Bir dönem ICED EARTH, BLIND GUARDIAN, STRATOVARIUS, RHAPSODY (of fire) çok önemli gruplardı. Hala değerli görülen gruplar bunlar, ama bir dönem deyim yerindeyse ortalığı kasıp kavuruyorlardı. ICED EARTH ve BLIND GUARDIAN daha çok A.B.D. ile özdeşleşen gitar merkezli power metal neferleriyken, STRATOVARIUS ve RHAPSODY ise daha Avrupalı grupların takip ettiği neo-klasik etkili power metalin yılmaz kaleleriydiler. Tanıttığım albümün sahibi grup ise bunlar arasında en az saygı gören, genelde daşşak geçilen bir grup olmaktan kendini pek de kurtaramadı.
Bu durumda grup tamamen masum mu? Bence değil, neresinden tutsan elinde kalacak aşırı klişelere ve kendini tekrar ede ede bir hal olunan müzikal, liriksel malzemelere bakınca grubu eleştirenleri haksız çıkarmak için yeterli sav sunmam da kolay değil. Ama hiç mi güzel tarafı yok müziklerinin? Bence var. Bir kere çok özgün, eşsiz bir vibrato tekniği olan bir vokalistleri var. Fabio Lione, kötü İngilizce diksiyonu dışında bir kusuru bulunmayan, inanılmaz iyi ve özgün bir vokalist bence. İlk 3 albümdeki performansı muazzamdır. Ama son iki albüme kadar olan ara dönemde bir takım ses rahatsızlıkları yaşadığı da albüm performanslarından hissedilebilen bir durum.
Vokal dışında albümdeki en iyi şey kesinlikle klavyeler. Alex Staropoli gerçekten üstün bir klavyeci. Bir THERION gibi koro kemanlar, güçlü korolar kullanmadı RHAPSODY belki, ama synth’lerle verilen senfonik tad hiç de yavan veya kötü değil bence.
Biraz da kötü şeylerden bahsedelim. Bence çok lüzumsuz interlüdler var albümde. Intro OK. Zaten o dönem power grupları arasında intro kullanmayan grup parmakla sayılacak kadardır. Ama işte o interlüdlere gerek yok bence, ayrışık olmuş, konseptvari havayı dağıtmış hatta. Hele ki o konuşan amcanın ses tonu o kadar anti-karizmatik ki, keşke Chistopher Lee ile daha önce tanışsalarmış diyesim geliyor. (Kont Dooku, Saruman). Diğer bir dikkat çeken kötü şey ise, davulların sürekli twin destekli tekdüze kompozisyonları, ve tahminen drum machine ile icra edilmiş lezzetsizlikleri. Hadi bu albümde tamam, ama sonra sen Alex Holzwarth diye aşmış bir davulcu ile çalışıyorsun, bir izin ver de adam güzel güzel yazsın, çalsın partisyonları. Şu grupta en anlayamadığım şey bu davul sorunsalı. Neyse…
Grubun beyni gitarist Luca Turilli bence çok iyi değil, ama iyi bir gitarist. Birçok grup lideri gibi obsesif bir adam, ama RHAPSODY’yi bu güne getiren adam da kendisi, iyisiyle kötüsüyle.
Introdan sonraki Emerald Sword ve Wisdom Of The Kings parçaları aslında grup hakkında oluşması gereken fikirlerin birçoğunu tek başlarına ulaştırtabilirler gruba yabancı birine. Çok yaratıcı değiller, ama hayalgücüne hitap eden materyaller içeriyorlar. Wings Of Destiny harika bir ballad. Lione’in nefesli soft vokalleri de gerçekten lezzetli. The Dark Tower Of Abyss ise tamamen senfonik power metal normlarına uyan, bas gitarlarıyla fark yaratan bir parça. Albüme ismini veren kapanış parçası da çok renkli ve uzun bir parça. Mezzo-soprano hatun vokaller de tek kelimeyle harika uyumlu Lione’nin kontr-tenor ses aralığına.
20 yaşımdan önce az mı dinleyip hayallere dalardım bu albümü. Ama kritikte tabii o duyguları karıştırmamaya çalıştım. Hâlâ dinlerim aslında ara sıra da olsa bu albümü. Çok fazla eleştirilecek tarafı var, ama tuhaf bir çekiciliği de yok değil.
Gay metal diyen arkadaşlara: “Kılıcımı çektim, odamda bekliyorum.”
