“Bu pek iyi değildir muhtemelen ama diskografi tamamlansın.” IN FLAMES – “The Jester Race”i satın alırken
“İçinde klavye olan bir grubu asla dinlemem.”
“Yok yok, dünyanın en iyi şarkısı Afraid to Shoot Strangers’tır.”
“Bunu dinleyen insanlar var lan ne acayip.” CANNIBAL CORPSE – Hammer Smashed Face’i ilk duyma anı
“Ölene kadar sadece Siyah Albüm’ü dinleyebilirim.”
“Bak, her şeyi dinlerim ama bunu asla dinlemem.” – NILE – “Amongst the Catacombs of Nephren-Ka”yı ilk duyma anı
“Kill ‘Em All o kadar iyi değil dediler ama METALLICA koleksiyonu tamamlansın diye aldım.”
“Bu müzik falan değil. Her şeyin bir sınırı var.” – MESHUGGAH – “Chaosphere”i ilk duyma anı
Bunlar, şahsım tarafımdan 1993-2000 yılları arasında kurulmuş cümleler. Mal beyanı gibi evet. Hepsi de birbirinden parlak yorumlar. Ama bunlar arasından en sevdiğim, en sondaki olmuştur hep.
“Bu müzik falan değil. Her şeyin bir sınırı var.”
…
“Hiç kimse evindeki bilgisayarında 637 kilobayttan fazla yere ihtiyaç duymayacaktır; 640 kilobayt dünyadaki herkese yetecek bir bellektir.”
Dediğim bu laf, Bill Gates’in 1981′de söylediği şu sözle yarışacak düzeyde bir mallığa sahip benim nazarımda. Neden, çünkü bu cümleyi kuran ben, bu lafı sarf ettikten yalnızca 1 sene sonra MESHUGGAH’yı “anlamayı” başarmış ve grubun hastası olmuş, günden güne artacak MESHUGGAH köleliğime başlamıştım.
Her neyse, MESHUGGAH’yla tanışmam bu şekilde oldu. 1999 yılıydı; Akmar Pasajı’na gittim, Atlantis Müzik’e girdim ve sadece kapağına bakarak, adını ilk kez o anda gördüğüm grubun bu albümünü aldım.
Albümü başlatan Concatenation’ı anlayamadığımdan olacak, daha yarısına gelmeden “Noliyi?” deyip New Millenium Cyanide Christ’a geçmiş, ona da yetemediğimden hemen Corridor of Chameleons’a doğru ilerlemiş, sonra da “Bu ne lan böyle?” ve “Üff, paramı buna mı harcadım?”lar eşliğinde albümü bir daha dinlememek üzere CD çalardan çıkarmama vesile olan The Mouth Licking What You’ve Bled’e gelmiştim.
Hakkaten de, “Bu ne lan böyle?”
Evet. Anlaşılmaz, zor olmaya kasarken müziği geri plana atan, sadece gösterişten ibaret bir şey satın almıştım. Çalan şeyi ne takip edebiliyor, ne zorlanmadan birkaç dakika dinleyebiliyor, ne de bu saçma sapan şeyden zevk alabiliyordum. Paramı çöpe atmıştım.
“Chaosphere” o gün CD çalarda on dakika kadar bocaladıktan sonra kutusuna kondu ve uzunca bir süre sonra dinlenmek, hatta belki de hiç dinlenmemek üzere CD rafına kondu. Bu bir yenilgi kabulü değildi, yanlış anlaşılmasın. Boru değil, bir yıldır falan DEATH dinliyordum. DEATH dinleyebiliyorsam, bazı müzikal seviyeleri atlamış, müzik kulağımı yeterince geliştirmiş olmalıydım. Demek ki çalan şeyi anlayamıyor değildim. Tek suçlu, anlaşılmaz olmaya kasan bu albümdü.
Her şeyin değiştiği o aydınlanma anı neydi peki? Ne oldu da ben o gün “Bu müzik değil” dediğim şeyi, hayatımı MESHUGGAH’nın azılı bir müridi olarak sürdürdüğüm son 8-9 yıldır, metalin başına gelmiş en önemli şeylerden biri olarak görüyorum? Ne oldu da ben o gün “Bir daha nah dinlerim” diye CD rafıma koyduğum albümü bugün Elastic’in son saniyelerine kadar ezbere biliyorum?
İşte şu oldu:
Evet. Bu klibi, birtakım başka kliplerin olduğu bir paketle birlikte kazaa denen sevimli ortamdan bilgisayarıma indirmiş, klibi (klip derken?) çok sevmiş, arka arkaya izlemiş ve bu izlemeler sırasında çalan müziği hafiften anlamaya başlamıştım. Matematiksel bir dolaplar mı dönüyordu acaba? Tüm bu rifler, tüm bu aksak tempolar bir alelâdelik içinde olamazdı; takip edilen belli kalıplar olmalıydı. Bu düşüncenin akabindeki “Öğrenecem lan bunu” hissi, beraberinde şarkıyı defalarca dinleme isteğini de getirdi. Dinledim, dinledim. Ayağımla elimle davul çalar gibi yaparak şarkının tüm ritim değişimlerini öğrenmeye çalıştım. Ve oldu. New Millenium Cyanide Christ’ı sandığımdan kısa sürede çözdükten sonra, benim için yeni bir kapı açılmıştı sanki. Dinlemesi, kavraması zor şeyleri, aşılması zor engeller olarak görmeye başlamış, duyup da yetemeyeceğim bir müzik olabileceği fikrini hakaret sayar olmuştum. O aydınlanmanın ardından her şey çorap söküğü gibi geldi. MESHUGGAH diskografisi hatmedildi, dinlemesi en zor ne var diye araştırmalar yapılmaya başlandı, kısacası beni şaşırtacak şeylere karşı acayip bir ilgi baş gösterdi.
