Çıkacak olan yeni albüm öncesinde her Morbid Angel haberinde heyecan basıyor, soğuk terler, kasılmalar yaşıyorum. Ne kadar isyan etsem de gelemedi bir türlü. Grup son olarak bir çok dinleyicisini tatmin etmeyen “Heretic”i çıkarıp bizi sonsuz uzay boşluğuna salmıştı.
Uzun zamandır planlıyordum bu yazıyı. Aynı Immolation’ın “Majesty And Decay” albümünde yaptığım gibi sürekli bir şeyler ekleyip, çıkarıyordum. Bir yandan da “Lan ben bunu bitirene kadar başkası yazacak, ben de bütün bu yazdıklarımla kalacam” diye içten içten kıllanıyorum. Sitede Morbid Angel kritiği olmaması bir eksiklik olmasına rağmen, yazma olayı bana kaldığından ve Morbid Angel hayatımda en sevdiğim grup olduğundan, durumdan gayet memnunum
“Ya Morbid Angel olmasaydı” diye merak ediyorum. Bugün çok fazla dinleyici kitlesine sahip olan Nile, Behemoth, Suffocation, Immolation ve zilyon tane daha demirbaş grup ortaya çıkabilir miydi? Ya da çıksa bile nasıl bir sound’a sahip olurlardı?
Morbid Angel’ın müzikal yapısına gelir ve 90′lı yılların öncesi döneme bakarsak, o yıllarda çıkan ve death metale en yakın duran grup ve albümlerin aslında büyük ölçüde thrash metal olduğunu görüyoruz. Possessed’in “Seven Churches”ı ilk death metal albümü olarak geçer. Fakat pek death metal ile alakası olmayıp, thrash, hatta belki de black metal sayılabilecek bir yapıya sahipti. Death’in “Scream Bloody Gore”u ya da “Leprosy”si de hakeza thrash metal yoğunluğunda albümlerdi. 1989 yılında ise gidişatı tamamiyle değiştiren “Altars Of Madness” çıktı. Bu albüm şu ana kadar çıkan hiçbir death metal albümüne benzemiyordu. Speed metal, black metal ve thrash metalin farklı yönlerini alarak o zamanın çok çok ötesinde bir tür ortaya çıkarmışlardı. Farklı armoniler, sürekli değişen rifler, Hendrix-vari sololar, blast kullanımı gibi o zamanlarda az rastlanan, hatta yok denebilecek özelliklere sahipti albüm. Hızlı davul çalabilenlerin çok az olduğu, Pete Sandoval’ın ise hayvanlar gibi blast beat yaptığını bir zamandı.
Çok farklı tarzı ve gitarıyla zamanı kontrol edebilme yeteneği olan Trey Azaghtoth, bir çok büyük gitarist gibi 16 yaşında kendi kendine öğrendiği gitarla yeni bir bakış açısı getirmiş, wing tapping sololarıyla, wind rift rifleriyle, anti-vacuum mic’ing tekniği ile yeni bir boyut içinde boyut atlatmıştı. Azaghtoth’un diğer death metal gitaristlerinden daha fazla övgü alması gerekir, bunun da nedeni her zaman tek başına çalışmış ve bağımsız bir müzik yaratmış olmasıdır.
Benim için başta Morbid Angel olmak üzere bazı gruplar sadece müzik değildir, ötesindedir. Mesela Tool, Pink Floyd gibi grupların dinleyicisi olsaydım ve bu durumu anlatmaya çalışsaydım, sanırım anlatamazdım. Bu türdeki grupların benim için liste başlarından birisi de Morbid Angel. Zor da olsa yazının ilerleyen bölümlerinde anlatmaya çalışacağım.
“Covenant”, 500.000 satmış bir albüm. Tekrarlıyorum, çünkü bu bir Michael Jackson ya da Lady Gaga albümü değil. Bir “death metal” albümü. Death metal seven veya dinleyen kişilerin harici kimsenin bilmediği, tanımadığı, hatta tanısa da gürültüden başka bir şey bulamadığı bir müzik türü. Albümün bu denli önem taşımasının nedeni ise Trey Azagthoth’un bir müzik dehası olması. Zaten Trey bu dâhiliğini 90′lı yılların başından sonuna kadar durmak bilmeksizin konuşturdu ve kendinden yeterince bahsettirdi.
Pete’den olsun, Trey’den olsun az çok bahsettim, övdüm. Sıra geldi grubun vokalisti David Vincent’a. David normal bir vatandaş iken bir süre sonra karanlık işlere girmiş, serseri olmuş, Satanist olmuş, rahiplik filan gibi işlerle uğraşmaya başlamıştı. Kendisi hakkında sıklıkla Nazi düşüncesini benimsediği dedikoduları yayılsa da David bunun hakkında yorum yapmaktan hep kaçındı, ya da yapmadı. “Altars of Madness” sonrası sigarayı bırakan David’in sesinde fark edilir derecede gelişme ve vahşileşme görülüyor. Harsh vokal adını verdiğimiz önceki hırıltılı brutal vokali gitmiş, yerine baya baya derinden çıkan, daha dolu bir brutal vokal gelmişti. Tabii bu vokaline uzun süre sahip olamadı.
Evet, bir sürü şey anlattım, kısa bilgiler verdim, geyik yaptım, hatta başka bir gruba yapmayacağım muameleyi yaptım lan daha ne yapayım. Neyse artık albüme kesin girizgâh yapmanın zamanı geldi. Asıl şimdi başlıyoruz.
Bu albüm aslında Morbid Angel açısından zorlu bir döneme denk gelmiştir. Neden dersek; grup “Blessed Are the Sick”den sonra 2 yıl boyunca hiç durmadan turlamış, ikinci gitaristi Richard Brunelle’i kaybetmiş ve Trey tek gitarist olarak devam etmeye karar vermişti. Bir diğeri ise Morbid Angel’ın genel olarak konseptini yansıtan Satanizm (bu albümde daha az), H. P. Lovecraft ve Sümer mitolojisininden sıyrılıp, David’in daha kişisel, özellikle de Hristiyanlık öncesi Roma dönemi ve Yahudi karşıtlığı sözler yazmaya başlamasıydı. Bu nedenledir ki vokallerin daha içten, daha hissedilerek yapıldığı fark ediliyor.
Gelelim kısaca parça parça analize
Rapture özünde Satanizm olan ve albümün ilk klibinin de çekildiği bu şarkı, albümün en hızlı parçalarından biri. Sürekli dur kalklarla aksak aksak ilerleyip Trey’in 1.55′te başladığı ve tremolo koluyla yaptığı solo altına rif hayvanlıklarıyla insanı delirtip birbirinden ilginç gitar şovlarına sahne oluyor ve en sondaki windrift ile kapanış yapıyor.
Pain Divine “Altars of Madness” dönemini hatırlatan bu parça klasik müziğe benzer armonik riflerle blast beat’i harmanlamış. Hızlı, brutal ve kompleks bir şarkı. Morbid Angel denince akla ilk gelmesi gerekenlerden. Bir de, “DIVINEE!! PAAAINNNN!!”
World of Shit (The Promised Land) ağır bir sludge rifi ile başlayan, ardından da son sürat hızlanan bu şarkı albümdeki favorilerimden biri. Hatta morbid Angel’ın en iyi parçalarından biri. Rapture’ı anımsatan dur kalklarıyla bir anda hızlanıp sonlara doğru tam yavaşlamışken son sürat bitiyor. Bu parçada David’in Yahudiliğe olan öfkesi sözlerden fazlasıyla anlaşılıyor.
Vengeance Is Mine hıza odaklı ve çok olağan dışı olmayan bu şarkıda David Vincent efendisine sesleniyor ve onun kılıcı olup intikam yemini ediyor adeta.