Arthur…
Kadro Fabio Lione: Vokal
Luca Turilli: Gitar
Alessandro Lotta: Bas
Alex Staropoli: Klavye
Daniele Carbonera: Davul
Şarkılar 01. Epicus Furor
02. Emerald Sword
03. Wisdom Of The Kings
04. Heroes Of The Lost Valley
1 - Entering The Waterfalls Realm
2 - The Dragons' Pride
05. Eternal Glory
06. Beyond The Gates Of Infinity
07. Wings Of Destiny
08. The Dark Tower Of Abyss
09. Riding The Winds Of Eternity
10. Symphony Of Enchanted Lands
1 - Tharos' Last Flight
2 - The Hymn Of The Warrior
3 - Rex Tremende
4 - The Immortal Fire
herhalde müzik zevkleri üzerinden insanlar ilişkilerini tanımlasalardı birbirimizin arch nemesisi falan olurduk hem de mitolojik merhalelerde tablolarımızı yaparlardı. ama vokal değerlendirmesi konusunda yeni bakış açısı kazandırdı bu kritik bana. akıcı ve çekici bu yazı için teşekkür ederiz.
bir power ve symphonic metal başyapıtı derim. bir daha da böyle bir şey yaratamadılar. stratovarius’un visions’ı blind guardian’ın nightfall in middle-earth’ü neyse bu grubun bu albümü de o dur.
klavyeci staropoli’nin çok derin bir klasik müzik bilgisi var. adam bildiğin enstrüman dahisi.
albümle ilgili vokaller dışında elle tutulur övdügün bir nokta olmamasına ragmen 8 puan alması garip. Blind guardian ve iced earth gbi grupları hala bayıla bayıla dinleyen birisi olarak albüm kapaklarındaki konseptleri-ki kapaklar da rezalet-, power yaklaşımı ve fantazi sevgisi dışında zerre ortak nokta göremedigim bir grup rhapsody. Bu grupların lafı açıldıgında isimlerinin anılması resmen kendileri için promosyon avantajı gibi geliyor bana. Yanlarına yaklaşmak hadlerine degil müzikal açıdan, anca konsept benzerliginden isim yaptılar bunca zaman bence.
üzerine düşecek derecede vokal konusu ile ilgilenmeyen herhangi bir metal dinleyicisinin neden sevebilecegini asla anlayamayacagım bir grup kısaca.
@Blakkheim, klavyeler ve vokalleri övdüm, baya övdüm. Gitarlar da iyi dedim. Tuhaf bir çekiciliği var dedim müzikleri için. Bunlar 8 vermeme yeten şeyler. Zaten avrupalı neo-klasik etkili power gruplarının YARISI klavyedir. Vokal de önemli bir yüzdeyi kaplar. O halde 8 vermem bence nesnel olarak gayet anlaşılır bişey. Şu gay olayını da bırakalım artık. Hiçbir korelasyon yok çünkü arada.
@Aeonian_Lich, telefondan görmemişim klavye paragrafını şimdi gördüm pardon. Gitar konusuna albümün kötü yanlarından bahsederken değinip, bir de çok iyi değil ama iyi falan diyince övdüğünü anlayamamışım.
Konu senin grubun benim grubum gibi bir noktaya gelmesin diye bir şey demiyorum. Kendi aramızda tartışırız :)
@Blakkheim, Ayrıca Iced Earth’ü de ben kıçıma layık görüyorum dinlemek için. Kulaklarım için baya bi alt klastalar bence. Bunlar hep göreceli şeyler ama.
ve kim ne derse desin ellerini iki yana açıp ince bir ses tonuyla büyünün gizemli dünyasını anlatan bir adam gay llkten başka bir şey çagrıştırmıyor bana.
ya yukarıdaki tartışma bence çok gereksiz Iced Earth ve Rhapsody of Fire’ın bu müziği icra ediş biçimleri tamamen farklı temellere dayanıyor.. Iced Earth’te gitarda melodi pek kullanılmıyor ve çok basit riffler var (Horror Show dışında tutulabilir) fakat Rhapsody ve diğer avrupalı gruplar gitar melodileri ve soloları kullanarak müzik ön plana çıkarılıyor. Ayrıca Iced Earth’ün kullandığı koro vokal olayları ve Matt Barlow’un vokal melodileri es geçilemez (hatta Tim Owens’ı beğenmesem de onun performansını da es geçmek mümkün değil).
Rhapsody’nin en iyi iki albümünden birisi bana kalırsa (öteki Dawn of Victory). Vokal, gitar, davul; her şey yerli yerinde.
Yazmayayım diyorum ama cidden çok ilginç. Yazı neredeyse baştan aşağı “hacı eskiden death, black dinlerdik de artık beynim kaldırmıyor” adamlarının power metal versiyonunu haklı çıkarsın diye yazılmış gibi.