MESHUGGAH’yı keşfettikten ve tam olarak benimsedikten, özümsedikten sonra çoğu insanda görülen problem bende de yaşandı elbet. Ne oldu? MESHUGGAH’yı bir kez çözdükten ve bana nasıl zevkli problem çözme seansları sunacağını idrak ettikten sonra, bir süreliğine başka şey dinleyemez olmuştum. Her şey fazlasıyla basit, fazlasıyla risksiz ve tekdüze gelmeye başladı. Cidden de öyleydi, MESHUGGAH şarkıdan şarkıya kudurur, zamanlarla, tempolarla domino taşı gibi oynarken, sevdiğim diğer pek çok grup, müziklerindeki en ufak bir “ilk andan anlaşılmama” riskine giremiyor, her şeyi gayet uysal, stabil ve maceradan uzak yapıyordu.
Diğer gruplardaki bu evcillik ve “korku”, MESHUGGAH’yı daha da eşsiz, daha da özgün, daha da aşık olunası yapıyordu. Manyak yetenekli bir grup insan, başka grupların, bırakın cesaret etmeyi, cesaret etseler bile yanına yaklaşamayacakları düzeyde benzersiz bir iş yapıyor, bunu da gösterişe kaçmadan, “biz böyleyiz” diye anırırcasına ortaya koyuyordu.
Yazı biraz uzun oluyor ama olsun. Böylesi önemli albümler her zaman karşıma çıkmıyor. DEFTONES gitaristi Stephen Carpenter’ın “Müziğe bakışımı değiştirdi” diye bahsettiği ve “Gelmiş geçmiş en iyi metal albümü” olarak tanımladığı “Chaosphere”, MESHUGGAH’nın “Destroy Erase Improve“daki akıl almaz saldırganlığını, çok daha matematiksel, mekanik ve soğuk bir yere taşıdığı bir iş olarak karşımıza çıkıyor.
Aslında tek bir rif kalıbındaki ufak modifikasyonlardan oluşan Concatenation’la başlayan ve sol elden ziyade sağ eli çalıştıran albümde, MESHUGGAH’yı MESHUGGAH yapan her şeyi bulmak mümkün. Doğru yerde verilen tek bir es veya sıradan bir ritim kalıbını uzatan yalnızca yarım notalık bir eklentiyle, en düz rif bile başka kimsede duyamayacağınız hallere gelebiliyor. Grubun en meşhur olayı olan kendi etrafında dönen sarmal ritim olayı da albümün her yerine yayılmış durumda. Çoğu zaman 4/4′lük giden trampet vuruşlarının, aksak çalan gitarla senkron giden kick’lerin aksaklığından dolayı her seferde kick döngüsünün farklı bir yerine rastlaması, MESHUGGAH’nın aslında gayet anlaşılabilir olan bu formülünün en kolay özeti diye düşünüyorum. Alışık olmayan için karşık ve garip gelen New Millenium Cyanide Christ’ın aslında hiç de acayip olmadığı, şarkı boyunca, bu sarmal davul yazımından dolayı değişiyor gibi gelen yalnızca üç farklı rifin çalındığı, üste bir yere koyduğum klipte davulcu Tomas Haake’nin ellerinin sürekli aynı şeyi yapmasına bakarak bile anlaşılabilir.
Albümdeki diğer bir MESHUGGAH’sal detay, elbette ki metal dünyasının sayılı dehalarından olan Fredrik Thordendal’ın fusion soslu sapkın solo tarzı. Bir YouTube yorumunda, “Org çalmayı bilmeyen otistik bir çocuğun Casio orga hunharca saldırması” şeklinde özetlenen bu solo tarzı da, yine “Chaosphere”i acayip kılan unsurlardan biri. Üstte bir yerde duran Concatenation’ın 2.12′sinde duyulabilir. Ve eğer ki gitar çalıyor, ancak MESHUGGAH tarzı solo nasıl atılır bilmiyorsanız, artık üzülmeyin! Her şeyin bir kolayı var:
“Chaosphere”i gerçekten de sayfalarca yazabilirim. Abartmıyorum, hakkında yüz sayfalık kitap dahi yazarım. Ama bu yazıyı bir amaç için, insanlar okusun diye yazıyorum ve gereğinden fazla uzatmanın manası yok. Son olarak tek bir riften bahsedip, tıpkı DEFTONES gitaristi gibi benim de müziğe bakışımı etkileyen bu kült albümün yazısını sonlandırayım.
