1982 yılında çıkan ve metal dünyasına şimşek gibi inen “The Number Of The Beast” albümünden sonra Maiden artık küresel bir olaya dönüşmüştü. Maiden, diğer NWOBHM gruplarının çok önüne geçmişti artık. Ama Steve ve arkadaşları durmak nedir bilmiyorlardı. Grubun yoğun konser trafiği zorunlu bir eleman değişikliğine neden olacaktı. Sonraları çok ağır bir hastalık olan multipl skleroza yakalanacak olan davulcu Clive Burr (acil şifalar diliyoruz) ağır turne programına yeter diyerek bagetlerini çılgın adam Nicko McBrain’e bıraktı ve 1982 Noel’inde Maiden’ın en istikrarlı ve başarılı kadrosu tamamlandı.
Grup Compass Point Studios’ta albümü kaydetti (27 sene sonraki “The Final Frontier” da bu stüdyoda kaydedilecekti). İlk başlarda albüm için düşünülen isim “Food for Thougt” imiş fakat bir gece Jersey’de bir barda içtikleri sırada içlerinden biri (ki kimin söylediğini grup elemanları hâlâ hatırlamamaktadır) “Albümün adı Piece of Mind olsun” demiştir ve albüm 16 Nisan 1983’te bu isimle raflardaki yerini almıştır.
Bir önceki albüm kapağında Şeytan’ı kukla niyetine oynatan sevimli maskotumuz Eddie, bu albüm kapağında zincirlere vurulmuş ve deli gömleği giydirilmiş biçimde boy göstermekteydi. Albümün kaset versiyonundaki iç kapak fotoğrafında ise grup elemanlarımız en delikanlı ve bıçkın halleri ile akşam yemeği masasında duran nefis beyne bakıyorlardı. Bu fotoğrafı çocuk aklımızla abimle beraber büyütüp poster diye duvarımıza asışımızı hiç unutamıyorum.
“Piece of Mind” albümünü 12-13 yaşlarımda ilk dinlediğim zamanı hatırladım ve inanın tüylerim diken diken oldu sevgili okurlar. O zamanlar koyu bir Maiden fanı olan abimin evde olmadığı bir zaman kasedi walkman’e koymuş ve dinlemeye başlamıştım. O zamana kadar dinlediğim tek Maiden albümü “The X Factor” idi ve ben o albümü cennetten çıkmışçasına seviyordum. Her şarkısı her gece yatmadan kulaklarımda çınlıyordu (harbiden öyleydi ). Ama abim ve o zaman çocuk aklımla okuduğum dergiler -ŞEBEK HMF gibi- “The X Factor”ın Maiden’ın en gerideki albümlerinden biri olduğunu söylüyordu. Ben de evdeki mevcut diğer Maiden albümünü dinlemeye koyuldum. Sanırım kasetin B yüzünden dinlemeye başlamıştım ve The Trooper’ın bas ve gitarlı giriş kısmıyla şoke olduğumu hatırlıyorum. Ondan sonrasında ise, Sun and Steel’in nakaratını duymamla birlikte Maiden virüsü bana bulaşmıştı artık…
Gerçekten de “Piece of Mind”, Iron Maiden’ın 80’lerde çıkardığı başyapıtların en tepesinde durur bana göre. Şarkılardan tek tek bahsedersek:
1.Where Eagles Dare: Bir Harris bestesi. Albümün açılış parçası, çok karmaşık olmayan ama kulağa çok hoş gelen bir davul introsuyla başlıyor. Şarkı sözleri Clint Eastwood ve Richard Burton’ın 1968 tarihli aynı adlı filminden esinlenilerek yazılmış. (Şahsen konumuz olmasa da filmi de şiddetle tavsiye ederim. Şarkısı kadar güzel). Gaz ötesi bir giriş parçası dememe gerek yok zaten.”Whatever the problem Clint Eastwood’s gonna fix it, Where Eagles Dare!” demem yeterli olur herhalde…
2. Revelations: Bu muhteşem Dickinson bestesi giriş sözlerinde bir alıntıyla (G. K. Chesterton: English Hymnal ) başlıyor, albümün tamamı gibi efsane olarak sürüyordu. Sanırım bu parça için: “Dickinson’ın Maiden için yaptığı bestelerden, Powerslave ile birlikte en iyisi’’ dememe kimsenin itirazı olmaz. Ayrıca “Los Angeles can you feel it!!!”
3. Flight of Icarus: Benim nazarımda kesinlikle en iyi 10 Maiden parçası arasına rahat girecek, albümün single olarak da seçilen parçası. Sözlerinde Yunan mitolojisindeki Icarus efsanesi anlatılır. Bu mükemmel, tılsımlı şarkının en dikkat çekici yönlerinden birisi ise bir Harris bestesi olmamasıdır. Maiden’ın Amerikan radyolarında o zamana kadar en çok çalınan parçası da bu “kalıp kıran” şarkı olmuştur.Şarkının klibinde ise cübbe içinde çiçeği burnunda bateristimiz Nicko yu görürüz.