The Lion’s Den başka bir hıza odaklı ve David Vincent elinden çıkma parça. Hristiyanlık öncesi Roma döneminden bahsediliyor ve Eski Roma adeti olan Hristiyanları aslanlarla dolu arenaya atma teması gibi fantastik ögeleri barındırıyor.
Blood on my Hands, “Domination” dönemini hatırlatan bir parça. Trey Azagthoth’un gitar kullanımında aştığı bu parçada ritimler bir geri bir ileri olmak üzere sürekli değişiyor. Pete Sandoval’ın en iyi performanslarından birisi de burada gizli.
Angel of Disease, pek çok elementin bir araya geldiği bu parça Sümer mitolojisi ile ilgili. “Blessed Are the Sick” albümünden kaçıp gelmiş gibi duruyor. Pek “Covenant” ile alâkalı bir şarkı değil. Mike Browning’li döneme ait olan bu şarkı yeniden düzenlenip şekle şemale sokulmuş. Albümün belki de en can alıcı parçası denilebilir. Farklı vokal kullanımı ve cazımsı ritimler Morbid Angel açısından pek rastlanmadık, deneysel işler denilebilir. Ayrıca en çılgın sololar ve rifler de bu şarkıda bulunuyor. En Morbid Angel olmayan parça diyebiliriz.
Sworn to the Black albümde bir diğer farklı, öne çıkan parça. Davulla birlikte ritim gitarin coştuğu sağdan soldan windrift efeklerinin geldiği bir şarkı. 1.55′den sonra başlayan gitar solosu ve 2.30′dan sonra başlayıp yine ileri geri giden ritim nasıl bir kanırtmadır arkadaş? Tek kelimeyle mükemmel. Tekrar Ancient Ones’a göndermelerle başlayan sözleriyle, biraz ırkçılık kokmuyor değil.
Nar Mattaru fırtına öncesi sessizliğini yaratıyor. Tam anlamını bilmesem de Necromicon’la ilgili. Ambiyans-atmosferik bir çalışma.
God of Emptiness… Başyapıt! Yapılmış en iyi death metal şarkılarından biri! Nasıl atıldığını anlayamadığınız, ağırdan insanın içine işleyen rifler, David Vincent’in efektlenmiş şeytani vokalleri sayesinde atmosferin derinliklerine sürüklüyor.
Sanırım derdimi az çok anlattım. Morbid Angel albüm kronolojisi olarak Slayer’ınkine benzer aslında. İlk iki albümlerini saymazsak, Slayer’ın çiğ-orijinal tınısı ve en iyi albümü olan “Reign in Blood” – “Altars of Madness”, daha teknik ve farklı albümü olan “South of Heaven” – “Blessed Are the Sick”, oturaklı sound olarak da “Seasons in the Abyss” – “Covenant”la karşılaştırılabilir.
Kısacası Morbid Angel dünyanın en büyük death metal grubudur.
Bir sonraki Morbid Angel kritiğinde görüşmek üzere.
Kadro David Vincent: Vokal, bas
Trey Azagthoth: Gitar
Pete Sandoval: Davul
Şarkılar 01 – Rapture
02 - Pain Divine
03 - World Of Shit (The Promised Land)
04 - Vengeance Is Mine
05 - The Lions Den
06 - Blood On My Hands
07 - Angel Of Disease
08 - Sworn To The Black
09 - Nar Mattaru
10 - God Of Emptiness
Başlık çok iyi olmuş, sonunda Morbid Angel kritiğimiz oldu sağolasın. Bilerek klip veya canlı video koymadım yazıya çünkü God of Emptiness klibi orijinalinden kısa, canlı kayıtlarda da Morbid Angel atmosferi oluşmuyo. Yakında benden de gelir bi tane Morbid Angel yazısı.
Bi de kimse demeden, God of Emptiness gelmiş geçmiş en uğursuz, en kötülük akan şarkıdır.
kritik çok doyurucu ve lezzetli olmuş. teşekkürler ederiz. ben maaalesef altars of madness dışında büyük bir morbid angel hayranı olmaya fırsat bulamadım. umarım bir gün diğer albümlerini de keşfederim. kritikte sorulan şu soruyu çok sevdim: ”Ya da çıksa bile nasıl bir sound’a sahip olurlardı?”
@Ertuna Yavuz, aynı durumu ben de yaşıyorum maalesef..madem bu kadar kült bi grup açıp dinlemek lazım dedim:altars of madness’la epey de güzel bi başlangıç yaptım ama sonra blessed.. olsun covenant olsun çok özümseyemedim galiba..sanırım dinlenip kavranması zor olan bi müzik yapıyo morbid
ben dinlemeye sırayla başlamıştım. altars of madness’e hayran olduydum. sonra blessed the sick’i de beğenmiştim ama altars of madness kadar bi etki bırakmamıştı bende. covenant’ta ise bildiğiniz sıkılmıştım, bana çok farklı bir şey gibi gelmemişti. kritiği okuyunca hayvanlığıma verdim bu durumu.
Herhangi bir şarkısını dinlememiş bile olsa her metalcinin saygı duyduğu ve duyması gereken grupların başında herhalde bu grup geliyor. Death metal ve özellikle teknik death metal kavramlarına biraz mesafeli duran bir heavy metal dinleyicisi olarak şuraya koyduğunuz bir iki klibi, acaba bende ne gibi bir eksiklik var da bu gruba ısınamıyorum diye düşünerek dinledim ama eksikliği tespit edebilmiş değilim hala. Seviyorum diyenler için de düşüncem, yaptıklarının kendilerinden bile sakladıkları cool olma çabasından başka bir şey olmadığıdır.
@kantele, peki sen bir grubu seviyorum dediğinde, yaptığın tek şeyin kendinden bile sakladığın cool olma çabasından başka bir şey olmadığını söyleyen birine cevabın ne olurdu?
@kantele, bu kadar zekice bir işin cool olma çabasından çıkması beni rahatsız etmiyor. eğer kant gibi bir eylemin sonucu değil niyetinin önemli olduğunu düşünüyorsan birşey diyemem. ama talihsiz bir açıklama olmuş gerçekten.
@sceptiquas, beyler anlamadığınız bir şey var. Bir grubu sırf kült olduğu için sevmekten bahsediyorum ben. Bu albüm Morbid Angel değil de ismi duyulmamış başka bir grup tarafından yapılmış olsaydı eminim hiçbirinizin dikkatini çekmeyecekti. Ne bileyim Morbid Angel bence bir Death değil, bir Pestilence bile değil hatta.
@kantele, Senin mantığınla At The Gates sevmeyen biri de Slaughter of the Soul için de aynı şeyleri söyleyebilir pekala.Açıkcası ben hiç morbid angel dinlemedim.Şimdi yukardaki şarkılardan birini dinliyip beğenmesem gelip burda “10 vermişsiniz de ne lan bu” desem objektif ve sağlıklı bir fikir belirtmiş olmam.Grubu sevip sevmemek sana kalmış tabi de sevenlerini cool olma çabasıyla itham etmen pek olmamış açıkcası.
@kantele, bencede saydığın gruplar daha iyi gruplar ama bu öznel bi yorum abi sende onu anlamıyosun işte. mesela her fırsatta belirttiğim gibi judas priest hiç sevmem ama bu grup zamanında ve hala metal otoriteleri ve fanlar tarafından kült olarak görülen bi grup ben çıkıp lan yok black sabbath daha iyi desem de bu judas priest ın kült bir grup olduğu gerçeğini değiştirmez.
Morbid Angel’ı zaten bilen biliyo, o yüzden de bu şekilde tanıtıcı bi üslup iyi olmuş. Albümün Morrisound’da kaydedildiğini de bi Morrisound-sever olarak ek bilgi olarak notlara ekleyeyim.