Bahsetmek istediğim rif, grubun arka planda kalan şarkılardan biri olan Corridor of Chameleons’ın ortalarındaki dur kalklı rif. 2.22-3.10 arasındaki bu rif, 1998′den önce yazıldığı düşünüldüğünde, son on yıldır özellikle deathcore alanında benzerlerini ne kadar çok duyduğumuz bu kalıbın MESHUGGAH tarafından yıllar önce, hem de herhangi bir şarkılarının bir yerinde çalındığını göstermesiyle, grubun ne denli inovatif ve zamanının ötesinde olduğunu kanıtlıyor diye düşünüyorum. Şimdi sıradan geliyor olabilir, ancak 13 yıl önce bunun benzerlerini öyle her yerde duymak mümkün değildi.
Uzun oldu ama içime sindi. “Chaosphere”, içinde yüz binlerce, milyonlarca albüm olan metal dünyası içinde adını sıkça duymadığınız, ancak adı sıkça duyulan bir sürü ismin başucu kitabı bellediği, algısının değiştiği, ciddi anlamda ders niteliğinde bir albüm. Tıpkı “Destroy Erase Improve” gibi, “Chaosphere” da o gün olmadığı gibi bugün de benzeri olmayan, eşsiz bir albüm.
MESHUGGAH sevmek sevmemek elbet kişiye kalmış; tercihtir, zevktir. Ancak şu da bir gerçek ki, MESHUGGAH’yı sevenler, MESHUGGAH’nın verdiği her şeyi alabilenler, ne şanslı, ne bahtiyar insanlardır. Şüphesiz ki onlar, diğerlerinden farklı zevkler tatmaktadırlar.
Kadro Fredrik Thordendal: Ritim ve solo gitar, synthesizer
Tomas Haake: Davul, The Exquisite Machinery of Torture'da vokal
Marten Hagstrom: Ritim gitar
Jens Kidman: Vokal
Gustaf Hielm: Bas
Şarkılar 01. Concatenation
02. New Millennium Cyanide Christ
03. Corridor Of Chameleons
04. Neurotica
05. The Mouth Licking What You've Bled
06. Sane
07. The Exquisite Machinery Of Torture
08. Elastic
@Kaan, NMCC’ın klibi de 4 kerede çekilmiş. 4 kere baştan sona çalıyo gibi yapmışlar, güzel kısımları almışlar. o yüzden bazı yerlerde dışarıda hava aydınlık, bazı yerlerde karanlık.
Sıfır bütçeyle, yarım saatte klip çekiyosun ve bu kadar konuşuluyosun. zeki adamlar.
Bugün mp3 çalarıma attım bu albümü. Tesadüf oldu. Hatta dün de gaza gelip New Millennium Cyanide Christ’ı paylaşmıştım Facebook’ta. İlk dinlediğim Meshuggah şarkısı da Elastic idi. Hakikaten çığır açıcı bir albüm.
@arcturus, aynı şey metal kritikleri yazan her site için rahatlıkla söylenebilir, bu siteler ister herkese açık olsun ister kadrolu yazarlar olsun, ister yerli ister yabancı.
@Ertuna Yavuz, sözümü geri alıyorum. sitede 10′luk fazla albüm yok. herhangi bir yazarın ismine tıkla, herhangi bir listeye bak, albümler 6-8 arası bir şey alır toplam. anasayfada son yazılan kritiklere bak tek bir tane 10luk albüm bile yok, hatta çoğu çok düşük puanlı.
@Ahmet Saraçoğlu, gelişimlerine derken sonradan çıkan albümlerin çıtayı yükselttiğinden bahsetmek istedin heralde de new american gospel bana göre en iyi lamb of god albümü. amon amarth once sent from golden hall da mesela (hatta tek). çıta bu albümlerden sonra düşmüş bu gruplarda.
@corona, bakış açısı tabi. gospel de harika bi albüm ama bence lamb of god sound’u onun arkasından yaratılmaya başlandı. diyeceksin ki gospel’deki LoG sound’unda başka bir grup var mıydı ki kendi benliklerine sonradan kavuştular, evet doğru, gospel zamanında da özgün bi tınıları vardı. Ama daha genel bakınca, metal dünyasının son bilmem kaç yılına öyle ya da böyle damga vuran bi Lamb of God varsa, bu As the Palaces Burn’le başlayan bi süreç bana göre. Yoksa elbet, dediğin gibi Gospel’deki sayısız şarkı da grubun yazdığı en iyi şarkılar arasında. Ama biri de çıkar “Yok hacı aslında daha da öncesine dayanıyo, Burn the Priest zamanında daha da iyiydiler” derse sen ne dersin onu bilemem.
Amon Amarth konusu daha farklı, Once Sent…’e ben de bayılırım ve özgünlük açısından gerçekten de en farklı işleri o olabilir ama şarkı yazımı olsun, profesyonellik olsun, her albümde kendi kendilerine olgunlaştıklarından grubun en iyi albümü olarak onu görmüyorum. Yaptıkları tür ve grup adına en önemli olabilir evet, ama müzikalite olarak bence en iyisi değil.
