Fransa’dan çıkan ama ne yazık ki kısa ömürlü olan gruplardan biri de, icra ettiği türün hakkını veren gruplardan YYRKOON’du. Azıcık thrash etkisi olsa da genel olarak çok katıksız bir death metal yapan grup, modern sound’u, soğuk atmosferi ve hem melodik, hem groove’lu havasıyla ufak da olsa belli bir kitleye kendini sevdirmeyi bilmişti.
Belçikalı ABORTED’ın gitaristi Stephane Souteyrand’ın asıl grubu olan YYRKOON, veda albümü olan “Unhealthy Opera”daki en iyi tarafını death metali bir bütün halinde alması ve olayın belli bir yönüne ağırlık vermemesiyle yakalıyor. Albümü dinlerken ne melodiyi, ne hızı, ne de eski usül/modern sound ikilemini öne çıkar halde görüyorsunuz, ancak albüm bittiğinde aklınızda birçok melodinin, rifin kaldığını görüyor, hiç kasmadan sadece “death metal” olarak özetlenebilecek bir müzik dinlediğinizi hissediyorsunuz. Çok direkt, mesajını geciktirmeden veren bir death metal var karşımızda.
Adını Michael Moorcock’ın bir kitabında geçen bir karakterden alan YYRKOON, 10 yıllık kariyerinde çıkardığı 4 albümün belki de en başarılısını bu “swansong”u ile verdi. Dağılış, ya da iyimser ifadeyle ara veriş sebeplerini “heyecanın kaybedilmesi” olarak açıklayan grubun bu elim haberini okuduğumda ağzımdan okkalı bir “Haydaaaaa?” çıktığını hatırlıyorum. Nasıl çıkmasın? Şu hayvanlığa barkar mısınız.
Albüm üstteki örnekte görüldüğü türde bir çok tuhaf melodiye, bodos olsun ince işçilik olsun sayısız canazor rife sahip. Ne çok sıcak ve sevilesi, ne de çok gergin ve lanetli gelen bu melodiler, YYRKOON’a da Fransız gruplarda görülen ve bir şekilde kendini belli eden o farklı havayı veriyor. Uyuyan bir devmişçesine ayağa kalkan Fransa’dan çıkan ve doksanlar ortasından bugüne gelen gruplar, nasıl oluyorsa bir şekilde Fransız olduklarını hissettiren, çok gizli, çok saman altından ilerleyen bir sofistikelik barındırıyorlar diye düşünüyorum. Bunu Fransızlar’ın geneliyle özdeşleştirilen türde bir elitizm ve sanatsallık olarak almayın; ama bu ülkeden çıkan gruplar nasıl oluyorsa “Biz Fransa’danız” hissini oluşturmayı başarıyorlar.
Albüme dönersek, “Unhealthy Opera”da güzel bir brutal vokal kullanımı, ne zaman ne yapacağını iyi bilen bir davulcu ve uyumları gayet başarılı bir gitarist ikilisi görüyoruz. Yukarda da dediğim gibi, gitaristin diğer grubu olmasından dolayı albümde bariz ABORTED tınılarını duymak mümkün. Onun haricinde, özellikle davulcu Laurent, pek çok yerde müziğe dinamizm katan fikirleriyle parlamayı başarıyor. Grup Avrupalı olsa da, daha ziyade, yaşlı insanların ve onların anne babalarının yaşadığı sevimli yöremiz Florida’nın death metal havalarına yakın duruyor ve İskandinav olsun olmasın çoğu Avrupalı grubun cömertçe kullandığı Kuzeyli melodilere pek ihtimam göstermiyor. Melodiler dışında da, rifler de hep en kemikli taraflarından yazılmışlar ve kafa kopartmaya gayet elverişliler. Bu sayede öne çıkan tavizsiz sertlik, death metalin hoşa gitme amacı taşımayan yanını sevenlerin baya hoşuna gidecektir. YYRKOON’un bu albümde başardığı en büyük şey de bence bu: Çok sert bir müziği akılda kalıcı yapabilmek. Şöyle bir dinlediğinizde “Ne var işte death metal” deseniz bile, birkaç dinleme sonunda grubun her rif, her melodi, her solo üzerinde ihtimam gösterdiğini ve hiçbirinin sallamasyon yazılmadığını fark ediyorsunuz.
Albümdeki lanetli -ve hayır, MORBID ANGEL’I anımsatmayan- havanın oluşmasının başlıca sebebi, albümün Cthulhu mitosunu konu ediyor olması. Kapaktan da anlaşılabilen bu durum şarkı isim ve sözlerinden de görülüyor zaten. Yine de, yine kapaktan fark edileceği üzere, atıyorum bir MASTODON’un “Leviathan“da yaptığı kadar bariz bir konsept işleme yok. Daha derinden, daha atmosferik bir Cthulhu işlenişi var.
Death metalcinin dostu Andy Larocque’un da bir solosunu barındıran (Horror From the Sea) albümde, sertliğe tam kontrast duran nefis akustik bölümler de var. Temple of Infinity ve Lair… adlı bu enstrümantal parçalar, bir yandan seksenlerin sonundaki thrash ve death metal gruplarının intro olarak sıkça kullandığı akustik pasajlardaki lanetli havayı barındırırken, bir yandan da akla DISSECTION’ın o kısa ama soğuk geçişlerini getiriyor. Diğer bir bahsedilesi şarkı ise, albümdeki diğer şarkılarda rastlanmayan oranda melodi, hatta albümde hiç rastlanmayan bir şey olan clean vokal barındıran bonus parça, Signs. Grubun genel tarzına biraz uzak, ilginç bir şarkı olmuş.
