# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
KAMELOT – Poetry for the Poisoned
| 20.05.2011

Zehirlenmişlere.

Özgür DURAKOĞULLARI

En sevdiğim birkaç gruptan biri olan Kamelot’un bir albümünün daha kritiğini yapmanın zamanı geldiğini düşündüğümde, acaba “The Black Halo” veya “Karma” gibi çok sevdiğim eserlerin mi, yoksa genelin aksine pek beğenmediğim “Epica” albümünün mü kritiğini yapsam diye arada kaldım. Ama sağduyum, yakın zamanda çıkmış “Poetry For The Poisoned” kritiğini yapmamın daha yerinde olduğunda karar kıldı. Ne de olsa yeni albümleri, son albümleri. Bir kişiye bile merak ettirip belki albüm aldırırsam kardır diye düşünüyorum. (Bu kadar açık sözlülük de fazla ama aaa)

Öncelikle Kamelot’un şu andaki çalkantılı durumundan bahsedelim biraz. Uzun aylardır bitkinliğe dayalı depresyon ve panik ataklar yüzünden gruptan kopuk, Norveç’de ailesiyle takılan vokalist Roy Khan yakın zamanda gruptan ayrıldığını açıkladı. Grup şu anda ciddi bir eşikte bulunuyor. Ses olarak Khan’ın mirasını devralıp harikalar yaratabilecek bir vokalist elbette bulabilirler, ama Khan’ın sahne karizması olayı biraz kastırıyor. Zira bilindiği gibi Khan, adeta tapılan bir sahne karizmasına sahip bir vokalist. Şu anda turnede gruba destek olan Fabio Lione, ses olarak isteneni verse de sahne duruşu bakımından pek Khan etkisi yaratabilecek bir vokalist değil. Kaldı ki zaten kendi ana grubu RHAPSODY OF FIRE’ın da işleri iyi gidiyor. Zannederim grup onunla olan birlikteliğini daimileştirme niyetinde değildir.

Aslında eski mistik, ortaçağ havasındaki albümlerden sonra “Karma” ile başlayan, “Epica” ile devam eden ve “The Black Halo” ile zirve yapan gotik, karanlık, teatral hava grubun diskografisinde bir tuhaf durum oluşturdu. Zira vokalde doğal ve rahat pesler, ama power metalde çok alışıldık olan tizlerin zorlanması olayı Kamelot’u bildiğimiz power metal kalıplarında değerlendirmemize yol açarken, bahsettiğim albümle birlikte pesler derinleştikçe derinleşmeye, tizler ise daha kaotik vibratolu bir forma bürünmeye başladı vokallerde. Şimdi 40 yaşına geldi vokalist, doğaldır diyeceğim; ama Lione’nin de yaşı vardır minimum o civarda. Yani yaş elbette etkilidir, ama kendine bakman, psikolojik yapı, hayata bakış açısı gibi zibilyon tane şey bir insan sesi üstünde etkili olabiliyor. Hatta bir günde ses karakterinizin değişmesi bile rastlanmayan durumlar değilmiş, uzmanların deyişlerine göre. “Khan, sen çok değiştin artık!” (Fakat Mark Boals’ın 52 yaşında, 20’lerindeki performansı gösterebilmesi???)

“Poetry For The Poisoned” beni gerçekten şaşırttı. Ama maalesef bu negatif ağırlıklı bir şaşkınlık. Zira albümde en beğendiğim şey gitar soloları oldu. Buna çok şaşıyorum, zira vokalistine, klavyecisine, albümlerindeki nehir gibi akan parça dizilişlerine hayran olduğum grubun yeni albümünde en beğendiğim şeyin gitar soloları olacağı söylenseydi buna gülerdim. Ama yok lan, gülesim de gelmiyor. Şaşırdım diyeyim, neyse.

Giriş parçası gayet gaz bir parça. Klibi de çok güzel. Ama vokalist Khan’ın demonik makyajı ve klipteki oyunculuğu, ve birkaç ay sonrasında kendini iyiden iyiye dine adaması olayı gerçekten dikkat çekici durumlar. Acaba kendini “poisoned” (zehirlenmiş) hissediyordu da “newborn christian” olunca “cured” (iyileşmiş) mu gördü bilemiyorum. Neyse umarım ihtiyaç duyduğu belli olan huzuru bulmuştur…

The Zodiac parçasında dev vokalist Jon Oliva’nın “twisted” vokalleri muazzam olmuş. Khan ile de çok uymuş ses karakterleri bence. House On A Hill ise, Simone – Khan düetleri arasından en beğendiğim şarkı olmuş durumda. (The Haunting’den iyi bence, evet.) Seal Of Woven Years ise albümün en dinamik, en gaz ve en ayrıksı parçası. Hafiften CONCEPTION’u da anımsatmıyor değil.

Neyse uzatmayalım, ben 4 şarkı dışında albümü pek tutmadım. Prodüksiyon falan iyi, dinlenebilirliği de fena değil parçaların. Ama asla “Ghost Opera”, “Karma”, “The Black Halo” ayarında bir çekiciliği de yok.

Bir sonraki albümlerinden de umutluyum şahsen. Gitarist Youngblood’a neler olmuşsa adam solo atmayı öğrenmiş. Klavyeciyi de biraz iyi kullandılar mıydı, yeni vokalist de iyi oldu mu her şey süper olur. Ben Youngblood’a güveniyorum. Bulacaktır gruba yakışan bir vokalist.

6,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.90/10, Toplam oy: 49)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2010
Şirket
Edel Records
Kadro
Roy Khan: Vokal
Thomas Youngblood: Gitar
Sean Tibbetts: Bas
Casey Grillo: Davul
Oliver Palotai: Klavye
Şarkılar
1. "The Great Pandemonium" 
2. "If Tomorrow Came"  
3. "Dear Editor"  
4. "The Zodiac"  
5. "Hunter's Season" 
6. "House On A Hill" 
7. "Necropolis"  
8. "My Train Of Thoughts"  
9. "Seal Of Woven Years"  
10. "Poetry For The Poisoned, Pt. I: Incubus"  
11. "Poetry For The Poisoned, Pt. II: So Long"
12. "Poetry For The Poisoned, Pt. III: All Is Over" 
13. "Poetry For The Poisoned, Pt. IV: Dissection"  
14. "Once Upon A Time"  
15. "Where The Wild Roses Grow" 
  Yorum alanı

“KAMELOT – Poetry for the Poisoned” yazısına 5 yorum var

  1. Gustav Mahler says:

    Dinlediğim en kötü albümleriydi sanırım bu albüm zaten bu albümden sonra power metalden ve guruptan baya bi soğumuştum.

  2. Berat Mutluhan Seferoğlu says:

    Youngblood demişken dayanamadım: http://www.youtube.com/watch?v=GkdmZ8LDQAU

  3. b says:

    puan çok düşük olmuş. bana göre “epica”, “karma” gibi albümlerden daha iyidir. neden kötü olsun ki anlamadım. 8/10

    Aeonian_Lich

    @b, Epica’ya 7 verirdim sanırım. Ama Karma bildiğin 9′luk albüm bence. :)

  4. masteroforion says:

    Benim de en sevdiğim albümleri Epica

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.