# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
STEVE VAI – Alien Love Secrets EP
| 05.04.2011

Böyle EP’ye can kurban.

Lisedeyken sıra arkadaşım bana Satriani’nin “Surfing With The Alien” kasedini vermişti. Gel zaman git zaman dinliyorum kasedi ama hiçbir şey anlamıyorum dinlediğimden.Tabii o zamanlar solo diye bir kavram yoktu beynimizde. “Abi o Master Of Puppets’ın ortasındaki melodi ne güzel di mi ya” diye söylenirken mahalledeki arkadaşıma, “Evet süper bi solo abi” dediğinde solo kavramıyla tanışmıştım.

Sonra o kasedi bir iki kez daha dinledim ve aniden sanki vahiy gelmişçesine kasetten zevk almaya başladım. Artık gitar soloları kanımla birlikte damarlarımda dolaşıyordu (klişe mode: on).

Mahalledeki arkadaşımdan ne zaman CD istesem “Bunda solo var mı, bak yoksa verme sakın” gibi abidik gubidik cümleler sarfediyodum ki, adamın elinde tuttuğu CD’ler “Reign In Blood” falan gibi albümlerdi. Aklıma sokayım diyorum şimdi düşününce. Hala arkadaşlarım bana zaman zaman “Sen git solo dinle “ gibisinden laf sokarlar.

Neyse bu sıra arkadaşım bana daha sonra “Alien Love Secrets” albümünü verdi. Daha ilk dinlememle “Vay .mına koyim” dedim. “Niye daha önce bunu vermedin lan pezevenk?” diyerek hem Satriani’yi 5 dakikada sattım, hem de arkadaşıma yüklendim (bkz: nizami şarj). Neden daha çok sevmiştim? Çünkü Steve Vai aralıksız, durmadan, daha uzun ve daha manyak sololar atabiliyordu ki bu, müzikten anlamayan bir solo manyağının isteyeceği tek şeydi. Şimdi de pek anladığımız yok gerçi de neyse. İşte bu şekilde başlayan tanışıklığın ardından lafı uzatmadan albüme geçiyorum, çünkü “Ooo herkes böyle hayat hikayesini yazarsa işimiz var” dediğinizi duyar gibi oluyorum (klişe mode : hala on) ve paragrafı bitiriyorum.

EP’de 7 şarkı var. Açılışı Bad Horsie yapıyor. Bu şarkıda Steve, huysuz bi atın çıkaracağı kişnemeler falan yapıyor gitarıyla. Gayet eğlenceli bir parça. En üst telin akordunun düşürüldüğünü ve şu blues’cuların (“işte o blues’cular” demediğim kaldı, Zaman gazetesiyle yarışırım bu konuda heralde) kullandığı slide bar’ın da şarkının ritim kısımlarında kullanıldığını belirtelim. Akabinde benim dinlemekten bıkmadığım rif manyağı Juice giriyor. Daha önce Satriani’nin Satch Boogie şarkısı için düşünürdüm “Ulan her türlü gitar tekniği var bu şarkıda” diye. Ama inanın ki Juice bayrağı fersah fersah ileriye taşıyor. Eğer biri bu şarkıyı çalabiliyorsa o adam neredeyse rock müziğin bütün tekniklerini yalayıp yutmuş demektir.

3. şarkımız ise bence harika bir kompozisyon olan Die To Live. Ortasındaki fusion’vari solosuyla, her şeyiyle (bkz: Seni her yerinden öpüyorum Rüştü) nefis bir şarkı. 4. şarkımız The Boy From Seattle. Bu şarkıda clean tonlu gitarıyla tatlı tatlı çalıyor Steve abimiz. Tabii tek sesler, çift sesler, akorlar birbirleriyle Barcelona’vari pas alıp verir gibi gayet uyumlular. Yalnız şarkının ortasındaki bol distortion reverb’lü solo baya etkileyici ki bunu söylemeden geçmek olmaz.

Akabinde hayli orijinal bir fikirle ortaya çıkarılarak yapılmış olan Ya-Yo Gakk şarkısı başlıyor. Bu şarkıda almış çocuğunu beraber Steve, “Hadi çocuğum pikniğe gidiyoruz” diye kekleyip, çocuğa stüdyoda şarkı söyletmiş. Adından da belli zaten, Ya-Yo Gakk diye şarkı mı olur lan? Çocuk mu kandırıyon burada? Oyun mu oynuyoruz lan it?… Niye sinirlendiysem durduk yere ben de anlamadım şimdi.

Steve’in veletlerini bu şarkının klibinde görebilirsiniz, zaten Steve Vai bu albümdeki her şarkıya klip çekmiş maşallah. Tabii tek mekanlık klipler bunlar öyle çok şey beklemeyin. Adam da heralde “Ulan ilerde YouTube gibi bir şey icad olur, biz çekelim hepsine n’olur n’olmaz” ya da “Ulan ilerde böyle bir albüm yapamayız, ben de anlamadım nasıl yaptığımı çekelim hepsine klip” diye de düşünmüş olabilir. Bu arada Steve Vai bu laflarım üzerine gelip bana dava açsa hiçbir şey diyemem, zira taşak oğlanı yaptık herifi burada.