Ben de albüm haberi düştüğünden beri açıp açıp eskileri dinliyorum, bi yandan da uzun zamandır Morbid’i boşladığıma kızıyorum. Death metal dinlemeye ilk başladığımdan beri dolaşıp da döndüğüm ve bu saatten sonra konsere gelse, iki elim kanda olsa gitçeğim nadir gruplardan biri heralde Morbid Angel.
morbid angel ile ilgili sevdiğim tek şey şu üstten ikinci siyah beyaz fotoğraf. onun dışında Malevolent Creation ile beraber beni en çok bayan death metal grubu Morbid.
herşeye katılıyorum son cümle hariç.
Death dünyanın en büyük death metal grubudur.
hatta siktir et onu da
Death Samanyolunun en iyi grubudur.
Morbidde candır ama :D
@Junkie Ghoul, herkes nicola tesla olmuş arkadaş ya. Chuck’ın ne dediğinin çok da bi önemi yok yaptığı müzik trance yada pop değil bariz death metalken (teknik death metal de denilebilir.)
Morbid Angel deyince aklıma ilk (neden bilmiyorum?) orta-lise dönemi milletin yeşil askerimsi çanta alıp üzerine tükenmez kalemle metal gruplarının isimlerini,logolarını boyadığı zamanlar geliyor.Dinlesede dinlemesede mutlak Morbid Angel yazılmış-boyanmış oluyordu.Bugüne kadar dinlemişliğim yoktu.God of Emptiness gayet pis parçaymış.Güzel.
blessed are the sick beni 90ların başında death metal yoluna yolcu eden albümdür, domination olgunluklarının tepe noktasıdır, covenant’da 3. gelir gönlümde.
hayat boyu yatağa yatınca death mi morbid mi diye düşündüm, kararsız kaldım.
last.fm’de şöyle bir şey okumuştum zamanında. şimdi de arayıp buldum: “ahahah. morbid angel suck. if they came out in 2005 instead of when they did no one would give half a shit about them because they lack anything unique.”
bu yazıya zamanında ne kadar güldüysem, üstteki yoruma da o kadar gülüyorum. kült olmanın koşulu, belli bir tarzda gelmiş geçmiş en iyi müziği yapıyor olmak değildir ki. sadece daha iyilerinin yapılabilmesi için bir nevi ortam hazırlamaktır or something like that.
çok dinlediğim bi grup değil morbid angel. ilk 4 albümünü baya dinledim, sonrakilerden tek tük şarkılar biliyorum. chambers of dis gibi, invocation of the continual one gibi.
ama benim gibi sadece ilk 4 albümünü bilen biri bile, hatta onu geçtim sadece ve sadece god of emptiness’ı dinlemiş biri bile, başka bi grubun morbid angel’dan etkilenip etkilenmediğini anlayabilir bence.
atmosfer falandan ziyade, özellikle o oktavlı rif olayını (aynı notanın alt ve üst oktavlarını aynı anda çalma şeysi) kullanmak bile yetiyo bu etkilenim izlenimini yaratmaya. misal opeth – master’s apprentice’i ilk dinlediğimde “oha morbid angel” demem 3 saniyeyi bulmamıştı.
nefis kritik olmuş, sadece azagthoth’un istisnai işçiliği bile klasik yapar covenant’ı. metal areanası içinde bunun adı hendrix’vari olmaya en azından niyet etmektir – ki bu niyet bile büyük bir iş – ve örn. başka tarafa bok atmak gibi olmasın ama zeppelin’in muddy waters’a “saygı” duymasından daha gerçekçi (ve çok çok daha az ticari kaygılı, hohoho) geliyor azagthoth’un bir “atipik” gitarist olmaya kasışı, DM anlatısına kendi otobanını tahsis edişi, DM brutalizminin aynı zamanda “yoğunluğuyla” kıymet kazanan bir nane olmasına çalışması.
kült mertebesi kazanması için daha ne yapması gerekiyor?
en son cümleyi beğenip beğenmemeniz açıkcası ummrumda değil. morbid angel en iyi canlı performans sergileyen grup demedim çünkü değiller. en teknik de değiller. en iyi de demedim çünkü kişisel olur. en büyük dedim. ki öyledir ve büyük ihtimalle önümüzdeki 50 yıl da böyle kalır. çünkü morbid angel death metalin kendisidir
death ile karşılaştırılması saçma olması bir yana death’in bikaç albümleri haricinde death metal ruhu yoktur — müziği vardır.
@Exorsexist, death metal ruhunu senin yakalayamaman da açıkçası benim hiç umrumda değil. ayrıca en iyi desem öznel olur demişsin de “morbid angel en büyük death grubudur” ifadesi öznel bir ifadedir. dolayısıyla bu da bana “death dünyanın en iyi death metal grubudur” deme hakkını verir. müzik öznel bişey sonuçta.
ipod a baktım şimdi 578 kere dinlemişim angel of disease i
death ve morbid angel ın kıyaslanması biraz saçma ama sırf chuck schuldiner ın ölümüne üzülüp death morbid angel dan iyidir demek te morbid angel ın yaptığı işlerin gözardı edilmesi demektir.death elbette mükemmel ama ben ne dersem diyeyim death fanatikleri objektif bakamayacaklar.ergenlik yapıyor öyle.
Eğer bana birisi morbid angel’ı yada death metali anlatmamı istese şu videonun 1:27 – 2:50 arasını izletirdim. özellikle 1:50 den sonrası death metal’in en brutal hali.
“Covenant” benim için MORBID ANGEL’ın en iyi albümüdür.
“Covenant” hayatımda dinlediğim en iyi death metal albümüdür.
“Covenant” bu müziğin gördüğü en iyi birkaç albümden biridir.
”Death’in “Scream Bloody Gore”u ya da “Leprosy”si de hakeza thrash metal yoğunluğunda albümlerdi.”
Kritik çok güzel. Ama bu lafa takıldım. Scream Bloody Gore’da thrash etkileşimleri az bir oranla hissedilse de, Leprosy direk saf death metaldir. Hatta Leprosy, Altars of Madness’dan daha death metaldir bile diyebilirim. Çünkü seninde yazında dediğin gibi ”Speed metal, black metal ve thrash metalin farklı yönlerini alarak…”
@Burak, ya şöyle demek istedim; orada bahsettiğim “asıl” death metal soundu idi. hızlı gitarlar, blast beat davullar, sert vokaller vs. sonuçta death metal soundunu oluşturan çok fazla albüm var. scum, seven churches, Reek of Putrefaction, sbg gibi. nasıl günümüzdeki black metal soundunun kökenine bakıldığında venom, celtic frost veya mercyful fate deil de bathory’nin ilk albümleri oluşturuyorsa, altar of madness de death metal’in günümüzdeki haline en uygun albüm olarak öyle. bence death’in floride dm’ine en yakın duran albümü sadece spiritual healing’dir.
RICE!
And you fill the sauce
with all the peppers of this world
And all the curry you receive
So what makes your soup cream?
