Marty Friedman ilk solo albümü “Dragon’s Kiss”te Cacophony benzeri bir tınıyla piyasaya çıktıktan sonra, çok keskin bir manevrayla, 1992 yılında Kitaro’nun yardımcılığında “Scenes” albümünü çıkardı.
Bu albüm nereden baksanız bir enstrümental rock albümü değil, bir new age albümü idi. Sizlere tanıtacağım “Introduction” albümü de Marty’nin, tam da kaldığı yerden devam ettiği bir çalışma.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Marty iyi ki müzikal açıdan bu tarza yönelmiş. Çünkü ortada gayet oturaklı, kafa dinlendirici, sakin bir müzik var. Marty hiç ama hiç virtüözlük peşinde koşturmuyor. Öyle ki albümde Megadeth’tekilere benzer spektaküler solo olarak değerlendirebileceğimiz bir tek “Be” şarkısındaki o nefis solo var. Onun dışında çoğunlukla clean tonda melodilerini icra edip zaman zaman da kenara çekilip piyanonun veya diğer enstrümanların rol almasını sağlayarak, bestenin ön planda tutulmasına yönelik bir formül uyguluyor, ya da müzisyenler arası kimyanın ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Bir thrash metal lead gitaristinin böylesine farklı bir vizyonla karşımıza çıkması gerçekten takdire şayan bir durum. Marty’nin Uzak Doğu müziğine olan merakı, farklı gam ve teknikler üzerindeki hakimiyeti, bunun yanında melodik kontrol ve yavaş çalma hassasiyetindeki uzmanlığı onu eşsiz bir gitarist yapıyor gerçekten. Bir keresinde Marty’nin YouTube’taki bir gitar eğitim videosunun altına “King of the improvisation” diye bir yorum yazmıştım. Elemanın teki de, biraz da haklı olarak “bilmem kaç telli arp çalsın da o zaman görelim” tarzı bir şey yazmıştı cevap olarak, tam da hatırlayamıyorum şimdi. Ben de ona “Elvis de sadece birkaç akor basıyodu ama kraldı” dedim. Ses gelmedi adamdan.
“Introduction”, güzel melodileriyle öne çıkıyor dedim ama 1. şarkı Arrival dışında genelde şarkılar yavaş ve hüzünlü gibi. Albümün bu durağanlığından sıkılabilecekler de olabilir. Ama aksine bu sükûnet ve bestelerin fısıldadığı “ne yaptığımı biliyorumculuk” kulağınıza hoş da gelebilir. Tam da bu noktada şunu belirtmeliyim ki, albümün bu eksiği yani şarkıların birbirine benzemesi ve tekdüzelik, Marty’nin bir sonraki albümü olan “True Obsessions”ı benim için favori albümü haline getiriyor.
Benim bir düşüncem vardır. Düşük tempolarda güzel çalan bir gitarist bence kendini bulmuş, iyi bir gitaristtir. Bu albümün, gitarist adaylarının kendilerini bulmaya yardımcı olabilecek ilhama sahip olduğunu düşünüyorum.
“Kim hızlı ve teknik çalmak istemez ki?” sorusuna yenik düşmeyenlerin bir göz atması gerektiğine inandığım bir gitarist albümü “Introduction”; parmak egzerzisiyle bestecilik arasındaki tercihini belirlemiş bir özgüvenle dururcasına.
Kadro Marty Friedman: Elektro gitar, bas
Brian BecVar: Klavye, piyano
Nick Menza: Davul
Alex Wilkinson: Ek orkestrasyon
Sachi McHenry: Çello
Charlie Bisharat: Keman
Don Menza: Shakuhachi
marty her zaman yenilige acik bir insandir. hatta olmasindan gerekenden de fazla. zaten bugun kendisi elektro gitar ile pop icra etmekte. bu albumdeki tarzda kalsaydi gene iyiydi.
fena bir album degil. music for speedingden(2002) onceki tum marty albumlerini severek dinlerim.
