Death metal muhitinin büyük çoğunluğuna hakimiyet kurmuş bir karakteristiğin tertipleniş biçiminin yıllardır süregelen kanonlaşmış kaderciliğine, alışılmış kuralcılığına ve ortodoks stilizasyonuna yoğun bir üsluplaşmayla başkaldırarak otantikliğini ve özgünlüğünü gururlu bir ustalıkla ilân eden popüler bir müzik topluluğuyla karşınızdayım. Meslektaşları teknik death metal kronolojisine değişik bir iz bırakmak için alternatif hissiyatlarla yüklü melodiler bestelemeye kalkışırken Spawn of Possession, türün en geleneksel, en nedametli ve en alışılageldik hissiyatlarıyla yüklü melodilerini kullanıyor, ama buna rağmen hepimizin kolaylıkla ayırt edebildiği bir grup olmayı da başarıyor.
Çalışmayı dinler dinlemez riflerin yüksek kaliteli erişilebilirliğine, alışabilirliğine ve anımsanabilirliğine rağmen öyle özgün bir güzellik barındırmadığı ve vurucu olmasına rağmen benzersiz bir vuruculuk taşımadığı hemen anlaşılıyor. Ama aynı zamanda kulaklarımızın şaşkınlıkla bayram ettiğini de hemen anlaşılıyor. (Uzun soluklu soloları meclisten dışarı sürüklüyoruz bu eleştiriyi yaparken). Bu tek notalı pinch armoni iniltileri, kulak aşinası brutal rif örüntüleri ve Pazuzu şirinliğindeki sweepler daha önce pek çok kez yazılmış riflerin bir parodisi gibi.
Yoksa kulak kaşındıran ses örüntülerinden arınmış olan kaliteli prodüksiyonun, yani her bir enstrümanı ayrı ayrı dinlemeyi sağlayan prodüksiyonun uyandırdığı geçici bir yanılgı mı bu? Ama hani genç teknik death metal grupları son yıllarda cillop prodüksiyona abanmalarına rağmen ses getirmeyi başaramıyordu? Unique Leader bünyesinde mavi göl berraklığında prodüksiyonların çekiciliğine kapılmış irili ufaklı teknik death metal grupları dolup taşarken biz neden belli başlı birkaçının ismi biliniyor yalnızca? Öyleyse nereden fışkırıyor Spawn of Possession’ın bu tertiplenme, terkiplenme ve örgütlenme özgünlüğü?
Ortaçağ ideolojisinin içerdiği sofu çileciliğe, kasvetli baskıcılığa ve sindiriciliğe kâfirce bir saygısızlıkla ve korkutuculukla saldırdığı için şarkı sözleri üzerinden bir özgünlük kazanıyor da olamaz. Metal müzik kronolojisi boyunca pek çok kez görüldüğü gibi yine okült temaları ve korku filmlerini kullanıyor şarkı sözlerinde. Hatta, Exorcist III filminin bir sahnesini bir şarkı için girizgâh diye kullanıyor, tıpkı Cryptopsy’nin kullandığı gibi. (The Forbidden). O hâlde nereden hasıl oluyor bu özgünlük?
Eski Ahit’in matematiksel şifresini açıklamak için süspansiyon yaratmaya çalışan bir şaklabana öykündüğüm izlenimini uyandırmamak için gevezeliği bırakıp sadede geliyorum. Spawn of Possession, bestelediği şarkı yapılarının yılankavi karmakarışıklıkta ilerleyen inşasını görmemizi istiyor. Bu inşa için kullandığım ‘karmakarışık’ terimi, bu inşanın alelâde bir hikâyeci-inşa olduğu anlamına değil, ustalıklı ve nakaratlı bir devamlılıkla ilerleyen bir inşa olduğu anlamına geliyor. Grup, bu inşa dışında kalan tüm bileşenleri en geleneksel, en alışıldık ve en karikatüristik biçimleriyle kullanıyor. Bu inşa ise kendini kısa pasajların birbirlerinin içine girerek komşulaşmasıyla sağlıyor. Alışılmadık zaman ölçüleri ve tempo değişimleri de yapının alacalı bulacalı karakterini keskinleştiriyor.
Tabii şarkı yapılarını incelikle kurgulayan tek grubun Spawn of Possession olduğunu söylemek haksızca görünebilir. Pek çok grubun titiz şarkı yapıları kurguladığını biliyoruz. Ama Spawn of Possession kendi devrimini, şarkı yapılarında daima kısa pasajları kullanmasıyla gerçekleştiriyor. Kısa pasajlar iç içe geçtiği zaman karşımıza ciddi bir malzeme zenginliği ve yaratıcı bir montajlama kabiliyeti çıkıyor. Elime geçen her fırsatta sövdüğüm Amerikalı Brain Drill grubuyla bir kıyaslama yapacağım yine: Brain Drill de kısa pasajları kullanıyor ama bu kısa pasajları herhangi bir bütünlük olmadan tembelce yan yana koyuyor, üstelik şarkının tamamıyla yalıtıldığında bu pasajlar hiçbir müzikal anlam taşımıyor. Spawn of Possession ise bu olumsuz potansiyeli kabiliyetli bir silahşörün isabetli ve keskin darbeleriyle savuşturuyor.