RICE! and your curry’s forming
I offer fricasee and you create a blithe wafer veal
Let the children come to meal
Their mother loves meat so shall they when the brie’s done eat my grits
And the cloves behind
Just like a steak, I’m simmering In my worldly wine
And like your ketchup’s talking
I’ll bake you sole and you’ll eat like me In entireness
bu albümün morbid angel in açık ara en iyi albümü olduğunu düşünen bir tek ben miyim acaba?Yok la sen bir garip black metalcisin ne anlarsın death metal in iyisinden kalitelisinden diye kara kara düşünürken yukarıdaki hemfikir yorumları gördüm içime sıcak bir sevinç doldu.Bu arada God Of Emptiness ne pis,ne nalet,ne yoldan çıkmış bir şarkıdır la :)
@Rotten Angel, biletten değil de hacı,yoğun ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz,şimdi sen böyle deyince üniversitede öğrenci evlerinde 10-15 kalıp,konsere gittiğimiz zamanlar geldi aklıma,metal forumlarında Ankaradaki konser için Ankara ya gelip yer bulamayanlar şu adreste bir gece kalabilir diye ilanlar yer alır,gerçektende bu evlerde konser öncesi bir çok kişi sıkış tepiş kalırdı,15 black metalci eleman bir evde düşün sen ortamı amk,ne manyak muhabbetler vardı”Kadıköyde gerçek dandikistler var olm” diyeni mi ararsın,”Black metal müzik değil,anti müziktir”diye entel dantel takılanı mı ararsın,Bir de bir eleman Gorgoroth a ”Ben ruhlar sayesinde geleceği gören bir şaman büyücüsüyüm,niye Türkiye ye konsere gelmiyorsunuz?Eğer Türkiye ye konsere gelmezseniz grubun başına çok felaketler gelicek,grubunuz dağılacak” diye mail attım,adamlar küfürlü cevap yazdılar diyordu,hiç unutmam,tabi 10 black metalci aynı evde kalıp,bira da eklenince böyle bir ortam oluşuyor.Şimdi benim gibi adamın kalkıp konsere gelmesi için ya Emperor un,ya Burzum un ,ya da Gorgoroth veya Taake in Türkiyeye konsere gelmesi lazım,yoksa öyle konsere falan gelemem :)şaka hacı şaka,davetiniz çok sağolun,bakıcaz artık durumlara
@Rotten Angel, o şaman elemanı en son Marduk un İzmir konserinde görmüştüm,kendisi İzmirlidir,ve çok kral bir insandır,görürsem söylerim hacı,bu arada Kreator sevmeyen bir insanın bulunması mümkün değil hacı :)God of emptiness canlı dinleyip kendimi kontrol edebileceğimi sanmıyorum,Lies, And you fill their souls diye böğürtmeyin beni oralarda :)
@TAAKE, @Rotten Angel öhöm muhabbetinizi bölüyom ama kreator konserine bende geliyorum. Rotten Angel ile zaten tanışıklığımız var sende gelirsen manyak olur.
@Rotten Angel, o bizim okulda zaten hemen her gün görüyorum onu. çok iyi bi adamdır zaten tanıştınız o gün. en son bakarız falan diyodu da ikna ederim ben onu :) bizi okuyosa kendisine selam ederim :)
güzelim kritiği de foruma çevirdik ak. ahmet abi k. bakmazsın bu seferlik asdhakjhadk :)
Biraz once Morbid angel in 10 Kasim da evimin yanindaki sokakta bulunan bir barda sahne alacagani, ve bu konserde Covenant i bastan sona calacagini ogrendim. Heyecandan ne yapacagimi sasirdim ! geleyim bari buraya yazayim dedim.
” Morbid Angel’ın müzikal yapısına gelir ve 90′lı yılların öncesi döneme bakarsak, o yıllarda çıkan ve death metale en yakın duran grup ve albümlerin aslında büyük ölçüde thrash metal olduğunu görüyoruz. Possessed’in “Seven Churches”ı ilk death metal albümü olarak geçer. Fakat pek death metal ile alakası olmayıp, thrash, hatta belki de black metal sayılabilecek bir yapıya sahipti. Death’in “Scream Bloody Gore”u ya da “Leprosy”si de hakeza thrash metal yoğunluğunda albümlerdi. ” Doğru noktalar içermekle birlikte bu tespitte bırtakım çarpıklıklar var. Halihazırda death metal de , tıpkı thrash gibi heavy metalin bir alt kolu olarak ortaya çıktı. Onu heavy ve thrash metalden ayıran unsur özellikle vokallerde brutal ve scream türevlerinin kullanılması oldu. Bu nedenle death metalin thrash elementleri içermesi zaten death metalin gelişiminde zorunlu bir sonucu gibi, bu noktada “Altars of Madness” da bir istisna değil ki kendin de söylüyorsun speed,black ve thrashin harmanlanması diye. Altars of Madness çıkmadan önce Death’in “Scream Bloody Gore ” ve “Leprosy” ile yaptığı tam manasıyla old school death metal. Morbid Angel’in özgün işler yaptığını kabul ediyorum, Covenant benim için en başarılı albümleridir lakin özellikle Altars of Madness’in abartıldığını düşünüyorum. Bne tercihen Death’in sunduğu melodik ve teknik death metali ve filozofça sözlerini Morbid Angel’in satanizmine, kaotik sololarına ve bir noktadan sonra bayan blast beatlerine tercih ediyorum. Pete Sandoval eşi az bulunur bir baterist olsada ilk albümşerini yayınladıkları dönemde Dark Angel’ın “Darkness Descent” albümünde de bir Gene Hoglan vardı ki bu adamın da daha sonra Death’de ve diğer gruplarda neler yaptığını biliyoruz.Sonuç olarak demem o ki, Morbid Angel iyidir hoştur, ama çok da göklere çıkartmanın anlamı yoktur. Death ile beraber death metalin zirvesini paylaştığına bir itirazım yok.
@Noshophoros, death’in leprosy albümüne thrash demek dinlediğini anlamamaktır bence. ilk albüm için öyle ama leprosy saf bir death metal albümüydü. gerek müzikal gerekse lirikal olarak. o yüzden gayet haklısın.
deathi, yani chuck’ı diğer bütün tampalı bu devlerden ayıran esas şeyde zaten farklılığı idi. bütün bu herifler aynı tema ve tabiri caiz ise çok fazla farklılaşmayan düz death metal ile iyi kötü güzel çirkin efsane berbat eserler verirken death müziği hep daha farklı sularda daha sofistike bir yöne doğru gitti. haliyle morbidler deicide’ler canniballar bir kenara DEATH bir kenaradır her zaman.
ilk albümde death metale yakın gayet thrash bir sound vardı. ama death değildi. leprosy’da bunu düzeltti ve son gore temalı saf death metal albümü oydu. ardından gelen spiritual healing de zaten geçiş albümüydü. hem melodikleşme hem de prog, teknikleşme babında. ortaya teknikal death metal devi human çıktı. sonrası malum. melodik prograsif metal albümleri olan ITP symbolic ve TSOP vs. vs.
söylediklerine baya katılıyorum dostum. kritiği yazan arkadaş old-school death metal hastası olduğu hem geçmişte yazdığı yazılardan hem de kritikten anlaşılıyor. oldukça sunjektif bir şekilde yazılmış bu kritik.
Ek olarak söylemek istediğim birkaç şey de var. Chuck Schuldiner’ın kendisi bile esasen yaptığı müziğin “death metal” diye adlandırılması taraftarı olmadığını belirtse de birçok dinleyici, ortaya koyduğu şeylerin son derece özgün olmasında ve diğer metal türevlerinden tarz olarak ayrılması hususunda hemfikirdir diye düşünüyorum.Death ve Morbid Angel stil olarak birbirlerinden farklı iki grup, dolayısıyla birini severken diğerini yerin dibine soktuğum düşünülmesin.Her iki grubu da uzun süre dinledim,haklarında araştırmalar yaptım ve çeşitli röportajlarını izledim. Metal adına ortaya koydukları işlere saygım var, ancak Morbid Angel’ın ilk saf ve gerçek death metal grubu olduğu gibi bir iddaya katılmam mümkün değil.Sebeplerini yukarıda belirttim.
27 yaşına girmiş ve hala ilk dinlediğim günkü tazeliğini koruyor.
Şurada Jared Anderson, Trey, Erik Rutan ve Pete Sandoval kadrolu performansı insanlık dışı. Keşke Jared Anderson ile album kaydedebilselerdi.
