Anathema’nın rengarenk müzik kariyerinin her bir merhalesini ayrı ayrı duygularla sevsem de benim aksime kimi dinleyiciler, hayalgücünden yoksun kitlelerin ucuz akşamüstü fantezilerine hitap eden gösterişçi ve ihtimamlı şarkı sözlerinden, rock bar kültürünün yapış yapış aşk hikâyelerini irdeleyen isterikli duygu sömürücülüğünden ve hep birkaç sıkı parça barındırıp albümün kalanında doldurma şarkı yazımına gitme eğilimlerinden ötürü grubun ikinci dönem albümlerinden tiksinip kaçmış, kimi dinleyiciler de üçüncü dünya ülkelerine özgü aşırı muhafazakârlıktan ileri gelen cinsellik yaşayamama sorunundan muzdarip olup duygusal yönden gelişememiş oldukları için kendilerini yalnız metal müziğin güdük ve sikimsonik temalarında bulabildiklerinden ötürü grubun metal-sonrası bütün dönemlerini kendilerini gülünç ve acıklı biçimde üstünlüklü hissetmek üzere aşağılamışlardır. Grubun kritiğini yazdığım bu albümü, tür yönünden olmasa da biçim yönünden üçüncü döneme düşüyor. Ama Pentecost III ile başlayıp grubun bugüne kadar içselleştirdiği düşsü ve havai müzik oyunlarına yönelik sevgi, birike birike ilerleyen kimi hikâyeci şarkı yapıları ve çok katmanlı enstrümantal müzik yazımı bu albümde de gözlemleniyor.
Albümü kendi kurguladığım bir üçüncü dönem tahayyülü içinden tanımlamış olsam da aslında müzikal içeriğin üretkenliği üzerinden baktığımızda grubun kariyerinin en cimri albümü olduğunu görüyoruz. Nakaratlar yer yer Pink Floyd esinlenmeli uçarı müzik oyunlarıyla zenginleştirilip çeşitlendirilmiş olsa da şarkı uzunluklarının da dikkate alınmasıyla birlikte malzeme kendini fazla tekrarlarla dinleyicinin albüme alışılabilirliğini kolaylaştırıyor. Bu yönü eleştirilebilir bir nitelik de kazanıyor, çünkü alışabilirlik kolaylaştıkça tüketilebilirlik de kolaylaşır. Grubun kariyerindeki diğer albümlerle kıyaslandığında dinleyicilerin daha az dinlediği bir albüm olmasının nedeninin bundan ileri geldiğini düşünüyorum. Ama buna rağmen Anathema, iyi şarkılar yazmanın kilit anahtarını kalıplarlarda aramaktan ziyade daima içeriğin kalitesinde aradığından, bu albüm de kendini diğer yüzeye çıkmaya çabalayan binlerce grubun ötesine taşımayı kolaylıkla başarıyor. Kısıtlı üretkenliği affediyoruz.
Ayrıca bu durum, grubun bazı albümünlerde olduğu gibi en kaliteli malzemeleri kısalta kısalta belli birkaç şarkıya sığdırıp onları sağlama aldıktan sonra daha doldurma şarkılarla albümü tamamlamasından bir farklılık olarak da görülebilir. Bu albüm özellikle belli şarkılara vurgu yapmaktan ziyade albümün tamamını fazla inişi çıkışı ve doruk noktaları olmadan dengeli ve tutarlı bir kalite deviniminde götürmesini sağlayıp baştan sona ilgimiz kesilmeden dinleyebildiğimiz bir çalışma olmasını sağlıyor. Ayrıca şarkı yapıları çoğunlukla kıta/nakarat formülünü uygulasa da aklımda kalanlardan Release, A Fine Day to Exit ve A Temporary Peace gibi hikâyeci yapıların da görülebilmesi tek bir kurgu üzerinden farklı malzeme dinlemenin sıkıcılığından kurtarıyor bizi.
Albüme şarkı sözlerinin anlamları üzerinden bakınca önceki üç albümde görülen alkolik karamsarlık, tek gecelik aşklar, abartılı karasevdalar ve çakma ruh çöküşü hâllerini anlatmadıklarını gördüğümüzden artık grubu duygu sömüren ‘arabesk’ temalarla suçlama hakkımızı kaybediyoruz. Fazlasıyla soyut ve özgün şarkı sözleriyle anlatılan şarkılardaki melodiler en yüzeysel, en güçlü, en bilindik duygularımıza hitap etmekten ziyade zaman zaman uzak bir esintinin etkileriyle gelip geçtiğinden üzerinde fazla durmadığımız modern yaşamın getirdiği incelikli buhranların, özgül psikolojik rahatsızlıkların ve olgun insani tecrübelerin üzerine eğiliyor. Ama bunlar doğrudan parmakla gösterilerek değil imalarla, çeşitli anıştırmalarla ve benzetmelerle anlatıldığından çok anlamlı bir niteliğe bürünüyor. Üstelik şarkılarda seçilen temalar birbirinden sanki hem kopuk hem de bağıntılı gibi duruyor; bu da albümün bir konsept albüm olup olmadığı konusunda ikircikli bir meraka düşürüyor bizleri. Belki bir konsept albüm dinliyoruz ama bundan emin olamıyoruz.