Böyle en iyisi değil falan deyince sanki zayıflıklar buluyormuşum gibi oluyor belki ama yok tabi öyle bi şey, hepsi can, hepsini seviyoruz. :)
Benzer bir durum Mastodon’da var. Temelleri Lifesblood ve Remission’da atılan bi Mastodon sound’u var bakınca grubun startını verenler o EP ve albüm, ama bugün kaç kişi Mastodon’un en iyi işi Remission der bilmiyorum. Çok kişi der tabi, harika albüm ama sonrasında çıkanlar hem metal, hem grup adına daha önemli işler bana göre.
@Ahmet Saraçoğlu, Bütün albüm olarak ben sıkılıyorum mevzu bahis albümler dışındaki albümlerinden her iki grupta da. Şarkı bazına iniyo bu sefer de şu albümden şu şu şarkılar güzel falan oluyo. Ruh hali faktörü de var tabii ki. Pazar sabahı 10′da dönen şu muhabbetteki ruh hali mesela :)
neuratica meshuggah’ın en hakkı yenen parçasıdır kanımca. hakikaten en iyilerinden. ayrıca exquisite machinery of torture’u bir anlamadım öylesine koymuşlar bence.
Ben incelemenin güzelliğine de dikkat çekmek istiyorum,eline sağlık. Grubun zamanında müneccim boku yemiş olduğu bir gerçek. Bu albüm 10 benim nazarımda,zira tıpkı incelemede denildiği gibi başka şey dinleyemiyosun bir süre çok tuhaf şeyler bunlar işte öyle
yaw bu adamları çok dinlemeyi ve sevmeyi istiyorum ama olmuyor:D bir türlü içine giremiyorum müziklerinin halbuki extreme, technical,progressive v.s. neyse işte çok dinleyen biriyim ama… sanırım bu adamlar bana melodik gelmiyor. bütün albümlerine kulak kabartmışımdır ama sadece son albümden Combustion ve Bleed adlı şarkıları sevebildim. ama yok sorun bendedir ya sevebilmem lazım:D
@comfortinBRUTALiTY, haha evet hakkaten “oha”lık durum, bende zaten bu makalelerle karşılaşınca “ya dedim bi dakika var bi iş bunlarda, sevmeliyim bu grubu” falan dedim:DD genel olarak yazıldığı gibi dinlemek için emek gerektiren, içine girilmesi zor bir grup…
“The Sound Of Perseverance” ile birlikte taptığım sayılı albümlerdendir, biraz abartılı olabilir ama neyse artık; milli marş kadar değerli parçalar içeriyor bu albüm benim için. (tıpkı diğer Meshuggah albümleri gibi) hell yeah ! :D
Not: İlk dinlediğim parça NMCC’dir, tüm albümleri hatmettim, hala onu dinliyorum.. :)
Stephen Carpenter gibi, senin gibi, bi çok insanın gibi benim de aklımı başımdan almıştı bu albüm 1.5 veya 2 sene önce. hala çok farklı, çok değişik geliyor bana ne kadar dinlersem dinleyeyim. hala müzik zevkim değişmediyse bu kadar zamandır, sebebi bu adamlardır kesinlikle. NMCC’nin başındaki riff’i tam anlamıyla çalabilmek için 6 ay boyunca sırf o kısmı dinlediğimi net hatırlıyorum misal :D
ben nmcc şarkısını(klibini) dinlediğimde harbi şoke olmuştum, “n’oluyo lan” demiştim kendi kendime. o güne kadar hiç böyle bişeyle karşılaşmamıştım. acayip hastası olmuştum grubun. rational gaze’in giriş rifini en üst telin 12 ya da 13. perdesinde çalmaya çalışıp, 1 saat uğraşmama rağmen yanına yaklaşamamıştım. yaklaşık 4 yıl geçti ve hiç bi grup beni o derece etkileyemedi. şu bir gerçek ki adamlar bizim kulağımızı acayip geliştirdiler. hiç bi grubun albümünü bu kadar heyecanla beklemiyorum artık. bu grubu abime ve bazı arkadaşlarınaysa ne yaptıysam sevdiremedim. onlar daha ruhlu, daha az teknik kaygılı gruplar seviyolar, tamam biz de seviyoruz ruhlu grupları,ama ne zaman dinleseler “teknik hardcore işte abi” diyolar. bence meshuggah’nın tek zayıf yanı vokalleri. daha canavar bi vokal olsa acaba ne olurdu diye sormak lazım. bu arada suffer in truth jens’in bestesi olduğu için biz saygıda kusur etmeyelim gene sonuçta adam grubun başından beri var ama bu kadar acayip bi grubun tek sıradan noktası da vokaller. ki o vokalleri de efektlerle desteklediler sonraki albümlerde. ama yapacak bişey yok, biz meshuggah’yı her haliyle daha doğrusu bu haliyle seviyoruz.
@malavuranga, Vokaller tekdüze evet ama bence o da uyuyor grubun muzigine. Tüm sound’un yarattığı o trans havasini besliyor bence vokaller de. Dahası vokal de zamanlamalar acısından hiç de kolay bir is yapmıyor. Ve şu lafına kesinlikle katılıyorum, adamlar kulağımızı acayip geliştirdiler.
ya abi bu arada, elastic’in başından sonrasını nasıl dinleyebiliyosun ya. bence saçmalık abi. hani sen bi kere nothing albümünü almışın ya cd kitapçığı bomboş çıkmış, en az onun kadar saçma bence.
yıllar önce bir arkadaşım bu grubu tavsiye ettiğinde “ne tarz yapıyorlar” diye sormuştum, “deli müziği abi işte” diye cevap vermişti. ben mesuggah’ın eski thrash harmanlı müziğini değil de nothing ve sonrası endüstriyelimsi halini seviyorum.