Her ne kadar sivil katliamları takdir de etseniz sizi zevkle dinlemeye devam edeceğim. Sanat böyle bir şey. Sanatçının sanatı ile kişiliğini bir tutmaya çalışamam. Kafayı yemedim henüz o kadar. Bunu yaptığım an ne müzik dinleyebilirim, ne film seyredebilirim, ne kitap okuyabilirim. Sanat tarihi ırkçı, homofobik, tacizci, tecavüzcü, soykırım yanlısı, sapık sanatçılarla dolu. Belki vasat sanatçılar için istisna yapılabilir. Ama çok beğeniyorsam kimse kusura bakmasın.
MOTÖRHEAD, VENOM, PANTERA ve BLACK SABBATH ile birlikte metal dünyasının en ilham verici 5 grubundan birisidir MORBID ANGEL. Bu albüm ise son 20 senede kilometre taşı olarak bellediğimiz modern dönem Death metal albümlerinin babası, baş tacıdır. Şu an Death metal varsa bu albümün bundaki payı en az yüzde %50′dir
Kafanızı nereye çevirirseniz çevirin. Bu albümden sonra gelen her 10 Dm albümünden bence en az 5′i özellikle bu albümdeki şarkılardan alınan ilhamlarla yaratılmıştır.
Yarattığı ilham rüzgarı dolayısıyla ”Covenant” ile sadece yukarıda sözünü ettiğim grupların başyapıtları yarışabilir. ”Covenant” benim için skorlandırılamayacak kadar kutsal ve dokunulmazdır.
Başlık çok iyi olmuş, sonunda Morbid Angel kritiğimiz oldu sağolasın. Bilerek klip veya canlı video koymadım yazıya çünkü God of Emptiness klibi orijinalinden kısa, canlı kayıtlarda da Morbid Angel atmosferi oluşmuyo. Yakında benden de gelir bi tane Morbid Angel yazısı.
Bi de kimse demeden, God of Emptiness gelmiş geçmiş en uğursuz, en kötülük akan şarkıdır.
vincent’in bu albümdeki vocal yorumuna mikael akerfeldt bayılıyor olsa gerek. özellikle the fathomless mastery de hissettiriyor bunu.
Yanılıyorsam düzeltin ama Morbid Angel şarkılarında blast beat kullanmaya “Blessed are the Sick” ile başlamadı mı?
15.03.2011
@Avcı, yanlış hatırlamıyorsam altars of madness açılışında sağlam bir blast girip dağıtıyodu ortalığı. o yüzden albümün gerisini hatırlamıyorum ben :D
26.05.2011
@Avcı, eğer öyleyse sağırlığımı ilan ediyorum.
kritik çok doyurucu ve lezzetli olmuş. teşekkürler ederiz. ben maaalesef altars of madness dışında büyük bir morbid angel hayranı olmaya fırsat bulamadım. umarım bir gün diğer albümlerini de keşfederim. kritikte sorulan şu soruyu çok sevdim: ”Ya da çıksa bile nasıl bir sound’a sahip olurlardı?”
15.03.2011
@Ertuna Yavuz, ben de şu cümleyi sevdim : “Kısacası Morbid Angel dünyanın en büyük death metal grubudur.”
kritikteki en sevdiğim kısım demiyorum çünkü gerisini okumuyorum.
15.03.2011
@Ertuna Yavuz, aynı durumu ben de yaşıyorum maalesef..madem bu kadar kült bi grup açıp dinlemek lazım dedim:altars of madness’la epey de güzel bi başlangıç yaptım ama sonra blessed.. olsun covenant olsun çok özümseyemedim galiba..sanırım dinlenip kavranması zor olan bi müzik yapıyo morbid
15.03.2011
@patogonomic, diğer albümleri kötü demedim yalnız yanlış anlaşılmasın. dinleme fırsatım olmadı sadece.
ben dinlemeye sırayla başlamıştım. altars of madness’e hayran olduydum. sonra blessed the sick’i de beğenmiştim ama altars of madness kadar bi etki bırakmamıştı bende. covenant’ta ise bildiğiniz sıkılmıştım, bana çok farklı bir şey gibi gelmemişti. kritiği okuyunca hayvanlığıma verdim bu durumu.
Herhangi bir şarkısını dinlememiş bile olsa her metalcinin saygı duyduğu ve duyması gereken grupların başında herhalde bu grup geliyor. Death metal ve özellikle teknik death metal kavramlarına biraz mesafeli duran bir heavy metal dinleyicisi olarak şuraya koyduğunuz bir iki klibi, acaba bende ne gibi bir eksiklik var da bu gruba ısınamıyorum diye düşünerek dinledim ama eksikliği tespit edebilmiş değilim hala. Seviyorum diyenler için de düşüncem, yaptıklarının kendilerinden bile sakladıkları cool olma çabasından başka bir şey olmadığıdır.
15.03.2011
@kantele, peki sen bir grubu seviyorum dediğinde, yaptığın tek şeyin kendinden bile sakladığın cool olma çabasından başka bir şey olmadığını söyleyen birine cevabın ne olurdu?
15.03.2011
@kantele, bu kadar zekice bir işin cool olma çabasından çıkması beni rahatsız etmiyor. eğer kant gibi bir eylemin sonucu değil niyetinin önemli olduğunu düşünüyorsan birşey diyemem. ama talihsiz bir açıklama olmuş gerçekten.
15.03.2011
@kantele, http://www.youtube.com/watch?v=TGbwL8kSpEk
15.03.2011
@kantele, sayende sonunda bu müziği neden bu kadar sevdiğimi buldum; cool olma çabası.
cool’u köpeği olmak…
16.03.2011
@kantele, ben de o cool olmaya çalıştığını kendine bile itiraf edemeyen adamlardan biri miyim diye düşünür dururum hep. doğruymuş demek ki.
16.03.2011
@sceptiquas, beyler anlamadığınız bir şey var. Bir grubu sırf kült olduğu için sevmekten bahsediyorum ben. Bu albüm Morbid Angel değil de ismi duyulmamış başka bir grup tarafından yapılmış olsaydı eminim hiçbirinizin dikkatini çekmeyecekti. Ne bileyim Morbid Angel bence bir Death değil, bir Pestilence bile değil hatta.
16.03.2011
@kantele, Senin mantığınla At The Gates sevmeyen biri de Slaughter of the Soul için de aynı şeyleri söyleyebilir pekala.Açıkcası ben hiç morbid angel dinlemedim.Şimdi yukardaki şarkılardan birini dinliyip beğenmesem gelip burda “10 vermişsiniz de ne lan bu” desem objektif ve sağlıklı bir fikir belirtmiş olmam.Grubu sevip sevmemek sana kalmış tabi de sevenlerini cool olma çabasıyla itham etmen pek olmamış açıkcası.
16.03.2011
@kantele, bencede saydığın gruplar daha iyi gruplar ama bu öznel bi yorum abi sende onu anlamıyosun işte. mesela her fırsatta belirttiğim gibi judas priest hiç sevmem ama bu grup zamanında ve hala metal otoriteleri ve fanlar tarafından kült olarak görülen bi grup ben çıkıp lan yok black sabbath daha iyi desem de bu judas priest ın kült bir grup olduğu gerçeğini değiştirmez.
16.03.2011
@kantele, tevbe iç kangele
Morbid Angel’ı zaten bilen biliyo, o yüzden de bu şekilde tanıtıcı bi üslup iyi olmuş. Albümün Morrisound’da kaydedildiğini de bi Morrisound-sever olarak ek bilgi olarak notlara ekleyeyim.