Albümün giriş şarkısı kulağa biraz piyasacı ve jenerik teknik death metal gürültüsü gibi geliyor, ama ardından bombardıman gibi peşpeşe üstümüze sıralanan şarkılar bu basitliğe öykünmüyor. Dediğimiz gibi, şarkıları oluşturan pasajlar fazlasıyla kısa sürüyor, hatta denebilir ki, bu pasaj dediğimiz şeyler bile aslında kısa brutal melodilerin birbirlerine uyumsuzlukla eklenmesinden kaynaklanıyor. Grubu henüz dinlememiş olanlar bu sayfadaki Hidden In Flesh’in girişini dinlerlerse ne demek istediğimi güneşli bir kır manzarası görmüşçesine anlayacaklardır.
Şöyle açıklamaya çalışacağım: Diğer grupların kompozisyonlarının yapısal iskeletlerine kıyaslayıcı gözle bakınca Cryptopsy gözlerimin önüne tamamını baştan sona tek bir panoramik bakışla kavrayabildiğim günahkar grotesklikte bir yağlıboya tabloyu, Necrophagist metronomik mükemmelik ve hiyerarşik kararlılıkla ilerleyen altınımsı bir ışık demetini, Decrepit Birth bütün irili ufaklı dağınık yörüngeleriyle muazzam bir güneş sistemini, Psycroptic solosuz hikâyeciliğiyle bitip tükenmez güzellikteki Çin seddini, Origin yekpare homojenliğiyle yükselen Eyfel kulesini, Orgone kusursuz bir momentumla yavaşlayarak iniş yapan bir jet uçağını ve Brain Drill sümüğümsü bağırsak sıvılarıyla kaplanmış bölük pörçük ishal tabakalarını getiriyorsa, o hâlde Spawn of Possession, binbir çeşit yılankavi kıvrılmalarla ve dolambaçlı kördüğümlerle giriftleşmiş bir karayolları haritasını getirecektir.
Şarkı yapılarını ustalıkla birbirine düğümleyen bu muhteşem çalışmaya en yüksek puanı vermeyecek olmamın birinci nedeni grubun ikinci albümünü daha teknik ve incelikli bulmamdan, ikinci nedeni sözünü ettiğim şarkı yapılarına yönelik çalışkanlığın yer yer formülleşmeye kaymasından ve üçüncü nedeni albümün giriş şarkısının (Swarm of the Formless) diğer şarkılara kıyasla biraz hızlı tükenmesinden kaynaklanıyor.
Kadro Jonas Bryssling: Gitar
Jonas Karlsson: Gitar
Dennis Röndum: Davul, vokal
Niklas Dewerud: Bas
Şarkılar 1. Lamashtu
2. Swarm of the Formless
3. Hidden in Flesh
4. A Presence Inexplicable
5. Dirty Priest
6. Spawn of Possession
7. Inner Conflict
8. Cabinet
9. The Forbidden
10. Church of Deviance
11. Uncle Damfee
“şöyle açıklamaya çalışacağım” diyip çok acaip şeyler söylemişsin beynim eridi lan.. büyük bölümünde iyi şarkılar barındırmasına rağmen kalan kısımlarda çok fazla yoruyor. yoruyor ve sonuçsuz bırakıyor.
aslında diğer Ertuna Yavuz kritiklerine göre daha bi anlaşılır olmuş, alıştım mı nedir ? bu albümü dinlemedim ama Noctambulant’tan daha iyi olduğunu da sanmıyorum, zor.
Church of Deviance’ın introsuna hastayım lan. çok varım böyle din karşıtı terbiyesiz işlerde. albüme gelirsek bi 8 puan işler benden. 2000lerin teknik death metal grupları arasında pırlanta gibi parlayan bir grup Spawn of Possession.
kolay kolay kimsenin cover olayına kalkışamayacağı yegane gruplardan biridir heralde, her şeyi geçtim davulu/gitarı tam takır çalsan bile bu abilerin kullandığı vokaller bambaşka, sözleri takip etmek çoğu yerde imkansızlaşıyor. neden takıldım bilmiyorum ama vokalin dur kalklı söyleyişi beni okurken bile acayip yoruyor. 2 albümüde evladım gibi seviyorum ama genel kanıya uyarak noctambülente daha bi evladiyelik muamelesi gösteriyorum. bu arada swarm of the formless’ın solosunun başı hafif death/chuck sololarını andırıyor gibi. :)
@Ertuna Yavuz, Ahahaha.. Bana hiç öyle çağrışımlar yapmadı bu grupların hiçbiri. Necrophagist bir sentezin öncülüğünü yapmış olsa da farklı gruplar o sentezi geliştirip güzelleştirdiler. Onset of putrefaction olağanüstülüğünü korumaya devam etse de sonraki albüm için söyleyemeyeceğim aynı şeyi. Decrepith birth ve origin ise apayrı kafalar. Bu konseptte ele alınması hata. Brain drill zaten ayrı bi boyutta. Bu müzik çeşitlenmeye başladıkça anlaşılabilirliği de artacak. [Şomar etkisi :)] Bu albümse bi noctambulant değil. Olamaz da..’