Jens Kidman bence çok iyi bir vokalist. Ayrıca New Millenium Cyanide Christ’ın klibinin abartıldığını düşünmekteyim, dünyanın en güzel klibi olduğunu iddia eden arkadaşlar olduğunu düşünürsek…
“Boru değil, bir yıldır falan DEATH dinliyordum. DEATH dinleyebiliyorsam, bazı müzikal seviyeleri atlamış, müzik kulağımı yeterince geliştirmiş olmalıydım. Demek ki çalan şeyi anlayamıyor değildim. Tek suçlu, anlaşılmaz olmaya kasan bu albümdü.”
ben hep bu müziği basit bir ekok hesabı olarak gördüm ne kadar doğru bilmiyorum. davul 4/4 lük, gitar ise aksak aksak giderken ritimlerin ekokunda buluşuyor, işte burada ritim değiştiriliyor, eğer değiştirilmezse bir tur daha devam ediliyor. çok büyük saçmalıyor da olabilirim, eğer böyle bir olay yoksa ben yapıcam bunu.
İlk dinlediğim Meshuggah albümü, şimdi bakınca bu albümü her gün dinlediğim halde %95′ini falan anlayamadan “EHEHE HEBBBE” diye ortalıkta gezmem çok garip geliyor. İki kafa sallamak için, iki “DIJ DIJ” duymak için başladığımız müzikte uğraştığımız şeyler çok garip. New Millenium Cyanide Christ, The Mouth Licking What You’ve Bled, Sane falan bayağı efsane işler.
@Dysplasia, ben kendimi bildim bileli yaparım, henüz bir şey olmadı. Katır kutur abanmıyorum ahah, sesini kendim duyacak kadar. Zaten dişlerim sağlamdır, 40 yaşındayım bugüne dek 1 kez dişim ağrıdı.
Bu albüm neden bitiyor yahu? “Elastic”in sonundaki tekrar bölümü girdiğinde resmen sinirleniyorum. Koysanıza arkadaş adam gibi 823 tane şarkı, durmadan dinleyelim… Öyle bir ilham gelmiş ki bu albüm 7 saat sürse yine her anı başka bir macera olurdu. “Elastic” bitti, yine tatlar kaçtı. Concatenation’dan bir tur daha aynen devam.
Meshuggah diskografisinde favori albümüm. Kanımca Destroy Erase Improve’dan daha lanetli bir havaya sahip albüm.
New Millennium Cyanide Christ. Böyle bir şarkı yapabilmek için akıl ve ruh sağlığını tamamen kaybetmiş olmak gerekir.
25.03.2011
@Kaan, NMCC’ın klibi de 4 kerede çekilmiş. 4 kere baştan sona çalıyo gibi yapmışlar, güzel kısımları almışlar. o yüzden bazı yerlerde dışarıda hava aydınlık, bazı yerlerde karanlık.
Sıfır bütçeyle, yarım saatte klip çekiyosun ve bu kadar konuşuluyosun. zeki adamlar.
Bambaşka bir grubumuzsun Meshuggah. 9/10
Bugün mp3 çalarıma attım bu albümü. Tesadüf oldu. Hatta dün de gaza gelip New Millennium Cyanide Christ’ı paylaşmıştım Facebook’ta. İlk dinlediğim Meshuggah şarkısı da Elastic idi. Hakikaten çığır açıcı bir albüm.
metal müziğin alışılmadık senfonilerinden biridir, çalışkan ve sanatsaldır. 9/10
zengin temalı narrative kritik için ayrıca teşekkürler.
bu bloga göre 10luk ne kadar çok albüm var yahu..2 albümden birine 10 puan verilmiş.
24.03.2011
@arcturus, aynı şey metal kritikleri yazan her site için rahatlıkla söylenebilir, bu siteler ister herkese açık olsun ister kadrolu yazarlar olsun, ister yerli ister yabancı.
24.03.2011
@Ertuna Yavuz, sözümü geri alıyorum. sitede 10′luk fazla albüm yok. herhangi bir yazarın ismine tıkla, herhangi bir listeye bak, albümler 6-8 arası bir şey alır toplam. anasayfada son yazılan kritiklere bak tek bir tane 10luk albüm bile yok, hatta çoğu çok düşük puanlı.
25.03.2011
@arcturus
metal dünyasında 10 puan alabilecek o kadar çok albüm var ki, bunlara 10 puan vermemek cidden haksızlık olur.
o güzlüğü düşürmeyi neden o kadar istedin, ve nasıl oldu da düşmedi lan o gözlük?
yıllar geçti ama şu soruların cevabını hala merak ederim
24.03.2011
bu arada carpenter o sözü dei için söylememiş miydi?