Ben de albüm haberi düştüğünden beri açıp açıp eskileri dinliyorum, bi yandan da uzun zamandır Morbid’i boşladığıma kızıyorum. Death metal dinlemeye ilk başladığımdan beri dolaşıp da döndüğüm ve bu saatten sonra konsere gelse, iki elim kanda olsa gitçeğim nadir gruplardan biri heralde Morbid Angel.
morbid angel ile ilgili sevdiğim tek şey şu üstten ikinci siyah beyaz fotoğraf. onun dışında Malevolent Creation ile beraber beni en çok bayan death metal grubu Morbid.
26.05.2011
@heat, o fotoğraf çok güzel hakikaten.
herşeye katılıyorum son cümle hariç.
Death dünyanın en büyük death metal grubudur.
hatta siktir et onu da
Death Samanyolunun en iyi grubudur.
Morbidde candır ama :D
15.06.2011
@Burak Canik, en büyük derken en çok albüm satan anlamında bence o.
02.07.2011
@Burak Canik, king crimson samanyolundan bile değil, o yüzden olabilir.
29.10.2011
@Burak Canik,
“I don’t think I should take the credits for this death metal stuff. I’m just a guy from a band, and I think Death is a metal band”
- Chuck Schuldiner
31.10.2011
@Junkie Ghoul, herkes nicola tesla olmuş arkadaş ya. Chuck’ın ne dediğinin çok da bi önemi yok yaptığı müzik trance yada pop değil bariz death metalken (teknik death metal de denilebilir.)
31.10.2011
@Burak Canik,
death metal başka diyarda, death’in müziği başka diyardadır, benim fikrim bu yönde.
08.11.2011
@Junkie Ghoul, o ayrı dostum anladım ben seni. hala death gibi insanı farklı evrenlere zamanlara götüren bi grup yok (en azından benim için).
Morbid Angel deyince aklıma ilk (neden bilmiyorum?) orta-lise dönemi milletin yeşil askerimsi çanta alıp üzerine tükenmez kalemle metal gruplarının isimlerini,logolarını boyadığı zamanlar geliyor.Dinlesede dinlemesede mutlak Morbid Angel yazılmış-boyanmış oluyordu.Bugüne kadar dinlemişliğim yoktu.God of Emptiness gayet pis parçaymış.Güzel.
En güzel Morbid Angel albümü. Bence Reign in Bloodları bu.
Cok guzel kritik, cok guzel album, grup zaten Kral. Ellerinize saglik.
blessed are the sick beni 90ların başında death metal yoluna yolcu eden albümdür, domination olgunluklarının tepe noktasıdır, covenant’da 3. gelir gönlümde.
hayat boyu yatağa yatınca death mi morbid mi diye düşündüm, kararsız kaldım.
last.fm’de şöyle bir şey okumuştum zamanında. şimdi de arayıp buldum: “ahahah. morbid angel suck. if they came out in 2005 instead of when they did no one would give half a shit about them because they lack anything unique.”
bu yazıya zamanında ne kadar güldüysem, üstteki yoruma da o kadar gülüyorum. kült olmanın koşulu, belli bir tarzda gelmiş geçmiş en iyi müziği yapıyor olmak değildir ki. sadece daha iyilerinin yapılabilmesi için bir nevi ortam hazırlamaktır or something like that.
çok dinlediğim bi grup değil morbid angel. ilk 4 albümünü baya dinledim, sonrakilerden tek tük şarkılar biliyorum. chambers of dis gibi, invocation of the continual one gibi.
ama benim gibi sadece ilk 4 albümünü bilen biri bile, hatta onu geçtim sadece ve sadece god of emptiness’ı dinlemiş biri bile, başka bi grubun morbid angel’dan etkilenip etkilenmediğini anlayabilir bence.
atmosfer falandan ziyade, özellikle o oktavlı rif olayını (aynı notanın alt ve üst oktavlarını aynı anda çalma şeysi) kullanmak bile yetiyo bu etkilenim izlenimini yaratmaya. misal opeth – master’s apprentice’i ilk dinlediğimde “oha morbid angel” demem 3 saniyeyi bulmamıştı.
bunu durumu yaratmış olmak bile bi şey.
nefis kritik olmuş, sadece azagthoth’un istisnai işçiliği bile klasik yapar covenant’ı. metal areanası içinde bunun adı hendrix’vari olmaya en azından niyet etmektir – ki bu niyet bile büyük bir iş – ve örn. başka tarafa bok atmak gibi olmasın ama zeppelin’in muddy waters’a “saygı” duymasından daha gerçekçi (ve çok çok daha az ticari kaygılı, hohoho) geliyor azagthoth’un bir “atipik” gitarist olmaya kasışı, DM anlatısına kendi otobanını tahsis edişi, DM brutalizminin aynı zamanda “yoğunluğuyla” kıymet kazanan bir nane olmasına çalışması.
kült mertebesi kazanması için daha ne yapması gerekiyor?
kritiğin son cümlesi şahsen abartı olmuş.( En büyük Death ulan) süper bir albüm süper bir kritik
en son cümleyi beğenip beğenmemeniz açıkcası ummrumda değil. morbid angel en iyi canlı performans sergileyen grup demedim çünkü değiller. en teknik de değiller. en iyi de demedim çünkü kişisel olur. en büyük dedim. ki öyledir ve büyük ihtimalle önümüzdeki 50 yıl da böyle kalır. çünkü morbid angel death metalin kendisidir
death ile karşılaştırılması saçma olması bir yana death’in bikaç albümleri haricinde death metal ruhu yoktur — müziği vardır.
23.03.2011
@Exorsexist, death’le ilgili söylediklerin +1, morbid angel’la ilgililer +2.
27.06.2011
@Exorsexist, death metal ruhunu senin yakalayamaman da açıkçası benim hiç umrumda değil. ayrıca en iyi desem öznel olur demişsin de “morbid angel en büyük death grubudur” ifadesi öznel bir ifadedir. dolayısıyla bu da bana “death dünyanın en iyi death metal grubudur” deme hakkını verir. müzik öznel bişey sonuçta.
27.06.2011
@Burak Canik, ok.
ipod a baktım şimdi 578 kere dinlemişim angel of disease i
death ve morbid angel ın kıyaslanması biraz saçma ama sırf chuck schuldiner ın ölümüne üzülüp death morbid angel dan iyidir demek te morbid angel ın yaptığı işlerin gözardı edilmesi demektir.death elbette mükemmel ama ben ne dersem diyeyim death fanatikleri objektif bakamayacaklar.ergenlik yapıyor öyle.
şu Nar Mattaru’yu hiç sevmiyorum be arkadaş
Eğer bana birisi morbid angel’ı yada death metali anlatmamı istese şu videonun 1:27 – 2:50 arasını izletirdim. özellikle 1:50 den sonrası death metal’in en brutal hali.
http://www.youtube.com/watch?v=BdltXOpS8aY
90′lı yılların baya başı
http://2.bp.blogspot.com/-Q7pKl9XLqOk/TkMWL0jCgJI/AAAAAAAAAdI/pNWpRXN24oQ/s1600/1.jpg
http://1.bp.blogspot.com/-D6wVMiSVjls/TkMWUTdxcyI/AAAAAAAAAd0/BxI0HODj-yo/s1600/12.jpg
http://2.bp.blogspot.com/-lAUwOjZioEM/TkMWUzjVZTI/AAAAAAAAAd4/oUeVau8dSWg/s1600/13.jpg
http://4.bp.blogspot.com/-zfN8frD1-eI/TkMWNDPaqYI/AAAAAAAAAdQ/iMcvfO0cOuk/s1600/3.jpg
Altars of Madness bana blackened death metal havası veriyor. Ama bu albüm tam bir death metal başyapıtı. Morbid Angel’ın en iyi albümü.
“Covenant” benim için MORBID ANGEL’ın en iyi albümüdür.
“Covenant” hayatımda dinlediğim en iyi death metal albümüdür.
