# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
HOURGLASS – Oblivious to the Obvious
| 04.08.2011

Davul & Bas.

Özgür DURAKOĞULLARI

Progresif çevrelerinden iyi eleştiriler almış, lakin bir önceki “Subconcious” (s’yi unutmuşlar mıdır yoksa kriptik bir durum mu var bilmem, kelimenin orijinali “subconscious” çünkü.) albümü kadar beğenilmemiş bir HOURGLASS albümü “Oblivious To The Obvious”. İddialı ve teknik bir müzikle karşılaşıyoruz tanıttığım albümü dinlerken. Kendilerine has ve güçlü bir soundları var, besteler de hem hafızalarda yer ediyor, hem de versatillik bakımından da sofistikeler. 2 saatten uzun, hatta neredeyse 140 dakika süren çift CD’lik bu 2009 çıkışlı albüme hep birlikte bir dalalım.

Davullar yer yer Danny Carey’i andırıyor. Bu elbette davul performansı ve yazılımının önemini vurgulayıcı bir benzetme. Tool’un davullarını bilen bilir. Baslar da hayvani derecede iyi, ve çok önde. Bu sebeple “davul & bas” odaklı müzikleri sevenler bu albüme bodoslama ya da balıklama atlasınlar. Basçı yer yer picking, bazen slap tekniğiyle öne çıkıyor. Baya çeşitli şekillerde kullanmış enstrümanını, sesi de epey açık basların. Davullar da biraz farklı da tınlasa, iyi tonlanmışlar. Davulcu veya başka biri sorumluysa o, kendine has bir sound oluşturmuş, iyi tonlamış enstrümanı. Ride’ler olsun, ride – hi-hat oyunları olsun, crash’ler olsun, kroslar olsun, olsun oğlu olsun hepiciği lezzetli, “dılişıss”.

Albüm çok bodoslama giriyor. Tamam çok intro kasmak da şart değil, ama bildiğin bodos giriyor yani. Diğer bahsedilebilecek negatif bir durum ise, bazen müzikle olan bağ kopuyor, dikkatiniz dağılabiliyor. En azından benim dinleme tecrübelerimde öyle oldu yer yer.140 dakika bir albümde bu doğaldır gerçi. Neyse ki çok da olmuyor böyle.

Eserin en kötü tarafı açılış parçasının zorlama vokal melodileri. Eminim sırf bu sebeple albümün geri kalanındaki güzelliklere şans vermeden albümü silen tüketim toplumu insanları olmuştur. Nasıl olsa daha indirebilecekleri binlerce albüm var. Ama grup da masum değil bu konuda, özellikle o nakarat melodileri aşırı “uninspired”. Zorlama olmuş. Son bir kötü yan, distortion karakteri fazla boşluklu olmuş gibi geldi bana. Ben pek sevmedim en azından. Fakat belki de bas gitar’ın bu denli iyi duyulabilmesi için böyle bir distortion karakteri gerekmiş, o yüzden böyle bir ton seçmiş de olabilirler. Neticede çok ciddi kötü olmasa da, bana pek lezzetli gelmedi bu yön.

Enchant’a benzetilebilir bir müzikleri var yer yer. Özellikle 38’th floor çok andırıyor o grubun müziğini. Vokalistin yorumu ve vokal partları da dahil. Vokalist’in bariz bir vibrato tekniği yok, ve volümlü söylüyor. Bu yönlerden Enchant’dan Ted Leonard’a benzettim ben tarzını. Arada hafif kirli bağırmaları da Daniel Gildenlöw’ün özellikle son 2 albümde yaptığı bağırmalı vokallere benzetilebilir biraz. O parçada (38’th Floor) sonlarda bir de blues-jazz etkili bir kısım var ki, o da ayrı lezzetli. Gitarist “ben sadece metal gitaristi değilim uleyyyn” diye bağırmış sololarıyla adeta. O kısımdan sonraki vokallerde de bir LaBrie dokunuşu yok değil. Hani “Awake” de duyduğumuz haykıran, hafiften kirli tiz vokaller. İşte onlardan. Ve parçanın en sonunda da hoş “jazzy” piyanolarla yapılmış kısım da ilk CD’nin sonu. Epey hoş bir sonlandırış olmuş diyebilirim.