24.03.2011
@anonim, http://www.tandjent.com/meshforum/showthread.php?t=11523
gözlük kısmını anlayamadım bu arada.
24.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu, pardon yanlış hatırlıyomuşum o zaman. gözlük kısmı cyanide klibi ve jens hakkında.
24.03.2011
@anonim, ha ok. :) bi de o klipte haake’nin oturduğu ranzada yazan yazının gizemi vardı. Satan’lı bi şey yazıyodu ama çıkaramadım tam ne olduğunu.
24.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu, it was satan’s w…g, noktalı kısımlarda Haake’nin bacağı var okunmuyo :) wing olabilir belki.
24.03.2011
@Ömer Kuş, “Satan: Winning” Charlie Sheen stayla.
25.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu, it was satan’s wrong.
25.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu,
güzel espri
25.03.2011
@anonim, yazık lan herife kel kalmış kelek gibi duruyo grupta :p
Yazının ilk paragrafıyla alakalı bir sorum olacak Ahmet Saraçoğlu’na.Dying Fetus ve Lamb Of God’ı ilk duyduğunda tepkin ne olmuştu?
24.03.2011
@Avcı, Lamb of God’ı New American Gospel’la tanıdığım için acayip bi şok yaşamadım. Çok sevdim sadece. Gelişimlerine tanık olmak güzeldi.
Dying Fetus’un ilk dinlediğim şarkısı Born in Sodom’du. Başındaki alto ve trampet vuruşu yetmişti hastası olmama.
24.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu, Converge bu döneme denk gelmedi inşallah?
24.03.2011
@illuminati, Converge’ü çok bilmem açıkçası. Yaz desen yazamam yani. Fazla bi hukukumuz olamadı.
25.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu, zaten Türkiye’de es geçilen bir grup nedense.
23.04.2011
@Ahmet Saraçoğlu, gelişimlerine derken sonradan çıkan albümlerin çıtayı yükselttiğinden bahsetmek istedin heralde de new american gospel bana göre en iyi lamb of god albümü. amon amarth once sent from golden hall da mesela (hatta tek). çıta bu albümlerden sonra düşmüş bu gruplarda.
24.04.2011
@corona, bakış açısı tabi. gospel de harika bi albüm ama bence lamb of god sound’u onun arkasından yaratılmaya başlandı. diyeceksin ki gospel’deki LoG sound’unda başka bir grup var mıydı ki kendi benliklerine sonradan kavuştular, evet doğru, gospel zamanında da özgün bi tınıları vardı. Ama daha genel bakınca, metal dünyasının son bilmem kaç yılına öyle ya da böyle damga vuran bi Lamb of God varsa, bu As the Palaces Burn’le başlayan bi süreç bana göre. Yoksa elbet, dediğin gibi Gospel’deki sayısız şarkı da grubun yazdığı en iyi şarkılar arasında. Ama biri de çıkar “Yok hacı aslında daha da öncesine dayanıyo, Burn the Priest zamanında daha da iyiydiler” derse sen ne dersin onu bilemem.
Amon Amarth konusu daha farklı, Once Sent…’e ben de bayılırım ve özgünlük açısından gerçekten de en farklı işleri o olabilir ama şarkı yazımı olsun, profesyonellik olsun, her albümde kendi kendilerine olgunlaştıklarından grubun en iyi albümü olarak onu görmüyorum. Yaptıkları tür ve grup adına en önemli olabilir evet, ama müzikalite olarak bence en iyisi değil.
Böyle en iyisi değil falan deyince sanki zayıflıklar buluyormuşum gibi oluyor belki ama yok tabi öyle bi şey, hepsi can, hepsini seviyoruz. :)
Benzer bir durum Mastodon’da var. Temelleri Lifesblood ve Remission’da atılan bi Mastodon sound’u var bakınca grubun startını verenler o EP ve albüm, ama bugün kaç kişi Mastodon’un en iyi işi Remission der bilmiyorum. Çok kişi der tabi, harika albüm ama sonrasında çıkanlar hem metal, hem grup adına daha önemli işler bana göre.
24.04.2011
@Ahmet Saraçoğlu, Bütün albüm olarak ben sıkılıyorum mevzu bahis albümler dışındaki albümlerinden her iki grupta da. Şarkı bazına iniyo bu sefer de şu albümden şu şu şarkılar güzel falan oluyo. Ruh hali faktörü de var tabii ki. Pazar sabahı 10′da dönen şu muhabbetteki ruh hali mesela :)
neuratica meshuggah’ın en hakkı yenen parçasıdır kanımca. hakikaten en iyilerinden. ayrıca exquisite machinery of torture’u bir anlamadım öylesine koymuşlar bence.
Hayatımda en çok dinlediğim albümlerden biridir muhtemelen.
albümün hoşluğu konusunda katılıyorum yazıya. ancak karmaşıklık olgusu albümdeki, biraz fazla abartılmış yazıda. sonuçta 110 numara albüm işte.