4. Die with Your Boots On: “If you‘re gonna die, if you‘re gonna die… Die with your boots on” derim, başka da bir şey demem bu parçaya arkadaş.
5. The Trooper: Evet. Şarkı değil kardeşim bu. Başka bir şey. Bir sanat eseri… Sayısız cover’ı bulunan, her barda çalınan bu klasik; belki 100 yıl sonra bile dinlenilebilecek bir müzik ziyafeti sunuyor biz ölümlülere. Sözleri Kırım Savaşı’nda ölen bir İngiliz süvarisiyle ilgilidir. Grup, bu parça yüzünden bir kısım aptallar tarafından militaristlikle suçlanmıştır (tövbe tövbe).
6. Still Life: Şarkı geğirmeye benzer bir ses ve Nicko’nun tersten kaydedilmiş bir konuşmasıyla açılıyor. Bu konuşma, “The Number of the Beast” sonrası kendilerine saldıran fanatik dincilere verilmiş bir yanıtmış (Valla ben Maiden ın yalancısıyım). “What ho sed de t’ing wid de t’ree bonce don’t meddle wid t’ings you don’t understand” diyor deli adam Nicko. Grubun saklı hazinelerinin en önemlilerindendir bu parça.
7. Quest for Fire: “Ateşi” arayan mağara adamlarının şarkısı. “Bir zamanlar dinozorlar yürürken yeryüzünde” cümlesiyle başlayan şarkı sözleri, insanlarla dinozorların aynı zamanda yaşadığı bir ortamı düşündürür ki, bu evrime terstir. Neyse tabii bu sözler şarkının mükemmel olmasını engellemiyor. Yine aynı adlı filmden esinlenerek yazılmış sözlere sahiptir. Filmin orijinal adı “La Guerre du Feu”dür, yanlış anlaşılmasın.
8. Sun and Steel: Yazıda önceden belirttiğim gibi nakaratıyla beni benden alan, Japonya’ya götüren tatlı mı tatlı bir parça. Zira parçanın sözleri Japon kılıç ustası Miyamoto Musashi’nin hayatıyla ilgilidir. Hep beraber söyleyelim: “Sunlight, falling on your steel, death in life is your ideal, life is like a wheel, rolling on and on…”
9. To Tame A Land: Ve son parçamız da bence Maiden’ın en hakkı yenen parçası olan To Tame a Land. Frank Herbert’ın ‘Dune’ isimli bilim kurgu romanından esinlenerek yazılan bu şarkıya aslında besteci Steve, romanın kendi adını vermek istemiştir ama söylenenlere göre metal musikisini sevmeyen Herbert buna izin vermemiş ve şarkının mevcut ismi konmuştur. İnanılmaz bir şarkıdır ve hatta yanlış hatırlamıyorsam Steve Harris bir röportajında “Phantom of the Opera’dan beri yazdığım en iyi parça” demişti bu epik şaheser için.
Evet bu klasik albümün şarkılarını eminim çoğunuz dinlemişsinizdir. O yüzden belki az bilinen bazı bilgiler aktarmak suretiyle parçalara kısaca değindim. Özetlemem gerekirse “Piece of Mind” şahsen en sevdiğim Iron Maiden albümüdür. Hatta şu hayatta en beğendiğim metal albümüdür. Armonik çift gitarlar ve akılda kalıcı operamsı vokaller insanı çıldırtır, zevke getirir. Steve’in basları gümbür gümbür gelir adamı eşşekten düşmüşe çevirir (Flight of Icarus ve To Tame a Land’in solosundaki baslara dikkat). Bu albümü nazarımda bir önceki başyapıt albümden daha iyi yapan şey ise Smith ve Dickinson’ın besteci ve söz yazarı olarak katılımlarının belirgin şekilde artmasıyla, daha çeşitli bir sound yakalanmış olmasıdır. Ayrıca Nicko’yu da unutmayalım.
Dinleyiniz, dinlettiriniz efendim. Henüz dinlemediyseniz, Bruce kulaklarınızın pasını silmeye geliyor…
Kadro Bruce Dickinson: Vokal
Nicko McBrain: Davul
Adrian Smith: Gitar
Steve Harris: Bas
Dave Murray: Gitar
Şarkılar 1. Where Eagles Dare
2. Revelations
3. Flight of Icarus
4. Die With Your Boots On
5. The Trooper
6. Still Life
7. Quest for Fire
8. Sun and Steel
9. To Tame a Land
elinize sağlık. şahsen “iron maiden” albümü ile birlikte en sevdiğim maiden albümüdür. albüm kapağı da nedense inanılmaz sıcak gelir. kasedi walkman’e takıp kapağıyla oynamak bambaşka sıcaklıktaki o şarkılar arasında koşturmak unutulmaz anlardı ilk ergenlikte. the trooper’ın kulaklara zerkiyle birlikte halaya kalkma ihtiyacı hissetmeyen bizden değildir.