Albüme verilen duygular üzerinden bakınca belli belirsiz bir umutla yüklü bir kaygılılık hâli, önceki albümlere kıyasla ayakları yere basan daha gerçekçi bir karamsarlık, zaman zaman hezeyanlarla dolu bir atmosferin içine gömülüş, dingin ve olgun bir vazgeçmişlik ve tutuşluluk hissiyatı görülüyor. Yer yer huzur ve boşvermişlik de hissediliyor. Bunları en özel yapan şeyse bu duyguların herhangi bir sonuca ulaşmadan, sadece irdeleyerek, yer yer coşarak ama asla bir doruğa doğru coşmayan bir şekilde verilmesinden sağlanıyor. Albüm bittiğinde elimizde bir boşluk hissi, ama çok güzel ve özel bir boşluk hissiyle başbaşa kalıyoruz.
Benim kimi şarkılardan çıkardığım anlamlar şunlar. ‘Panic’, uyuşturucu madde kullanımının getirdiği zihinsel karışıklıkları anlatıyor. Albümün adını aldığı parça histeriye kaçmadan intiharı anlatıyor gibi görünüyor ama aslında ne anlama geldiği oldukça muğlak. Albümün en sağlam parçası olduğunu düşündüğüm ‘Release’, kaçınılmaz biçimde ayrılığa giden bir ilişkiyi yitirme korkusunu kabulleneme duygusuyla dolu bir tekrar bağlanma isteğini tırtıklıyor. ‘Looking Outside Inside’ daha önce bir şiirini okuduğum bir İngiliz psikiyatrının sözlerinden esinlenilmiş bir kuşkuculuk halini anlatıyor gibi. Falan filan.
Müzisyenlik çerçevesinde bakılırsa bu özgül, ayırt edilebilir ve alışılmadık duygu karmaşasını vermeyi sağlayan melodileri ince ince yazmak televizyonları, radyoları ve internet istasyonlarını doldurup taştığına tanık olduğumuz o aşk, kayıp ve keder yüklü melodileri ince ince yazmaktan çok daha zor olduğu için albümün ayrıcalığı ve farklılığı kat kat yükseliyor.
Duygusal olarak bu albüme benzer bir progresif rock albümü göstermek zor olur. Kim ne derse desin seni seviyoruz Danny. Gönül adamısın, gerçek bir müzisyensin. Her Anathema albümünü seviyoruz.
Kadro Vincent Cavanagh: Vokal, gitar
Danny Cavanagh: Gitar, klavye, geri vokal
Les Smith: Klavye
Dave Pybus: Bas
John Douglas: Davul
Şarkılar 1. Pressure
2. Release
3. Looking Outside Inside
4. Leave No Trace
5. Underworld
6. Barriers
7. Panic
8. A Fine Day to Exit
9. Temporary Peace
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de Silent Enigma hayranıyım. Hele ki o A Dying Wish parçası. Fena grup değil aslında tarzım olmasa da arada dinlediğim albümleri yok değil. Son albümleri baya değişik bi iki kere dinledim daha fazla şans vermek aklımda ama hep beğenmiştim çünkü.
@duraganyolcu, en güzeli ericcson’un takoz gibi ilk modeli var. bildiğin telsiz :D tek satır mesaj haznesi var ufacık. iki kelime öncekini unutursan ne yazacağını şaşırıyordun. :D
@Aeonian_Lich, dünya üzerindeki ilk cep telefonunda o bile yok sanırım, ona baktım da telsiz bile ufak kalır yanında, işte cep telefonunun 2 ayrı hali,
ısınamadığım tek anathema albümü.Şarkılar Çok özensiz gibi geliyo hep daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.oturup bir seferde hiç dinlemediğim için heralde hep ordan burdan.Albümün tamamını 6 ayda dinleyebildim. Yinede Güzel albüm benden 7.5′tan 8 çalışır. “Panic” Favori şarkım.A natural disaster albümündede “Pulled Under at 2000 Metres a Second” Favorim İlginç Albümün geneline zıt şarkıları çok seviyorum
neyse fazla uzattım “We’re here cos We’re here” kritiği isteriz Bak kaç ay oldu hala yok kritik :)
@northern, yorumu görmem bile şu günü griye boyadı hocam öyle bir şarkı. 2012 yılında eski kız arkadaşım -kendisi batı müziği okuyordu- dolayısıyla onun bölümünden bir çok müzisyen arkadaşım olmuştu ama metal dinleyen yoktu. Bir gün çalıp söylemeli içelim dedik repertuar yapıyoruz ben de o sıralar bu albüme öyle düşmüşüm ki ne düşmek.. bana dediler ki rakı içeceğiz ama sen de uyan bir kaç şarkı yaz çalalım söyleyelim. ben de bu şarkıyı akustik çalıp söylemeyi önerdim çaldık ortam buz kesti. yarısı anathema fanı oldu sonradan. ilrleyen zamanlarda king crimson-one time ve talk to wind, epitaph falan da eklendi listeye. kızla ayrıldık bu şarkı ve diğerleri daha da manalı sikertici bir hale evirildi hatta açmaya korktuğum şarkılar listeme almıştım.gerçekten ağacı içten çürüten bir kurt gibi insanı çürütüyor..
mükemmel bir yazı tebrik ederim. bu muhteşem albüm bundan daha iyi tanıtılamazdı.