Ben incelemenin güzelliğine de dikkat çekmek istiyorum,eline sağlık. Grubun zamanında müneccim boku yemiş olduğu bir gerçek. Bu albüm 10 benim nazarımda,zira tıpkı incelemede denildiği gibi başka şey dinleyemiyosun bir süre çok tuhaf şeyler bunlar işte öyle
bana göre de inanılmaz derecede kendini tekrar eden bi gruptur meshuggah.
yaw bu adamları çok dinlemeyi ve sevmeyi istiyorum ama olmuyor:D bir türlü içine giremiyorum müziklerinin halbuki extreme, technical,progressive v.s. neyse işte çok dinleyen biriyim ama… sanırım bu adamlar bana melodik gelmiyor. bütün albümlerine kulak kabartmışımdır ama sadece son albümden Combustion ve Bleed adlı şarkıları sevebildim. ama yok sorun bendedir ya sevebilmem lazım:D
adamların müzikleri üzerine makaleler var,
http://digitool.library.mcgill.ca/thesisfile32597.pdf
http://www.cosmicambience.de/mts_mesh.pdf
25.03.2011
@Cihan, oha
26.03.2011
@comfortinBRUTALiTY, neye “oha” dedin anlayamadım?
26.03.2011
@Cihan, makalelere?
26.03.2011
@comfortinBRUTALiTY, haha evet hakkaten “oha”lık durum, bende zaten bu makalelerle karşılaşınca “ya dedim bi dakika var bi iş bunlarda, sevmeliyim bu grubu” falan dedim:DD genel olarak yazıldığı gibi dinlemek için emek gerektiren, içine girilmesi zor bir grup…
“The Sound Of Perseverance” ile birlikte taptığım sayılı albümlerdendir, biraz abartılı olabilir ama neyse artık; milli marş kadar değerli parçalar içeriyor bu albüm benim için. (tıpkı diğer Meshuggah albümleri gibi) hell yeah ! :D
Not: İlk dinlediğim parça NMCC’dir, tüm albümleri hatmettim, hala onu dinliyorum.. :)
malum şarkıdan sonra hayatımda en sevdiğim şarkı new millenium cyanide christ’tir.
Stephen Carpenter gibi, senin gibi, bi çok insanın gibi benim de aklımı başımdan almıştı bu albüm 1.5 veya 2 sene önce. hala çok farklı, çok değişik geliyor bana ne kadar dinlersem dinleyeyim. hala müzik zevkim değişmediyse bu kadar zamandır, sebebi bu adamlardır kesinlikle. NMCC’nin başındaki riff’i tam anlamıyla çalabilmek için 6 ay boyunca sırf o kısmı dinlediğimi net hatırlıyorum misal :D
ben nmcc şarkısını(klibini) dinlediğimde harbi şoke olmuştum, “n’oluyo lan” demiştim kendi kendime. o güne kadar hiç böyle bişeyle karşılaşmamıştım. acayip hastası olmuştum grubun. rational gaze’in giriş rifini en üst telin 12 ya da 13. perdesinde çalmaya çalışıp, 1 saat uğraşmama rağmen yanına yaklaşamamıştım. yaklaşık 4 yıl geçti ve hiç bi grup beni o derece etkileyemedi. şu bir gerçek ki adamlar bizim kulağımızı acayip geliştirdiler. hiç bi grubun albümünü bu kadar heyecanla beklemiyorum artık. bu grubu abime ve bazı arkadaşlarınaysa ne yaptıysam sevdiremedim. onlar daha ruhlu, daha az teknik kaygılı gruplar seviyolar, tamam biz de seviyoruz ruhlu grupları,ama ne zaman dinleseler “teknik hardcore işte abi” diyolar. bence meshuggah’nın tek zayıf yanı vokalleri. daha canavar bi vokal olsa acaba ne olurdu diye sormak lazım. bu arada suffer in truth jens’in bestesi olduğu için biz saygıda kusur etmeyelim gene sonuçta adam grubun başından beri var ama bu kadar acayip bi grubun tek sıradan noktası da vokaller. ki o vokalleri de efektlerle desteklediler sonraki albümlerde. ama yapacak bişey yok, biz meshuggah’yı her haliyle daha doğrusu bu haliyle seviyoruz.
26.03.2011
@malavuranga, Vokaller tekdüze evet ama bence o da uyuyor grubun muzigine. Tüm sound’un yarattığı o trans havasini besliyor bence vokaller de. Dahası vokal de zamanlamalar acısından hiç de kolay bir is yapmıyor. Ve şu lafına kesinlikle katılıyorum, adamlar kulağımızı acayip geliştirdiler.
26.03.2011
@Ahmet Saraçoğlu,
vokaller beni de rahatsız etmiyo ama jens’in ses renginin güzel olmayışını kastetmiştim aslında ben. ama senin dediklerin de doğru tabii ki.
ağlamak istiyorum memleket meshuggian kaynıyormuş meğerse!
tomas haake’nin klipteki tepkisizliği yüzünden her seferinde gülesim geliyor. çok kuul adam.
evrenin en sert albümü.
ya abi bu arada, elastic’in başından sonrasını nasıl dinleyebiliyosun ya. bence saçmalık abi. hani sen bi kere nothing albümünü almışın ya cd kitapçığı bomboş çıkmış, en az onun kadar saçma bence.