Dune hastası birisi olarak To Tame A Land’e keşke söz yazmasaymış East End’li. Müzikal olarak harika şarkı, ama o kadar sikko sözlerle de anlatılmaz be arkadaş bebek gibi evren!
@blackroseimmortal, güzel kardeşlerim. ona en kötü albüm değil, diğerleri kadar iyi olmayan albüm denir. o en kötü dediklerinizin hepsi iron maiden’ın en mükemmel albümlerimden biridir. ifadeleri doğru kullanalım.
en kötüsü deyince,sanki bir sürü vasat albüm içerisinde en berbatı gibi bir anlam çıkıyor.
kritiği yazan arkadaşa da sevgilerimi iletiyorum, ne zamandır içimde bi “lan ne zamandır piece of mind dinlemedim bi dinlesem” hissiyatı vardı hayata geçirdi görünce kritiği.yazı da şahane olmuş, tek tek parça incelemesi pek hoşuma gitmez normalde ama kaymak gibi olmuş bu sefer.
albümde diğerlerine oranla daha az sevdiğim parça da die with your boots on, çünkü canlı versiyonunu dinledikten sonra stüdyo şekli biraz zayıf geliyor. adamlarım bazı canlı performansları stüdyo kayıtlarından daha güzel oluyo.
iron maiden birazda ingilterenin yaptigi katliamlardan bahsetse. yigit ingiliz askeri/savascisi iyi guzelde,metale yakismiyor.bunlarin yaptigini bizim turk metal gruplari yapsa,bozkurtlar metal grubu kurmu$ derlerdi.
album fena degil. powerslave gibisini yapmadilar ve yapamayacaklar
Powerslave kritiği yazmayı da düşünüyordum ama o albümde çok hoşuma gitmeyen 2 şarkı olduğundan ilk bunu yazdım. Bakalım kısmet… Ayrıca yazıyı beğenen herkese teşekkür ederim.
Çok güzel bir kritik olmuş.Özellikle eline sağlık.Hakikaten X Faktor albümü şebek vs gibi dergilerde yerden yere vurulurdu.Sanırım bunun nedeni bu albümde vokalde Blaze’in olmasıydı.Ama ben Blaze in olduğu virtual xı albümü de ayrı severim.
@Doğukan Özdür,
the edge of darkness parçasını falan severım o albümde.Zevk meselesi.Bende in flames in son 3-4 albümünü yerden yere vuruyorum ama o albümlere tapanlar var işte :))
@emre, “peace of mind” huzur, kafa rahatlığı demek, okunuşu onunla aynı olduğundan kelime oyunu yapmışlar. kapakla da tezat oluşturuyo, ironik takılmışlar. tam manası akıl parçası evet.
İlk 7 albüm içinde Somewhere In Time,Powerslave ve Seventh Son Of A Seventh Son ile birlikte en başarılı bulduğum albüm Piece Of Mind ayrıca şarkı dengesinin Seventh Son Of A Seventh Son kadar olmasa da bu albümde diğer albümlere göre daha çok korunduğunu düşünüyorum.
Az önce Milyoner’deki sesli soruda Iron Maiden – The Trooper çaldı ve soru, şarkının Osmanlı’nın da katılmış olduğu hangi savaşla ilgili olduğuydu. Milyonlarca kez dinlediğim parçanın Kırım Savaşı’nı anlattığını yarışma sayesinde öğrendim. Eğer ben katılıp da bilemeseydim kahrolurdum. Iron Maiden dinleyicisi olmamı geçtim, Pasifagresif okuru olarak bu kritikten dolayı da bilmem gerekirdi.
Çok güzel bi yazı olmuş, eline sağlık.
28.07.2011
@Ahmet Saraçoğlu, çok teşekkür ederim Ahmet abi. Senin övgün bize onurdur.
notu 4′e düşürenler de iyi bok yemiş yalnız
27.07.2011
@aaa, yaşasın albüm notunun yükselmesiyle bu kritiğin malı da ben oldum.yihhuu.
elinize sağlık. şahsen “iron maiden” albümü ile birlikte en sevdiğim maiden albümüdür. albüm kapağı da nedense inanılmaz sıcak gelir. kasedi walkman’e takıp kapağıyla oynamak bambaşka sıcaklıktaki o şarkılar arasında koşturmak unutulmaz anlardı ilk ergenlikte. the trooper’ın kulaklara zerkiyle birlikte halaya kalkma ihtiyacı hissetmeyen bizden değildir.