birde thrash metal lead gitaristi denmi$,ama rust in peace disinda bir thrashlik yok martyde. ondan sonra martyli albumlerin hepsi heavy-hard rock arasi. ne zaman marty gitti o zaman megadeth tekrar thrash yapmaya ba$ladi
ohaaaa bu bittersweet’i çok uzun zamandır dinlememiştim. bi kere epik lafını hakeden bi parçadır. çok hüzünlü başlayıp ortalarında güneş açtırır….çok acayip anıları vardır bende…bi garip oldum şimdi bak.
merhabalar.öncelikle teşekkürler böyle bir şey paylaştığın için.sadece şunu söylemeliyim virtüöz ve megadeth delisi olmamdan da kaynaklanan Marty Friedman tutkusu gitar çalmama sebep oldu.9 yıldır çalıyorum ve Marty nin soloları,kullandığı gamlar,ağlatan müziği ve o kıvırcık saçları tabi birde pena tekniği metal dünyasında onu çok ayrı bir yere taşır.kitaro nun kızıyla evli zaten.kitaro gibi büyük bir üstadın elinden de geçmiş olması onu bu denli başarılı kılar.bence Corazon de santiago ve Devil Take Tomorrow u da dinlemelisiniz.Tarzını belli eden çok hoş parçalardır.paylaşımınız için teşekkürler tekrardan
New Age müzikten çok sevdiğim şeyler var, Friedman’ın bu tarz işlerini hiç dinlememiştim. Teşekkürler, göz atmaya çalışacağım yakın zamanda. :)
07.08.2011
@Aeonian_Lich, en yakın zamanda scenes’ten gir derim…
Nasıl bir tesadüf olduysa tamda bu albümü dinliyordum, bu kritik geldi.
marty her zaman yenilige acik bir insandir. hatta olmasindan gerekenden de fazla. zaten bugun kendisi elektro gitar ile pop icra etmekte. bu albumdeki tarzda kalsaydi gene iyiydi.
fena bir album degil. music for speedingden(2002) onceki tum marty albumlerini severek dinlerim.
birde thrash metal lead gitaristi denmi$,ama rust in peace disinda bir thrashlik yok martyde. ondan sonra martyli albumlerin hepsi heavy-hard rock arasi. ne zaman marty gitti o zaman megadeth tekrar thrash yapmaya ba$ladi
http://images3.wikia.nocookie.net/__cb20080119005204/uncyclopedia/images/c/c0/Maati_5.jpg
Kritik güzel olmuş. Eline sağlık.
@duraganyolcu, teşekkürler.
ohaaaa bu bittersweet’i çok uzun zamandır dinlememiştim. bi kere epik lafını hakeden bi parçadır. çok hüzünlü başlayıp ortalarında güneş açtırır….çok acayip anıları vardır bende…bi garip oldum şimdi bak.
Çok güzel gerçekten. Eline sağlık.
merhabalar.öncelikle teşekkürler böyle bir şey paylaştığın için.sadece şunu söylemeliyim virtüöz ve megadeth delisi olmamdan da kaynaklanan Marty Friedman tutkusu gitar çalmama sebep oldu.9 yıldır çalıyorum ve Marty nin soloları,kullandığı gamlar,ağlatan müziği ve o kıvırcık saçları tabi birde pena tekniği metal dünyasında onu çok ayrı bir yere taşır.kitaro nun kızıyla evli zaten.kitaro gibi büyük bir üstadın elinden de geçmiş olması onu bu denli başarılı kılar.bence Corazon de santiago ve Devil Take Tomorrow u da dinlemelisiniz.Tarzını belli eden çok hoş parçalardır.paylaşımınız için teşekkürler tekrardan
Arrival’ı dinlerken pamuk gibi oluyor lan insan. Mutluluktan yüzde gülücükler açıyor filan ehe.
Marty Friedman <3 (Hep bu kalbi yapmak istemişimdir, buraya nasipmiş)