# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
REMEMBRANCE – Fall, Obsidian Night
| 02.01.2011

Funeral doom’da doğrular ve yanlışlar üzerine.

Remembrance funeral doom ve gotik metalin birçok temel öğesini içinde barındırıyor: düşük tempo gitar riflerine düşsü bir tınıyla eşlik eden romantik klavye notaları, birdenbire sessizleşip sonra tekrar ani bir yoğunlukla müziğe geri dönen enstrümanlar, melodik şarkı yapıları ve melodramatik şarkı sözleri, hüzün dolu meleksi kadın vokallere tezat giden böğürtülü derin vokaller, bazı kısa akustik gitar interlüdleri… Üstelik bu öğeleri düşük bütçeli grupları kıskandıracak pürüzsüz bir prodüksiyonda ve tutarlı şarkı yapılarıyla, amacına uygun ve bu müziği takip eden kitleyi hoşnut kılacak şekilde yapıyor. Dolayısıyla ilk dinleyişte bile kimi dinleyicileri kendine çabucak bağlayabilmesine şaşmamak gerek. Yine de averajın üstüne çıkmayı başarabildiğini sanmıyorum.

Grubun ilk albümleri “Frail Visions”da ve daha formülatik, oturaklı ikinci albümleri “Silencing The Moments”da en azından birkaç duygusal melodi vardı, ama son albümde dinleyiciyi sürükleyen hiçbir şey yok. Müziğe uyumlu kadın vokaller ve klavye notaları tınıya gerçekten yakışıyor ama basit ve yavaş olduğu için çarpıcı ve öz olmayı da gerektiren funeral doom gibi bir janr için içeriksel anlamda hatırda kalıcı şeylerden tamamen yoksun. Funeral doom standartlarında bile kalitesiz, şekersiz sakız gibi birbirinin benzeri notalar ve rifler sıkıcı bir tekrarlılıkla sürüp gidiyor.

İşin ucunda para olmadığında bazı grupların neden ısrarla jenerik, birbirinin aynı, sıkıcı parçalarla dolu albümler yazdığına hep hayret etmişimdir. Neden bu gruplar bunu yapar? Bu tür bir müziği stüdyoya girip saatlerce, günlerce kaydetmek, mikslemek gibi yorucu ve sıkıcı olup ödüllendiricilikten yoksun bir çabanın arkasında sıkı bir neden olması gerektiğine inanırım. Yanlış anlaşılmasın, Remembrance’ın farklı veya kült bir şeyler yazdığını söylemiyorum, piyasacı olmaya çalıştığını haykıra haykıra belli ediyor, ama fazla bir şey başaramayacaklarını ortalama altı dakika süren her bir parçanın tamamına yayılan on saniyelik vasat melodilerle kendilerinin de gayet güzel bildiklerini bize gösteriyorlar. Hatta tipik, ucuz, suyu çıkmış temaları seçtiklerini tahmin ettiğim için okumadığım şarkı sözleri, belki de, bu albümü neden çaresizce yazdıklarını anlatıyordur bize.

Hepimiz dinlediğimiz müziğin stilinin özgün ve içeriğinin zengin olmasını tercih ederiz. Ama bazen öyle gruplar gelir ki hiç özgün olmamalarına, esinlenmelerini türün en tipik öğelerinden almalarına, ilham aldıkları kimi diğer büyük grupların klonlarına benzemelerine rağmen içeriklerinin zenginliği ve çeşitliliğiyle bizi derinden sarsıp özgün olmanın gereksiz bir şey olduğuna ikna ederler. Ya da kimbilir, üretkenliğin, özgün olamamanın getirdiği bir zorunluluk olduğuna ikna ederler bizi.

Remembrance tam bu noktada, hem tipik hem tembel olunduğunda müziğin ne kadar başarısız olabileceğini bu albümleriyle bize göstererek, özgün olunamadığında içeriğin güçlü olmasının ne kadar etkili bir gereklilik olduğunu bize hatırlatmış. Bu yönden dikkate değer bir çaba aslında.