To Tame A Land
Dune hastası birisi olarak To Tame A Land’e keşke söz yazmasaymış East End’li. Müzikal olarak harika şarkı, ama o kadar sikko sözlerle de anlatılmaz be arkadaş bebek gibi evren!
İlk döneminin en kötü albümü, 7 verilir.
28.07.2011
@illuminati, bence killers o en kötü albüm, ama nedense ben de 7 verdim…
28.07.2011
@blackroseimmortal, güzel kardeşlerim. ona en kötü albüm değil, diğerleri kadar iyi olmayan albüm denir. o en kötü dediklerinizin hepsi iron maiden’ın en mükemmel albümlerimden biridir. ifadeleri doğru kullanalım.
en kötüsü deyince,sanki bir sürü vasat albüm içerisinde en berbatı gibi bir anlam çıkıyor.
29.07.2011
@Purple Sunshine, ilk döneminin en kötüsü bile güzel işte, gruba övgü gibi kullandım.
10!
kritiği yazan arkadaşa da sevgilerimi iletiyorum, ne zamandır içimde bi “lan ne zamandır piece of mind dinlemedim bi dinlesem” hissiyatı vardı hayata geçirdi görünce kritiği.yazı da şahane olmuş, tek tek parça incelemesi pek hoşuma gitmez normalde ama kaymak gibi olmuş bu sefer.
albümde diğerlerine oranla daha az sevdiğim parça da die with your boots on, çünkü canlı versiyonunu dinledikten sonra stüdyo şekli biraz zayıf geliyor. adamlarım bazı canlı performansları stüdyo kayıtlarından daha güzel oluyo.
iron maiden birazda ingilterenin yaptigi katliamlardan bahsetse. yigit ingiliz askeri/savascisi iyi guzelde,metale yakismiyor.bunlarin yaptigini bizim turk metal gruplari yapsa,bozkurtlar metal grubu kurmu$ derlerdi.
album fena degil. powerslave gibisini yapmadilar ve yapamayacaklar
Powerslave kritiği yazmayı da düşünüyordum ama o albümde çok hoşuma gitmeyen 2 şarkı olduğundan ilk bunu yazdım. Bakalım kısmet… Ayrıca yazıyı beğenen herkese teşekkür ederim.
Çok güzel bir kritik olmuş.Özellikle eline sağlık.Hakikaten X Faktor albümü şebek vs gibi dergilerde yerden yere vurulurdu.Sanırım bunun nedeni bu albümde vokalde Blaze’in olmasıydı.Ama ben Blaze in olduğu virtual xı albümü de ayrı severim.
28.07.2011
@swedish, X factor yerden yere vurulacak bir albüm.
28.07.2011
@Doğukan Özdür,
sevenleri vardır muhakkak.
28.07.2011
@Doğukan Özdür,
the edge of darkness parçasını falan severım o albümde.Zevk meselesi.Bende in flames in son 3-4 albümünü yerden yere vuruyorum ama o albümlere tapanlar var işte :))
Ben Iron Maiden’ın yerinde olsam bu kapak ve albüm isminden çok güzel bir konsept çalışması yapardım.
The Trooper yeter. 10.
arkadaşlar piece of mind türkçe ne anlama geliyor. mera ettim de:) tam çevirince aklın parçası gbi bişey oluyor ama…
29.07.2011
@emre, “peace of mind” huzur, kafa rahatlığı demek, okunuşu onunla aynı olduğundan kelime oyunu yapmışlar. kapakla da tezat oluşturuyo, ironik takılmışlar. tam manası akıl parçası evet.
29.07.2011
@Ahmet Saraçoğlu, eyvallah
Ha bi de şu var: http://youtu.be/3Kp6rE7FSiU
http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=28692997
bi türlü sevemedim şu albümü nedense.
İlk 7 albüm içinde Somewhere In Time,Powerslave ve Seventh Son Of A Seventh Son ile birlikte en başarılı bulduğum albüm Piece Of Mind ayrıca şarkı dengesinin Seventh Son Of A Seventh Son kadar olmasa da bu albümde diğer albümlere göre daha çok korunduğunu düşünüyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=v7BaKRijHkY
Az önce Milyoner’deki sesli soruda Iron Maiden – The Trooper çaldı ve soru, şarkının Osmanlı’nın da katılmış olduğu hangi savaşla ilgili olduğuydu. Milyonlarca kez dinlediğim parçanın Kırım Savaşı’nı anlattığını yarışma sayesinde öğrendim. Eğer ben katılıp da bilemeseydim kahrolurdum. Iron Maiden dinleyicisi olmamı geçtim, Pasifagresif okuru olarak bu kritikten dolayı da bilmem gerekirdi.