26.03.2011
@malavuranga, Sondaki sacmalamalar hariç tabi canım, lafın gelişi dedim onu. Dinlenecek şey değil hakkaten.
yıllar önce bir arkadaşım bu grubu tavsiye ettiğinde “ne tarz yapıyorlar” diye sormuştum, “deli müziği abi işte” diye cevap vermişti. ben mesuggah’ın eski thrash harmanlı müziğini değil de nothing ve sonrası endüstriyelimsi halini seviyorum.
03.07.2011
@Exorsexist, +1
Jens Kidman bence çok iyi bir vokalist. Ayrıca New Millenium Cyanide Christ’ın klibinin abartıldığını düşünmekteyim, dünyanın en güzel klibi olduğunu iddia eden arkadaşlar olduğunu düşünürsek…
26.03.2011
@illuminati, +1 -1
26.03.2011
@illuminati, +1 -1
“Boru değil, bir yıldır falan DEATH dinliyordum. DEATH dinleyebiliyorsam, bazı müzikal seviyeleri atlamış, müzik kulağımı yeterince geliştirmiş olmalıydım. Demek ki çalan şeyi anlayamıyor değildim. Tek suçlu, anlaşılmaz olmaya kasan bu albümdü.”
Ben de aynı şeyi düşünmüştüm şansa bak…
kafa sallayamıyorum bu adamları dinlerken. akışına bırakmak lazım.
02.04.2011
@Guinan,aslında zilleri dinleyerek sallayabilirsin, 4/4′lük ritmle gidiyo çünkü hep.
23.04.2011
@Guinan, herhangi bi konser ya da performans görüntüsünden taklit etmeyi dene :p
ben hep bu müziği basit bir ekok hesabı olarak gördüm ne kadar doğru bilmiyorum. davul 4/4 lük, gitar ise aksak aksak giderken ritimlerin ekokunda buluşuyor, işte burada ritim değiştiriliyor, eğer değiştirilmezse bir tur daha devam ediliyor. çok büyük saçmalıyor da olabilirim, eğer böyle bir olay yoksa ben yapıcam bunu.
23.04.2011
@bloodshower, yok ekok değil de PDE hesabı dersen daha doğru ve anlamlı olur.
23.04.2011
@triumph, PDE ne demek hiç bir fikrim yok ama araştıracağım merak ettim.
24.04.2011
@triumph, artık burdan da PDE çıkarsa 18 yıllık profesyonel öğrencilik hayatıma noktayı korum.
24.04.2011
@hysteresis, ben koydum sayılır çeyrek dönemim kaldı sana burdan istediğin teoriye bağlıyim sorun değil :)
03.07.2011
@bloodshower, güzel benzetme.
Corridor Of Chameleons \m/
adamların müziği aslında acayip akıcı onca ritm oyununa rağmen. ana tempo hiç değişmiyor. bu da ilginç bi özellikleri.
kanımca destroy erase improve’dan daha kazımalı , kanırtmalı bu albüm
New millennium cyanide christ’in sonundaki ritmi ilk duyma anı..gülmüştüm..(: o kadar etkilemişti yani.
http://www.youtube.com/watch?v=D4eDtjRLaOM
İlk dinlediğim Meshuggah albümü, şimdi bakınca bu albümü her gün dinlediğim halde %95′ini falan anlayamadan “EHEHE HEBBBE” diye ortalıkta gezmem çok garip geliyor. İki kafa sallamak için, iki “DIJ DIJ” duymak için başladığımız müzikte uğraştığımız şeyler çok garip. New Millenium Cyanide Christ, The Mouth Licking What You’ve Bled, Sane falan bayağı efsane işler.
Sabah sabah çok iyi gidiyor. Enfes.
Bambaşka bir şeysin sen. Sabahtan beri dişlerimle türlü türlü davullarını çalıyorum, nihayet açtım rahatladım.
16.03.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Diş meselesi sakat hocam ya. Bir son verin bence benim ön dişlerde kırıklar oluştu minik minik.
19.03.2021
@Dysplasia, ben kendimi bildim bileli yaparım, henüz bir şey olmadı. Katır kutur abanmıyorum ahah, sesini kendim duyacak kadar. Zaten dişlerim sağlamdır, 40 yaşındayım bugüne dek 1 kez dişim ağrıdı.
19.03.2021
@Ahmet Saraçoğlu, 40 mı? Hocam taş çatlasa 30 gösteriyorsun
19.03.2021
@Salata, ahah sağ ol. Biraz kilo verirsem harbiden 30 diye yuttururum herkese.
Bu albüm neden bitiyor yahu? “Elastic”in sonundaki tekrar bölümü girdiğinde resmen sinirleniyorum. Koysanıza arkadaş adam gibi 823 tane şarkı, durmadan dinleyelim… Öyle bir ilham gelmiş ki bu albüm 7 saat sürse yine her anı başka bir macera olurdu. “Elastic” bitti, yine tatlar kaçtı. Concatenation’dan bir tur daha aynen devam.
Kitap okurken bu albümü dinliyorum, IQ seviyem son 2 ayda +25 yükseldi herkese tavsiye ederim…
Müzikolog değilim ama dinlediğim en üst düzey albüm diyebilirim. Bir aralar Focus’tu. Maalesef artık 2.
10.01.2023
@deadhouse, Girmesi çok zor bir grup.