Belki de hiç müzik yazmadığım için ne gibi sıkıntılardan geçtiklerini anlamadığım müzikal anlayışı kıt ve üretkenlikleri zayıf bu tür gruplar, başarısız ve doldurma albümler yazarak kendilerini en azından kısmen üretken hissediyor olabilirler. Üretkenlik, kısmen bile olsa, ruh sağlığı için iyidir. Ama yan yana konulduğunda birini öbüründen ayırt etmeyi imkansız kılan çalışmalarının içeriksel yönden bomboş değerine göz yumuyor olmaları rahatsız edici. Üstelik ilk albümlerinden beş yıl sonra iki albüm daha çıkartmalarına rağmen cillop gibi bir prodüksiyon dışında hiçbir ilerleme gösterememeleri, hatta beterin beterini gözümüze sokmak ister gibi gerilemeleri, grubun hitap ettikleri müzik dinleme alışkanlıklarını zorlamayan kitle için bile hakaret uyandırıcı bir durum.

Uygulama ve prodüksiyon yönünden mükemmel ama vasat notaları, vasat rifleri, vasat böğürtüleriyle sıkıcı ve içi boş bir güzellik olmaktan öteye gidemeyen bu son albümleriyle başarısızlığın ders alınası bir örneğini veren Remembrance, ilk albümlerinden sonra dağılmış olsa birçok kişi bu vakit kaybı albümleri denemek zorunda kalmaz, belki daha iyi bir grup keşfeder, dünya daha güzel bir yer olurdu.

Gotik tınılı funeral doom arıyorsanız “Angels of Distress” (Shape of Despair), “Reclusiam” (Reclusiam), ve “From Below” (The Fall of Every Season) albümlerini deneyebilirsiniz.

Ertuna YAVUZ

5,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (4.87/10, Toplam oy: 15)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2010
Şirket
Firedoom Records
Kadro
Matthieu Sachs: Gitar, vokal
Carline Van Roos: Klavye, bas gitar, vokal
Norman Müller: Davul
Şarkılar
1. Ageless Fever
2. Stone Mirrors
3. The Omen
4. Our Memories Are Made of Stone
5. Ice Cold Conscience
6. Winter Tides
7. Obsidian
  Yorum alanı

“REMEMBRANCE – Fall, Obsidian Night” yazısına 4 yorum var

  1. Ahmet Saraçoğlu says:

    En son 2009 Eylül’ünde falan aynı gün 2 albüm koymuştuk sanırım. özlemişim böyle yazı bolluğu olan günleri.

  2. comfortinBRUTALiTY says:

    abi yazılarına yorumlarına saygım sonsuz da 5,5 bu albüme baya az sanki. ben beğenmiştim albümü,baya da dinlettirmişti kendini özellikle 4-6-7. parçalar.

    Ertuna Yavuz

    @comfortinBRUTALiTY, teşekkür ederim ben de aynı şekilde sana saygı duyarım. ben de tam olarak sindirememiş, anlayamamış olabilirim haklısındır. bir de benim şöyle bir huyum var. diğer türlere girince diskografi üzerinden ama funeral dooma gelince çok küçük bir tür olduğundan hemen hemen bütün iyi, ortalamanın üstü olan grupları bildiğimden bir albümü bütün o tür üzerinden veriyorum, albümlere kıyaslayarak puan veriyorum, yani kafamda shape of despair gibi soundı/müzikalitesi çok daha güçlü isimler oluyor bu puanlamaları yaparken. bu albümü türden tamamen yalıtsaydım daha yüksek puan verirdim herhalde. benim eleştirdiğim şey müzikaliteye önceki albümlerde olduğu gibi vurgu yapmaktan ziyade daha önce çok denenmiş atmosfer yaratmaya gitmeleri. ama tabii haksız da olabilirim. başka birisinin beğenisini kazandıysa zaten albümden ziyade beni açıklayan bir kritik olmuş sayılır, benim müzik dinleme alışkanlığımdaki bir eksiğe işaret eder. yorumun için teşekkür ederim.

  3. Ertuna Yavuz says:

    ayrıca bu kritiği yazdıktan sonra keşfettiğim bir proje, Ankhagram dinlerseniz, bunları hiç aramazsınız. çığır açıcı değil ama kötü de değil, oyalayıcı.

    http://www.myspace.com/ankhagram
    http://www.youtube.com/watch?v=d9v4OCRc2Kw&feature=related

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.