Sıcaktan kavrulduğumuz şu yaz günlerinde Norveç’ten getirdiği buz gibi rüzgarlarla bizi biraz olsun serinletebilecek bir albümle karşınızdayım bugün. Vokalist Dolk’un önderliğinde black/pagan metal kulvarında iyi bir yere gelmeyi başaran KAMPFAR, daha kapağına baktığınızda bile “bu sefer farklı birşeyler yapmışlar belli” dedirten “Mare” ile geri döndü.
Kapak gerçekten eski KAMPFAR kapaklarına veya türü icra eden diğer grupların kapaklarına hiç benzemiyor. İlk gördüğümde baya şaşırıp sahte olduğunu bile düşünmüştüm hatta. Albüm “kendi yolunu yürümeye kararlı olan kadınlara” adanmış, kapak da bir şekilde bununla alakalı. Yani grubun bu albümde yaptığı müziğe feminist pagan metalsfdf.
Bir daha yapmayacağım tamam. Değişiklikler kapakla bitmiyor tabi. Prodüksiyondan sorumlu olan kişi birçoğumuzun yakından tanıdığı on parmağında on marifet bir isim: Peter Tägtgren. Peter abi darılmasın ama ben Heimgang ve Kvass albümlerindeki prodüksiyonu daha çok beğenmiştim. Gavurun “crunchy” dediği, nasıl desem böyle çatur çutur bir gitar soundu vardı, soğuk melodilerle birleşince kulaklara bayram ettiriyordu. Bu albümde gitarlar biraz daha kirli. Ama belki de albümdeki şarkılara daha çok uyduğu düşünülerek bilinçli yapılmış olabilir. Orta tempo, atmosferik kısımlar daha fazla kullanılmış eski albümlere göre.
Blast beatlerin olmadığı ve yüksek hızlara pek çıkılmadığı, hamurunun paganlıkla yoğurulduğu nispeten melodik bir black metal yapmaya devam ediyor grup. “Heimgang”dakinin aksine melodiler azalmış, daha rif bazlı bir müzik çıkmış ortaya. Belki de bunun bir sonucu olarak şarkılar ilk dinlemelerde vurucu değil. Albümü ancak birkaç kere çevirdikten sonra şarkıları kanıksamaya başlıyorsunuz.
Bunun yanında klavyenin oynadığı rol de baya artmış, sounda büyük katkı yapıyor özellikle bazı şarkılarda. Albümün en deneysel şarkısı diyebileceğim Huldreland bunun en güzel örneği mesela. Bas, davul ve klavyenin temelini oluşturduğu garip bir havaya sahip bu şarkı, grubun yeni şeyler denemekten kaçınmadığını kanıtlar nitelikte.
Dolk’un vokali ise değişmeyen şeylerden. Alıştığımız gibi müziğe gayet iyi uyan black metal çığlıklarını kullanmış yine. Huldreland’daki temiz vokaller dışında başka bir tür vokal kullanmamış. Bence bir eksi değil, saf black metal olmasa da black/pagan metal kırmasında black tarafına çok daha yakın duran bir grup için gayet uygun bir vokal tarzı, Dolk da hakkını vererek yapıyor.
Albüm gayet kaliteli olsa da şahsen ben Kvass ve Heimgang’da var olan o prodüksiyonu ve melodileri daha çok sevdiğim ve o tarz bir şey beklediğim için ilk dinlemelerde hayal kırıklığına uğradım biraz. Ama hakkını vermek lazım, grup tarzını hafiften değiştirmiş olsa da yine başarılı bir iş çıkarmış ortaya. Grubun fanlarını hayal kırıklığına uğratmayacaktır, ilk başlarda alışamazsanız bile şans vermenizi tavsiye ederim. KAMPFAR’ı daha önce dinlememiş olanlar içinse Kvass veya Heimgang’dan başlamalarını öneririm.
verdiğin puan tam yerinde olmuş…heimgang ve özellikle kvass albümü bu albümden daha üstünler…ama bu albümde türünü sevenler için belirli bir süre götürecek bir eser…bu arada kapak kampfar diskografisindeki en kötü kapak ünvanını aldı benden…
Abimiz oldukça atletikmiş.
01.08.2011
@Kıvanç, karizma yapmak uğruna kışın Norveç’te de böyle gezdiğinden şüpheleniyorum.
verdiğin puan tam yerinde olmuş…heimgang ve özellikle kvass albümü bu albümden daha üstünler…ama bu albümde türünü sevenler için belirli bir süre götürecek bir eser…bu arada kapak kampfar diskografisindeki en kötü kapak ünvanını aldı benden…
01.08.2011
@B U R Z U M, kapak baya kötü hakkaten.
01.08.2011
@B U R Z U M, kapak başka bişey anlatılmak istenmemişmi bana mı öyle geldi ne dersin burzum:)