İki şarkı yaratıcı değil denmiş, cidden merak ettiğimden soruyorum yaratıcı nasıl olunuyor? Pasif Agresif’in geneli tarafından çokça övülen Lost Horizon albümleri (ki ben de grubun hastasıyım) bu mantıkla çok mu yaratıcı oluyor? Türe değişiklik mi katıyor, nedir yani?
Beğenmemeyi, sevmemeyi, hatta bu yazıda barınmasa bile dalga geçmeyi anlıyorum da türe yenilik getireceğim diye iyice boka batan gruplar prim yaparken zamanında ortamı silip süpürmüş, cırtlak sesli power metal gruplarının tekeline son vermiş böyle bir grubun vasat olarak nitelendirilmesi çok ağırıma gidiyor. Umarım 5 sene sonra bugünün efsane diye nitelendirilen grupları da aynı sonu paylaşmazlar.
@gergedan,
“Yazmayayım diyorum ama cidden çok ilginç. Yazı neredeyse baştan aşağı “hacı eskiden death, black dinlerdik de artık beynim kaldırmıyor” adamlarının power metal versiyonunu haklı çıkarsın diye yazılmış gibi.”
Aslında öyle değil. Power metal kendi kendisini kısırdöngülere soktu, ve çıkışı da Angra gibi, Symphony X gibi prog-power eksenine kayabilenler bulabildi. Rhapsody ise son albümü hariç bayadır kendini tekrar etti sürekli. Hala dinliyorum ve tuhaf bir çekicilikleri var gibi şeyler de demişken böyle bir genellemeye dahil edilmek hoşuma gitmedi. Hele ki albüme de 8 not vermişken.
kritik, benim gibi bu grubu bilmeyenler için ziyadesiyle bilgi verici olmuş. linkleri verilmiş 2 şarkıyı da birer kez dinledim, yaptıkları müziği de power metal adına samimi buldum açıkçası.
herhalde müzik zevkleri üzerinden insanlar ilişkilerini tanımlasalardı birbirimizin arch nemesisi falan olurduk hem de mitolojik merhalelerde tablolarımızı yaparlardı. ama vokal değerlendirmesi konusunda yeni bakış açısı kazandırdı bu kritik bana. akıcı ve çekici bu yazı için teşekkür ederiz.
Güzel kritik olmuş. Ayrıca etiketlerde power metal ‘power metaql’ diye yaılmış.
bir power ve symphonic metal başyapıtı derim. bir daha da böyle bir şey yaratamadılar. stratovarius’un visions’ı blind guardian’ın nightfall in middle-earth’ü neyse bu grubun bu albümü de o dur.
klavyeci staropoli’nin çok derin bir klasik müzik bilgisi var. adam bildiğin enstrüman dahisi.
16.05.2011
@b, yav BG’nin Nightfall’unu bi ben mi sevemedim arkadaş? Somewhere far beyond’un yanında esamesi okunmaz o albümün.
albümle ilgili vokaller dışında elle tutulur övdügün bir nokta olmamasına ragmen 8 puan alması garip. Blind guardian ve iced earth gbi grupları hala bayıla bayıla dinleyen birisi olarak albüm kapaklarındaki konseptleri-ki kapaklar da rezalet-, power yaklaşımı ve fantazi sevgisi dışında zerre ortak nokta göremedigim bir grup rhapsody. Bu grupların lafı açıldıgında isimlerinin anılması resmen kendileri için promosyon avantajı gibi geliyor bana. Yanlarına yaklaşmak hadlerine degil müzikal açıdan, anca konsept benzerliginden isim yaptılar bunca zaman bence.
üzerine düşecek derecede vokal konusu ile ilgilenmeyen herhangi bir metal dinleyicisinin neden sevebilecegini asla anlayamayacagım bir grup kısaca.
15.05.2011
@Blakkheim, klavyeler ve vokalleri övdüm, baya övdüm. Gitarlar da iyi dedim. Tuhaf bir çekiciliği var dedim müzikleri için. Bunlar 8 vermeme yeten şeyler. Zaten avrupalı neo-klasik etkili power gruplarının YARISI klavyedir. Vokal de önemli bir yüzdeyi kaplar. O halde 8 vermem bence nesnel olarak gayet anlaşılır bişey. Şu gay olayını da bırakalım artık. Hiçbir korelasyon yok çünkü arada.
16.05.2011
@Aeonian_Lich, telefondan görmemişim klavye paragrafını şimdi gördüm pardon. Gitar konusuna albümün kötü yanlarından bahsederken değinip, bir de çok iyi değil ama iyi falan diyince övdüğünü anlayamamışım.
