan gelme gibi duyulan bir parça ki, anlatamam.

İşin geyiği bir yerde, aslında belki de biz bazı şeylere haddinden fazla anlam yüklüyoruzdur. Aşk’ta olduğu gibi. Demiş ya Oscar Wilde şunun gibi birşeyler: “Beğendiğiniz vücutlara hayallerinizdeki ruhu layık görüyor, sonra buna aşk diyorsunuz” Yani örneğin “sadece para kazanmak için yazıyorum, aslında yazmaktan nefret ediyorum” şeklinde bir itirafta bulunan ünlü yazar Jack London’ın birçok eseri insanların başucu kitabı oldu. Ya da 10 dakikada yaptım denen nice şarkı milyonlarca kişinin marşı gibi oldu. Ama ilham denen şey hala tam çözülmüş değil. Bazı dâhiler, doğuştan yetenekliler için tuvalete gidip gelmek kadar basit, ya da sıradan olan şeyler, ve böylesi sıradan süreçler neticesinde meydana gelen ürünler diğer insanlara çok doğaüstü gelebiliyor. Değil mi?

Benden de bu kadar black metal kritiği oluyor, kusura bakanlar, üzgünüm oldu bir kere… Lakin bahsettiğim parça ciddi anlamda hayatımda beni en etkileyen, en kendine hayran bırakan, ve en çok hislendiren parçalardan biri. Onda samimiyim. Hatta o kadar samimiyim ki, nick’im bu olmasaydı Abyssos olurdu. Cidden o derece tutkunum bu parçaya. (“Peki gruba değil de yalnızca parçaya tutkunsan neden grubun adını nick olarak alırdım diyorsun ha?” diyenler önce kendileri 5 kelimelik bir nick alsınlar da ondan sonra konuşsunlar, hıh!) Aslında black metalle ilgili bir sorunum yok. Ben öncelikle müzisyene bakarım. Tarz daha sonra gelir benim için. Lakin ne yazık ki çok daha harika da yapılabilecek bu tarzda müzik yapan black metal müzisyenlerinin çoğunun yetkinliğinden şüpheliyim.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.07/10, Toplam oy: 14)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1997
Şirket
Cacophonous Records
Kadro
Christian Rehn: Gitar, klavye, vokal
Daniel Meidal: Bas
Andreas Söderlund: Davul
Şarkılar
1. We Hail Thy Entrance
2. Misty Autumn Dance
3. Banquet in the Dark (Black Friday)
4. Lord of the Sombre Reborn
5. In Fear They Left the World Unseen
6. As the Sky Turns Black Again (Love Eternal)
7. Together We Summon the Dark
8. I've Watched the Moon Grow Old
9. Through the Gloom into the Fire
  Yorum alanı

“ABYSSOS – Together We Summon the Dark” yazısına 4 yorum var

  1. herşey iyi güzelde bu kadar hikaye kapak görmedim :D parodi metal grupları kapakları gibi.

  2. necati says:

    sayende güzel bi bm albümü keşfettim.

  3. patognomonic says:

    “Demiş ya Oscar Wilde şunun gibi birşeyler: “Beğendiğiniz vücutlara hayallerinizdeki ruhu layık görüyor, sonra buna aşk diyorsunuz””
    bu cümlenin shakespeare’e ait olduğunu sanıyodum?oyle mi yoksa?

    Aeonian_Lich

    @patognomonic, Olabilir tabii, muhtemelen facebookta görmüştüm. Hata olabilir. :)

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.