Son kelamda, YYRKOON işinde usta bir grup. Gitar ve vokalin çok sert oluşu ve death metalin acımasız havasını barındırmaları, onları gözümde Avrupa’nın iyi ve değeri tam verilmemiş death metal gruplarından biri yapıyor. Grubum için yazdığım müzikte de belli ölçüde ilham aldığım gruplardan biri olan YYRKOON, umarım heyecanına tekrardan kavuşur da günümüzün popüler hadisesi olan bir geri dönüş albümüyle bizleri sevindirir.
Death metal seviyorsanız ve YYRKOON’u, özellikle de bu albümü bilmiyorsanız, acele etmenizi öneririm. Kaçan bir şey yok, ama duyulacak baya şey var.
Kadro Stéphane Souteryand: Vokal, gitar
Geoffrey Gautier: Gitar
Voctproen Vilchez: Bas
Laurent Harrouart: Davul
Şarkılar 1. Something Breathes
2. Unhealthy Opera
3. From the Depths
4. Avatar Ceremony
5. Temple of Infinity
6. Abnormal Intrusion
7. Screaming Shores
8. The Book
9. Horror From the Sea
10. Lair...
11. ...of Madness
12. Injecting Dementia
13. Signs (bonus)
kız arkadaşım atmıştı ilk bu grubu, neden dinlemeyi bıraktıysam bilmiyorum. başlarım yarın öbürgün tekrardan :D ayrıca fransızlardan da çıktı mı çıkıyor demek yeri olur heralde tekrardan.
Hayatımda dinledğim en iyi death metal albümlerinden biri. İlk 10′a kesin yazarım. Askerdeyken kafamda devamlı Screaming Shores’un introsu çalıyordu, müzik dinleyemediğim için kafayı yemiştim. Döner dönmez ilk iş bu şarkıyı dinledim. Çok fazla bilinmiyor oluşu ve liriksel konsepti de dinlerken gizli bir zevk veriyor.
Bu yorum vesilesiyle belki birileri görür de dinler. Tebrikleri bu post altında kabul ediyorum.
@ihsanoird, Acemide içeri soksam da bir hafta korkudan çıkaramamıştım kulaklığı ve telefonu. Bi hafta sonra ilk defa müzik dinlemek acayip birşeydi. Girdim yorganın altına açtım Traced in Air’i. Gökten iniyo sanki müzik. :)
geç açılıp erken yittiler
İlk fotoğrafta soldaki Dirk Verbeuren değil mi?
23.01.2011
@Ugur, evet bi önceki albümde o çalmıştı.
metal-pit’te bu albümün notu 9′du sanırım. benim için hâlâ 9′luk bi albüm. son dönem için konuşursak, en beğendiğim death metal albümlerinden.
Nasıl okunuyor bu?
23.01.2011
@ben, iirkuun.
23.01.2011
@Ahmet Saraçoğlu, Teşekkür.Sağlammış yanlız. Albümü arıyorum.
Bu grubu tuttum yeni filmimde kullanacağam, fon müzüğü
23.01.2011
@Şahin K, ağa sen filmlerine uygun bir fon müziği arıyorsan Dying Fetus’u öneririm.Birebir uyar müziğine.
24.01.2011
@Avcı, Bence Anal Cunt daha uygun.
24.01.2011
@havitetty, o açıdan bakmadım müzikteki hayvanlık açısından baktım.Ama evet o açıdan bakarsak Anal Cunt’da Cock And Ball Torture’da daha uygun gider.
24.01.2011
@Avcı, Anal Cunt da Cock And Ball Torture da
24.01.2011
@havitetty, sikfuck olabilir.
kız arkadaşım atmıştı ilk bu grubu, neden dinlemeyi bıraktıysam bilmiyorum. başlarım yarın öbürgün tekrardan :D ayrıca fransızlardan da çıktı mı çıkıyor demek yeri olur heralde tekrardan.
Hayatımda dinledğim en iyi death metal albümlerinden biri. İlk 10′a kesin yazarım. Askerdeyken kafamda devamlı Screaming Shores’un introsu çalıyordu, müzik dinleyemediğim için kafayı yemiştim. Döner dönmez ilk iş bu şarkıyı dinledim. Çok fazla bilinmiyor oluşu ve liriksel konsepti de dinlerken gizli bir zevk veriyor.
Bu yorum vesilesiyle belki birileri görür de dinler. Tebrikleri bu post altında kabul ediyorum.
19.07.2019
@ihsanoird, ben de “From the Depths”e hastayım. Öküz gibi albüm harbiden.
@ihsanoird, Acemide içeri soksam da bir hafta korkudan çıkaramamıştım kulaklığı ve telefonu. Bi hafta sonra ilk defa müzik dinlemek acayip birşeydi. Girdim yorganın altına açtım Traced in Air’i. Gökten iniyo sanki müzik. :)
15 yıldır dağılma haberi de vermeden duruyorsunuz barzo herifler. Ya bir şey yapın ya da dağılın ulan. 2006′dan beri şunu dinlemekten bir hâl oldum.
https://www.youtube.com/watch?v=WgPN5rxTNa8&ab_channel=Yyrkoon-Topic
Çok güzel albüm ulan, avatar ceremony ulan