“Covenant” bu müziğin gördüğü en iyi birkaç albümden biridir.
”Death’in “Scream Bloody Gore”u ya da “Leprosy”si de hakeza thrash metal yoğunluğunda albümlerdi.”
Kritik çok güzel. Ama bu lafa takıldım. Scream Bloody Gore’da thrash etkileşimleri az bir oranla hissedilse de, Leprosy direk saf death metaldir. Hatta Leprosy, Altars of Madness’dan daha death metaldir bile diyebilirim. Çünkü seninde yazında dediğin gibi ”Speed metal, black metal ve thrash metalin farklı yönlerini alarak…”
01.01.2012
@Burak, ya şöyle demek istedim; orada bahsettiğim “asıl” death metal soundu idi. hızlı gitarlar, blast beat davullar, sert vokaller vs. sonuçta death metal soundunu oluşturan çok fazla albüm var. scum, seven churches, Reek of Putrefaction, sbg gibi. nasıl günümüzdeki black metal soundunun kökenine bakıldığında venom, celtic frost veya mercyful fate deil de bathory’nin ilk albümleri oluşturuyorsa, altar of madness de death metal’in günümüzdeki haline en uygun albüm olarak öyle. bence death’in floride dm’ine en yakın duran albümü sadece spiritual healing’dir.
Bu boş kavram tartışmalarını terk edin ve kendinizi bu albüme ama bütününe bırakın…anlayacaksınız.
nefis
God of Emptiness sunar
RICE!
And you fill the sauce
with all the peppers of this world
And all the curry you receive
So what makes your soup cream?
RICE! and your curry’s forming
I offer fricasee and you create a blithe wafer veal
Let the children come to meal
Their mother loves meat so shall they when the brie’s done eat my grits
And the cloves behind
Just like a steak, I’m simmering In my worldly wine
And like your ketchup’s talking
I’ll bake you sole and you’ll eat like me In entireness
Rapture’da vokalin girdiği an ,işte o an “Morbid Angel atmosferinin” ulaştığı en üst noktadır.
God of emptiness
World of shit (the promised land)
The lions den
Angel of disease
Rapture
Bu 5 şarkı için ölürüm, ölür…
28.09.2012
oha. blood on my hands’i yazmamışım. sathanas belamı verecek
bu albümün morbid angel in açık ara en iyi albümü olduğunu düşünen bir tek ben miyim acaba?Yok la sen bir garip black metalcisin ne anlarsın death metal in iyisinden kalitelisinden diye kara kara düşünürken yukarıdaki hemfikir yorumları gördüm içime sıcak bir sevinç doldu.Bu arada God Of Emptiness ne pis,ne nalet,ne yoldan çıkmış bir şarkıdır la :)
28.09.2012
@Rotten Angel, abi Altars of Madness gibi bir albüm varken nasıl Covenant’ı daha şeytani bulabiliyorsunuz, hiç anlamıyorum.
28.09.2012
@Rotten Angel, hocam senin fikirlerini her zaman daha cesur ve dobra buldum,gerçekten müthiş bir adamsın
29.09.2012
@TAAKE, Sitede en çok tanışmak istediğim adamlardan birisin. Saol dostum.
Kreator konserine gelirsen saatlerce muhabbet çevirmek isterim senle : )
29.09.2012
@Rotten Angel, bakalım dostum,şu aralar işlerden dolayı sıkışkın durumdayız,ortalık bir sakinleşşsin dalacaz :)
29.09.2012
@TAAKE, Geleceen Geleceen. Volkan Demirel gibi evinden aldırtırım seni. Kaçışın yok :)
Sıkışık demişsinde, bana beleşe bilet verecek kız vardı. beni sikmiyorsa (büyük ihtimal sikiyor) sana veririm bedava bileti.
29.09.2012
@Rotten Angel, biletten değil de hacı,yoğun ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz,şimdi sen böyle deyince üniversitede öğrenci evlerinde 10-15 kalıp,konsere gittiğimiz zamanlar geldi aklıma,metal forumlarında Ankaradaki konser için Ankara ya gelip yer bulamayanlar şu adreste bir gece kalabilir diye ilanlar yer alır,gerçektende bu evlerde konser öncesi bir çok kişi sıkış tepiş kalırdı,15 black metalci eleman bir evde düşün sen ortamı amk,ne manyak muhabbetler vardı”Kadıköyde gerçek dandikistler var olm” diyeni mi ararsın,”Black metal müzik değil,anti müziktir”diye entel dantel takılanı mı ararsın,Bir de bir eleman Gorgoroth a ”Ben ruhlar sayesinde geleceği gören bir şaman büyücüsüyüm,niye Türkiye ye konsere gelmiyorsunuz?Eğer Türkiye ye konsere gelmezseniz grubun başına çok felaketler gelicek,grubunuz dağılacak” diye mail attım,adamlar küfürlü cevap yazdılar diyordu,hiç unutmam,tabi 10 black metalci aynı evde kalıp,bira da eklenince böyle bir ortam oluşuyor.Şimdi benim gibi adamın kalkıp konsere gelmesi için ya Emperor un,ya Burzum un ,ya da Gorgoroth veya Taake in Türkiyeye konsere gelmesi lazım,yoksa öyle konsere falan gelemem :)şaka hacı şaka,davetiniz çok sağolun,bakıcaz artık durumlara
30.09.2012
@TAAKE, Ortama biradan daha farklı başka şeyler eklenmiş gibi. Şaman büyücüsü arkadaşına selamlarımı yolluyorum.
Bu arada Kreator’ı pek sevmediğini düşünüyorum, ama Morbid Angel için gel. Canlı canlı God of emptiness dinlemek var işin ucunda. Ona göre düşün :)
30.09.2012
@Rotten Angel, o şaman elemanı en son Marduk un İzmir konserinde görmüştüm,kendisi İzmirlidir,ve çok kral bir insandır,görürsem söylerim hacı,bu arada Kreator sevmeyen bir insanın bulunması mümkün değil hacı :)God of emptiness canlı dinleyip kendimi kontrol edebileceğimi sanmıyorum,Lies, And you fill their souls diye böğürtmeyin beni oralarda :)
29.09.2012
@TAAKE, @Rotten Angel öhöm muhabbetinizi bölüyom ama kreator konserine bende geliyorum. Rotten Angel ile zaten tanışıklığımız var sende gelirsen manyak olur.
29.09.2012
@Nightwing, Reis sensiz olmaz zaten.
Hand of Blood’ı çağır o da gelsin. Baya kafa bir arkadaştı.
29.09.2012
@Rotten Angel, o bizim okulda zaten hemen her gün görüyorum onu. çok iyi bi adamdır zaten tanıştınız o gün. en son bakarız falan diyodu da ikna ederim ben onu :) bizi okuyosa kendisine selam ederim :)
güzelim kritiği de foruma çevirdik ak. ahmet abi k. bakmazsın bu seferlik asdhakjhadk :)
30.09.2012
@Nightwing, sen de bambaşka bi reyizsin panpa seni unuttum sanma :)
30.09.2012
@Rotten Angel, sağolasın panpa duydum sizi :D :D sen de iyi adamsın eyvallah !!!
29.09.2012
@Nightwing, Senin geleceğinden haberim var zaten dostum,bir yerde yazmızsın geleceğini,davet için teşekkürler
30.09.2012
Hepiniz reyizsiniz panpalar. Ona ne şüphe.
Bir de şurayı msn zannetmeseniz keşke.
30.09.2012
Sen de her boka müdahil olmasan keşke.
30.09.2012
Patlamış mısır isteyen?
30.09.2012
@Baybora, asdasdasdasd
30.09.2012
@Baybora,
Dövüşmeyeceğim. (yeşilçam tonlamasıyla) Mısırı başka zamana sakla.