11.02.2011
@b, teşekkür ederim. ben de bundan daha iyi bir övgü alamazdım:)
11.02.2011
@Ertuna Yavuz, Ayıp ediyosun. :(
12.02.2011
@Aeonian_Lich, rekabeti canlı tutuyorum :P
anathema’yla ilişkimin sadece angelica ve empty’yle sınırlı olması. o ikisi dışında 3 şarkılarını falan dinlemişimdir, ama o ikisini baya severim.
11.02.2011
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de Silent Enigma hayranıyım. Hele ki o A Dying Wish parçası. Fena grup değil aslında tarzım olmasa da arada dinlediğim albümleri yok değil. Son albümleri baya değişik bi iki kere dinledim daha fazla şans vermek aklımda ama hep beğenmiştim çünkü.
11.02.2011
@Aeonian_Lich, Yeri gelmişken, The Silent Enigma kritiği geliyor gibi ince ince.
11.02.2011
@Blakkheim, Düşük not verirsen her kırılan 0.1 puan için 50 fiske ona göre. :P
O değil de kapaktaki nokia 5110 beni bu albümden daha çok hüzünlendiriyo lan, nostaljik oldum şimdi. Yılan oynardık falan.
12.02.2011
@Ömer Kuş, haha, kesinlikle :D:D:D
12.02.2011
@Ömer Kuş, sonra çıkanlardan hiçbiri onun gibi milyonları cezbedemedi gerçekten de.
12.02.2011
@duraganyolcu, en güzeli ericcson’un takoz gibi ilk modeli var. bildiğin telsiz :D tek satır mesaj haznesi var ufacık. iki kelime öncekini unutursan ne yazacağını şaşırıyordun. :D
13.02.2011
@Aeonian_Lich, dünya üzerindeki ilk cep telefonunda o bile yok sanırım, ona baktım da telsiz bile ufak kalır yanında, işte cep telefonunun 2 ayrı hali,
http://blogs.sun.com/mamafufu/resource/first-mobile-phone.jpg
diyerek bu konuyu da aydınlığa kavuşturmanın sevinciyle telefonlarımıza bir kez daha sarılalım.
13.02.2011
@Aeonian_Lich, Kapaklı, ufak olanı diyorsun heraldi. Sarısı vardı bende, ilk aşkımdı. Otobüs peşinde koşarken düşürüp yitirmiştim. :(
ısınamadığım tek anathema albümü.Şarkılar Çok özensiz gibi geliyo hep daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.oturup bir seferde hiç dinlemediğim için heralde hep ordan burdan.Albümün tamamını 6 ayda dinleyebildim. Yinede Güzel albüm benden 7.5′tan 8 çalışır. “Panic” Favori şarkım.A natural disaster albümündede “Pulled Under at 2000 Metres a Second” Favorim İlginç Albümün geneline zıt şarkıları çok seviyorum
neyse fazla uzattım “We’re here cos We’re here” kritiği isteriz Bak kaç ay oldu hala yok kritik :)
yazıdaki ilk cümle 104 kelime, 872 karakterden oluştuğu için gözüme girdi ve orada kaldı.
anathemayı ilk tanıdığım albüm tam bi yaz albümü gibi gelmiştir bana bence en iyi albümü zaten kötü albümüde yok
release müthiş bir şarkı.
temporary peace de kapakta soyunup denize doğru (intihara) giden adamın dalgalara batıp çıkarkenki son anları. drift in and out. o yeah bro.
31.05.2024
@northern, yorumu görmem bile şu günü griye boyadı hocam öyle bir şarkı. 2012 yılında eski kız arkadaşım -kendisi batı müziği okuyordu- dolayısıyla onun bölümünden bir çok müzisyen arkadaşım olmuştu ama metal dinleyen yoktu. Bir gün çalıp söylemeli içelim dedik repertuar yapıyoruz ben de o sıralar bu albüme öyle düşmüşüm ki ne düşmek.. bana dediler ki rakı içeceğiz ama sen de uyan bir kaç şarkı yaz çalalım söyleyelim. ben de bu şarkıyı akustik çalıp söylemeyi önerdim çaldık ortam buz kesti. yarısı anathema fanı oldu sonradan. ilrleyen zamanlarda king crimson-one time ve talk to wind, epitaph falan da eklendi listeye. kızla ayrıldık bu şarkı ve diğerleri daha da manalı sikertici bir hale evirildi hatta açmaya korktuğum şarkılar listeme almıştım.gerçekten ağacı içten çürüten bir kurt gibi insanı çürütüyor..