# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SHADOW GALLERY – Tyranny
| 10.05.2011

Amaaan petrol, canııım petrol.

Özgür DURAKOĞULLARI

Pagan’s Mind, Symphony X, Royal Hunt, Shadow Gallery ve benzerleri; itiraf edin olm, etkilendiniz işte Dream Theater’dan hepiniz. Dream Theater, sen de şişinme hemen, yoksa Rush kozunu kullanabilirim her an. Neyse, herkes yerini bilsin abicim. Biz kısa yoldan Shadow Gallery’e bir giriş yapalım bakalım.

Bu yaşlı başlı amcalar her dönem kaliteli olabilmiş özel prog gruplarından birini oluşturuyorlar. Son albümde klavyeci Ingles’ın yokluğu, ve acı kayıp Mike Baker dışında öyle eleman değişikliği atraksiyonlarına da pek girdikleri söylenemez. Harika müziklerinden bahsetmek dışında grupla ilgili verilebilecek en önemli detay, geçen yıla kadar hiç konser vermemiş bir grup olmalarıdır. Demir bakire bile bekaretini bozup klavye kullanmışsa bir dönem, bu ağabeylerin nesi eksik? Çok da iyi yapmışlar. Klip bile çektiler hatta Gold Dust parçasına, kötü mü oldu? Hayır, süper oldu hatta. Yine de Baker’lı sağlam bir görsel kaydetmiş olsalardı çok daha şukela olurdu diye de düşünmeden edemiyor insan.

“Tyranny” grubun en isimli albümü bildiğim kadarıyla. Zira hem müzisyenlik bakımından çok üst düzey, hem de politik bakımdan çok derin ve açılımlı bir sözel konsepte sahip albüm. İntrodan sonraki War For Sale’de, ABD ordusuna silah hazırlayan, ve orta-doğu’daki savaşlar hakkında bilgilendikçe derin pişmanlıklar yaşayan bir persona var. Ve bu kişi patronlarının karşısına çıkınca, işinden atılıyor. Ve gözündeki ilüzyon perdesi tamamen kalkan adam, kendini dış dünyadan soyutluyor. İnterneti keşfediyor, ve bu tuhaf komünikasyon’un tek bağlantısı olduğunu fark etmesi onu belli bir oranda teselli edebiliyor.

Konsept böylece açıldıkça, “Hope For Us”da belli kontrol mekanizmaları tarafından şekillendirilen medya organları hakkında vizyonu genişleyen kişi, hafiften umutsuzluğa kapılıyor. Burada “kurtarıcı” olarak görülen dini sembollerden birtakım beklentilerinin olduğunu da dillendiriyor bu kişi. Bir umut arıyor, kurtarıcı bekliyor kötülüklerin dört bir yanını sardığı dünyada. Dream Theater vokalisti LAbrie’nin “baba”yı seslendirdiği I Believe parçası konseptteki ana kişiye bir umut oluyor, motivasyon kaynağı oluyor. Konsept bu dakikadan sonra tuhaflaşmaya başlıyor. Baş karakter bir kıza aşık oluyor, ama direkt iletişim kurduklarında bir takım paranoyaya varan şeyler seziyorlar ikisi de. New World Order parçasında, bu ikilinin iletişiminin arasına bir hükümet ajanı giriyor, ve adama uzun süredir gözlendiğini ve dinlendiğini söylüyor. Ona bu yeni dünya düzeninden bahsediyor ajan, tüm medyanın nasıl kontrol altında olduğundan falan söz ediyor. Sonunda NWO ajanları evine doğru yola çıkıyorlar. Adamın kaçışını anlatan Chased isimli enstrümantal parça giriyor. VE sonunda Christmas Day parçasında, baş karakterin Alaska’da noel döneminde, eski Noelleri ne denli özlediği betimleniyor. Sevdiği kişiyle mutlu bir noel geçirebilmek varken, nasıl da yalnız ve mutsuz olduğunu vurguluyor karakter.

Sözlerden sıyrılıp müziğe baktığımızda ise çok özgün bir sound, çok dinamik parça yapıları ilk kulağımıza çarpan şeyler. Sound biraz tuhaf aslında, şu andaki kulaklık – müzik çalarım’da iyi bir dinleme keyfi yaşıyorum, ama her sistemde de güzel olduğunu söyleyemem. Lakin ne yapılmaya çalışıldığının da son derece belli olduğunu düşünüyorum albümde. Asla “pretentious” bişey yok. Virtüözite, naiflik gibi hassas kelimeler yeri geldiğinde kullanılabiliyor parçadan, kesimden kesime. Örneğin giriş parçası bombastik bir enerjiyle kükrerken, sondaki Christmas Day en duygusuz adamın bile gözlerini yaşartabilecek naiflikte bir ruh barındırıyor.

Rahmetli Mike Baker, grubun kimliğinde çok önemli bir isimdi. Etkili entonasyonu, ve yeri geldiğinde güzel biçimde kullandığı falsetto vokalleriyle beğendiğim bir performansı var albümde. LaBrie, kadın vokal (üşendim ismine bakmaya şimdi) ve DC. Cooper gibi önemli vokalistlerin de albüme kattıkları şeyler oldukça dikkat çekici.

Allahtan şu geçmişteki “Symphony X hepsini havada karada düdükler” ergenliğinden kurtuldum da bu gibi grupları birbirleriyle kıyaslamaktansa farklı güzelliklerinden farklı zevkler almanın daha doğru olduğu sonucuna ulaştım.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.19/10, Toplam oy: 36)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1998
Şirket
Magna Carta
Kadro
Carl Cadden-James: Bas, vokal, flüt
Brendt Allman: Gitar, vokal
Chris Ingles: Piyano, klavye, synth
Gary Wehrkamp: Piyano, gitar, synth, vokal
Joe Nevolo: Davul, perküsyon
Mike Baker: Vokal
Şarkılar
Act I:
1. Stiletto in the Sand
2. War For Sale
3. Out of Nowhere
4. Mystery
5. Hope For Us?
6. Victims
7. Broken
Act II:
8. I Believe
9. Roads of Thunder
1. Empowered
2. Virus
3. Powerless
10. Spoken Words
11. New World Order
12. Chased
13. Ghost of a Chance
14. Christmas Day
  Yorum alanı

“SHADOW GALLERY – Tyranny” yazısına 2 yorum var

  1. b says:

    progresif metalin kutsal kitabı. başka bir şey diyemiyorum. 10/10

  2. Gustav Mahler says:

    Mysteryle çok sevdim bu albümü çok çok güzel işler yapıyordu bu adamlar ta ki bana göre mike baker ölene kadar o öldükten sonra bana göre digital ghosts konsept olarak her ne kadar çok hoşuma gitsede mike baker gibi bir ruhun ve sesin eksikliğinden mahrum olduğu için çok yarım gelmişti umarım bu sendromu atlatırım ama genede mike bakersız üşüyoruz reyiz modundayım..

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.