Ben şaman elemanın peşindeyim. Shamaatae ile konuşuyorum şu an.
30.09.2012
Ulan canımı mısır çektirdiniz. Şimdi bakkaldan ay-pop mısırlardan alıp gelecem.
10.06.2013
@TAAKE, Biraz abartı gelebilir ama bana göre en iyi Death Metal albümüdür Covenant.
Biraz once Morbid angel in 10 Kasim da evimin yanindaki sokakta bulunan bir barda sahne alacagani, ve bu konserde Covenant i bastan sona calacagini ogrendim. Heyecandan ne yapacagimi sasirdim ! geleyim bari buraya yazayim dedim.
27.07.2013
@Kemal, Abi :(((
27.07.2013
@aaa, Biz boşuna yaşıyoruz bilader ya! :’( :’(
” Morbid Angel’ın müzikal yapısına gelir ve 90′lı yılların öncesi döneme bakarsak, o yıllarda çıkan ve death metale en yakın duran grup ve albümlerin aslında büyük ölçüde thrash metal olduğunu görüyoruz. Possessed’in “Seven Churches”ı ilk death metal albümü olarak geçer. Fakat pek death metal ile alakası olmayıp, thrash, hatta belki de black metal sayılabilecek bir yapıya sahipti. Death’in “Scream Bloody Gore”u ya da “Leprosy”si de hakeza thrash metal yoğunluğunda albümlerdi. ” Doğru noktalar içermekle birlikte bu tespitte bırtakım çarpıklıklar var. Halihazırda death metal de , tıpkı thrash gibi heavy metalin bir alt kolu olarak ortaya çıktı. Onu heavy ve thrash metalden ayıran unsur özellikle vokallerde brutal ve scream türevlerinin kullanılması oldu. Bu nedenle death metalin thrash elementleri içermesi zaten death metalin gelişiminde zorunlu bir sonucu gibi, bu noktada “Altars of Madness” da bir istisna değil ki kendin de söylüyorsun speed,black ve thrashin harmanlanması diye. Altars of Madness çıkmadan önce Death’in “Scream Bloody Gore ” ve “Leprosy” ile yaptığı tam manasıyla old school death metal. Morbid Angel’in özgün işler yaptığını kabul ediyorum, Covenant benim için en başarılı albümleridir lakin özellikle Altars of Madness’in abartıldığını düşünüyorum. Bne tercihen Death’in sunduğu melodik ve teknik death metali ve filozofça sözlerini Morbid Angel’in satanizmine, kaotik sololarına ve bir noktadan sonra bayan blast beatlerine tercih ediyorum. Pete Sandoval eşi az bulunur bir baterist olsada ilk albümşerini yayınladıkları dönemde Dark Angel’ın “Darkness Descent” albümünde de bir Gene Hoglan vardı ki bu adamın da daha sonra Death’de ve diğer gruplarda neler yaptığını biliyoruz.Sonuç olarak demem o ki, Morbid Angel iyidir hoştur, ama çok da göklere çıkartmanın anlamı yoktur. Death ile beraber death metalin zirvesini paylaştığına bir itirazım yok.
08.08.2020
@Noshophoros, death’in leprosy albümüne thrash demek dinlediğini anlamamaktır bence. ilk albüm için öyle ama leprosy saf bir death metal albümüydü. gerek müzikal gerekse lirikal olarak. o yüzden gayet haklısın.
deathi, yani chuck’ı diğer bütün tampalı bu devlerden ayıran esas şeyde zaten farklılığı idi. bütün bu herifler aynı tema ve tabiri caiz ise çok fazla farklılaşmayan düz death metal ile iyi kötü güzel çirkin efsane berbat eserler verirken death müziği hep daha farklı sularda daha sofistike bir yöne doğru gitti. haliyle morbidler deicide’ler canniballar bir kenara DEATH bir kenaradır her zaman.
ilk albümde death metale yakın gayet thrash bir sound vardı. ama death değildi. leprosy’da bunu düzeltti ve son gore temalı saf death metal albümü oydu. ardından gelen spiritual healing de zaten geçiş albümüydü. hem melodikleşme hem de prog, teknikleşme babında. ortaya teknikal death metal devi human çıktı. sonrası malum. melodik prograsif metal albümleri olan ITP symbolic ve TSOP vs. vs.
söylediklerine baya katılıyorum dostum. kritiği yazan arkadaş old-school death metal hastası olduğu hem geçmişte yazdığı yazılardan hem de kritikten anlaşılıyor. oldukça sunjektif bir şekilde yazılmış bu kritik.
Ek olarak söylemek istediğim birkaç şey de var. Chuck Schuldiner’ın kendisi bile esasen yaptığı müziğin “death metal” diye adlandırılması taraftarı olmadığını belirtse de birçok dinleyici, ortaya koyduğu şeylerin son derece özgün olmasında ve diğer metal türevlerinden tarz olarak ayrılması hususunda hemfikirdir diye düşünüyorum.Death ve Morbid Angel stil olarak birbirlerinden farklı iki grup, dolayısıyla birini severken diğerini yerin dibine soktuğum düşünülmesin.Her iki grubu da uzun süre dinledim,haklarında araştırmalar yaptım ve çeşitli röportajlarını izledim. Metal adına ortaya koydukları işlere saygım var, ancak Morbid Angel’ın ilk saf ve gerçek death metal grubu olduğu gibi bir iddaya katılmam mümkün değil.Sebeplerini yukarıda belirttim.
27 yaşına girmiş ve hala ilk dinlediğim günkü tazeliğini koruyor.
Şurada Jared Anderson, Trey, Erik Rutan ve Pete Sandoval kadrolu performansı insanlık dışı. Keşke Jared Anderson ile album kaydedebilselerdi.
https://youtu.be/cr6xg5J9_1Q
Bugün bu albümü 4 kez dinledim. Soundundan riffine,solosundan nakaratına herşeyiyle mükemmel.Özellikle son şarkı süper 10/10
Her ne kadar sivil katliamları takdir de etseniz sizi zevkle dinlemeye devam edeceğim. Sanat böyle bir şey. Sanatçının sanatı ile kişiliğini bir tutmaya çalışamam. Kafayı yemedim henüz o kadar. Bunu yaptığım an ne müzik dinleyebilirim, ne film seyredebilirim, ne kitap okuyabilirim. Sanat tarihi ırkçı, homofobik, tacizci, tecavüzcü, soykırım yanlısı, sapık sanatçılarla dolu. Belki vasat sanatçılar için istisna yapılabilir. Ama çok beğeniyorsam kimse kusura bakmasın.
MOTÖRHEAD, VENOM, PANTERA ve BLACK SABBATH ile birlikte metal dünyasının en ilham verici 5 grubundan birisidir MORBID ANGEL. Bu albüm ise son 20 senede kilometre taşı olarak bellediğimiz modern dönem Death metal albümlerinin babası, baş tacıdır. Şu an Death metal varsa bu albümün bundaki payı en az yüzde %50′dir
Kafanızı nereye çevirirseniz çevirin. Bu albümden sonra gelen her 10 Dm albümünden bence en az 5′i özellikle bu albümdeki şarkılardan alınan ilhamlarla yaratılmıştır.
Yarattığı ilham rüzgarı dolayısıyla ”Covenant” ile sadece yukarıda sözünü ettiğim grupların başyapıtları yarışabilir. ”Covenant” benim için skorlandırılamayacak kadar kutsal ve dokunulmazdır.
23.09.2022
@Erhan, Bana göre en ilham verici gruplar:
Black Sabbath
Judas Priest
Motörhead
Venom
Candlemass
Melvins
Morbid Angel
Death
Dream Theater
Mayhem
ve son olarak
D E A T H S P E L L O M E G A