Neyse devam edelim. 6. parça gayet ilginç bir şekilde Steve Vai’ın ağzıyla çıkardığı “yai yai yao” gibi seslerle başlayan Kill The Guy With The Ball, The God Eaters. Bu şarkının ilk bölümünün baya ilginç, progresif, sert bir şarkı olduğunu, Steve Vai’ın adeta çıldırdığını söyleyebiliriz. Davul da bu şarkıda coşmuş durumda. 2. bölümde ise Steve adeta ana kuzusuna dönmüş ve ilk bölümün aksine sadece birkaç notayla istediklerini anlatan bir tavır içinde.

Son şarkımız ise efsanevi Tender Surrender. Clean tonla sakin başlayan ama sonra “bu nasıl bir solodur böyle” diyerek, yıllarca playlist’lerde loop’a aldığımız bir şarkı. Ben bu şarkının sonunda Steve Vai’ın gitarıyla, kanatlanan kaz ya da ördek sesleri çıkartarak aslında kendisinin bu dünyadan uzaklaştığını hayal ettim zihnimde, bilmiyorum siz ne dersiniz. Neticeye gel diyenler için, notum bu:

malavuranga

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.25/10, Toplam oy: 57)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1995
Şirket
Relativity
Kadro
Steve Vai: Gitar, bas, klavye, davul programlama

Konuklar:
Deen Castronovo: Davul (Die to Live, Kill The Guy With The Ball / The God Eaters, Tender Surrender)
Julian Vai: Bağırış, gülme, vs. (Ya-Yo-Gakk)
Tommy Mars: Klavye (Tender Surrender)
Şarkılar
1. "Bad Horsie"
2. "Juice"
3. "Die to Live"
4. "The Boy from Seattle"
5. "Ya-Yo Gakk"
6. "Kill the Guy with the Ball/The God Eaters"
7. "Tender Surrender"
  Yorum alanı

“STEVE VAI – Alien Love Secrets EP” yazısına 8 yorum var

  1. Aeonian_Lich says:

    Geyik soslu bir stile göre oldukça başarılı ve okunması keyifli bir kritik olduğunu söyleyebilirim. Ama sezgilerim bana, albümü çok fazla övme motivasyonuyla işin kurgusal yönüne başlandığını, ama sonra bir otokontrol mekanizmasıyla (belki içsel bir “antipati çekerim” ya da “zorla beğendirmeey çalışırsam ters teper” dürtüsüyle) “sikerim ya” deyip “relax mode on” şeklinde geyik boynuzlarıyla süslü bir imaja büründürüldüğünü sezinledim yazının. (Detaylı sallıyım da (sezgiymiş peh)saladığım belli olmasın, herkes ciddi bir çıkarım sansın mode on)

    malavuranga

    @Aeonian_Lich, valla bundan sonraki yazılarımda da geyik olacak. açıkçası albüm hakkında okuyucunun merakını giderecek bilgi ve yorumlar olacak ama sadece o şekilde düz bir yazı olmasını istemiyorum. millet okuduğunda tebessüm etsin, az gülsün ne biliyim rahatlasın istiyorum. senin dediğin gibi geyik soslu bir stil ya da daşşak stayla da diyebiliriz :)

  2. Bad Horsie’ye aşığım. Bir de sitedeki ilk Vai yazısı olması vesilesiyle, Bostancı konseri nebçimdi lan.

  3. Steve Vai ile ilgili her şey 10 üzerinden 10 puan. Böyle de şuursuz bir fanıyım.

  4. nekropunk says:

    tam şov adamı sahne adamısın sıtiiv.

  5. suptortion says:

    Ateist olmama rağmen ”For the love of god” parçası beni allah katına çıkarır her dinlemem de…Muhteşemdir benim için Steve Vai….Onun kuru gürültüsünü bile saygı duyarım ben….

  6. suptortion says:

    ”Malavuranga” isimli arkadaşın kritiğinide beyendim eğlenceli.Dediği gibi tebessüm ettirdi bana….Bu arada ”Malavuranga” ne demek sahi?

    Ufuk Sönmez

    @suptortion, ee malavuranga, afrikalı bazı kabilelerin yahudilikteki ağlama duvarı olayını birebir kopyalayıp, yalnız duvara fazla yakınlaşıp, sürtünme seviyesine geldikleri bir inanç biçimi. din olarak kabul edilebilir mi bilmiyorum ama benim aklıma malavuranga gelince, 31 numaralı formasıyla kamerunlu bir forvet oyuncusu geliyor. ahaha muhabbete gel ya.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.