Konu senin grubun benim grubum gibi bir noktaya gelmesin diye bir şey demiyorum. Kendi aramızda tartışırız :)
16.05.2011
@Blakkheim, gitara iyi dediğim kısım, kötü bulduğum şeyler paragrafına ait değil. Neyse. :)
15.05.2011
@Blakkheim, Ayrıca Iced Earth’ü de ben kıçıma layık görüyorum dinlemek için. Kulaklarım için baya bi alt klastalar bence. Bunlar hep göreceli şeyler ama.
ve kim ne derse desin ellerini iki yana açıp ince bir ses tonuyla büyünün gizemli dünyasını anlatan bir adam gay llkten başka bir şey çagrıştırmıyor bana.
16.05.2011
@Blakkheim, + 827598269 (klavyede sonsuz işareti olmadığı için random bastım)
16.05.2011
@Blakkheim, frp oynarken ince sesli wizard bi arkadaş vardı yoksa…
ne homofobik adamlarsınız lan
ya yukarıdaki tartışma bence çok gereksiz Iced Earth ve Rhapsody of Fire’ın bu müziği icra ediş biçimleri tamamen farklı temellere dayanıyor.. Iced Earth’te gitarda melodi pek kullanılmıyor ve çok basit riffler var (Horror Show dışında tutulabilir) fakat Rhapsody ve diğer avrupalı gruplar gitar melodileri ve soloları kullanarak müzik ön plana çıkarılıyor. Ayrıca Iced Earth’ün kullandığı koro vokal olayları ve Matt Barlow’un vokal melodileri es geçilemez (hatta Tim Owens’ı beğenmesem de onun performansını da es geçmek mümkün değil).
“Gay metal diyen arkadaşlara: “Kılıcımı çektim, odamda bekliyorum.””
İlgili olabilecek yazılar
· RHAPSODY – Live In Canada 2005: The Dark Secret
· SYNTHPHONIA SUPREMA – Synthphony 001
· DIVINEFIRE – Hero
· NANOWAR – Other Bands Play, Nanowar Gay
· TURISAS – The Varangian Way
· DRAGONFORCE – Inhuman Rampage
sonuç: madem gaymetal diil o zaman ilgili olabilecek yazılarda neden “other bands play nanowa gay” var…
16.05.2011
@blackroseimmortal, tespite bak
Rhapsody’nin en iyi iki albümünden birisi bana kalırsa (öteki Dawn of Victory). Vokal, gitar, davul; her şey yerli yerinde.
Yazmayayım diyorum ama cidden çok ilginç. Yazı neredeyse baştan aşağı “hacı eskiden death, black dinlerdik de artık beynim kaldırmıyor” adamlarının power metal versiyonunu haklı çıkarsın diye yazılmış gibi.
İki şarkı yaratıcı değil denmiş, cidden merak ettiğimden soruyorum yaratıcı nasıl olunuyor? Pasif Agresif’in geneli tarafından çokça övülen Lost Horizon albümleri (ki ben de grubun hastasıyım) bu mantıkla çok mu yaratıcı oluyor? Türe değişiklik mi katıyor, nedir yani?
Beğenmemeyi, sevmemeyi, hatta bu yazıda barınmasa bile dalga geçmeyi anlıyorum da türe yenilik getireceğim diye iyice boka batan gruplar prim yaparken zamanında ortamı silip süpürmüş, cırtlak sesli power metal gruplarının tekeline son vermiş böyle bir grubun vasat olarak nitelendirilmesi çok ağırıma gidiyor. Umarım 5 sene sonra bugünün efsane diye nitelendirilen grupları da aynı sonu paylaşmazlar.
16.05.2011
@gergedan,
“Yazmayayım diyorum ama cidden çok ilginç. Yazı neredeyse baştan aşağı “hacı eskiden death, black dinlerdik de artık beynim kaldırmıyor” adamlarının power metal versiyonunu haklı çıkarsın diye yazılmış gibi.”
Aslında öyle değil. Power metal kendi kendisini kısırdöngülere soktu, ve çıkışı da Angra gibi, Symphony X gibi prog-power eksenine kayabilenler bulabildi. Rhapsody ise son albümü hariç bayadır kendini tekrar etti sürekli. Hala dinliyorum ve tuhaf bir çekicilikleri var gibi şeyler de demişken böyle bir genellemeye dahil edilmek hoşuma gitmedi. Hele ki albüme de 8 not vermişken.
kritik, benim gibi bu grubu bilmeyenler için ziyadesiyle bilgi verici olmuş. linkleri verilmiş 2 şarkıyı da birer kez dinledim, yaptıkları müziği de power metal adına samimi buldum açıkçası.
http://www.youtube.com/watch?v=zzcNHDKbvtg&feature=g-user-u
rhapsody tur tarihlerini bir video aracılığı ile yayınladı.