Bugün sizlere 2000’li yıllarda çıkan en iyi albümlerden birini, 2006 çıkışlı “Materia”yı tanıtacağım.
İtalyan grup Novembre, bu albümden önceki müzikal geçmişinde doom/gotik/death metal ağırlıklı bir müzik yaparken, bu albümde, içinde melankoli ve gotik de dahil olmak üzere çeşitli tatlar barındıran, yani daha önceki stiline benzer ama death etkileşimlerinin neredeyse hiç olmadığı, progresif rock/metal tarzı bir sound’a yönelmiş durumda. Birkaç yerde karşımıza çıkan scream vokaller dışında, albümün tamamında clean vokaller hakim. Dolayısıyla bu durum, grubun daha geniş bir kitleye hitap edebilmesini sağlıyor.
Albümdeki beste kalitesi, düzenlemeler ve geçişler o kadar iyi ki, grup bunun için baya emek vermiş gözüküyor. Bir gruptan beklenebilecek en iyi şeylerden biri olan grup içi kimyanın ne kadar üst seviyede olduğunu, şarkıları dinledikçe görebilirsiniz. Öyle ki albümde bırakın kötüyü, vasat şarkı yok. Daha da önemlisi, albüm öyle bir duygu yoğunluğu içeriyor ve şarkılar sizi öyle bir çekiyor ki, gerçekten bu albümü dinleyip de öyle hemen bırakmanız çok zor. Hatta bırakmanız çok zor, ben hâlâ bırakamadım mesela.
Albümde dikkat çeken en önemli noktalardan biri, hemen hemen her şarkının ortasına doğru temponun düşüp, şarkıların duraklaması ve yeniden hareketlenmesi. Zaten albüm genelinde bu tarz tempo değişiklikleri sıkça yaşanıyor. Bunun haricinde, kendimi genellikle gitaristlerle özdeşleştiren biri olarak, bu albümde Carmelo Orlando’nun vokal performansının gerçekten muhteşem olduğunu söylemeliyim. Carmelo resmen destan yazmış bu albümde. Kesinlikle hayatımda dinlediğim en hisli, en dokunaklı, en güzel vokallerden biri. Kardeşi Guiseppe’nin de bateride ona çok iyi eşlik ettiğini söylemeliyim, yoksa kardeşler arasında biraz ayrımcılık yapmış gibi olurum. Bu kadar temponun inip çıktığı bir müzikte baterinin önemini düşünürsek, Guiseppe’nin de hakkını vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Ama gene de safımı belirteyim, Carmelo bu grup için çok ama çok değerli; şarkı yazımı, şarkı sözleri ve de vokalleri üstlenmesinden ötürü.
Bütün şarkıların güzel olduğunu söyledim ama açılış parçası Verne’yle birlikte, birbirini takip eden Aquamarine, Jules ve Geppetto benim favorilerim. Hele Geppetto’nun 4:40’la 5:55 arası, intiharlık rifler listesinde ilk 10’a kafadan girer. Öyle duygusal bir bölüm ki, orayı her dinleyişimde etkileniyorum. Aynı şekilde Croma şarkısına da dikkat diyorum, çok damar bir şarkı.
Solo gitarlar, albümde çoğunlukla bol reverb’lü bir tonda çalınmış. Açıkçası bu seçimin, şarkılara güzel bir hava kattığını düşünüyorum. İyi gitar çalmak için illa virtüözlük sınırında gezinmek gerekmediğini gösteren işte bir başka örnek daha. Benzer şekilde “bu olmasaydı iyi olurdu” diyebileceğiniz bir tane gereksiz gitar rifi yok, gitar tonları şahane. Albümün genel olarak prodüksiyon kalitesi de çok iyi, kısacası insanüstü bir albümle karşı karşıyayız arkadaşlar.
Kritiği yavaş yavaş sonlandırırken, “Materia”nın tıpkı Katatonia’nın bazı dönemlerinde olduğu gibi, en hareketli şarkısında bile garip bir melankolik hava barındırdığını söylemeliyim. Tabii bunun en önemli sebebi, Carmelo’nun o büyülü sesi. Ama albümün sadece doom metal sound’unu içermediğini belirtmeliyim ki, bu tarzı sevmeyenler albümden uzaklaşmasın. Neticede Novembre, farklı türlerin sentezini yaptığı müziğinde, kendi orijinalliğini katan ender gruplardan biri.
Evet, sonuç olarak karşımızda 1 saati aşkın süresiyle, bir kez dinlediğinizde eminim ki birkaç kez daha dinlemek isteyeceğiniz, bağımlılık yaratan, gayet ruhlu ve kaliteli bir albüm var. Öyle ki bu albümü dinlemekten, bir sonraki “The Blue” albümünü doğru düzgün dinlemeye fırsat bulamadım. Umarım siz bulursunuz diyor ve puanımı veriyorum.
ben bu albüme youtube üzerinden rastgele bir şekilde denk gelmiştim. sanırım bir seneden uzun bir süre oldu. hala playlistlerim de mevcuttur. sağlam albüm, hele o açılışı yok mu… bitirir adamı bitirir.
grubun diğer albümlerini dinlemediğim için bana bu albüme 10/10 vermek biraz absürt geldi. diğerlerini de bi’ hatim edeyim, sonra oy veririm.
Aquamarine hayatta en sevdiğim şarkılardan biri. Anılı manılı böyle psikopat gibi seviyorum.
Gerçekten çok iyi, benim de çok sevdiğim bir albümdür, favorim ise Jules.
verne dinleyip etkilenmeyen varsa insanlıktan istifa etsin.
Hocam çok iyi anlatmışsın Novembre’Yi..yazmadan geçmeyim dedim..favorim ise hep ”vazgeçilmezim!! Nothijngrad..
Dinleyeyim bari. Merak ettim. “Kafası var” gibi gözüküyor.
Aquamarine hatrına bu yorumu buraya bırakıyorum. Saygılar.
ben bu albüme youtube üzerinden rastgele bir şekilde denk gelmiştim. sanırım bir seneden uzun bir süre oldu. hala playlistlerim de mevcuttur. sağlam albüm, hele o açılışı yok mu… bitirir adamı bitirir.
grubun diğer albümlerini dinlemediğim için bana bu albüme 10/10 vermek biraz absürt geldi. diğerlerini de bi’ hatim edeyim, sonra oy veririm.
14.08.2020
@killyourselfchuck, tamam, 2000′li yılların en iyi albümlerinden birisi.
Buyuk anisi oldugu icin artik Aquamarine dinleyemiyorum. Onun disinda tam puanlik bir sanat eseri.
Mevsimi gelmiş.