@se6y, yalnız yazıya renk katsın diye kimi grupların şarkı yapıları üzerinden yapılan bir simile deneyiydi o paragraf. dolayısıyla sadece şarkı yapıları keskin, belirgin olan grupları ele aldım. bütün öğelerince katıksız bir analoji kurma çabam yoktu. böyle düşününce SoP’a benzer gösterilebilecek tek grup olarak aklıma The Faceless geliyor zaten, Necrophagist bile değil.
@Ertuna Yavuz, “2. albümümüzde sop’tan çok esinlendik” gibi bi demeç var mı gerçekten??? harbiden merak ettiğim için soruyorum yanlış anlaşılma olmasın da :)
“şöyle açıklamaya çalışacağım” diyip çok acaip şeyler söylemişsin beynim eridi lan.. büyük bölümünde iyi şarkılar barındırmasına rağmen kalan kısımlarda çok fazla yoruyor. yoruyor ve sonuçsuz bırakıyor.
Swarm of the Formless’i adını unuttuğum bi Türk metal sitesinde dinlediğim günü dün gibi hatırlarım. Güzel albüm, benden bi 8 çalışır.
aslında diğer Ertuna Yavuz kritiklerine göre daha bi anlaşılır olmuş, alıştım mı nedir ? bu albümü dinlemedim ama Noctambulant’tan daha iyi olduğunu da sanmıyorum, zor.
karmaşık albüme karmaşık kritik. ben gidip arctic monkeys dinleyeyim.
Church of Deviance’ın introsuna hastayım lan. çok varım böyle din karşıtı terbiyesiz işlerde. albüme gelirsek bi 8 puan işler benden. 2000lerin teknik death metal grupları arasında pırlanta gibi parlayan bir grup Spawn of Possession.
kolay kolay kimsenin cover olayına kalkışamayacağı yegane gruplardan biridir heralde, her şeyi geçtim davulu/gitarı tam takır çalsan bile bu abilerin kullandığı vokaller bambaşka, sözleri takip etmek çoğu yerde imkansızlaşıyor. neden takıldım bilmiyorum ama vokalin dur kalklı söyleyişi beni okurken bile acayip yoruyor. 2 albümüde evladım gibi seviyorum ama genel kanıya uyarak noctambülente daha bi evladiyelik muamelesi gösteriyorum. bu arada swarm of the formless’ın solosunun başı hafif death/chuck sololarını andırıyor gibi. :)
sonuna kadar okuyamadım.
Çok güzel bir kritik. Sondan bir önceki paragrafa hayran kaldım. :)
13.05.2011
@Aeonian_Lich, yüksek sınıfı hayran bırakabildiysem ne mutlu bana:P
14.05.2011
@Ertuna Yavuz, Ahahaha.. Bana hiç öyle çağrışımlar yapmadı bu grupların hiçbiri. Necrophagist bir sentezin öncülüğünü yapmış olsa da farklı gruplar o sentezi geliştirip güzelleştirdiler. Onset of putrefaction olağanüstülüğünü korumaya devam etse de sonraki albüm için söyleyemeyeceğim aynı şeyi. Decrepith birth ve origin ise apayrı kafalar. Bu konseptte ele alınması hata. Brain drill zaten ayrı bi boyutta. Bu müzik çeşitlenmeye başladıkça anlaşılabilirliği de artacak. [Şomar etkisi :)] Bu albümse bi noctambulant değil. Olamaz da..’
14.05.2011
@se6y, yalnız yazıya renk katsın diye kimi grupların şarkı yapıları üzerinden yapılan bir simile deneyiydi o paragraf. dolayısıyla sadece şarkı yapıları keskin, belirgin olan grupları ele aldım. bütün öğelerince katıksız bir analoji kurma çabam yoktu. böyle düşününce SoP’a benzer gösterilebilecek tek grup olarak aklıma The Faceless geliyor zaten, Necrophagist bile değil.
14.05.2011
@Ertuna Yavuz, Yalnız faceless’la spawn of possession karşılaştırması güç gruplar. Neye göre benzer onu çıkaramadım.
15.05.2011
@se6y, ikinci albümleriyle sop’dan çok esinlendiler. kendileri de söylüyordu. şarkı yapılarına da kulak verince anlaşılıyor.
15.05.2011
@Ertuna Yavuz, “2. albümümüzde sop’tan çok esinlendik” gibi bi demeç var mı gerçekten??? harbiden merak ettiğim için soruyorum yanlış anlaşılma olmasın da :)
15.05.2011
@se6y, http://www.youtube.com/watch?v=W7exy0ZjwRw
15.05.2011
@Ertuna Yavuz, tek parça diyor aslında ama albümdeki pasajların ilk albüme kıyasla aşırı kısalmasının etkisini tamamen sop’a bağlamak mümkündür bence.
Ertuna for president…
haha!
20.05.2011
@nordson, ben burada bir dil çıkartmıştım ulan yok olmuş. buyrun yeniden:P