Esranged parçasındaki perdesiz gitar kullanımı, albüme serpiştirilen ambient sesler, (yer yer mellotron tonu da içeren)synth’ler, kimi parçalarda kullanılan çoklu vokaller, kimi “jazzy” takılmalar falan da albümü ekstra zenginleştiren, doğru yerlerde ve kararında kullanılan elementler olmuş. Bestelerde yakalayıcılık ve çok yönlülük harmanlanmış. Arada müzik uçuklaşır gibi de olsa, akılda kalıyor birçok kısım.

Diğer bir dikkat çeken detay ise, piyano ve vokalin uzun süre yalnız takıldığı, sonra clean gitar ve synth’lerin, sonra (çok kısa bir süre) basların dahil olduğu Faces parçası. Öyle usul usul yanaşa yanaşa müziğe dahil oluyor ki her yeni gelen enstrüman, vokalistin yumuşak ve güçlü yorumuyla da birleşince harika olmuş diyebilirim o parça için. Sonrasında da ambient seslerle ve string tonlu synth’lerin fonunu oluşturduğu perdesiz gitarlarla parçanın tavrı bambaşka yönlere gidiyor. Parçanın nihayetinde de enfes koral vokaller solukları kesiyor. Özetle, Faces parçası için albümün en etkileyici işi diyebilirim rahatlıkla.

Vokaller başta olmak üzere, çift diskli bu albümün en duygu dolu, en az tekniğe dayalı kısmı albüme ismini veren 5 kısımdan oluşan parça. Adeta müzikal sular duruluyor, ruh okşayan bir başka eksene kayıyor müzik. Senfonik ve yer yer neo-progresifi de andıran synth’ler, melodiler mevcut bu kısımlarda. Baslar yine, çoğu zamanki gibi rahat durmuyor tabii. Part 3 ve 5’de özellikle tam coşuyor basçı. En az tekniğe dayalı derken, sadece albüm standartlarında bir kıyaslama yapıyorum. Yoksa buralar da bildiğin teknik aslında, genel bağlamda değerlendirirsek. Sondaki 5’lemenin en sonu da bildiğimiz doğaçlama stili olmuş. Bağıran gitarlar, iç gıdıklayan piyanolarla bezeli enfes bir final. (Baslar her daim ön planda zaten, defalarca bahsetmeme değecek kadar ön planda bir bas gitar dominasyonu var albümde.)

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.46/10, Toplam oy: 46)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Kendi İmkânlarımız Plakçılık
Kadro
Eric Blood: Bas, vokal
John Dunston: Davul
Brick Williams: Gitar
Jerry Stenquist: Klavye
Michael Turner: Vokal
Şarkılar
I.
1. On the Brink
2. Homeward Bound
3. Pawn II
4. Faces
5. 38th Flor

II.
1. Facade
2. Skeletons
3. Estranged
4. Delirium
5. Oblivious to the Obvious: Part 1 - No Chance
6. Oblivious to the Obvious: Part 2 – Realization
7. Oblivious to the Obvious: Part 3 - Remember Me
8. Oblivious to the Obvious: Part 4 - In My Hands
9. Oblivious to the Obvious: Part 5 - Redemption
  Yorum alanı

“HOURGLASS – Oblivious to the Obvious” yazısına 2 yorum var

  1. Gustav Mahler says:

    Oy veren arkadaşlar oy verirken ne düşünüyordu merak ettim doğrusu.

  2. summoning says:

    hakkaten bu albüme bu oyu layık görenler nasıl bişey arıyorılar acaba?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.